'Çocuk ve kadın davalarında medyanın rolü yadsınamaz'

  • 09:03 3 Ekim 2025
  • Hukuk
Elfazi Toral 
 
İSTANBUL - Çocuğa tecavüz eden ve şiddete maruz bırakan fail Ebuzeyid G.’nin tutuksuz yargılandığı davaya ilişkin konuşan dosya avukatı Dilşah Taş, bu tür davalarda yapılan haberlerin kadınların ve çocukların sesini duyurmak olduğunu vurgulayarak, “Bu dosyalarda medyanın haberleşme gücü yadsınamaz bir yerdedir” dedi.
 
İstanbul’un Küçükçekmece ilçesinde, 2021 yılından 2024 yılına kadar bir çocuğun akrabası Ebuzeyid G. tarafından tecavüze ve şiddete maruz kaldığı, ailenin olayı fark etmesi ile ortaya çıkmıştı. Ailenin fail hakkında şikayetçi olmasının ardından gözaltına alınan fail, çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. Ancak açılan davanın ilk duruşmasında fail hakkında tahliye kararı verildi.
 
Çocuğa tecavüz eden ve şiddet uygulayan Ebuzeyid G.'nin "çocuğun nitelikli cinsel istismarı" suçlamasıyla yargılandığı davanın ikinci duruşması, 29 Eylül’de Küçükçekmece Adliyesi sekizinci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Görülen duruşmada, çocuğun avukatının talebi üzerine Mahkeme, BTK’ye yazı yazılması talebini kabul ederken, failin tutuklanma talebini reddetti. Failin yurt dışı çıkış yasağı ve adli kontrolünün devamına karar verilirken, bir sonraki duruşma 30 Mart 2026 tarihine ertelendi.
 
Konuya dair dosya avukatı Dilşah Taş değerlendirmelerde bulundu.
 
Cezasızlık politikası
 
Davanın içeriğine dair bilgilendirme yapan Dilşah Taş, “Dosyada soruşturma aşamasında bize intikal etti. Şikayet sürecinde bulunmamakla birlikte, soruşturma süreci tarafımızca takip edilmiştir. Dosyamız hâlihazırda ilgili ağır ceza mahkemesince kovuşturma aşamasındadır. Tutuklu olarak yargılanan dosyamız sanığı E.G. kovuşturma aşamasında 1’inci celsede tahliye edilmiştir. Buna ilişkin itirazlarımız ile birlikte eksik araştırmaya ilişkin çeşitli hukuka aykırılık itirazlarımız bulunmaktadır. Cinsel istismar dosyalarında genel itibarıyla yargılamalar beyan delili çerçevesinde şekilleniyor. Bu durumda suç tarihinde çocuk olan müvekkilin ilgili delillerinin muhafazası ve hukuki süreçte ispat noktasında zorlandığımızı söyleyebilirim. Nitekim yargılama süreçlerinde sıkça karşılaştığımız üzere, mağdurların tutarlı ve çelişkisiz beyanlarına rağmen cezasızlık politikası ile karşı karşıya kalabiliyoruz. Bu sebeple delil mevzusu bizi zorlayan başlıca etmenlerdendir” dedi.
 
‘Delillere dair talepler mahkeme tarafından reddediliyor’
 
Dosyanın mevzuata uygun bir şekilde soruşturma aşamasında olduğunu dile getiren Dilşah Taş, çocuğun beyanının hukuki mevzuata uygun olarak soruşturma aşamasında Çocuk İzlem Merkezi’nde alındığını belirtti. Dilşah Taş, “Hakları, ilgili tabip ve sosyal hizmet uzmanı tarafından gözetilerek ve hatırlatılarak bir süreç yürütüldü. Kovuşturma aşamasında, mağdurda bir travmaya sebep olunmaması adına adli görüşme odasından duruşmaya katılım usulü benimsenmiştir ve süreç hukuka uygun yürütülmüştür. Ancak cinsel suçlara ilişkin beyan süreçleri, suçun yapısı itibarıyla müştekiler üzerinde hasar bırakmaktadır. Nitekim burada da müvekkilin oldukça yıprandığı bir sürece tanıklık ettik. Bu noktada, müvekkil müştekinin korunması için sanık hakkında 6284 sayılı kanun çerçevesinde tedbir kararı verildi. Ancak bu süreçte, müvekkilin hem sanıktan hem de sanığın aile bireylerinden korunması gerekirken bu noktada eksikliğe düşüldü. Dosyamız çerçevesinde mahkeme tarafından dosyaya celbini talep ettiğimiz çeşitli deliller bulunmaktadır. İlgili deliller, dosyanın esaslı delillerini teşkil etme özelliğine sahip olmakla beraber bu taleplerimiz mahkeme tarafından ısrarla reddedilmektedir” şeklinde konuştu.
 
Kadın ve çocuk davalarında medyanın rolü
 
Kadına ve çocuğa karşı şiddet dosyalarında uygulanan cezasızlık politikalarının erkek yargı pratiği olarak sıkça karşılaştıklarını vurgulayan Dilşah Taş, “Bu dosyalarda maalesef mahkeme salonlarında çıkmayan adalet, kamuoyunun farkındalığı ve tepkisi ile çok daha etkili ve adil bir şekilde neticeleniyor. Bu sebeple toplum ve adalet yapısındaki çarpıklık karşısında her bir kişi ve kurumun görevi, bu adaletsiz uygulamalara karşı çıkmak oluyor. Bu durum herkesin insani bir görevidir. Bu dosyalarda medyanın haberleşme gücü yadsınamaz bir yerdedir. Basın mensuplarının yapmış olduğu her haber, çocukların ve kadınların sesini kamuoyuna duyurmak anlamı taşımaktadır. Bu sebeple bu durumu oldukça önemsiyoruz. Bu konudaki duyarlılığın her zaman gösterilmesi gerektiğini önemle vurguluyoruz. Bunun yanında yapılan haberleştirmelerde, mağdurun korunabilmesi için kişisel verilerinin saklı tutulmasının önemli olduğunu, hayati bir nitelik taşıdığını hatırlatmak gerekir” dedi.
 
Çocuk davalarında gözetilmesi gereken durumlar
 
Cinsel şiddet suçlarında hukuki süreçlerin çocuklar için çok daha zorlayıcı ve zarar verici olduğunu paylaşan Dilşah Taş, “Böyle durumlarda çocuğun beyanı ile aydınlanması gereken yargı süreçleri, çocuğun sorgulandığı, yargılandığı süreçlere dönüşebiliyor. Bu durumda, suçun kendisiyle fazlasıyla sarsılan çocuk, yargı makamları tarafından kendisine yönelen sorgulamalarla benliğinin daha çok yıkıma uğradığı bir hâl almaktadır. Bu noktada mevcut yargılamalar, çocuğun manevi bütünlüğünü destekleyen ve psikolojik destek sağlayan bir bakış açısından yoksundurlar. Bu durum, cinsel suç mağduru olan çocukların yargılama sürecinde ve sonrasında sağlıklı bir yaşamı inşa etmeleri önündeki en büyük engeli teşkil etmektedir. Yargılamalar, adaletin yerini bulmasını sağlamak için yürütülen yoldur. Ancak bunun yanında, cinsel suç mağdurlarının uğramış oldukları fiillere dönük mağduriyetlerinin giderilmesi için psikolojik destek ihtiyaçları gözetilmesi gereken en temel ihtiyaçtır. Ancak maalesef bu ihtiyaç mevcut düzen içerisinde giderilmemektedir” sözlerine yer verdi.
 
‘Çocuğun isyanı duyulmamakta’
 
Dilşah Taş, cinsel saldırı davalarında karşılaştıkları sorunları şu sözlerle anlattı: “Cinsel suç dosyalarında karşılaşmış olduğumuz en büyük sorunlardan biri mağdur suçlayıcı sanık ve sanık müdafileridir. Nitekim bu dosyamızda da benzer bir durumla karşı karşıyayız. Sanıklar bu süreçlerde işlemiş oldukları suçlardan saklanmak için mağdur ve ailesinin itibarını zedeleyecek yollara çok sık başvururlar. Bu husus manevi anlamda en zorlayıcı unsurlardandır. Bu dosya özelinde mahkeme heyetinin şu ana kadar böyle bir yaklaşımı olmamıştır. Cinsel suçlara ilişkin dosyalarda, toplumda mağduru korumaya dönük bir refleks olduğunu kabul etmekle birlikte, çoğu çocuğun isyanı duyulmamaktadır.
 
Çocuklar ve kadınların güvenliği
 
Bu noktada toplumu daha bilinçli olmaya davet ediyoruz. Nitekim kimi zaman o çocukları toplum farkındalığı dışında hiçbir şey kurtaramayabiliyor. Bunun yanında bazı dosyalarda, toplum tarafından da mağdur suçlayıcı ve fail aklayıcı bir yaklaşım benimsenebiliyor. Bu durum ise kabul edilebilir değildir. Yapılan yanlış bir değerlendirme, içinde olunan yanlış bir yaklaşım, o dosyanın öznelerinin çok büyük yıkım yaşamasına sebebiyet verebiliyor. Toplumun cinsel suçlara dönük olarak daha ileri bir farkındalığa ulaşması için bu alandaki uzmanları takip etmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Unutulmamalıdır ki çocuklar ve kadınlar güvende olmadıkça, toplumun hiçbir ferdi güven içinde yaşamayacaktır.”