MKG ve DFG: Hakikati savunmaya devam edeceğiz

  • 14:54 17 Ocak 2025
  • Güncel
 
AMED -  MKG ve DFG, gözaltına alınan gazetecilere ilişkin açıklama yaptı. Gazetecilere yönelik baskıların sistematik olarak sürdüğüne dikkat çekilen açıklamada, uluslararası örgütlere çağrı yapılırken, gözaltına alınan gazetecilerin serbest bırakılması istendi.
 
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Wan ve İstanbul’da yapılan ev baskınlarında gazetecilerin gözaltına alınmasına dair yazılı açıklama yaptı. “Saldırılar Özgür Basın emekçilerini yıldıramaz” başlığıyla yayımlanan açıklamada, iktidarın gazetecilere dönük baskılarına her gün bir yenisinin eklendiği kaydedildi. 
 
‘Saatlerce arama yapıldı’
 
Bu sabah yapılan ev baskınlarında gazeteciler Reyhan Hacıoğlu, Ahmet Güneş, Necla Demir, Welat Ekin ve Rahime Karvar’ın gözaltına alındığı anımsatılan açıklamada, “Evlerine yapılan baskında gözaltına alınan gazeteciler polisler tarafından tehdit edildi, gazetecilerin dijital materyallerine el konuldu. Gazetecilerin  evlerinin yanı sıra İstanbul’da Martı ve Güncel Prodüksiyon’a da baskın düzenlenerek saatlerce arama yapıldı” denildi. 
 
‘Gazeteciler hedef alınıyor’
 
Gazetecilere yönelik baskıların sistematik bir şekilde sürdüğü kaydedilen açıklamada, “Gazeteciler sadece gözaltına alınmıyor özellikle kadın gazeteciler iktidar tarafından haber takibinde iken hedef alınıyor, saldırıya uğruyor. Türkiye ve Kürdistan kentlerinde haber takibinde baskıya, şiddete, gözaltı ve tutuklamalara maruz kalan gazeteciler, Kuzey ve Doğu Suriye’de ise katliam tehdidi ile karşı karşıya. Türkiye’nin dün Tişrîn Barajı’na dönük gerçekleştirdiği son saldırısında yaralanan 10 sivilden 4’ünün gazeteci olması iktidarın gazetecilere yönelik tutumunu bir kez daha ortaya koydu. Tişrin Barajı’nda başlatılan nöbet eylemini takip ettikleri esnada saldırıya uğrayan meslektaşlarımız Leyla Ebdî, Hîvda Hebûn ve Dijwar Elîşêr yaralanmış ve tedavi altına alınmıştır” ifadelerine yer verildi. 
 
‘İktidar savaş suçunu işlemeye devam ediyor’
 
Açıklamada, “Türkiye’nin 19 Aralık’taki SİHA saldırısı sonucu katledilen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in cenazelerinin doğdukları topraklara getirilmesine izin verilmemesi, gazetecilere yönelik işlenen savaş suçunun en yakın örneğidir” diye belirtilerek, şu ifadeler kullanıldı: “Bu katliamı protesto etmek için binler sokağa çıkmış ve protestolara katıldıkları için 7 meslektaşımız tutuklanmış olup halen cezaevinde tutulmaktadır. Gazetecilere dönük saldırılar uluslararası hukukta da savaş suçu olmasına rağmen, iktidar savaş suçunu işlemeye devam ediyor. Bu noktada, uluslararası örgütleri bir kez daha göreve çağırıyoruz.
 
Dayanışma çağrısı 
 
Şunun bilinmesini isteriz ki; savaş politikaları başta olmak üzere demokrasi ve özgürlükleri hedef alan tüm politikaları gazetecilik faaliyetlerimizin kutsal bir gerekliliği olarak teşhir etmeye, toplumu hakikatle buluşturmaya devam edeceğiz. İktidar odaklarına sesleniyoruz; bilin ki bu saldırılar gücünü Cihan ve Nazım’ın gülüşünden, Apê Musa’nın hakikatinden ve Gurbetelli’nin inancından alan Özgür Basın emekçilerini yıldıramaz. Artık bu tarz yönelimlerden vazgeçin. Bu nedenle gözaltına alınan meslektaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını talep ediyor, gerçekleri açığa çıkarma mücadelesi yürüten tüm gazeteci arkadaşlarımızla dayanışma çağrısı yapıyoruz.”