Kadriye Doğan: Alevilere yönelik kaygılar giderilmeli

  • 09:03 13 Ocak 2025
  • Güncel
 
Neslihan Kardaş 
 
DÊRSİM - DAD Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, Alevilerin ciddi bir risk altında olduklarını vurgulayarak, “Aleviler katlediliyor. Çok ağır, dayanılmaz görüntülerle ve büyük kaygılarla baş başayız. Bu kaygıları giderecek adımların bir an önce atılması gerekiyor” sözleriyle sorumluluğu olan tüm kesimlere çağrıda bulundu.
 
Suriye'de Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) gruplarının yönetimi ele geçirmesinin ardından ülkedeki farklı inanç gruplarına yönelik saldırı ve katliamlar artarken, bu olayların görüntüleri dijital medya platformlarında paylaşılmaya devam ediyor. Alevilere yönelik saldırılara karşı tepkiler ise sürüyor. 
 
Demokratik Alevi Derneği (DAD) Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, Suriye’deki Alevilere yönelik saldırılarla ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Türkiye güven veren bir yerde değil’
 
Suriye’de devam eden iç savaşın hem Aleviler hem de diğer halklar açısından büyük riskler doğurduğunu ifade eden Kadriye Doğan, bölgede yaşayan herkesin kendini güvensiz hissettiğini belirtti. Kadriye Doğan, “Özellikle Aleviler, Cumhuriyet tarihi boyunca sürekli katliamlara uğramış bir halk. Benzer durumlar Suriye’de de yaşanıyor. Mezhep çatışmaları nedeniyle büyük mağduriyetler söz konusu. Ancak bugün karşı karşıya olduğumuz rejim çok daha farklı. Bu durumu üç boyutuyla değerlendirmek istiyorum: Birincisi, kadınlar açısından; ikincisi, genel halklar açısından; üçüncüsü ise Kürtlerin kendilerine yaşam alanı oluşturduğu Rojava bölgesi açısından. Türkiye, bu üç boyutun hiçbirinde güven veren bir yerde değil” dedi.  
 
‘HTŞ’nin yönetimi devralması Aleviler için büyük bir risk’
 
Türkiye’nin Suriye Milli Ordusu (SMO) ve DAİŞ’e destek verdiğinin bilinen bir gerçek olduğunu belirten Kadriye Doğan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Türkiye, mevcut HTŞ iktidarına da destek veriyor ve onlarla ortak hareket ederek özellikle Kürtlere ve Rojava bölgesine saldırmak için her türlü hamleyi yapıyor. HTŞ’nin oluşturacağı rejim ise bir şeriat rejimidir ve bunu gizlemiyorlar. Tarih boyunca Aleviler, şeriat rejimleriyle barışık olmadı. Kadın hakları, demokratik yaklaşımlar ve yaşam biçimi gibi konular Aleviler ile bu rejimler arasında ciddi bir çelişki yaratıyor. Şeriat zihniyeti, kendinden olmayanı değiştirip dönüştürmeyi bir görev olarak görüyor. Dönüşmeyeni ise ‘katli vaciptir’ diyerek ortadan kaldırıyor. Bu nedenle HTŞ’nin yönetimi devralması Aleviler için çok büyük bir risk oluşturuyor.”
 
‘Suriye’deki durum tüm Orta Doğu’yu etkileyecek’
 
Suriye’de geçmişte Sünniler, Hıristiyanlar, Aleviler ve Araplar arasında karşılıklı kabul ve hoşgörünün olduğu bir dönemin yaşandığına dikkat çeken Kadriye Doğan, “Bugün ise halkların bir şeriat rejimini kabul etmesi mümkün görünmüyor. Bu durum hem Aleviler, hem tüm halklar, hem de Kürtlerin oluşturduğu Rojava açısından ciddi bir sorun ve engel teşkil ediyor. Henüz net bir sonuç ortaya çıkmamış olsa da herkesi korkutan bir tablo var. Bir Alevi kadını olarak bu oluşumun tüm Orta Doğu’yu etkileyebilecek bir yerde durduğunu düşünüyorum. O yüzden tüm kesimlerin duyarlı olması ve bölgenin demokrasiye evrilmesi için çaba göstermesi gerektiğine inanıyorum” sözlerini kullandı.  
 
‘Türkiye ortak yaşam algısını sindiremedi’
 
Kadriye Doğan, tarihten bu yana din ve etnik kimlik temelli savaşların topluma büyük acılar yaşattığını, ancak bu süreçlerin sonunda halkların bir arada yaşamanın yolunu bulduğunu ifade etti. Kadriye Doğan, “Suriye’de de benzer acılı süreçler yaşandı. Ancak yeni rejim, bu acıları daha da derinleştirecek riskler taşıyor. Bu sürecin bu noktaya gelmeden kontrol altına alınması gerekiyor. Türkiye’nin duruşu burada çok önemli çünkü HTŞ, DAİŞ ve SMO’ya destek verdiği biliniyor. Türkiye’nin amacı, hem Kürtlerin varlığını reddetmek hem de Alevilerin inançsal taleplerini görmezden gelmek. Tekçi anlayışını sadece kendi ülkesinde değil, bölgede de dayatmanın yollarını arıyor. Oysa barış, herkesin kabul edilmesiyle inşa edilebilir. Türkiye’deki demokrasi güçlerinin, mevcut iktidarı barışa zorlaması gerekiyor. Çünkü Türkiye’deki barış ve demokrasi, Suriye’yi ve Orta Doğu’yu da derinden etkileyecek” ifadelerini kullandı.  
 
‘Hak talep eden bir noktada olmamız gerekiyor’
 
Suriye’deki mevcut durumun uluslararası aktörlerin çıkar çatışmalarıyla şekillendiğini belirten Kadriye Doğan, “Afganistan’da Taliban’ı kabul edip sindirdikleri gibi, burada da HTŞ’yi sindirmeye yönelik bir tutumları var. Bu, Orta Doğu halklarına büyük bir haksızlık. Batı, kendi sömürü düzenini sürdürebildiği sürece, Orta Doğu’da demokrasi ve insan hakları gibi bir derdi yok. Halkların bu gerçeği bilmesi ve buna göre bir tutum geliştirmesi gerekiyor. İŞİD zihniyeti Afganistan’dan Suriye’ye taşındı ve yavaş yavaş Batı’nın kapısına yaklaşıyor. Bu noktada, halkların içerden ve diplomatik düzeyde hak talep eden bir yerde durması gerekiyor” şeklinde konuştu. 
 
‘Rojava devrimi Türkiye’deki kadınlar için çok anlamlı’
 
Rojava’da inşa edilen demokrasi ve ortak yaşam modeline dikkat çeken Kadriye Doğan, şu çağrıda bulundu: “Rojava, bütün halkların, inançların ve farklılıkların bir arada demokrasi içerisinde yaşadığı bir alanın inşasını sağladı. Aleviler, Kürtler ve kadınlar için buranın ne anlama geldiğini derinden anlamak gerekiyor. Biz özgür, eşit, demokratik ve laik bir yaşam istiyoruz. Rojava’da kurulan bu model korunmalı ve desteklenmeli. Bu, Türkiye’deki kadınlar için de çok anlamlı ve önemli. Şeriat rejimi mi yoksa demokratik bir yaşam mı istiyoruz? Buna karar vermek zorundayız.”
 
‘Aleviler risk altında’
 
Kadriye Doğan, sözlerini şu şekilde sonlandırdı:  “Aleviler risk altında. Avrupa Parlamentosu, Birleşmiş Milletler gibi kuruluşlar bu katliamlara izin vermemeli. En önemlisi de bölge halkları ve demokrasi güçleri bu konuda sesini yükseltmeli. Çok ağır ve dayanılmaz görüntülerle karşı karşıyayız. Bu kaygıları giderecek adımların bir an önce atılması gerekiyor. Çağrım, sorumluluğu olan her kesime.”