Onurlu bir barış için fiziki özgürlük vurgusu

  • 09:05 12 Haziran 2025
  • Güncel
Elfazi Toral
 
İSTANBUL - Sürecin kalıcı bir barışa dönüşebilmesi için Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğini vurgulayan kadınlar, “Önderlik özgürleşmeden bizlerde özgürleşmeyeceğiz” dedi.
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat'ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın ardından başta kadınlar olmak üzere “barış” mücadelesini yürüten her kesim,  demokratik toplum inşası için de mücadele yöntemlerini geliştiriyor. Sürece dair yaşanan gelişmelerle birlikte kadınlar hem kaygılarını hem de taleplerini sık sık vurguluyor. Söz konusu “sürece” dair konuşan kadınların tek arzuları, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne kavuşması.
 
‘Önderlik özgürleşmeden bizler de özgürleşemeyiz’
 
İmralı Adası’nda bulunan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması  gerektiğini dile getiren Wetha Günay, “Biz barış istiyoruz. Biz Kürt kadınları olarak hiçbir zaman savaştan yana olmadık. Her zaman barıştan yana durduk. Cezaevlerinde bulunan tüm tutsaklarımızın serbest bırakılmalarını istiyoruz. Başta Serok olmak üzere tüm tutsaklar özgürlüğüne kavuşmalı. Kalıcı bir barış önderliğin özgürlüğü ile mümkündür. Önderimiz özgür olmadan hiçbirimiz özgür olamayız bunu çok iyi bilsinler. Önderimiz için yaşamımızın son anına kadar direneceğiz ve ayakta kalacağız” dedi.
 
‘Her türlü şiddete ve savaşa karşıyız’
 
Her kadının özgür, eşit, adil bir yaşam için mücadele ettiğini söyleyen Demet Gümüş,  savaş ve çatışmalı süreçlere karşı da her zaman alanlarda olduklarını belirtti. Cezaevlerinde mücadele veren tutsaklara dikkat çeken Demet Gümüş, “Biz kadınlar olarak cezaevinde bulunan tutsaklarımız için sesimizi yükseltiyoruz. Biz Kürt anneleri olarak toplumda yaşanan tüm sorunlara karşı duruyoruz. Bizler herkes için adalet istiyoruz. Yıllardır birçok şeye maruz kaldık. Biz barış ve adalet istiyoruz. Adaletin olmadığı yer de özgürlükte olmaz. Yeterince erkek egemen sisteme maruz kalıyoruz. Biz bu gün alanlara çıkarak hem erkek zulmüne karşı olduğumuzu hem de barış sesini yükseltmek için bir aradayız. Her türlü şiddete ve savaşa karşıyız. Son zamanlarda sürece dair yaşanan gelişmeler bizleri umutlandırdı. Ancak Önderliğimizin serbest bırakılması gerekiyor. Bir süreç söz konusu ancak Türkiye hala savaşta ısrar ediyor. Saldırıları aralıksız bir şekilde sürüyor. Ne asker annesi, ne polis annesi, nede gerilla annesinin ağlamasını istemiyoruz. Onurlu bir barışı herkes için talep ediyoruz” şeklinde konuştu.
 
‘Herkes adil ve eşit bir yaşam için mücadele etmeli’
 
Mecliste Devlet Bahçeli’den gelen adımla birlikte yeni bir sürecin başladığını ancak iktidar kanadından henüz somut bir adımın atılmadığını ifade eden Wetha Bingöl, “barış” sürecine dair atılan her adımın önüne ket vurulduğunu belirtti. Wetha Bingöl, “Kürtler artık eski Kürtler değil. Artık çok bilinçli bir Kürt halkı var. Türkiye’de bugüne kadar barış sürecine dair herhangi bir şey gelişmemiş. Türkiye bugüne kadar barış için ne yaptı. Süreçle bağlantılı olarak infaz yasasından bahsediyorlar. Bu yasa bizlere bir faydası olmadı. Katilleri, hırsızları bırakıyorlar. Kürt siyasetçileri hala bırakmamışlar. Madem barış olacak tutsaklarımızı serbest bırakmalılar. Süreci bununla başlatabilirler. Bütün Kürt annelerine sesleniyorum. Herkes alanlarda mücadele etsin. Bizler bir olmazsak tek tek yok oluruz. Onun için bir olmalıyız. Özellikle kadınlar tek yürek olmalı. Herkes özgür, eşit, adil bir yaşam için mücadele etmelidir” dedi.
 
‘Kadınların barış mücadelesi eskiye dayanıyor’
 
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) üyesi Meryem Güneş, “Erkek egemen zihniyetin var olduğu ve Birinci Dünya Savaşı sonrasında kadınların talepleri dile getirilmedi. Savaşlar her zaman kadınları daha çok etkiliyor. Eski tarihlerde de bilindiği gibi kadınlar savaşı durdurmak için boykot yöntemini kullanıyorlar. Dolayısıyla kadınların barış mücadelesi çok eskiye dayanıyor. 1990’lı yıllardaki baskı ve işkence döneminden sonra kadınlarda sahaya daha çok çıkmaya başladı. Özellikle de Kürt kadınları sokaklara çıkmaya başladı.  Kürdistan’daki köy yakmaları sırasında en ön saflarda kadınlar olmuştur. Kadınlar sokağı hiçbir zaman bırakmadı. Siyasette aktif rol alma misyonu daha da gelişti. Kadınlar her zaman olduğu gibi barış, eşit ve demokrasi taleplerini alanlarda haykırdı. Tek başımıza mücadele etmektense hep beraber mücadele etmeliyiz. Mücadelemizi ne kadar yükseltirsek o kadar zafere ulaşmış oluruz ” diye belirtti.