Hakikatin izindekiler iş başında!
- 10:15 6 Kasım 2022
- Medya Kritik
Leyla Ayaz
HABER MERKEZİ - Yandaş medya tarafından abartılan şişirilen gerçeklik “muhalif” medya tarafından da eritiliyor, basitleştiriliyor. Bu yüzden de gerçekleri açığa çıkarmak Kürt Özgür Basını’na kalıyor.
Güncel siyasi gelişmeler toplumun her yanını sarmış ve de bizlerin de günlük yaşamını etkiliyor. Her ne kadar aynı coğrafyada yaşasak, aynı suyu içip aynı havayı solusak da gündemimizi yandaş, muhalif ya da Kürt Özgür Basını belirliyor, halkların duruşuna yön veriyor. Göz önünde yaşananlar açığa çıkıyor, herkesin dilinde dolaşıyor ve basının tavrına göre de bir refleks sahibi olunuyor. Yandaş medya tarafından abartılan şişirilen gerçeklik “muhalif” medya tarafından özellikle de konu Kürtler olunca eritiliyor, basitleştiriliyor. Gerçekleri açığa çıkarmak da Kürt Özgür Basını’na kalıyor.
Yandaş medyada neler öne çıktı?
Acaba bu hafta yandaş medyada neler öne çıktı? Bazı haberlerin içeriklerine bir göz atalım. Zaten içerik, söylem ve haber sıralamaları aynı kalıplarla servis ediliyor. Öncelikle haberler farklı şehirlerde yaşanan trafik kazaları ile başlıyor. Bir değil bir kaç kez tekrarlanıyor. Bu zaman doldurmak için yapılıyor. Daha sonra sokaklarda, işyerlerinde ve evlerde yaşanan kavgalar tekrar tekrar veriliyor. Ancak bunlar verilirken de nedeni ve sonucu çoğu kez belirtilmiyor. Sadece şiddetin boyutu veriliyor, kavgadan kendini kurtarmanın yolu yansıtılıyor. Daha sonra sıra ekonomi haberlerine geliyor. Yoksullar için israf etmemenin yanında sağlıklı yiyeceklere de dikkat çekiliyor. Peki haberler reklamsız olur mu? Bu kez yerli ve milli araba TOGG’un tanıtımı gazeteci Fulya Öztürk tarafından bir haber gibi veriliyor. Bazen de özellikle de kış ayları yaklaşırken Karadeniz’de doğal gaz bulunduğunun müjdesi de öncelikli haber olabiliyor.
Haber, bilgi ve programlar
Bu gündemler arasında elbette kadınlar da unutulmuyor! Hüseyin Çevik gibi aktörler iş başına geçiyor ve ekranlarda kadının rol ve misyonunu “itaat etmek ve çocuk doğurmak” olarak belirliyor. Bu haberlerin yanı sıra Müge Anlı, Esra Erol, Didem Arslan Yılmaz, Aslı Hünel vb. yaptıkları programlarla devreye girerek “makul kadın” mesajı topluma verdiler. Film ve diziler de bu arada sırada bekliyor. Saat 21.00’de televizyon ekranlarındaki yerlerini alıyorlar. Bu kez de sıra artık derin uyumada… Haftamızı bu haber, bilgi ve programlarla bitirdik.
İş cinayetleri ve kadın katliamları
Peki bu ülkenin diğer gündemleri nerede? Hafta içi İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) raporunu açıklayarak 10 ayda bin 521 işçinin yaşamını yitirdiğini duyurdu. Hatırlarsak 14 Ekim’de Bartın’ın Amasra ilçesinde madende yaşanan patlama sonucu 41 işçi yaşamını yitirmişti (Bu yazı yazılırken yaralı işçilerden biri daha yaşamını yitirdi) ve artık kimse o ailelerin sesini duymuyor. 10 ay içerisinde 275 kadın itaat etmedikleri için erkekler tarafından katledildi. Bu bilgiyi de Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) açıkladığı raporu ile duyurdu.
Gözaltı, tutuklama ve hedef gösterme
Cezaevlerindeki hak ihlalleri, hasta tutsakların durumu da İstanbul, Diyarbakır, İzmir ve Van’daki Adalet Nöbetleri ile gündemdeydi. Emine Şenyaşar’ın 608 günden bu yana devam eden adalet arayışı da kamuoyunun gündemiydi. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit ve tecridin tüm cezaevleri ve toplum üzerindeki etkisi uluslararası kamuoyunun gündemiydi. Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı da kimyasal silah kullanımına ilişkin haberlerin yansıma ile bilimsel olarak araştırılması gerektiğini belirttiği değerlendirmelerinin ardından 27 Ekim’de tutuklandı. Tutuklanması kamuoyunda büyük bir etki yarattı ve destek açıklamaları yapıldı. Sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler de bugün Silopi ve İstanbul’da “Kimyasal silahlara karşı insanlık yürüyüşü” sloganı ile eylem gerçekleştirecek. Bu da Kürdistanlıların hafta boyu temel gündemi oldu. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukat Aryen Turan da, İzmir Barosu’nun genel kurulunda kimyasal silah kullanımının araştırılması gerektiğini belirtip, hasta tutsakların bırakılmasını talep ettiği ve de “Jin jiyan azadî” sloganı attığı için hedef gösterildi ve gözaltına alındı, ardından da adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Aryen’in gözaltına alınması hukukçuların birinci gündemi oldu.
Gazeteciler hedefte
“Kadının kalemi ile hakikatin izinde” ve “Gerçekler karanlıkta kalmayacak” sloganı ile yola çıkan gazeteciler, üstü örtülen ve çarpıtılan gerçekleri ortaya çıkararak topluma gösterdi. Onlarca yılın mirası olan bu sloganlar, binlerce kişinin emeği ile bu günlere gelmiş ve kadınların, gençlerin, çocukların, kültür, dil, sanat, tarih, doğa vb. sesi oldu. Onların sesi olanlar da hedef oldu. “Dezenformasyonun önünü alma kanunu” denilen Sansür Yasası öncesinde de Kürt Özgür Basın çalışanları hedef oluyordu. Ancak bu kez bunu kanunla resmileştirdiler. Bu kanun ajansımız JINNEWS ve Mezopotamya Ajansı (MA) üzerinden pratikleştirildi.
26 kürt gazeteci tutuklandı
Son süreçte hedef haline getirilen Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), açıkladığı raporunda 87 gazetecinin tutuklu olduğunu, Ekim ayında 14 gazetecinin de kötü muameleye maruz kaldığını, 10 gazetecinin de tutuklandığını duyurdu. Haziran ayından bu yana 26 Kürt Özgür Basın çalışanı tutuklandı ve Süleymaniye’de de gazeteci ve Jineoloji Araştırma Merkezi üyesi Nagihan Akarsel katledildi.
29 Ekim’de yaptıkları haberlerden dolayı tutuklanan gazeteciler arasında Habibe Eren, Öznur Değer, Derya Ren, Diren Yurtsever, Berivan Altan, Ceylan Şahinli, Selman Güzelyüz, Deniz Nazlım, Emrullah Acar, Hakan Yalçın var. Biz de haftamızı böyle geçirdik.
Tutsak kadın gazetcilerden mesaj
Sincan Cezaevi’ndeki tutsak gazeteci kadınlar, kamuoyuna mesaj gönderdi. Habibe gönderdiği mesajda şunları dile getirdi: “Bu ilk tutuklanma değil son da olmayacak. Bizler kadınlar olarak hakikati yazmaya devam edeceğiz.” Berivan, “Onlar 9 gazeteci arkadaşı tutukladı. Ancak bizler onlarca yeni arkadaşla Özgür Basın geleneğini sürdüreceğiz” dedi. Öznur da, “Dört duvar, hakikat kalemimizi elimizden alamayacak” derken Ceylan, “Bulunduğumuz mekan gazetecilik yapmamızı engelleyemez” mesajı gönderdi. Diren ise “Baş eğmeyeceğiz ve hakikat gazeteciliğinde ısrarcıyız” sözleri ile mesaj verdi.
'Beni izlemeye devam edin'
Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı da Sincan Cezaevi’nden şu mesajı gönderdi: “Bilimsel değerlendirme uygulamamızla ilgili algoritmayı da içeren bir ayrıntılı bilgilendirme hazırlığı içindeyken ne yazık ki tamamlayamadan gözaltı ve tutukluluk süreci ile karşılaştım. Bu bilimsel çalışmayı tamamlayabilmek için var olan BM kılavuzları ve bilimsel kaynakları meslektaşlarımdan istedim. Gelir gelmez bu çalışmayı tamamlayıp sizlerle paylaşacağım. Hakikatin izini sürmenin yollarına ışık tutacak böylesi bir algoritmanın gelecekte de bizler gibi hakikat peşinde suçlulaştırılanlara katkım olacağını umuyorum. Beni izlemeye devam edin.”
ÖHD'li avukat hedef gösterildi
ÖHD üyesi avukat Aryen Turan gözaltı sonrası, “İktidarın kendisine muhalif olan herkesi susturmaya yönelik bir tavırdır. Korku yaratmak istiyorlar. Bu yüzden de her yerde hukuk ve adaleti korumak gerekir” mesajı verdi.
Bir haber de senden
Verilen bu mesajlar hakikatin izinde gidenlere güç veriyor. Şimdi Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) tarafından JINNEWS ve Mezopotamya Ajanslarına destek için başlattıkları “Bir haber de senden” kampanyasını sahiplenme ve destek verme zamanı.
Gazeteci, yazar, aydınlar yazı, röportaj, makale ve haberleri ile destek verebilirler.
haberjin21@gmail.com
mezopotamyamerkez@gmail.com
Yazımızın sonuna geldik. Rojhilat ve İran’da nasıl ki “Jin jiyan azadî” sloganı serhildanın sembolü oldu ve tüm dünyaya yayıldıysa kadın gazeteciler de “Kadının kalemi ile hakikatin izinde” sloganı ile hakikati yazmaya ve “jin jiyan azadî” serhildanını sürdürmeye devam edecek. Hakikatin izindekiler her zaman işlerinin başında olacak…