Havalar nasıl Çin'de?
- 09:03 16 Ekim 2022
- Medya Kritik
Reyhan Hacıoğlu
HABER MERKEZİ - AKP-MHP iktidarı yasalaştırdığı sansür kanunu ile şimdiye kadar fiili olarak uyguladığı basın üzerindeki baskı ve sansürü resmileştirerek tüm toplumu baskı altına almayı amaçlıyor.
Bu yazı sansür, pardon dezenformasyon yasasının 29. Maddesi olan; "Halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak“ amacıyla yazılmadığı için söz konusu içerik korkutucu gelmesin. Gerçeklerin yalanlarla hiçbir ilgisi yoktur.
Muz Cumhuriyeti’nde yaşananlar
Çünkü anlatılan olaylar Muz Cumhuriyeti'nde geçiyor. Olaylardan ilki "savunma" sisteminde yaşanıyor. Sen tut koca "komutan" 14 askere "haşa" tecavüz etsin. Sonra olay ortaya çıksın. Bir başka "komutan" şikâyet eden askeri tehdit etsin olay kapansın ama çok sonradan anlaşılsın ki olay gerçek ve bir gece yarısı "ansızın" "komutanı" tutuklasınlar. Ama sevindirici tarafı şu ki dost düşman duymadan hop ne haber ne bir şey! Yalan mı gerçek mi siz arayıp bulun onu da.
Çok bilmiş bakanlar
Ülkenin bütün işlerinden sorumlu çokbilmiş bakanlarından biri çarşaf çarşaf fotoğraf çektiriyormuş. Ama kim yok ki; hırsız Neco, tecavüzcü Faik, dolandırıcı Ragıp, yağmacı Nazif, sapık İsmail, yalaka Yılmaz... Sonra Allahtan millet uyanmasın diye tek tek herkesin sicili silinsin. Koca bakan yani dost düşman "hele tipe bak" mı desin! Tabi ki de yok, neyse ben girmiyeyim oraya o "hakaret" suçuna girer. Durayım burada. Ha ne diyordum düşün ülkenin işlerini halleden "adam" ülkenin adli sicil memuru gibi çıksın. Ama kimse duymasın diye dışardan bir bakıyorsun amannn yarabbi ne kadar da berrak bir kafa diyorsun, zehir zehir. İtibar önemli sonuçta.
Cezaevleri güllük gülistanlık
Ülkenin bir de cezaevleri var tabi, normalde güllük gülistanlık ya, ama oluyor işte arada "özgürlük" isteyenler. Ee onları da "ıslah emek" lazım tabi! Neyse, sen tut hastaneye götürme hastaları, tek hücreye koy, üstüne sağlamlara işkence et. Sonra de "ee valla intihar etti “. Allahtan kimse sorgulamıyor da insanın inanası geliyor. Aileler de artık uyandı tabi, onlar otopsi istemesin diye de apar topar cenazeler veriliyor. Ve bir bakıyorsun "allahım" ne kadar da sorunsuz bir ülke. İmaj önemli tabi.
Kadın cinayetleri…
Bir de kadın cinayetleri var, evlerden ırak. Hayır, öldürdükleri yetmiyor, yakıyor, parçalıyor, gömüyorlar. Adına "namus" mu dersin, "terörist" mi dersin, "tahrik" mi dersin bu kadınlar ne "fena" ha yeminle! Canımmm "adamları" sen çıldırt. Sonra de İstanbul Sözleşmesi'ni aldılar de. "Bir kereden ne çıkar" demedi bir kadın bakan 45 çocuğa tecavüz edilirken. Doğru, ne çıkar ülke cehenneme dönse! Görüntü önemli tabi.
Algı önemli
Ay en güzeli ekonomik kriz. Kadın diyor lükse gerek yok, tanıttığı krem 45 bin TL. Kız o para benim kaç yıllık maaşım bile değil! Neyse, ülkenin başkanı desen Saray'lar, hanlar hamamlar, ay bir de altın musluklar. Dışardan gören onları görse, ülkede insanların açlıktan öldüğüne inanmaz yeminle. Neymiş ekmek 5 TL, şeker 40 TL, çay paketi 85 TL imiş. Yeminle bunları duysalar sanırlar ekonomik kriz var. Bir de TÜİK var Allahtan da içimize su serpiyor. İşsizlik azmış baya, iş yok değil iş beğenmeyen varmış. "Haspam" sanki babasının evinde iş vardı da beğenmiyor. Tabi babası "açlıktan ölmediyse" sorardık! Algı önemli tabi.
Tecrit mi? El alem ne düşünür?
Tecrit onu da anlatmadan olmaz! İnsanlık suçu ya hani. O yüzden denmiyor kimseye 24 yıl, koca 24 yıl... Bir halk liderinin sesini duymasın diye ne bahaneler ne bahaneler. Kimse duymadı "Allahtan", ya da duydu da duymaza vurdu, bir de ne düşünür elelam ülke hakkında. Düşün tecrit, işkence, sürgün, baskı... Ayyy say say bitmez! Bilgi önemli tabi.
İHA’lar, SİHA’lar, kimyasallar
Savaş var bir de kimyasallar, heronlar, SİHA'lar, İHA'lar, ülke papçik oyunu gibi! Kim inanır savaşta kimyasal kullanıldığına, cenazelerin tanınmaz hale geldiğine, bunların savaş suçu olduğuna. "Allahtan" sadece uluslararası kurumlar inanıyor buna. Bu halk yer mi be bunları! Yemesin diye kuruldu bu kurumlar, bu yasalar gecelerce düşünüldü de çıkarıldı, o eller boşuna mı havaya kalktı. Propaganda önemli tabi.
Yedi düvel kıskanıyor
Bir de sınır dışında suikastler var. Daha neler elçi ne dedi, "hepsi hedefimiz", kime dedi daha özgür yarınlar için mücadele edenlere dedi. Nerede dedi, kendisine ait olmayan bir ülkenin topraklarında dedi, nasıl dedi halkına ihanet eden adamlara bakarak pişkin pişkin dedi. Ayy biraz daha desem olacak ha. Neyse bunları duyan da "insan" eğitip eğitip insanları öldürüyorlar sanır. "Allahtan" yok öyle bir şey "yurtta barış cihanda barış" var "allahtan" basında! Yedi düvel de bizi kıskanıyor. Neyse işte 5N1K önemli.
Sayı önemli tabi!
Ayy dur en güzeli geliyor. Düşün insanlar binlerce metre yerin altında can pazarında, yönetici "Ee kaderlerinde varmış" diyor, ulusal kanalda, ben adını vermeyeyim ama AHaber diye kodlayayım, neyse. Mühendise desin; "Ee yengeler nerde, özlüyor musun?" Trajik bile değil ha. Bir de diyor; "firma ile çalışmak nasıl bir duygu?". Çince bilmem ama bence adam bile bir garip olmuştur. "Nee olsun be ya, bu yıl bize de çok yağmur yağdı ama Allahtan pirinç tarlaları zarar görmedi" dese mühendis, muhabir; "iyi bari allah korumuş"a kadar götürecek. Ve hiç kimse bu haberciliği yadırgamayacak bile! Ölenler gömülecek, aileleri tekmelenecek, yargı katilleri aklayacak, ailelerin avukatları tutuklanacak ve ertesi sabah hayatlarımız olağan seyrinde devam edecek 41 kişi eksik! Sayı önemli tabi...
Şükretmek lazım
Şimdi yazıya bakıp bakıp şükretmek lazım! Bunların hiçbirini artık ne duyacak ne okuyacağız. Bu yaşandıkları gerçeğini ortadan kaldırmaz ama en azından "başka" bir coğrafyada yaşandığını sanıp mutlu olabiliriz; Tabi tecavüze uğrayıp, açlıktan ölüp, iş cinayetinde katledilip, ırkçı bir saldırıda öldürülüp, tutuklanmadıysak şayet.
Hiçbir sansür hakikati yenemez
HAKİKAT su gibidir illa bir yol bulur. Ama her şeyden öte DİRENMEK önemli! Bugün Jîna için atılan "jin jiyan azadi" sloganını hala duyabiliyorsak, o baskı ortamına rağmen; umut var hem de çok var demek. Ve hiçbir sansür hiçbir HAKİKATİ yenemez.
Mesele yalan bilgi, belge, haber ve insanları kandırmaksa o zaman bu kavgada kaybetme gibi bir şansımız yok!