Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde Nöroloji servisinde stajyer doktor olan Ayşe Yılbaş, boşanmak istediği  Astsubay Kıdemli Çavuş Hüseyin Özmen tarafından 22 Şubat 2008’de staj yaptığı hastanede katledildi. Ayşe Yılbaş’ın davasını onlarca feminist avukat ve feminist aktivist takip etti. Dava sırasında katil ve savunma avukatları, az ceza çıkması için ellerinden geleni yaptı. “Şuuru yerinde değildi”, “Şizofrendi”, “Ceza ehliyeti yoktu”, “Seviyordu, perişan oldu”, “Çocuğu için yaptı”, “Derin bir elem ve gazap içindeydi” gibi tüm kadın katliamı davalarında ileri sürülen gerekçeler, ardı arkasına sıralandı. 7 Mayıs 2008 tarihinde başlayan yargılama, 28 Temmuz 2009 tarihinde sona erdi. Hüseyin Özmen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı. Bu karar Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından  Hüseyin Özmen’in lehine bozuldu. Yargıtay’ın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını oy birliğiyle bozmasının gerekçesi ise Hüseyin Özmen’in bu katliamı tasarlayıp-tasarlamadığının, planını sabırla ve ısrarla uygulayıp-uygulamadığının, öldürme kararını ne zaman verdiğinin belli olmadığı “kanaati”. Ayşe Yılbaş davası; 21 Şubat Salı günü İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tekrar görülmeye başlandı. Kısa sürede sonlandırılan davada, 13 Nisan 2012’deki kararla Hüseyin Özmen’e verilen ağırlaştırılmış müebbet cezası aynen kaldı. Ancak katliamı tasarlayarak yaptığına ilişkin yerel mahkemenin kararı Yargıtay’ın önerdiği biçimde suç kapsamından çıkarıldı. 

 

Ayşe Yılbaş davasıyla başladığımız yolculuk, bu davaların bir başka sembol ismi olan Ayşe Paşalı davasında, katil erkeğe ‘haksız tahrik’ indirimi uygulanmamasına neden oldu. 

 

Kaynak: Çatlak Zemin