28 Mayıs 2018: Şule Çet katledildi
- 09:04 28 Mayıs 2022
- Tarihte Bugün
Şule Çet, 28 Mayıs 2018’de Berk Akand ve Çağatay Aksu tarafından bir plazanın 20’nci katından atılarak katledildi.
Şule’nin ölümü önce basına ve kayıtlara intihar olarak geçilse de daha sonra şüpheli ölüm olarak açılan dosya sonucu Berk Akand ve Çağatay Aksu tarafından cinsel saldırıya uğradığı ve katledildiği açığa çıktı. Şule’nin davasının ilk günden kadın örgütleri, feminist avukatlar, milletvekillerinin de içinde olduğu binlerce kişi yakından takip etti. Kadınların mücadelesi sonucu tutuksuz yargılanan sanıklar tutuklandı ve bir buçuk yıllık yargılamanın ardından davanın 6’ncı duruşmasında karar çıktı. 4 Aralık 2019’da görülen karar duruşmasında mahkeme heyeti sanık Çağatay Aksu’ya “nitelikli saldırı”, “eylemi gizlemek” ve “kasten öldürme” suçundan müebbet, “nitelikli cinsel saldırı” suçundan 10 yıl 6 ay, “alıkoyma” suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Sanık Berk Akand için ise Çağatay Aksu'nun işlediği suçlara yardım ettiği kanaatine varan mahkeme, Berk Akand'ı "kasten öldürme suçuna yardımdan” 12 yıl 6 ay, "nitelikli cinsel saldırı suçuna yardımdan” 5 yıl, "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna yardımdan” 1 yıl 3 ay hapse mahkum etti.
İstinafa taşınan dosyada mahkeme, 17 Haziran 2020’de yerel mahkemenin verdiği cezaları onadı.
Tarihte bugün yaşanan önemli gelişmelerden bazıları ise şu şekilde:
1913: Kadınlar Dünyası dergisinin Nisan 1913’te yayın hayatına başlamasından kısa bir süre sonra, derginin yazı kurulunu oluşturan kadınlar tarafından 28 Mayıs 1913’te Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti (Osmanlı Kadın Haklarını Savunma Derneği) kuruldu. Derginin 55. sayısında derneğin programı yayınlandı. Kadın-erkek eşitsizliğine karşı mücadele eden derneğin talepleri arasında ilköğretimin zorunlu olması, kız liselerinin tüm yurda yayılması, kızlara yükseköğrenim hakkı verilmesi, çokeşliliğin yasaklanması, kadınlara boşanma hakkı yer alıyordu.
Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti din ve milliyet ayrımcılığına gitmeden, her kadının hakkını savunan ve arayan, eşit haklar için mücadele eden bir cemiyetti. Cemiyet, Türkçe bilmeyen kadınlara da açıktı. Yönetim kurulunun her hafta toplanması gerektiği ilkeleri arasındaydı. Meşrutiyet döneminde savunduğu fikirler ve talepleri dolayısıyla “aşırı/radikal” olarak nitelendirilen dernek, diğer kadın derneklerinin aksine toplumun ileri gelenlerinden hiçbir maddi-manevi yardım veya destek almadan, tamamen üyelik aidatları ve gönüllü bağışlarla çalışmalarını yürüttü. Kadınların çalışma hayatına girebilmeleri, eğitim alabilmeleri için uğraştı. Cemiyet 1913’te Müslüman Osmanlı kadınlarının ilk kez bir kamu kuruluşuna, İstanbul Telefon İdaresi’ne girmesini sağlayarak önemli bir kazanım elde etti. Aynı yıl, imparatorluğun tek kadın öğretmen okulu olan ve dokuzu taşradan gelecek öğrencilere ait olmak üzere toplam 28 kişilik kontenjanı bulunan Darülmuallimat’a 300’ün üzerinde kız öğrenci başvurdu. Bu arada Kadınlar Dünyası dergisinde kadınlara üniversitede okuma hakkının verilmesi için yazılar yazılıyordu. Kadınların yürüttüğü kararlı mücadele sonucunda, önce bu hak sınırlı bir şekilde tanınarak 1914’te, ilk “kadın üniversitesi” olan İnas Darülfünunu açıldı. 1921 yılında ise yükseköğretim karma hale getirildi. Yakından takip edilen Avrupa ve ABD’deki feminist hareket ve kadınların oy hakkı mücadelelerinin etkisiyle 1921’de programa kadınların seçme ve seçilme hakkı eklendi. Kadınlar Dünyası ve Cemiyet mütareke yıllarının İstanbul’unun zorlu koşulları ve maddi sorunlar karşısında dayanamayıp 1921 yılında kapandı.
2014: Adana’da Barış Anneleri Meclisi kuruluşunu ilan etti.
2014: ABD’de, siyahların insan hakları mücadelesinin öncü isimlerden olan ozan, yazar, sinemacı 86 yaşındaki Maya Angelou, Kuzey Carolina’nın Winston-Salem bölgesindeki evinde yaşamını yitirdi.
2016: DBP'nin 4. Olağanüstü Genel Kongresi sonucunda Eş Genel Başkanlığa Sebahat Tuncel ve Kamuran Yüksek seçildi. Sebahat, "Silopi, Cizre, Sur ve Nusaybin'nden sonra artık söz hükmünü yitirdi. Söz artık barikatların arkasındaki direniştir" dedi.
2016: Kadınlar, cinsel taciz ve saldırı ile gündeme gelen Metro Turizm’i Antalya'da araç filosu tanıtımı sırasında protesto etti. Yetkililerin cevabına kadınlar "Tacizin açıklaması olmaz. Tacizci Metro hesap verecek " diyerek tepki gösterdi.
2018: Birleşmiş Milletler'in (BM) çağrısı üzerine Qamişlo'da Suriye Kadın Meclisi'nin öncülüğünde ve Kongreya Star ile Ortak Zemin Örgütü'nün desteğiyle "Kuzey ve Kuzeydoğu Suriye Kadınlarının Geleceği" forumu Qamişlo’da düzenlendi. Kadın sorunlarının sosyal, ekonomik, siyasi, savunma ve güvenlik açısından nasıl yapılması gerektiğinin tartışıldığı forum 2 gün sürdü.
2020: Kars Belediyesi’nin, kadına yönelik şiddetin ve çocuk mağduriyetlerinin artmasının önüne geçebilmek, kadınların korunması, desteklenmesi ve güçlendirilmesi amacıyla 6 Mayıs’ta açılışını yaptığı Kadın Dayanışma Merkezi’ne ulaşımı sağlayacak “Mor Hat” hizmete girdi.
2020: Kadın Sığınakları ve Dayanışma Merkezleri Kurultayı Bileşenleri, kadına yönelik şiddetle mücadele için “Acil Önlem Eylem Planı” talebiyle bir kampanya başlattı. Açıklamada Türkiye’de 11 Mart’ta ilk koronavirüs (Covid-19) vakasının açıklanması ve salgına karşı önlemlerin alınmaya başlanmasından bu yana, kadına yönelik şiddet alanında çalışan ve şiddete maruz bırakılan kadınlarla birebir dayanışma kuran kurultay bileşeni bağımsız kadın örgütleri, kadınların şiddetten uzaklaşabilmek için ihtiyaç duydukları destek mekanizmalarındaki sorunları birinci elden deneyimlediklerine dikkat çekildi.
Kampanya için talepler de şöyle sıralandı:
* Alo 183, sadece kadına yönelik şiddet alanında başvuru alan Acil Yardım Hattı olmalıdır. Kadın örgütlerinin şiddet hattına ilişkin önerilerine de danışılarak kapasitesi ve personelin niteliği artırılmalı, kolayca ulaşılabilir hale getirilmelidir. Alo 183 hattı için kamu spotları hazırlanarak etkili mecralar aracılığıyla kadınlara duyurulmalıdır.
* Sığınak ve acil barınma ihtiyacının karşılanması için sığınak sayısı ve kapasitesi artırılmalı, gerektiği takdirde bunun için uygun kamu binaları ve özel yerleşkeler devreye sokulmalıdır.
* 6284 sayılı Kanun ve İstanbul Sözleşmesi etkin ve eksiksiz şekilde uygulanmalıdır! 6284 sayılı Kanun ve İstanbul Sözleşmesi’ni uygulama konusundaki dirençler ve fiili engeller ivedilikle ortadan kaldırılmalıdır. HSK’nın 6284 ile ilgili kısıtlama kararı geri çekilmeli ve valilik, kaymakamlık, kolluk kuvvetleri arasındaki koordinasyon ivedilikle ve mazeretsiz sağlanmalıdır.
* Telefonla konuşamayacak durumda olan kadınlar için işlevli bir uygulama olan KADES, tüm platformlarda etkin bir şekilde duyurulmalı/paylaşılmalıdır.
* Kadınların şiddet sonrası destek mekanizmalarına erişimi için Pandemi önlemleri çerçevesinde kolaylaştırıcılık sağlanmalıdır. Hastane, karakol ve adliye süreçlerinde gerekli önlemler alınmalıdır.
* Kadına yönelik şiddete karşı sosyal, hukuki ve psikolojik desteklerin online platformlarda gerçekleştirilebilmesi için çalışmalar ivedilikle güçlendirilmelidir.
* Kamu spotu aracılığıyla kamuoyuna, salgın önlemleri süresince kadınların tüm yasal haklarının devam ettiği/var olduğu konusunda bilgilendirme yapılmalı ve kamu çalışanları bu konuda bilgilendirilmelidir.
* Sosyal yardımlar/desteklerin öncelikle erkek şiddetine maruz kalan kadınlara ulaştırılmasının önü açılmalıdır. Ekonomik sorunların kadınları, şiddetle yaşamaya mahkum etmesi engellenmelidir.
* Yerel yönetimler tarafından hazırlanan acil eylem planlarında kadına yönelik şiddet faktörü dikkate alınmalı, stratejik plan revizyonlarında kadınlara yönelik hizmetlere yer verilmelidir.
*Türkiye’de kadınların 10. hafta sonuna kadar gebeliği sonlandırma hakları fiili olarak erişilebilir olmalıdır. Yasal hak olan “istenmeyen gebeliklerin sonlandırılması prosedürü” mutlaka işletilmelidir.
*Şüpheli kadın ölümleri mutlaka titizlikle incelemeye alınmalı ve aydınlatılmalıdır.
* Her ilde olmak üzere, cinsel saldırı suçuna maruz kalan kadınların, suça dair delil tespitinin, psikolojik desteğin ve hukuki sürece ilişkin etkin erişiminin sağlanması için, cinsel saldırı kriz merkezleri kurulmalı ve faaliyete geçirilmelidir.
*Çocuk istismarına karşı Çocuk İzlem Merkezleri’nin sayısı artırılmalı, her ilde ve büyük ilçelerde hayata geçirilmeli ve etkin biçimde çalışması sağlanmalıdır.