9 Mart 1952: Alexandra Kollontai yaşamını yitirdi
- 10:30 9 Mart 2021
- Tarihte Bugün
Sovyet devriminin “az” bilinen kadın önderlerinden biri olan Aleksandra Kollontai'nin aile kurumu, evlilik, aşk, kadın sorunu vb. konulara dair bakış açısı ve erkeklerle olan ilişkileri dönemin Sovyet liderleri tarafından “aşırı” bulundu. Alexandra, asıl mücadeleyi devrimden sonra ikinci ve en yakıcı sorun olan kadın devrimine direnç gösterenlere karşı verdi.
Alexsandra Kollontai İlk Bolşevik halk komiseri (bakan),dünyadaki ilk kadın elçi, cinsel özgürleşmeyle ilgili görüşlerini partisine rağmen çekinmeden savunan kadın. Devrimci, propagandacı, feminist, edebiyatçı, muhalif bir kadın. “Bir Çok Hayat Yaşadım” diye tanımladığı yaşama 31 Mart 1872’de açtığı gözlerini 9 Mart 1952’de kapamasının üzerinden tam 69 yıl geçti.
Çocukluk ve gençlik dönemlerinde sınıfının beklentileri yerine siyaset ve yaşam üzerine okumalar yapmaya başladı. İlk gençlik yıllarında Marx ve Engels üzerine çalıştı. 20 yaşında evlendi. Kısa bir süre sonra, “Berbat bir tutsaklık” dediği evlilikten kaçarak Zürih’e gitti ve burada ekonomi okudu. Çarlık Rusya’sında kadınların yüksek öğrenim görmesine izin verilmiyordu ve o da aynı çağda yaşamış birçok kadın gibi İsviçre’ye gitti.
Hayatının en mutlu anı...
Üniversitede Aleksandra’nın fikirlerinden en çok etkilendiği kişi Alman Komünist Partisi kurucularından sosyalist kadın önderlerden Rosa Luxemburg oldu. Bolşevik Devrimi’nin başlangıcından hemen önce Rusya’ya geri dönerek, bir tekstil fabrikasında çalışmaya başladı. İşçi kadınlar üzerine yazılar yazdı ve 17 Ekim Devrimi’nin ünlü propagandacılarındandı. Pek çok kaynakta inanç ve tutkulu kadın olarak yer alan Aleksandra için “devrim tutku ile gerçekleşebilirdi” ve bu nedenle “hayatının en mutlu anı ne?” diye sorulduğunda tereddütsüz şu cevabı vermişti:
“Ve hayatımda en büyük ve en anlamlı anın hangisi olduğu sorulsa bana, hiç düşünmeden cevaplayabilirim: Sovyet iktidarının ilan edildiği an.”
Sovyetler Birliği’nin ilk kadın bakanı
Devrimin hemen ardından Sovyetler Birliği’nin ilk kadın bakanı Aleksandra seçildi, Bolşevik hükümetinde, Rusya’nın Sovyetler’in ve dahası dünyanın bilinen ilk ve tek kadın bakanıydı. Bakan olduğu dönemde “devrimi bir yapalım kadın özgürlüğü sonra gelir” diyenlerin kadın özgürlüğü konusunda ayak dirediğine tanıklık etti ve en büyük çalışmasını bu alanda yürüttü. “Evlilik köleleştiricidir” diyerek “Özgür aşk” kampanyasını başlatan Aleksandra’nın bu kampanyası aynı zamanda birlikte devrim yaptığı erkek yoldaşlarının değişime direnmesine karşı bir eleştiriydi.
Aynı zamanda edebiyat alanında da çalışmalarını yürüten Aleksandra’nın eleştirisi sadece siyasette değil edebiyatta da sürdü ve Kızıl Aşk adlı romanın baş kadın kahramanı Vasilisa, devrim sonrası sosyalizmi inşa ederken, eski toplumun tüm alışkanlıklarının nasıl da su yüzüne çıktığını, eski ve yeni değerlerin çatışmasını tüm açıklığıyla işledi.
“Bir Çok Hayat Yaşadım” isimli biyografisini anlatan kitapta ise şöyle özetliyordu kişisel tarihini:
“Aslında yalnızca bir tek hayat değil, birçok hayat yaşadım, hayat kesitlerim birbirinden o kadar ayrıydı. Kolay bir hayatım olmadı. İsveçlilerin deyimiyle ‘gül bahçesinde’ değildim. Yaşamadığım bir şey kalmadı: başarılar, korkunç derecede çok çalışma, takdir, kitlelerce sevilme, izlenmeler, nefret, cezaevleri, başarısızlıklar ve temel düşüncemde (kadın sorunu ve evlilik sorunu üzerine) yeterli anlayışı görememem, yoldaşlarla acı farklılıklar, düşünce ayrılıkları, ama aynı zamanda Parti’de (Lenin’in yönetimi altında) uzun yıllar beraber ve uyumlu çalışma. Çevremde her zaman çok arkadaşım vardı. Fakat bir sürü nefret, çekememezlik ve kıskançlık da oldu. Büyük aşkı, ama öte yandan kıskançlığın acı tadını da yaşadım… Her zaman ‘yaşamayı’ bildim ve bugün hâlâ bu yeteneğe sahibim.”
Asıl mücadelesi 'devrimle' başladı
Aile kurumu, evlilik, aşk, kadın sorunu vb. konulara dair bakış açısı ve erkeklerle olan ilişkilerinde son derece rahatlığı dönemin Sovyet liderleri tarafından “hoş” karşılanmadı ve “aşırı” bulundu. Yeni ya da eski kadını sistemin yedeğine alan ve gelenekleri besleyip sadece revize eden tutumlar devam etmekteydi ve devrimi hayatın her alanında savunan Aleksandra için bunlar kabul edilemezdi. O’nun mücadelesi devrimle bitmedi. Devrimden sonra asıl mücadelesi “devrime” sadece sınıfsal bakan ve cinsiyet devrimini düşünmeyenler karşıydı.
'En eski devrim en eski sömürgenin yaratacağı devrimdir'
Aleksandra’ya göre asıl devrim; “En eski sömürgenin başkaldırısının yaratacağı devrimdir”. Bu nedenle eserlerinde hep, annelik rolünün kadınların üzerine bir elbise gibi giydirilmesine karşı çıkar ve kadınlar, çocukları olduğu için mutsuz değil, mutlu ve özgür olsun ister.
Geçirdiği kalp krizi nedeniyle felç kalan Aleksandra, 1952 yılında Moskova’da yaşamını yitirdi.
Tarihte öne çıkan diğer önemli olaylar şöyle:
1994: Bir araya gelen feminist kadınlar, “Arkadaşıma Dokunma!” kampanyasını başlattı. Kampanya, feminist hareketten ve insan hakları mücadelesinden 104 kadının imzasını taşıyan bir gazete ilanıyla başladı. Cumhuriyet gazetesine verilen ilanda, “Biz Kürt olmayan kadınlar, nüfus kağıtlarımızın bize verdiği ayrıcalıktan utanç duyuyoruz” deniyordu. Kadınlar hazırladıkları rozetleri ve ayraçları İstanbul sokaklarında ve kalabalık mekanlarda dağıtarak kampanyayı sürdürdüler. İstanbul dışında yaşayan kadınların el vermesiyle çeşitli illerde de benzer eylemler örgütlendi. Kampanyanın yaygınlaşmasına, önce Express, ardından Leman dergilerinin sağladığı desteğin de katkısı oldu. Dergilerin sayfalarına gönderilen okur mesajlarında, savaşa, milliyetçiliğe, ırkçılığa karşı tepkiler dile getirildi.
2018: Süleymaniye’de bir grup yazar ve gazeteciden oluşan Helwêst Grubu, dün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında test yayına başlayan JIN TV’ye de saygı ödülü verdi.
2019: Sendikaya üye oldukları için işten atılan 132 Flormar işçisinin Gebze’de bulunan fabrika önünde 297 gündür sürdürdüğü eylem kazanımla sonuçlandı. Petrol İş Sendikası’nca işverenle yapılan görüşmelerin ardından işçiler, eylemlerini sonlandırdı. İşveren, yasal hakları ödeme kararı aldı.