6 Aralık 1989: Montreal Katliamı'nda 14 kadın yaşamını yitirdi
- 09:05 6 Aralık 2020
- Tarihte Bugün
Kanada tarihindeki en kanlı saldırılardan biri olarak bilinen Montreal katliamında doğrudan kadınları hedef alarak ateş eden Marc Lépine 14 kadını katletti. "Feministlerden nefret ediyorum" diye mektup bırakan Marc Lépine'in saldırısı, kadına yönelik şiddetin, kadın düşmanlığının en vahşi boyutunu açığa çıkarmıştı. Ardından 29 yıl geçmesine rağmen, dünyada toplumsal cinsiyete dayalı şiddet konusu önemli bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor.
Tarih 6 Aralık 1989. Noel tatilinin başlamasından bir önceki ders günü. Marc Lépine adında bir erkek, Kanada'nın Quebec eyaletinin başkenti Montreal'da bulunan 'École Polytechnique de Montréal' adlı üniversitenin Mühendislik bölümüne yarı otomatik bir tüfekle girdi. Bölümde Maryse Laganiere'i katlettikten sonra 10 kadın ve 48 erkek öğrencinin bulunduğu 303 numaralı sınıfa giren fail, "Kadınları istiyorum, Feministlerden nefret ediyorum!" dedi. Kadınları erkeklerden ayıran fail, kadınları kurşuna dizdi. Ardından kantine giden fail, burada Anne-Marie Edward ile iki kadını daha katletti. Tekrar üçüncü kata çıkan Marc Lépine, bu kez 311 numaralı sınıfa girdi.
Masa altlarındaki kadınlara ateş etti
311 numaralı sınıftan bir öğrenci Eric Forget olayı şu şekilde anlatıyor: "Önce kimse bir şey yapmadı. Sonra silahlı adam ateş açtı ve iki hocamızla 26 öğrenci saklanmak için masaların altına girdiler. Fareler gibi kapana kısılmıştık. Her tarafa ateş açıyordu."
Diğer tanıklar Marc'ın masa altlarında saklanan kadınlara ateş ettiğini ve 4 kadının daha katledildiğini anlattı. Bu yaşananlar tam 20 dakikada oldu. Marc, katletme eyleminden yaklaşık 20 dakika sonra kendisini de öldürdü.
Neden?
Çünkü Quebec'in 1960'lardaki 'Sessiz Devrimi'nin başından beri kadınlar gelenek dışı mesleklerde ve eğitim programlarında gittikçe ilerliyorlardı. 1970'lerle 1980'lerde birçok kadın École Polytechnique de Montréal'deki Mühendislik okuluna yönelmeye başladı, hatta akın etti. Quebec ve diğer yerlerdeki erkeklerin çoğu bu dönüşümü kabullendi, ancak bir grup azınlık, kadınların yeni rollerini ve olanaklarını özendiren girişimler nedeniyle "zarar gördüklerini" öne sürüyordu. 25 yaşındaki Marc Lépine de bunlardan biriydi.
Eril zihniyetin kadın düşmanlığı
Marc, Fransız-Kanadalı bir annenin ve Cezayirli bir babanın çocuğuydu. Montreal Üniversitesi'nden önce Kanada Ordusu'na giden Marc'ın başvurusu kabul edilmemişti. Ardından Montréal'e yazılmak üzere çalışmış fakat yine kabul edilmemişti. Bunun sebebini ise "pozitif ayrımcılık" politikalarına bağlamıştı. Yazdığı mektupta kadınlara duyduğu öfkeyi tetikleyen kin dolu bakış açısı hakkında bazı ipuçları vermişti.
Gizli tutulan mektup, gazeteci Francine Pelletier'in eline geçti. Francine, gazetecilik yaptığı La Presse gazetesinde mektubu yayınladı. Marc Lépine'in intihar mektubunda yazdıkları, kadın düşmanlığını, kadınların yaşamda yer almasına karşı zihniyetlere işlenen kodlamaları açığa çıkarıyordu. Mektupta feminist olduğunu düşünüp öldürmeyi dilediği 19 kadının ismini de sıralamıştı. Bu listede Marc'ın gazeteci Francine'in yanı sıra Quebec'in ilk kadın itfaiyecisi ve polis komiseri de yer alıyordu. Mektuptaki listenin altında ise Marc şunları yazmıştı: "Bu kadınlar bugün neredeyse ölüyorlardı. Zaman yetersizliği -çok geç başladığım için- bu radikal feministlerin hayatta kalmalarına izin verdi."
14 kadını katletti
Marc Lépine, yasal olarak sahip olduğu silahla kendini öldürmeden önce 28 kişiye ateş edip, bunlardan 14'ünü yaraladı ve 14'ünü katletti. Katlettiği 14 kişi de kadındı. Yaralananlardan ise 10'u kadın, 4'ü erkekti.
Kanadalıları derinden sarstı
Olaya tanık olan öğrenci ve personelin çoğu travma sonrası stres bozukluğu yaşarken, orda bulunanlardan bir erkek öğrenci sonraki aylarda kendini astı. Anne ve babası da onu izledi. Kadınlar bu saldırıyı feministlere olan bir saldırı ve kadına şiddet uygulamanın ilerlemiş bir hali olarak değerlendirmişti. Katliam Kanadalıları derinden sarstı. Katliamın ardından Quebec Hükümeti ve Montreal Kent Yönetimi üç gün yas ilan etti. 11 Aralık 1989'da katliamda hayatını kaybeden öğrenciler için Notre-Dame Kilisesi'nde toplu cenaze töreni düzenlendi. Bu cenaze törenine binlerce kişi katıldı.
Parlamentoda birlik hazırlandı
Katliamı, kadına karşı şiddetin bir sembolü olarak gören birçok Kanadalı kadın bu duruma öfkelendi. Kanadalı feminist Judy Rebick, erkeklerin kadınlara şiddet uygulamalarına bir son verilmesi gerektiğini açıkladı. Kanada parlamentosuna kadınlar için House of Commons Sub-Committee on the Status of Women adlı birlik hazırlandı.
Beyaz kurdele takmaya başladılar
6 Aralık 1991'den beri de bugün Kanadalılar için, "Kadına Yönelik Şiddete İlişkin Ulusal Anma ve Mücadele Günü oldu. Bir grup Kanadalı erkek de kadınlara yönelik şiddete karşı çıkma sorumlulukları olduğunu fark etti. Kadına yönelik şiddete karşı olan erkeklerin simgesi olarak da "beyaz kurdele"yi seçtiler. Her yıl, 6 Aralık'ta ya da 25 Kasım ile 6 Aralık arasında beyaz kurdele takmaya başladılar.
Katliam, Kanada Silah Kontrol Hareketi'ni de canlandırdı ve buna bağlı olarak 1995'te silah kontrol yasaları sıkılaştı. Polisin olaya müdahalesi de oldukça ağır eleştirildi. Saldırı gününde polislerin okulun etrafını sarması ve içeriye girmeden beklemesi daha fazla insan ölmesine yol açmıştı. Bu olaydan sonra acil durum müdahalesi ile ilgili protokol değişikliği yapıldı. 2006'da Dawson College'e yapılan saldırıda bu değişiklikler sayesinde insan kaybı daha çok engellenebildi.