Adalet Bakanı'ndan tutsak annelerine: Kürt sorunu yoktur

  • 09:04 9 Temmuz 2024
  • Güncel
 
Öznur Değer
 
MÊRDÎN - Tutsak yakınları ile bayram sonrası görüşme sözü veren Adalet Bakanı, annelerin “Sayın Öcalan” kelimesi üzerine görüşmeyi sonlandırdı. Yanı sıra Kürt sorununu inkar eden Bakan Yılmaz Tunç annelere, “Abdullah Öcalan sizin için ne anlam ifade ediyor” diye sordu.
 
Türkiye ve Kurdistan hapishanelerinde tutulan siyasi tutsaklar, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kırılması ve özgürlük koşullarının sağlanması amacıyla başlattıkları özgürlük eylemini çeşitli yöntemlerle sürdürüyor. Tutsakların hapishaneden başlattıkları eylemlere tutsak yakınları ise dışardan destek sunuyor. Tutsak yakınları, 12 Haziran’da Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile görüşerek, tutsakların ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın durumunu Bakanlık gündemine taşıdı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un, yorum yapmadan dinlediği tutsak yakınlarına bayram sonrası görüşme sözü vermesi üzerine tutsak yakınları 25 Haziran’da bir kez daha Bakanlık ile görüşme sağladı. Görüşmeye, tutsak yakınlarından Refika Akın, Fatma Çığ, Nuray Özdeş, Leyla Kuday ve Gurbet Tekin ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekilli Newroz Uysal ve Dilan Kunt katıldı.
 
Her iki görüşmeye de katılan tutsak yakını Gurbet Tekin Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile gerçekleştirdikleri ikinci görüşmeyi anlattı.
 
‘Bu mekanda sayın diyemezsiniz’ diyerek tecridi inkar etti
 
12 Haziran’da Bakan Yılmaz Tunç ile gerçekleştirdikleri ilk görüşmeyi hatırlatan Gurbet, “Önceki görüşmeden sonra da ‘Eğer bir kandırmaca değilse iyi karşılandık’ demiştim ancak bunun bir kandırma olduğunu gördük. Ve hala da bizi kandırmaya devam ediyorlar. Randevu istemiştik ve randevu talebimizi kabul ederek 26 Haziran’a randevu verdi. Ancak bir gün öne alarak 25 Haziran’da bizi görüşmeye aldı. Gittiğimizde yine iyi karşılandık. Ancak o sadece çocuklarımızdan bahsedeceğimizi düşündü. Ancak ‘Niye geldiniz’ diye sorduğunda söz alan anneler ‘Biz Önderimiz Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit için geldik’ dediler. Böyle söylediğimizde gözlerinin öfkeden ve korkudan kızardığını gördük. Arkasındaki güçlerden korktuğunu gördük. Bize ‘Bu mekanda Sayın diyemezsiniz’ dedi. Biz de onun bir ulusun önderi olduğunu ifade ettik. Sadece Kürtlerin değil Orta Doğu’nun önder kabul ettiği ve dünyada saygı duyulan bir isim olduğunu söyledik. Önderimiz üzerindeki tecrit kaldırılırsa barışın geleceğini söyledik. Ancak bunun üzerine ‘Hiçbir tecrit yok’ diyerek tecridi reddetti” ifadelerini kullandı.
 
‘Kürt sorunu yoktur terör sorunu vardır’
 
Kürt sorununun çözümü için tecridin kaldırılması gerektiğini belirttiklerini söyleyen Gurbet, bunun karşısında Bakan’ın “Kürt sorunu yoktur ‘terör sorunu’ vardır” sözleriyle inkarcı bir yaklaşım sergilediğini vurguladı. Bu söyleme tepki gösterdiklerini kaydeden Gurbet, “Anneler ‘çocuklarımız terör değil. Terör insanları öldürür, savaş çıkarır biz terör değiliz’ dediler. Bunu söyleyen anne de hiç Türkçe bilmiyordu. Vekilimiz de Bakan’ın anlaması için tercüman getireceğini söyledi. Ancak Bakan Kürtçe anladığını tercümana gerek olmadığını söyledi. ‘Terör’den bahsettiğinde hiçbirimizin tahammülü kalmadı. O da öyle yapınca bizim artık ‘Sayın’ demeyeceğimizi düşündü. Ancak hepimiz ‘Sayın Öcalan bir halkın önderidir’ diyerek tecridin bir an önce kaldırılması gerektiğini ifade ettik. Tecridin kalkması ile çocuklarımızın içerde yaşadığı sorunların da son bulacağını söyledik” şeklinde konuştu.
 
‘Abdullah Öcalan sizin için ne anlam ifade ediyor?’
 
Bakan’ın “Abdullah Öcalan sizin için ne anlam ifade ediyor” sorusunu sorduğunu belirten Gurbet, “Biz de ‘Annelerin gözyaşının durması demektir. Özgürlük, barış, eşitlik ve dünyaya güzel şeylerin gelmesi demektir’ dedik. O da bunun üzerine ‘tecrit yoktur’ dedi. ‘Müebbet hapis cezası alan biri üzerinde nasıl tecrit var diyebilirsiniz’ dedi. Biz de binlerce müebbet hapis cezası alan tutsağımız olduğunu ve onların faydalandığı haklardan Önderimizin de faydalanması gerektiğini dile getirdik. Ne ailesi ne de avukatlarıyla görüşme yapabiliyor. Hatta CPT bile görüşmeden sonra bir açıklama yapmadı. Bunların tamamı uluslararası güçler ile Türkiye’nin Kürtler noktasında nasıl uzlaştığını gösteriyor. O nedenle Önderliğin tek bir kelimesinin dışarı çıkmasını istemiyorlar. İmralı’dan çıkan tek bir sesin sadece Türkiye’yi değil dünyayı etkileyeceğini biliyorlar. Bunlar bizim için çok önemli. Onlar da bunu biliyor, ancak orada artık tahammülü kalmadı. Toplantısı olduğunu ve gitmesi gerektiğini söyledi. Ancak biz de bize randevu verildiğini söyledik. Bunun da bir iş olduğunu ve bizi dinlemek zorunda olduğunu belirttik. O da yardımcısının orada olduğunu ve onunla konuşmamızı söyledi. Biz de ‘Siz zaten işinizi yapmıyorsunuz. Hapishanedeki işinizi oradaki müdürlere ve personellere yüklüyorsunuz. Bir heyet yaratmışsınız ve o heyet çocuklarımızın başına her şeyi getiriyor. Keyfi muameleler var. Hücrelere atılıyorlar’ dedik” diye belirtti.
 
‘Bir kardeşimi ve 4 çocuğumu verdim 5’incisi de hapishanede’
 
“Ben bir kardeşimi ve 4 çocuğumu verdim, 5’incisi de hapishanede” diyen Gurbet, kendisi gibi olan binlerce aile olduğunu ekledi. Gurbet, “‘Sadece biz Kürtlerin değil Türklerin de anneleri böyle. Asker olsun, polis olsun aileleri bu savaştan olumsuz etkileniyor. Hak, hukuk, adalet sizi de etkileyecek. Sadece bizim için değil tüm dünya için önemli şeyler bunlar. Bunlar sağlanırsa artık savaş, kan ve gözyaşı da durur. Tüm bunlar da Önderlik üzerindeki tecride bağlı. Bir an önce bir şeylerin yapılması ve tecridin son bulması gerekiyor’ dedim. Ardından Bakan kalkıp gitti, yardımcısı kaldı orada. Biz de yardımcısı ile görüşme sağlamayacağımızı söylemiştik. Onun ardından biz de odadan ayrıldık. Toplam 21 dakika görüşebildik. Hiçbir sonuç alamadık. Bizi kandırdı. Güzel karşılanmamız da bir kandırmaydı. Ancak ne olursa olsun biz bu davamızdan vazgeçmeyeceğiz. Ne olursa olsun diplomasi bizim için önemli ve bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerine yer verdi.
 
‘Çözüm kapılarını yorulmadan, bıkmadan aramaya devam edeceğiz’
 
Bakanlıkla görüşmenin ardından Bakan’ın tutumu üzerine tutsak aileleri başta olmak üzere Türkiye ve Kurdistan kentlerinden çok sayıda kişi 2 Temmuz’da Ankara’da DEM Parti’nin Meclis grubuna katıldı. Meclis grup toplantısını da anlatan Gurbet sözlerini şöyle sonlandırdı: “Türkiye ve Kurdistan kentlerinden çok sayıda kişi katılmıştı. Meclis’te oturacak yer kalmadı. Gelen herkes slogan ve zılgıtlarıyla Önderliğin özgürlüğünü istedi. Ardından Meclis’ten Yüksek Adalet Mahkemesi’ne kadar yürüyüş gerçekleştirerek burada basın açıklaması yaptık. Orada da yine talebimizi haykırdık. Tecrit kalkmayana kadar çözüm kapılarını yorulmadan, bıkmadan, usanmadan aramaya devam edeceğiz.”