‘Kayyım eşbaşkanlık sistemine saldırıdır’

  • 09:03 9 Temmuz 2024
  • Güncel
 
Nazlıcan Nujin Yıldız 
 
İZMİR - Colemêrg Belediyesi’ne atanan kayyıma karşı direniş, Kurdistan ve Türkiye’de devam ediyor. Kayyımın eşbaşkanlık sistemini hedef almasına dair konuşan kadınlar, kayyım politikalarının kadın kazanımlarını yok etmek için uygulandığını söyledi.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimindeki Colemêrg Belediyesi’ne 3 Haziran tarihinde kayyım atanmasına karşı mücadele, Kürdistan ve Türkiye’de devam ediyor. Kayyıma karşı başlatılan nöbet eylemleri ve yürüyüşler ise sürüyor. Son olarak, DEM Parti tarafından kayyım atanmasına karşı başlatılan “İradeye Saygı Yürüyüşü” binlerce insanın katılımıyla gerçekleşti. Kayyımın hedef aldığı en önemli alanlardan biri de kadın mücadelesi ve kadın kazanımları. Kayyımın eşbaşkanlık sistemini hedef almasına dair ajansımıza konuşan kadınlar, iktidar tarafından kadın temsiliyetinin tanınmadığına dikkat çekerek kayyım politikalarının bu temsiliyete bir saldırı olduğunu dile getirdi.  
 
‘Kayyım politikası eşbaşkanlık sistemine saldırı’
 
DEM Parti İzmir Kadın Meclisi Sözcüsü Aysel Önen, kayyımı sadece belediyelere atanış olarak değerlendirmediklerini, aynı zamanda kadın iadesine de kayyım atandığını kaydetti. Aysel, “Eşbaşkanlık sistemi, iktidarın ortaya koyduğu kadın politikasından çok farklı. Çünkü iktidar hiçbir şekilde kadının temsiliyetini istemiyor. Kadın temsiliyetini istememesinini de Kurdistan’da HÜDA PAR ile anlaşmasından biliyoruz. Bir  yerde eşbaşkanlıkla kadın temsiliyetini ortaya koyan bir parti varken öte tarafta hiçbir şekilde araçlarda bile kadın suretini istemeyen bir parti vardı. Kadın temsiliyetine saldırmak için çalıştı ve zaten kayyım politikası da yine kadın kazanımlarını yok etmek için uygulanan bir politika” dedi. 
 
İktidarın eril zihniyeti ve ortaya çıkan pratikleri
 
Mevcut iktidarın eril bir zihniyete sahip olduğunu dile getiren Aysel, iktidarın bu zihniyetini fiziki anlamda da gösterdiğini söyledi. Aysel bu durumu şu şekilde örneklendirdi: “Biz belediyeleri aldığımızda yaptığımız ilk şey o kapıları kaldırmaktı. O kapılar aslında eril zihniyetin, saray zihniyetinin bir göstergesi. Nasıl o kapılar? Demir kaplamalı, kapitoneli büyük kapılar. Aslında orada halkla arasına mesafe koyan bir yerde duruyor bu belediye anlayışı. Ama bizim belediye anlayışımızda öyle bir şey yok. Kayyımlar gelmeden önce kadın ekonomisi güçlensin diye kadın kooperatifleri kuruluyorken kayyım belediyeye geldikten sonra kooperatifleri kapatıyor. Ya da kadınların ortak yaşamı kurmak için bir araya geldiği ortak alanları kapatıp kıraathanelere çeviriyor. Kadın daire başkanlığına bir erkeği atıyor ve kadınların orada hiçbir şekilde var olmamasına neden oluyor.”
 
‘Çok dilli bir belediyeciliği sunuyoruz’
 
İktidarın genelde gösterdiği kadın politikasını yerellerde de gösterdiğini vurgulayan Aysel, genelde bunu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı adı altında yaptığına ve bu bakanlıkta kadının adı olmadığına dikkat çekti. Aysel, “Yerelde de kadın merkezlerini kapatıp yerelde de bunu yok etmeye çalışıyor. Çünkü yerelde eğer kadınları yok ederse genelde de kadınların varlığını yok edecek. Yerelden de güç kazanmaya ihtiyacı var. Biz belediyelerimizin hepsinde kadın odaklı belediyecilik hizmeti sunuyoruz ve kadınların rahatça girip çıkabildiği, rahatça kendilerini ifade edebileceği bir belediyecilik hizmeti sunuyoruz. İktidar bunu istemiyor. Çok dilli bir belediyecilik sunarken biz, iktidar tek dilli bir belediyeciliğe indirgiyor ve kadınlar kendi dillerinde meselelerini anlatamıyorlar. Dilsiz bırakılıyor aslında kadınlar” ifadelerine yer verdi. 
 
‘Kadınlar kayyım atamalarına kadın meselesi olarak bakmalı’
 
Kayyım politikasına sadece Kurdistan’a uygulanmış olarak bakmadıklarını kaydeden Aysel, kayyımın Türkiye’de yaşanan bir durum olarak görülmesi gerektiğinin altını çizdi. Tüm kadınların buna bir kadın meselesi olarak bakması gerektiğini belirten Aysel, “Biz burada kadın cinayetlerini konuşurken orada kadın cinayetleri artıyor. Çünkü devlet ilk orada politikasını pilot olarak kullanıp başarıya ulaştıktan sonra aynı politikayı batıya da getiriyor. Kayyım meselesine genel kapsamlı bir kadın kıyımı meselesi olarak bakmak gerekiyor. Bu yüzden de dayanışmanın ağını büyütmek gerekiyor” diye belirtti.
 
‘Birlikte daha çok söz söylememiz gerekiyor’    
 
Colemêrg’deki iradeye saygı yürüyüşüne birçok kadının katıldığını ve bu mücadeleye feminist kadınların, diğer kadınların da destek vermesi gerektiğini ve ortak biz söz söylenmesi gerektiğini dile getiren Aysel, son olarak şu ifadelere yer verdi: “Çünkü orada başarılı olan bütün pilot uygulamaların sonrasını biz burada yine yaşayacağız. Biz burada o durumdan azade değiliz. Kendimizi bazen dışında gibi görüyoruz ya da bize olmuyor gibi görüyoruz ama tam da bize olan şey. Birleşik mücadeleyi çoğaltmamız gerekiyor, birlikte daha çok söz söylememiz gerekiyor kadınlar olarak. Kadın yapısını ön plana çıkarmamız gerekiyor her anlamda. Kadın dayanışmasıyla her şey daha iyi olacak, daha güzel olacak ve kayyımlara karşı direncimize, sözümüzü söylemeye devam etmeliyiz. Çünkü eğer orada kaybedersek her yerde kaybedeceğiz.”
 
‘Direnmeye devam edeceğiz’                                                                                                       
 
DEM Parti İzmir il yöneticisi Hediye Korkut da, kayyımlara karşı mücadelenin sürdüğünü hatırlatarak kayyımın haksızlık olduğunu ve kabul edilemez olduğunu söyledi. Seçme ve seçilme hakkının Kürtlere tanınmadığına dikkat çeken Hediye, “Ne olursa olsun biz sokaklarda olmaya, direnmeye devam edeceğiz. Onların karşısında başımızı eğmeyeceğiz. Belediyeleri biz oylarımızla kazanıyoruz. Bir belediye balkanı seçimi kazandıktan sonra mı suçlu oluyor? Bu asla kabul edilecek bir şey değil, kabul etmiyoruz” diye ifade etti.
 
‘Kayyım tecrittir’
 
Kayyımın kadınları engellediğinin altını çizen Hediye, “Kadınlar da eskisi gibi değil, Kürtler de” diyerek kadınların ve Kürtlerin her daim direndiğini belirtti. Colemêrg’de halkın sokaklarda direndiğini kaydeden Hediye, “Bizim de yüreğimiz onlarla. Kayyım da bir tecrittir. Kayyımın en büyük hedefi kadınlardır. Kadınlar direndiği içi kadınların kafalarını bile kaldırmalarını istemiyorlar. Kadınların başını eğmek, onları yok etmek istiyorlar. Kadınlara zulmetmek istiyorlar ama kadınlar bunu kabul etmiyor. Herkes biliyor, biz diyoruz ki ‘Jin jiyan azadî’ ve bu dünyadaki halklar tarafından tanınıyor” dedi.
 
‘Kadınlardan korkuyorlar’
 
Eşbaşkanlığın önemine değinen Hediye, eşbaşkanlığın da hedef alındığını dile getirerek kadınların da bunu kabul etmediğini söyledi. Eşbaşkanlığın ve seçilmiş eşbaşkanların arkasında olduklarını kaydeden Hediye, “Kadınları hesaba katmıyorlar. Kadınları tanımıyorlar. Her şeye rağmen direnmeye devam edeceğiz. Kadınlardan korkuyorlar, Kürt kadınlardan daha çok korkuyorlar. Çünkü Kürt kadınlar kararlı, cesur, boyun eğmiyor. Kayyım suçtur, kabul edilemez” diye konuştu.