Gazetecilere verilen ceza protesto edildi: Hakikati duyurmaya devam edeceğiz
- 17:34 6 Temmuz 2024
- Güncel
HABER MERKEZİ - MKG ve DFG öncülüğünde, Amed ve İstanbul’da yapılan açıklamalarla 8 gazeteciye verilen hapis cezası protesto edildi. Yapılan açıklamalarda, "Hakikati duyurmaya devam edeceğiz" denildi.
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) öncülüğünde, Ankara merkezli soruşturma kapsamında 29 Ekim 2022'de tutuklanan ve 16 Mayıs 2023 tarihinde 8 gazeteciye "örgüt üyeliği" iddiasıyla 6 yıl 3'er ay hapis cezası verilmesi Amed ve İstanbul’da yapılan açıklamalarla protesto edildi.
Amed
MKG ve DFG, JINNEWS ve MA muhabirlerinin de aralarında bulunduğu 8 gazeteciye verilen 6 yıl 3’er ay hapis cezasına ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. "Özgür basın susturulamaz" ve " Gazetecilere özgürlük" pankartının açıldığı açıklamaya, Devrimci İşçi Sendikaları (DİSK) Basın-İş, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Amed Temsilcisi Mahmut Oral ile çok sayıda gazeteci katıldı. Açıklama metninin Kürtçesini MKG Başkanı Roza Metina, Türkçesini ise DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu okudu.
'Mesleki faaliyetler kriminalize edildi'
Gazetecilere yönelik baskı, gözaltı ve yargı tacizinin devam ettiğini söyleyen Roza, Kürt gazetecilerin, iktidarın yargı kıskacına alınarak çalışamaz hale getirilmek istendiğine dikkat çekti. Roza, “Son iki yıldır sistematik olarak yapılan operasyonlarda özgür basın çalışanlarının kurumlarına ve evlerine baskınlar yapılıyor, ekipmanlarına el konuluyor ve gazeteciler gözaltına alınarak tutuklanıyor. 8 Haziran 2022 tarihinden bu yana en az 34 gazeteci mesleki faaliyetleri nedeniyle gözaltına alınarak tutuklandı. Gazetecilerin tamamı haksız yere aylarca dört duvar arasında tutuldu. Haberleri ve gizli/açık tanık iftiraları üzerinden hazırlanan iddianamelerle mesleki faaliyetleri kriminalize edildi" ifadelerine yer verdi.
‘Hakikati duyurmaya devam edeceğiz’
Gazetecilere verilen hapis cezasına ve dava sürecine değinen Roza şöyle devam etti: "İktidar bir kez daha yargı eliyle gazetecileri susturmaya çalıştığını gösterdi. Özelde Kürt gazeteciler mesleklerini yapamaz hale getirilmek isteniyor. Aksi halde uydurma tanık ifadeleri ve yaptıkları haberler gerekçesiyle hazırlanan bir davadan gazetecileri 'örgüt üyesi' diye tanımlamak mümkün değildir. Bu davadaki kararla bizlere, Kürt sorunundaki çözümsüzlük hali ve tecridi işleyen ve bunu gündeme getiren gazetecilerin cezalandırılacağı mesajı verilmektedir. İktidar yargı eliyle bize ve tüm gazetecilere 'Kürt sorunu, kadın mücadelesi, tecrit, demokrasi alanlarına dair haber yapmayın' diyor. Biz de bu topraklarda çalışan gazeteciler olarak gördüğümüzü yazmaya ve tüm dünyaya bu hakikati duyurmaya devam edeceğiz. İktidar helikopterden atılarak işkence edilen köylüleri, Roboskî Katliamı’nı, yangın faciasında DEDAŞ’ın rolünü, İpek Er’in uzman çavuş Musa Orhan’ın tecavüzüne uğraması sonucu intihara sürüklenmesini, cezaevlerindeki işkenceleri görmeyelim, yazmayalım, duyurmayalım istiyor.”
'Bu karar karşısında geri adım atmayacağız'
Ardından söz alan Dicle ise 8 gazeteciye verilen ceza ile hakikatin üstünün örtülmeye çalışıldığını vurguladı. Dicle, “Biz de buradan bir kez daha gazeteciliğin yargılanamayacağını haykırıyoruz. 30 yılı aşkın süredir bombalamalara, katletme ve tutuklamalara karşı gerçeği yazmaktan bir an olsun vazgeçmeyen Kürt gazeteciler olarak bu karar karşısında da geri adım atmadık, atmayacağız. Gerçekleri her koşulda yazmaya devam edeceğiz. Tüm gazeteci ve meslek örgütlerini de gazeteciliği kriminalize eden bu yargı kararlarına karşı duruş sergilemeye çağırıyoruz. Hep birlikte gazeteciliğin onurunu koruyalım, birlikte mücadele edelim" sözlerini kullandı.
Açıklamanın ardından TGS Amed Temsilcisi Mahmut Oral ile Gazeteci Hakkı Boltan kısa bir konuşma yaparak, bu tür cezalar ile gazetecilik faaliyetlerinin engellenemeyeceğinin altını çizdi.
Açıklama, "Özgür basın susturulamaz" sloganı ile sona erdi.
İstanbul
İstanbul’da ise MKG, DFG, DİSK Basın – İş, TGS, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA)’nın katılımıyla, 8 gazeteciye verilen ceza, Beyoğlu’nda bulunan Şişhane Meydanı’nda yapılan açıklamayla protesto edildi. “Gazeteciliği savunuyoruz” şiarı ile yapılan açıklamada, “Gazeteciliği savunuyoruz” pankartı açıldı. Açıklamaya ayrıca hak savunucuları, gazeteciler ve çok sayıda kişi katıldı. “Özgür Basın susturulamaz” sloganının atıldığı açıklamada basın metnini, MLSA üyesi Semra Pelek okudu.
‘Mahkemeler haber merkezi değil’
“Sistematik bir hal alan bu baskılar ülkenin ‘normali’ haline gelmiş durumda” diyen Semra, gazetecilerin yaptıkları haberlerin tutuklamaya gerekçe olarak gösterildiğine dikkat çekti. Semra, “Yine varlığı şüpheli 'gizli tanık' ifadeleri ile gazetecilik mesleği kriminalize edilmiş, faaliyetleri de ‘örgüt üyeliği’ kapsamında gösterilmiştir. Belirtmek isteriz ki; haber konularını, neyin haberinin yapılıp neyin yapılamayacağını, nasıl yapılacağını, başlığını, görselini belirleyecek olan mahkeme heyetleri değil, mesleki ilkelerdir. Yargıçlar, yayın yönetmenleri; mahkemeler de haber merkezi değildir. Nasıl ki bir hakim kamusal bir görev ifa ediyorsa, gazeteci de kamusal bir görev ifa ediyor” dedi.
‘Hapis cezası bizi toplumu bilgilendirmekten alıkoyamaz’
Gazetecilikte haber üretim sürecinin, haber kaynaklarıyla yapılan görüşmeler ve haberin konusu ‘örgüt suçu’ kapsamına alınarak mesleğin kendisi suç sayılamaz diyen Semra şu ifadeleri kullandı: “Gazetecilere yönelik sistematik hal alan bu baskı politikalarında uzun süredir ölçü iktidarın hoşuna gidip gitmediği olarak belirlenmiştir. Oysa gazetecilerin görevlerinin başında iktidarın uygulamalarını kamu adına denetlemek, toplumu bilgilendirmek bulunmaktadır. İşte meslektaşlarımız bu faaliyeti yürüttüğü için cezalandırılmış, ülkemiz tam da bu nedenle bir gazeteciler hapishanesine dönüştürülmüştür. Gazetecilik faaliyetleri yürüttüğü için tutuklanan tüm meslektaşlarımız bırakılmalıdır. Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle hapis cezası verilen tüm meslektaşlarımızın cezaları bozulmalı, özgürce toplumu bilgilendirme faaliyetlerini yürütebilmelidirler. Belirtmek isteriz ki bizler ‘gazetecilik örgütü’nün üyeleriyiz. Hiçbir baskı, hapis cezası bizi toplumu bilgilendirmekten alıkoyamaz. Toplumun hakikate, habere an fazla ihtiyaç duyduğu bir dönemde, mesleğimizden asla vazgeçmeyeceğiz.”
‘Dayanışmayı aşan mücadeleyi önümüzde koymamız gerekiyor’
Açıklamanın ardından söz alan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Diren Yurtsever ise şöyle konuştu: “12 gazeteci hakkında 210 sayfa iddianame hazırlandı içinde sadece haberler ve sosyal medya paylaşımı vardı. Haberlerimizden yargılanıyorsak Türkiye’nin ileriki sürecinin nasıl olacağına dair işaret veriyor. Türkiye daha karanlık sürece itilmek isteniyor. Toplum haber alma hakkı, hakikat engellenmek isteniyor. Bize verilen bizim şahsınızda bütün gazetecilere toplum verildi. Dayanışma çok önemli dayanışmanın gücüne inanıyoruz. Bu baskıların önüne geçmek için dayanışmayı aşan mücadeleyi önümüzde koymamız gerekiyor. Gazetecilik yapmak yasak. Özgür basın çalışanları olarak verilen cezaları tanımıyoruz. Verilen cezalar mesleğimizi yapmaktan bize geri adım attırmayacak. Hem haber yapma hem haber alma hakkımızı her koşulda savunacağımızı belirtiyoruz. Apê Musa’lardan Gurbetelli’lerden Metin Göktepe’lerden açılan bu yolun izinden yürümeye devam edeceğiz.”
Açıklama, sloganlar ile son buldu.