Gazeteci Dilan Oynaş: Direnişimiz duvarları yıkıyor

  • 09:03 22 Nisan 2024
  • Güncel
 
Elfazi Toral 
 
İSTANBUL - Geçtiğimiz günlerde tahliye olan gazeteci Dilan Oynaş, cezaevinde devletin soykırım politikalarına karşı direnişleriyle cevap olduklarını belirterek, “Biz kadınlara yapılan her zulme karşı zılgıtlarımızla ve şarkılarımızla onların başına bela olduk. Beton duvarlar arkasında zılgıtlarımız bize öncülük ederken, direnişimiz o duvarları yıkıyordu” dedi.
 
Beş defa infazı ertelenen ve geçtiğimiz günlerde tahliye edilen Azadîya Welat Gazetesi çalışanı Dilan Oynaş, cezaevinde kalemini bırakmayarak mücadelesini 7 yıllık tutukluluğu boyunca sürdürdü. Mûş merkezde 4 Haziran 2016 yılında “örgüte üye olmak” iddiasıyla gözaltına alınan Dilan, daha sonra tutuklanarak, Muş E Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’ne götürüldü. 14 Haziran 2016’da ise Mûş’tan Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ne sürgün edildi. 7 yıllık tutukluluğu boyunca Sincan Cezaevi’nde kalan Dilan'ın, 26 Nisan 2022’de cezası bitmesine rağmen, İdare ve Gözlem Kurulu tarafından 'iyi halli olmadığı' gerekçesiyle infazı ertelenerek tahliyesi engellendi. 21 Temmuz 2022’de ikinci kez kurula çıkan Dilan’ın, bu kez de “pişmanlık” dayatmasını kabul etmediği için infazı ertelendi. 21 Ocak 2023’te üçüncü kez toplanan kurul, Dilan'a verilen disiplin cezalarını gerekçe göstererek, bir kez daha tahliyesini engelledi. 27 Mart 2023’te dördüncü kez 'pişmanlık' dayatmasını kabul etmediği için tahliyesi 6 ay daha ertelendi ve Dilan'ın en son Eylül 2023’teki tahliyesi bir kez daha engellendi. Dilan, 13 Nisan günü artık tahliyesine bir 'engel' bulunamadığı için cezaevinden tahliye edildi. Dilan, arkadaşları ve yakınları tarafından cezaevi önünde "Jin jiyan azadî"  sloganları ve zılgıtlarla karşılandı. 
 
Dilan, 7 yıllık tutsaklığı ve cezaevinde sürdürdükleri mücadeleye dair değerlendirmelerde bulundu.  
 
Cezaevlerinde yeni bir yaşam örüyorlar!
 
“Cezaevlerinde bulunan tüm yoldaşlarımın direnişini selamlıyorum”  diyerek sözlerine başlayan Dilan, tutsakların devletin cezaevlerinde kadınlara yönelik hayata geçirmek istediği özel savaş politikalarına karşı büyük bir direniş sergilediğini aktardı. Dilan, “Kadın yoldaşlarımla birlikte yürüttüğümüz mücadele ve direniş ruhu ile faşist devlete teslim olmadık. Devletin cezaevlerinde sürdürdüğü tüm özel savaş politikalarına karşı bizler kendi yolumuzdan asla şaşmadık. Yürüttüğümüz bu onurlu mücadeleden oldukça keyif alıyoruz” diye konuştu. 
 
'Direniş ruhu giderek büyüyor'
 
Kendilerine “neden cezaevindeyiz?” sorusunu hiçbir zaman sormadıklarını dile getiren Dilan, “Çünkü biliyoruz ki, bizim halkımız büyük bir bedel ödedi ve bu bedel hepimizin omuzlarında bir borçtur” dedi.  Bedeller neticesinde direnişin her zaman kazandığına değinen Dilan, “Bu anlamda bu direnişin ışığı hiçbir zaman sönmeyecek. Birbirimize olan saygımız ve sevgimiz hiçbir zaman eksilmedi aksine giderek yükselerek arttı. Biz kadın yoldaşlar olarak birbirimizi besledik, büyüttük. Çiçeklerle uğurlandım ve çiçeklerle karşılandım. Dağların, baharın en güzel çiçekleridir kadınlar. Biz de her zaman bir baharlaşma ruhu var. Nisan ayı biz kadınların doğum günüdür” ifadelerini kullandı. 
 
'Özgür kadın kimliğine baskı var’
 
Cezaevlerinde kadınların hapsedilmesine ve karşı karşıya kaldıkları sorunlara ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Dilan,  sözlerini şöyle sürdürdü: “Yaşamda en çok kısıtlanan ve engellenen kadınlar oluyor. Kadın şiddetinden, kadın katliamlarına kadar her türlü şiddete maruz kalıyoruz. Cezaevlerinde bulunan gardiyanlar başta olmak üzere askerlere kadar hem fiziki hem de psikolojik şiddete maruz kalıyoruz. Ama bunun karşısında bile bizler onurlu duruşumuzdan taviz vermedik. Kadınları bir şekilde susturmaya çalışan, bastıran uygulamalar çok fazla oluyordu. Kelepçeli muayene, çıplak arama, kimlik dayatması, baskıcı ve faşist  yöntemlerle bizleri bastırmaya çalışıyorlardı. Örneğin, pandemi sürecinde kimyasal madde kullanmamak için limonları suya koyup ‘temizlik suyu’ olarak kullanıyorduk. Ama bir hijyen konusu bile soruşturma konusu oldu. Cezaevlerinde özgür kadın kimliğine dönük ciddi bir baskı söz konusu.”
 
‘Zılgıtlarımız onlara bela oluyordu’
 
Devletin tüm soykırım politikalarına rağmen direndiklerini kaydeden Dilan, “Biz şu gerçeği görüyoruz: Bize yapılan her zulme karşı kadınların zılgıtları ve Kürtçe şarkıları onların başına bela oluyordu. Bizim zılgıtlarımız onlara geri adım attırıyor. Beton duvarlar arkasında zılgıtlarımız bize öncülük ediyordu. Beton parmaklıkları, zılgıtlarımız ve direnişimizle yıkıyorduk. Bizim örgütlü bir duruş sergilememiz onların önünde her zaman bir engeldi. Bizler tüm 8 Mart’larda Newroz’larda kutlamalarımızı yapıyorduk. Yani tecrit koşullarına karşı yaşadığımız zindanlarda yaşamı örerek cevap oluyorduk" diye konuştu. 
 
‘Mücadele daha da büyüyecek’
 
Son olarak PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride değinen Dilan sözlerini şöyle noktaladı: “Cezaevlerinde başlatılan bu hamle çok anlamlı ve çok güçlüdür. Buna her türlü rengimiz ve sesimizle yükselteceğiz. Erkek zihniyetine karşı direniş bugün gün tüm cezaevlerinde yankılanıyor. Her gün Sara’laşıyoruz, Sema’laşıyoruz. Kadınların fedai duruşuyla büyük bir anlamla zindanlarda mücadele daha da büyüyecek.  Kadınlar başta olmak üzere tüm toplumu bu direnişe davet ediyorum.”