Helepçe Katliamı'nın ardından: 36 yıllık sessizlik
- 09:02 15 Mart 2024
- Güncel
HABER MERKEZİ - Tarihsel süreçte Kürtlere yönelik katliamların en büyüklerinden biri olan Helepçe Katliamı’nın üzerinden 36 yıl geçti. Katliam, Kürtler ve uluslararası toplumun hafızasında derin izler bırakırken, Mexmûr Kampı Şehit Jiyan Akademisi üyesi Berivan İşlek, "Dünya, Helepçe Katliamı’nı duydu, ama yeni katliamlar karşısında hala sessizler" dedi.
Tarihsel süreç içerisinde Kürtlere yönelik farklı tarihlerde birçok katliam gerçekleştirildi. Bu katliamlardan bazıları Dersim, Zilan, Qamişlo, Roboski ve Helepçe katliamlarıdır. Siyasi, etnik, kültürel ve daha birçok nedenler öne sürülerek gerçekleştirilen bu katliamlarda resmi olmayan verilere göre çoğu kadın ve çocuklardan oluşan 100 bini aşkın Kürt yaşamını yitirirken, 10 binlercesi de yaşadığı topraklardan göç etmek zorunda bırakıldı. Bu katliamlar, Kürtlerin maruz kaldığı katliamların sadece birkaçıdır.
Helepçe Katliamı
Katliamların en büyüklerinden biri olan Helepçe Katliamı 16 Mart 1988’de gerçekleşti. İran-Irak Savaşı'nın son aylarında gerçekleşen katliam, Saddam Hüseyin'in Baas rejimi tarafından Kürtlere karşı yürütülen Enfal Operasyonları'nın bir parçası olarak biliniyor. Helepçe’de tarih 16 Mart’ı gösterdiğinde, Irak hava kuvvetleri tarafından şehre kimyasal silahlarla birden fazla saldırı düzenlendi. Kullanılan kimyasal maddeler arasında sinir gazları sarin, tabun ve VX gazı ile kan gazları olarak bilinen yiperit (hardal gazı) bulunuyordu. Saldırı, halk üzerinde yıkıcı etkiler yarattı ve resmi olmayan tahminlere göre 5 bin ila 7 bin arası insanın yaşamını yitirmesine ve 7 bin ila 10 bin arası insanın yaralanmasına neden oldu. Katledilenlerin çoğu kadınlar, çocuklar ve yaşlılardı.
Tepkiler yetersizdir
Tarihte bir hükümetin, sivil halka karşı büyük çapta kimyasal silah kullanımının en kötü örneklerinden biri olarak kabul edilen Helepçe Katliamı, uluslararası toplumda büyük tepkiye neden oldu. Ancak bu tepki sözde kaldı ve uluslararası bir müdahale ya da yaptırım uygulanmadı. Fakat sonraki yıllarda uluslararası toplumun tepkisi zamanla değişirken, bu katliam, toplumun hafızasında derin izler bıraktı.
Saddam Hüseyin idama mahkum edildi
Irak Yüksek Ceza Mahkemesi 2006’da, Saddam Hüseyin'i ve birkaç hükümet yetkilisini insanlığa karşı suçlar işledikleri gerekçesiyle yargılandı. Saddam Hüseyin, Helepçe dahil olmak üzere çeşitli suçlardan dolayı idama mahkûm edildi ve 2006'da asılarak idam edildi. Helepçe Katliamı, kimyasal silahların yasaklanması ve savaş suçlarına karşı uluslararası mücadelenin önemini vurgulayan bir dönüm noktası olarak anımsanıyor.
İlk tepkiler
Katliamın hemen ardından, dünya çapında medya bu katliama geniş yer verdi ve Helepçe'den gelen görüntüler ve raporlar, kimyasal silahların yıkıcı etkilerine dair şok edici kanıtlar sundu. Ancak, bu dönemde dünya güçlerinin çoğu, bölgesel ve stratejik çıkarları göz önünde bulundurarak Saddam Hüseyin rejimine karşı doğrudan ve kesin bir kınama ya da müdahalede bulunmaktan kaçındı.
Politik çıkar ve çelişkiler
1980'lerde Batı ülkeleri, özellikle de ABD ve Birleşik Krallık, İran'a karşı bir denge unsuru olarak Irak'ı destekleme politikasını benimsedi. Bu nedenle, Helepçe Katliamı'na karşı tepkiler de yetersiz kaldı. Bazı ülkeler, katliamın ardından Irak’a yönelik silah ihracatını sınırlama veya durdurma yönünde adımlar attı, ancak bu adımlarda eksikti.
Uzun vadeli etkiler ve adalet arayışı
1990'ların başında, Irak'ın Kuveyt'i işgali ve sonrasında yaşanan Körfez Savaşı sonrası, Saddam Hüseyin rejimine karşı uluslararası tutum daha eleştirel bir hal aldı. Helepçe ve diğer insan hakları ihlalleri, daha geniş bir şekilde dikkat çekti ve Saddam rejiminin meşruiyetini uluslararası alanda daha da zayıflattı.
2000'lerde, özellikle Saddam Hüseyin'in devrilmesinden sonra, Helepçe katliamı ve diğer suçlar için adalet arayışı güçlendi. Saddam ve bazı yetkilileri insanlığa karşı suçlar ve soykırım dahil olmak üzere çeşitli suçlamalarla yargılandı ve mahkum edildi.
Katliamın toplumsal ve kültürel etkileri
Helepçe, aynı zamanda uluslararası kamuoyunda vicdanı harekete geçiren ve kimyasal silahların kullanımının yasaklanması ve savaş suçlarına karşı uluslararası mücadelenin önemini vurgulayan bir konu haline geldi. Katliam, sanat, edebiyat ve film gibi çeşitli alanlarda işlenerek, hafızalara kazındı ve insan haklarına dair farkındalığın artmasına fayda sağladı. Ardından uluslararası toplum ve çeşitli hükümetlerin Kürt halkına yaklaşımı, çeşitli şekillerde ve farklı zaman dilimlerinde değişiklik gösterdi.
Bu katliam, Kürtlerin maruz kaldığı zulmün derinliğine dair dünya çapında farkındalığı artırdı ve birçok alanda belirgin sonuçlar doğurdu.
Bu sonuçlardan bazıları ise şunlar:
*Artan uluslararası farkındalık ve dayanışma: Helepçe Katliamı, Kürtlerin yaşadığı sorunlara dair uluslararası farkındalığı önemli ölçüde artırdı. Dünya çapında insan hakları örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve bazı hükümetler, Kürtlerin haklarına ve kendi kaderini tayin hakkına daha fazla dikkat etmeye başladı.
*Güvenlik bölgeleri ve uçuşa yasak bölgeler: 1991 Körfez Savaşı'nın ardından, Birleşik Krallık, ABD ve Fransa'nın öncülüğünde, Güney Kurdistan’da Kürt nüfusunu korumak için bir uçuşa yasak bölge oluşturuldu. Bu adım, Saddam Hüseyin'in güneydeki Kürtler üzerindeki askeri baskısını sınırlamayı amaçladı ve bölgede bir ölçüde otonomi sağlandı.
*Güney Kurdistan’ın güçlenmesi: Uçuşa yasak bölge ve uluslararası destek, Güney Kurdistan’da siyasi ve yönetimsel bir özerkliğin gelişmesine önayak oldu. Saddam Hüseyin'in 2003'te devrilmesinden sonra, Irak'ın yeni anayasası Güney Kurdistan’ın varlığını resmi olarak tanıdı ve Kürtler önemli ölçüde siyasi ve ekonomik haklar kazandı.
*Küresel siyasi sahnede Kürtler: Helepçe ve diğer katliamlar, Kürt siyasi hareketlerinin uluslararası arenada tanınması ve desteklenmesinde önemli bir işlev gördü. Özellikle, IŞİD'e karşı mücadelede Kürtlerin oynadığı rol, bu topluluklara yönelik uluslararası takdiri artırdı ve Kürtlerin bölgesel ve global politikada daha etkili bir aktör olarak ortaya çıkmasını sağladı.
*Kürt meselesine yönelik çözüm çabaları: Katliamın ardından, Türkiye, İran, Irak ve Suriye'deki Kürt meselelerine çözüm bulma çabaları zaman zaman gündeme geldi. Bu süreçler, karmaşık bölgesel dinamikler ve uluslararası güçlerin çıkarları söz konusu olsa da, Kürt haklarına dair diyalogun devam etmesi için önemli adımlar atıldı.
Helepçe Katliamı, Kürtlerin maruz kaldığı saldırıları uluslararası sahnede gözler önüne serdi ve bu halkın hak mücadelesine dair geniş çapta bir farkındalık ve dayanışma ruhu oluşturdu.
Günümüzde Helepçe
Helepçe, Saddam Hüseyin'in devrilmesinden bu yana önemli değişimler yaşadı. Güney Kurdistan’ın bir parçası olarak, özellikle siyasi ve ekonomik anlamda önemli gelişmeler kaydeden Helepçe, günümüzde, 2003'teki Irak'ın yeniden yapılandırılmasından sonra kurulan Güney Kurdistan’da önemli bir şehir olarak varlığını sürdürüyor.
Yeniden imar ve kalkınma
Kent ve çevresinde, katliamın yaralarını sarmak için yeniden imar ve kalkınma çalışmaları gerçekleştirildi. Altyapı, konut, eğitim ve sağlık hizmetleri gibi temel hizmetlerin iyileştirilmesine yönelik projeler hayata geçirildi.
Anma ve bellek
Helepçe Katliamı, Kürt halkı için unutulmaz bir acı ve direniş simgesi olmaya devam ediyor. Her yıl, katliamın yıldönümünde, yerel ve uluslararası düzeyde anma törenleri düzenleniyor. Helepçe'de kurulan anıtlar ve müzeler, katledilenlerin hatırasını yaşatıyor ve gelecek nesillere aktarıyor.
Helepçe’nin il statüsü
2014 yılında, Federe Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Helepçe'yi ayrı bir il olarak tanıdı. Bu karar, şehrin yönetiminde daha fazla özerklik ve kaynakların daha etkin kullanılması anlamına geliyor.
Devam eden sorunlar
Yeniden yapılanma ve kalkınma çabalarına rağmen, Helepçe ve genel olarak Güney Kurdistan, siyasi istikrarsızlık, ekonomik sıkıntılar ve daha birçok sorunla karşı karşıyadır. Buna ek olarak, geçmişte yaşanan olayların psikolojik ve sosyal etkileri de toplum üzerinde uzun vadeli etkiler bıraktı.
Yeniden doğuşun sembolü
Helepçe, geçmişin acılarını hatırlatan, ancak aynı zamanda direniş ve yeniden doğuşun sembolü olan bir şehir olarak, hem Kürt halkının hem de uluslararası toplumun hafızasında önemli bir yer tutmaya devam ediyor.
Mexmûr Kampı Şehit Jiyan Akademisi üyesi Berivan İşlek, katliamın yıldönümüne ve uluslararası güçlerin sessizliğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Katliamlar devam ediyor
Kurdistan’ın her zaman katliamlarla karşı karşıya olduğunu söyleyen Berivan, “16 Mart 1988’de Kürtlere yönelik bir katliam gerçekleştirildi. Kürtlere yönelik bu katliam ne ilk ne de son oldu. Kurdistan, tarihsel süreç içerisinde defalarca katliamlara sahne oldu. Bugün bile katliamlar devam ediyor. Her yerde Kürtleri yok etmeyi hedefliyorlar” dedi.
Helepçe Katliamı
Baas rejimi tarafından gerçekleştirildiğini kaydeden Berivan şöyle devam etti: “Katliam, Newroz’a yakın bir tarihte gerçekleşti ve kimyasal silahlarla gerçekleştirildi. Bu silahlar tüm dünyada yasaklandı. Ancak katliam e o devletlerin yönetimleri tarafından devletlerin bilgisi ve işbirliğiyle gerçekleştirildi. Özellikle Kürt kadınlar ve çocuklar en çok etkilenenlerdi. Geriye Baas rejimi tarafından tutuklanıp kaçırıldı. Helepçe’de yaşanan bu katliamın tüm insanlığa karşı olduğunu tüm dünya bilmeli. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar katledildi. Bugün bile bu kimyasal saldırının doğaya ve insan sağlığına etkisi devam etmektedir.”
Birçok ülke sessiz kaldı
Katliamlar karşısında sessiz durmamak gerektiğine işaret eden Berivan, “Bu tür katliamlara karşı durmak, mücadele etmek ve birlik oluşturmak önemlidir. Sorani, yaşanan saldırıları Enfal olarak adlandırıyor. Enfal kelimesi Kur’an’da geçiyor. Ama bundan sonra katliam yaşandı. Amerika, Rusya gibi bu silahları yasaklayan ülkeler sessiz kaldı. Katliam karşısında kamuoyunda da eylemler etkisiz kaldı” sözlerine yer verdi.
Birlik çağrısı
Kürtlerin birlik olması çağrısında bulunan Berivan, “Dünya, Helepçe Katliamı’nı duydu, ama yeni katliamlar karşısında hala sessizler. Rojava’da, Şengal’de ve Cizîr’de, Sur’da katliamlar yaşandı, ama dünya bu katliamlara göz yumdu. Kürt birliğinin olmayışı da bu katliamlara yol açmaktadır. Her yerde Kürtlere karşı birleşiyorlar. Kürt halkı başarıyı hedeflemeli ve birleşik bir direniş yürütmelidir” diye konuştu.