‘Büyük Özgürlük Yürüyüşü’nün Qers kolu: Bu yürüyüş barışın kapısını aralayacak

  • 11:57 1 Şubat 2024
  • Siyaset
 
QERS - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve Kürt sorununun siyasi çözümü için başlatılan “Büyük Özgürlük Yürüyüşü”nün Qers kolu, yürüyüşün startını verdi. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Bu büyük yürüyüşün barışın kapısını aralayacağına inanıyorum” dedi.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü ve Kürt sorununun demokratik çözümü için başlatılan 15 günlük “Büyük Özgürlük Yürüyüşü”nün Qers kolu, yürüyüşün startını basın açıklaması ile veriyor. Kentteki bir otelde düzenlenen basın açıklamasına, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, BDP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, HDK Eşsözcüsü Cengiz Çiçek, MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Kerem Canpolat, DEM Parti milletvekilleri, Demokratik İslam Kongresi (DİK) adına Mahmut Tanış, DAD Genel Merkez Örgütleme Sekreteri Şükriye Ercan, TJA aktivisti Zeynep Kıyar, sivil toplum örgütü temsilcileri ile çok sayıda kişi katıldı. Basın açıklamasının yapıldığı salona “1-15 Şubat’ta özgürlük için yürüyoruz. Dem dema azadiyê ye” pankartı asılırken, yürüyüşçüler “Meşa azadiyê-Özgürlük yürüyüşü” önlüklerini giydi. Yürüyüşçülerin ortak basın açıklamasını DEM Parti Şirnex Milletvekili Newroz Uysal yaptı.
 
Kampanya vurgusu
 
Newroz’un ardından konuşan MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Kerem Canpolat, “3 aydır Sayın Öcalan için bir kampanya başlatıldı. Uzun bir süredir İmralı’dan haber alamıyoruz. Biz, Sayın Öcalan’ın ailesi, avukatı ve toplumla buluşması gerekiyor. Sayın Öcalan’ın ‘Bir haftada savaşı bitiririm’ sözleri ortadadır. Bunun için Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması gerekiyor. Yine cezaevlerinde açlık grevi devam ediyor ve anneler de nöbet eylemindeler. Biz inanıyoruz ki ülkede büyük bir tıkanıklık var ve bunun nedeni Kürt sorunudur. Kürt sorunun çözümünün yolu tecridin kaldırılmasıdır. Biz 15 gün boyunca tecridin ne olduğunu anlatacağız. Halkımıza çağrımız: barış hepimiz için herkes için lazım. Bunun için hepimiz el ele vermeliyiz. Artık ‘yeter’ diyerek bu tecridi kıralım. Bizim barıştan başka çaremiz yok ve barış tecridin kaldırılması ile gelir” diye konuştu.
 
‘Kars’tan başlaması anlamlı’
 
DAD Genel Merkez Örgütleme Sekreteri Şükriye Ercan ise, “Özgürlük Yürüyüşü’nün Kars’tan başlatılması anlamlıdır. Kars binlerce yıldır halkların bir arada yaşadığı herkes kendi kimliği ve diliyle, siyasetiyle bir arada yaşamın merkezidir. Kars önemli bir şehirdir. Kars bir rıza şehridir. Özellikle Aleviler için bugün Şubat’ı 1’i. Bugün çırağlarımızı, dualarımızı bugün yapacağımız bütün lokmalarımızı barışın, kardeşliğin bir arada yaşamın birlikte yürümenin ve bu yaşamın hayat bulması için yapacağımız. Bugün dualarımızı bugün barış için tecride karşı birlikte mücadele etmek için yapacağız. Kars’ın bu yürüyüşü sahipliğinden hiç şüphem yok. Bu yürüyüşü sahiplenmeye çağırıyorum. Önemli bir yürüyüştür bu da bir not olarak Kars’ın tarihine yazılacaktır. Geçen hafta İstanbul’da Santa Maria Kilisesi’nde bir Alevi canımızı katlettiler dün İstanbul’da bir canımızı namaz kılarken katlettiler. Bu ülkede faşist zihniyet var oldukça aleviler Kürtler ezilen ve ötekiler en çok zararı görmeye devam edecektir. Bu ülkede barış süreci başladığı zaman bahar başlamıştı. Bütün ülkede halklar birbiriyle hemhal olmuştu. Bu barış süreci ve bu yürüyüş biz aleviler için çok önemlidir. Kaynaklarımızın savaşta heba edilmesine karşı biz aleviler bu yürüyüşü sahipleniyoruz. Tecridin bir an önce kaldırılması ve cezaevindeki bütün tutsakların derhal özgürlüklerine kavuşması için elimizden gelen mücadeleyi yürüteceğiz. Çünkü tekçi zihniyetin en ağır bedeli aleviler ödemiştir inançları yasaklanmıştır tarih boyunca katledilmiştir. Eğer biri barış diyorsa barış halayı tutuyorsa orada en başta Aleviler olmak zorundadır” dedi.
 
‘Tecrit herkese uygulanıyor’
 
Ardından konuşan Mebya-Der Mêrdin Eşbaşkanı Salih Kuday da, “25 yıldır Sayın Öcalan üzerinde bir tecrit söz konusudur. Hem inanç hem halklar açısından bu tecridi kabul etmiyoruz. Tecrit, katliam, ölüm, yakılan ormanlardır. Tüm bunlar tecritle bağlantılıdır. Biz en asker ne gerillanın hayatını kaybetmesini istemiyoruz. Bu nedenle annelerimiz harekete geçmelidir. Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü istiyoruz. Tecrit, sadece Kürtlere değil ülkedeki herkese uygulanıyor. Tecrit ağırlaştığından beri faşizm ve tekçilik bu ülkede boş veriyor. Bunun durması için ve insanların ölmemesi için tecridin kaldırılması gerekiyor. Tüm halkımızı destek vermelidir” diye konuştu.
 
‘İnsanlar dilinden, dininden dolayı baskı görmesin’
 
Demokratik İslam Kongresi (DİK) adına Mahmut Tanış ise, “İslam’ın kelime anlamı esenlik, barıştır. İslam, Kuran’ı uygulamaktır. İslam, Kuran’ı Siirt meydanında siyaset malzemesi yapmak değildir. Bu İslam dışı bir uygulamadır. Bu insanları kandırma, aldatma ve birbirine düşürmektir. İslam mezhepçilik yapmayan, bölücülük yapmayan bir dindir. Hesabınıza gelince Nas deyip hesabınıza gelmediği zaman Nas’ı kenara atmak İslam’ı ret etmektir. Demokratik İslam Kongresi adına diyoruz ki biz diyoruz ki eğer AKP olarak İslam ile adına hareket ettiğinizi söylüyorsanız gelin Kuran ile barışın. Biz diyoruz ki bir kez daha cezaevlerinden cenazeler çıkmasın, insanlar dilinden dininden ötürü baskı görmesin” diye konuştu.
 
Amaç fiziki özgürlüğün olanaklarının açılması
 
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Bu yürüyüşün en temel amacı Sayın Öcalan üzerinde İmralı’da devam eden tecridin kaldırılması, Sayın Öcalan için özgürlüğün olanaklarının açılması  Kürt sorununun  barışçıl ve demokratik yönetimlerle çözümünü kapısının açılmasıdır. Bu taleple zaten günlerdir cezaevlerinde siyasi tutsaklar açlık grevi başlatmış durumda. Yine dışarıda da analar, aileler Adalet nöbeti başlattılar. 40 yıldır devam eden savaş ve çatışmalar boyunca Kürt halkı her fırsatta barış elini uzattı. Kürt halkı, Kürt anaları ödenen bütün ağır bedellere ve kayıplara rağmen her seferinde barış elini uzattı. Ama bu barış eline de her seferinde mevcut olan iktidarlar devlet anlayışını devam ettirerek tankla, topla, SİHA, İHA’larla daha çok kan ve gözyaşıyla yanıt verdiler. Bugün burada Kars’tan bu yürüyüşü başlatmanın çok önemli bir anlamı var. Kars farklı halkların ve inançların yaşamlarına beşiklik etmiş kadim bir kentimizdir. Burada Azeriler Terekemeler Yerliler, Caferiler, Kürtler, Türkler, Aleviler her halk ve inançtan insanın barış ve huzur içerisinde yaşayabildiği kentlerden biridir. Böyle bir kent, yaşadığımız Kürt sorununu kan ve gözyaşına boğan politik atmosferin tersine nasıl çevrilebileceğinin toplumsal bir örneğidir. O yüzden yürüyüşün Kars’tan başlaması nasıl bir Kürdistan ve Türkiye, nasıl bir Anadolu ve Mezopotamya istediğimizin de göstergesidir. O bakımdan önemlidir” diye konuştu.
 
‘Kürt sorunu bir statü sorunudur’
 
Kürt sorununun bir statü sorunu olduğunu ifade eden Tülay, “Bugün Türkiye’de Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yollarla çözülmemesi Türkiye’de bütün halkları işçileri emekçileri, kadınları ve Türkiye’nin genel anlamda demokratik atmosferinin oluşmasını engelleyen en önemli nedendir. Bugün Türkiye Kürt sorununu barışçıl ve demokratik yöntemlerle onurlu bir barışla çözmüş olsaydı bugün halklar ve inançlar arasında bu saldırılar ve ölümler yaşanmazdı. Santa Maria’da IŞİD’çiler elini kolunu sallayarak kilisede bir alevi yurttaşı katledemezdi. Bakın kilisede bir alevi yurttaşın katledilmesinin başka bir anlamı var. Demek ki halkların birbiriyle hiçbir sorunu yok. Bir Alevi rahatlıkla kiliseye camiye de gidebiliyor. Bir Sünni başka bir inançla dayanışma içinde olabiliyor. Bizim toplum aslında böyle bir yaşamı arzu ediyor. Ancak mevcut olan egemenler mevcut olan iktidarlar kendi iktidarlarındaki koltuklarını sağlamlaştırmak için Kürt sorununu devam etmesini çatışmaların devam etmesini istiyor. Asker cenazelerinin Kürt gençlerinin cenazelerinin bu ülkeye gelmesini istiyor. Oysaki Türk anası da Kürt anası da bu saldırıların bu çatışmaların bu savaş atmosferinin biran önce bitmesini canı gönülden istiyorlar. Ama anaların sesini duyan yok. Halkın sesini duyan yok. Bu yürüyüşün bir amacı da toplumda bu kanayan yaranın radikal çözümünü sağlanabilmesinin önünü açmaktır. Bizler DEM Parti olarak bu yürüyüşe desteğimizi sunuyoruz” dedi.
 
Kürt sorunu çözülmeli’
 
Halklara çağrı yapan Tülay şöyle devam etti: “Buradan çağrımızı Türkiye’deki yüreği barıştan adaletten eşitlikten yana olan bütün insanları aydınları yazarları sanatçıları demokratik kitle örgütlerini emek meslek örgütlerini herkesi bu sorunun çözümüne bu çorbada kendilerinin de bir tuzu olması için davet ediyoruz. Kürt sorununu çözen bir Türkiye küresel sadırların Orta Doğu’da neden savaşların çözümünde de katkı sağlayacağına inanıyoruz. Kürt sorununu çözmüş bir Türkiye toplum olarak kendi toplumsal bütünlüğünü daha güçlü bir şekilde sağlar. Bugün Orta Doğu’nun dört bir yanında yükselen savaş seslerine toplumsal anlamda güçlü birliktelikle hep birlikte bizler bir karşılık verebiliriz. Barışla karşılık verebiliriz. Bunun için de aynı zamanda Orta Doğu’da artan bu savaş ve çatışmaların Kızıldeniz’de savaş gemilerinin, namlularının halka döndüğü bir atmosferde toplumsal bütünlüğümüzü sağlamak kendi iç sorunlarımızı çözmek Kürt sorununu çözmek bizleri toplumsal olarak bu küresel saldırılara karşı da çok daha güçlü kılacaktır.”
 
CPT’ye çağrı
 
Tülay, son olarak, “İşte bu bakımdan gündem açısından da yeni gelişmeler açısından da Türkiye’nin Kürt sorununa bambaşka bir şekilde ele almak durumundadır. Buradan çağrımızı bir kez daha bütün demokrasi güçlerine bir kez daha bütün bu konudaki muhataplara çağrımızı yineliyoruz. Biz DEM Parti olarak diyalog ve müzakere partisi olarak gelin müzakerelerin kapılarını açalım. Gelin barışın ve diyaloglar kapılarını açalım. Aynı sorumluluklar uluslararası insan hakları kuruluşlarına  CPT’ye buradan sesleniyoruz; İmralı tecridi için daha çok adım atılmalı Kürt sorunun çözülmesi için daha çok  rol ve misyon üstlenilmelidir. Burada hepimize büyük görevler düşüyor bu coğrafya kan gözyaşına ve acıya fazlasıyla doydu ve artık bizler hep birlikte barış istiyoruz. Bu büyük yürüyüşün de barışın kapısını aralayacağına olan inancımla hepinizi selamlıyorum. Yolumuz açık olsun” dedi.
 
Basın açıklamasının ardından yürüyüş başladı.