DEM Parti kadın adayları tanıttı: Üçüncü Yol’u hayata geçiriyoruz!
- 11:07 29 Ocak 2024
- Siyaset
AMED – DEM Parti, 31 Mart yerel seçimleri öncesi kadın belediye eşbaşkan adaylarını tanıttı. Tanıtım etkinliğinde konuşan DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, “Bütün kentler bizim için kadın kentleri olacak. DEM Parti olarak biz kendi yeni yaşam modeli iddiamızla Üçüncü Yol çizgimizi hayata geçiriyoruz” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Kurdistan ve Türkiye’de gerçekleştirilecek 31 Mart yerel yönetim seçimleri öncesi yaptığı halk oylaması ile belediye eşbaşkan adaylarının büyük çoğunluğunu belirlemişti. Kalan yerlerde de eğilim yoklaması ile adaylarını netleştiren parti, Amed’in Peyas (Kayapınar) ilçesinde bulunan bir otelde gerçekleştirdiği etkinlik ile kadın belediye eşbaşkan adaylarını tanıttı. Aday tanıtımı etkinliğine DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Tevgera Jinên Azad (TJA), DEM Parti milletvekilleri, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri de katıldı.
“Kadın iradesiyle yerel demokrasi” şiarıyla seçimleri karşılayan DEM Parti Kadın Meclisi’nin etkinliğinin gerçekleştirildiği salona Kürt, kadın, doğa, kültür ve daha birçok alanda verilen mücadeleye dair “yerel yönetim ve yerel demokrasi” vurgusu yapılan pankartlar asıldı. Etkinliğe kadınlar ulusal kıyafetleri ile katılarak çalınan farklı dillerdeki seçim şarkıları ile halaylar çekti. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları’nın kadınlar tarafından coşkulu karşılanması ile etkinlik başladı. Etkinlikte ilk olarak özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren kadınlar için saygı duruşunda bulunuldu.
‘Yerinden ve yerelden demokrasi diyerek yola çıkan kadınlarız’
Saygı duruşunun ardından DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu konuşma gerçekleştirdi. Kadınları selamlayarak konuşmasına başlayan Halide, heyecan ve umutla yerel seçimleri karşıladıklarını dile getirdi. Halide, “Mücadelemizden aldığımız güç ve kararlılıkla örgütlendik. Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü paradigmamızla ‘Eşbaşkanlık mor çizgimizdir’ diyerek yola çıktık. Yerel seçimlerde irademizi ortaya koyarak ön seçimleri demokrasi şölenine çevirdik ve bugün bu demokrasi şöleninden çıkan belediye eşbaşkan adaylarımızla bir aradayız. Bizler yerinden ve yerelden demokrasi diyerek yola çıkan kadınlarız. Mücadele tarihinde büyük kazanımlara imza atmış bir Kürt kadın hareketi gerçekliğine sahibiz. Bugün meclis üyeliklerinden başlayarak kota, pozitif ayrımcılık en son eşit temsiliyet ve eşbaşkanlık sistemi ile dünyada bir ilki yerel yönetimlerde gerçekleştiren bir kadın hareketi gerçekliğimiz söz konusu. Bürokrasinin, eril aklın, tekçi zihniyetlerin en çok kendisini yaşamsallaştırmaya çalıştığı yerel yönetimler alanına biz bir müdahale gerçekleştirdik” dedi.
‘Eşbaşkanlık, var olan sistemi korkuttu’
2014 yılından itibaren eşbaşkanlık sisteminin hayata geçirdiklerinin ve bu sistemin doğru bir şekilde anlatılması gerektiğinin altını çizen Halide, “Eşbaşkanlık sistemi sadece kadınların pozitif ayrımcılığı üzerinden gerçekleşen bir sistem değil ya da sadece kadınlar için hayata geçirilen bir model değil. Kadınlar şahsında tüm toplumun mücadelesinin görünür kılındığı, yönetim dediğimiz olgunun içerisinde kendisini var ettiği sistemin adıdır. Eşbaşkanlık sistemi aynı zamanda erkeklerin de eşit bir yaşam içinde sömürülmeden yaşamasını sağlar ki bu aynı zamanda kadın ve erkek şahsında inançların, farklılıkların, kimliklerin bugüne kadar yok sayılan, inkar edilen toplumların irade beyanıdır. Eşbaşkanlık sistemimiz var olan sistemi çok korkuttu” ifadelerini kullandı.
‘Asla taviz vermeyeceğiz’
Erkek egemen sistemin tekçi anlayışının kayyım sistemi ile kendini Kurdistan’da var etmeye çalıştığına işaret eden Halide, 2014’ten itibaren hayata geçirmeye çalıştıkları modelin aynı zamanda toplumsal özgürlüğü inşa etme sistemi olduğunu belirtti. Halide, şunları söyledi: “Yerel yönetimlerdeki kadın özgürlükçü model, aynı zamanda halkların özgürlüğüne, farklılıkların özgürlüğüne ve eşit temsiliyete dayalı bir modeldir. Bin yıllarca var olma mücadelesi verdik ama son 200 yıla yakın bir süre zarfında eşitliği hayata geçirme, oy hakkından temsil etme alanına kadar yani demokrasiyi radikal demokrasi haline getirmeye çalışan bir mücadele haline geldi. Bu yüzden bizim sistemimiz sadece Kürdistan’da Kürt kadınların ördüğü mücadeleden feyz almıyor. Aynı zamanda dünya kadınlarının bugüne kadar ödemiş olduğu bedelleri de göz önünde bulundurarak bir bedel ödeyerek mevcut kazanımlarımızı elde ettik. Dolayısıyla kazanımlarımıza her ne şekilde saldırırlarsa saldırsınlar bizler binlerce yıllık geleneğin temsilcileri olan kadın hareketleri olarak asla taviz vermeyeceğiz.”
‘Kadınlar olarak sıfırdan başlamıyoruz’
Siirt belediye eşbaşkanı adayı Sofya Alağaş’ın gözaltına alındığı için etkinliğe katılamadığını söyleyen Halide, bu gözaltının aslında seçimleri kaybettirmek için atılan bir adım olduğunu vurguladı. Halide, “Biz her yerde dile getiriyoruz, ne gazetecilik suçtur ne de eşbaşkanlığı temsil etmek suçtur. Bunun mücadelesini, hakikat mücadelesini her yerde vereceğiz. 31 Mart yerel seçimlerine giderken kayyımları göndereceğiz dedik. Bizler 31 Mart’tan itibaren toplumsal alanlarda, siyasal alanlarda, gündelik hayatın içinde oluşturduğumuz mücadele hattımızı tekrar yerel yönetimlerde buluşturacağız. Bunu nasıl mı buluşturacağız? İlk önce kayyımları göndereceğiz. Hem cezaevinden hem dışarıdan mücadele eden kadınlar olarak sıfırdan başlamıyoruz. Bir tarihimiz var, bunu tekrardan yeşertmemiz gerekiyor. Bugün kayyımların tahribatını ortadan kaldıracak yegane sistem kadın özgürlükçü sistemimizdir” dedi.
‘Özel savaş politikalarına geçit vermeyeceğiz’
Halide, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Bizim dilimizi yasakladılar, bizler belediyelerde çok dilli belediyeciliği uyguladık. Kadınların anadilinde hizmet alması için her türlü mekanizmayı hayata geçirdik. Çok dilli, çok renkliydik. Çünkü toplumun hakikati böyleydi. Bizler bunu yaparken kayyımlar ne yaptı? Başta tabelalarımız söküldü, anadil yasağını getirdi, çok dilli hizmeti ortadan kaldırmaya çalıştı. Sadece tek dil hizmeti üzerinden götürmeye çalıştı. Bizler dil ve kültür alanında, sanat alanında, şiddetle mücadele alanında çok dilli belediyeciliği en güçlü bir şekilde hayata geçireceğiz. Onlar gençliğin sorunlarını görmezden geldiler. Hatta gençliğin sorunları derinleşsin diye uğraştılar. Özel savaş politikalarını Kürdistan’da hayata geçirirken genç kadınların daha çok şiddet görmesini, taciz ve tecavüze maruz kalmasını sağlamaya çalıştılar. Bizler oluşturduğumuz gençlik ve kadın merkezleriyle akademilerimizle, kadınların özsavunmasının, öz örgütlülük ve öz bilinçten geçtiğini biliyorduk. Bunu hayata geçiriyorduk. Onların kayyım tahribatını ortadan kaldırmak için tekrardan gençlik merkezlerimizi, akademilerimizi, sanat kültür merkezlerimizi hayata geçireceğiz ve özel savaş politikalarına geçit vermeyeceğiz.
Hesap vereceksiniz, hesap soracağız
Yeniyi kurarken hesap sormaktan da vazgeçmeyeceğiz. Kayyımlar aynı zamanda kadınların katliamından da birinci dereceden sorumludur. Hesap vereceksiniz, hesap soracağız. Bugün hayata geçirdiğimiz ama kayyımlarla ortadan kaldırılmaya çalışılan tam da toplum nasıl çökertilir meselesinde günbegün artan madde bağımlılığı ve uyuşturucu gibi meselelerin ana sebeplerinden biri yine kayyımlardır. Kadın merkezleri gençlik merkezleri madde bağımlılığı ile mücadele merkezleri olduğu zaman sokaklarda bu kadar uyuşturucu ve madde bağımlılığı yaygın değildi. Her madde bağımlılığından kaynaklı yitip giden canlara geleceğe dair hesap sormak bizim görevimizdir. 31 Mart'ta kayyımları bu kentlerden süpürmek zorundayız, sokaklarımızı daha temiz, daha güvenilir, daha geleceğe dair eşitlikçi bir yaşamla inşa etmek için kayyım zihniyetini bu kentlerden süpüreceğiz ve bunun tamamı ile ortadan kalkması için hesap sormaya devam edeceğiz.
Biz kadınlar mücadeleyi hayatlarımızdan öğrendik
Değerli kadın belediye eş başkan adayları işimiz zor, kolay değil. Buraya kadar anlattığım şeyler mücadele istiyor, kararlılık istiyor. Ama şunu da unutmayalım biz kadınlar mücadeleyi hayatlarımızdan öğrendik. Her biriniz zaten mücadele ederek buralara geliyorsunuz. Aileleriniz içerisinde mücadele ediyorsunuz, toplum içerisindeki cinsiyetçi kalıplarla mücadele ediyorsunuz, her alanda duruşunuzla, varlığınızla bu iktidarı korkuttuğunuz gibi bir mücadele geleneğini de her geçen gün büyütüyorsunuz. Bizler mücadelemizi tarihimizden alıyoruz dedik. Şu an cezaevinde direnen kadın arkadaşlarımızdan alıyoruz. Şu an arkadaşlarımız bu ülkeye barış gelsin diye, Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kalksın diye açlık grevindeler. Yoldaşlarımız, aileleri, anneler aynı zamanda adalet nöbetindeler. Böylesi muazzam direnişlerin olduğu bu süreçte bizler de kararlı duruşumuzla yeni yaşamı örme iddiamızla aynı zamanda bu mücadeleyi büyütme iddiamızla yol almak zorundayız.
Üçüncü Yol çizgimizi hayata geçiriyoruz
Ne bu iktidarın anlayışını kabul ediyoruz ne de mevcut partilerin erkek egemenlikçi anlayışlarını kabul ediyoruz. O yönüyle DEM Parti olarak biz kendi yeni yaşam modeli iddiamızla Üçüncü Yol çizgimizi hayata geçiriyoruz. Üçüncü Yol ne erkek iktidarlara ne sermayeye ne de mevcut siyasi partilerin tahakkümcü zihniyetlerine mecbur olmadığımızı gösteren bir yoldur. 31 Mart yerel seçimlerinden sonra da yerel yönetimler olarak kadın belediyeciliğini hayata geçireceğiz. Ve bunu yaparken de bütün kentler bizim için kadın kentleri olacak. Bu sadece kadın arkadaşların da görevi değil. Aynı zamanda bu mücadeleye inanan eşit yaşamı savunan, bu paradigmaya inan her bir erkek arkadaşımızın ve yoldaşın da görev ve sorumluluğudur. Çünkü ön seçimlerde halk oylamamızda bir kadın ve bir erkek belediye eşbaşkanı seçtik.”
Halide’nin konuşmasının ardından Kurdistan’daki ilk belediye başkanı 3 kadından biri olan Dêrik Belediye Başkanı Ayşe Karadağ, kadınları selamladı.
‘Demir parmaklıkları eritene dek mücadelemiz devam edecek’
Sonrasında DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, sahneye çıkarak kadınları Kürtçe, Arapça ve Türkçe selamladı. Cezaevi ziyaretlerinden Gültan Kışanak, Figen Yüksekdağ, Zeynep Boğa, Leyla Güven, Semra Güzel, Ayşe Gökkan’ın selamlarını getirdiğini belirten Tülay, cezaevlerinde rehin tutulan kadınları selamladı. Tülay, “Sözümüz olsun ki o duvarları yıkacak, o demir parmaklıkları eritene dek mücadelemiz devam edecek. Bugün bizim bu salonda DEM Parti olarak gerçekleştirdiğimiz, bir geleneğin devamcısı olarak kadınların özgün mücadelesinin bir yansımasıdır bugün bu salon. Biz kadınlar Türkiye kadın hareketi, Kürt kadın hareketi el ele vererek özgün çalışmaların, bağımsız kadın meclislerinin örgütlenmesi ile bugüne kadar geldik. Bizler eğer bu salonda isek, bugüne kadar başta feodalite olmak üzere 5 bin yıllık erkek egemen sisteme karşı kadınların verdiği mücadele tarihine borçluyuz” sözlerine yer verdi.
‘Bütün yoldaşlarımıza sözümüz olsun’
Yaptıkları halk oylamasının dünyaya örnek olduğunu belirten Tülay, “Doğrudan demokrasinin tecelli etmesini sağladık” dedi. Tülay, “Coğrafyamızın çepeçevre savaşlarla, namlularla halkların üzerine çevrildiği bir atmosferde savaş gemilerinin başta Kızıldeniz olmak üzere her yerde konumlandığı bir evrende siyaset yapıyoruz. Bütün dünyada faşist, ırkçı, milliyetçi erkek egemen akımların dünyayı yönettiği bir dönemde bizler siyaset yaparken yaşadığımız zorluklar hepimizin pratiğinde mevcuttur. Bizler 5 bin yıldır ezilen ve sömürülen kadınlarız. Şunu çok iyi biliyoruz faşist, ırkçı akımlar iktidara geldiği zaman kadınların üzerindeki ezme ve sömürme cenderesi katlanarak artar. Biz şu an Türkiye’de tam olarak bunu yaşıyoruz. Bir yanımız savaş, öte yanımız AKP ve MHP iktidarının en koyu sömürü ve baskısı. Kadınların bin bir mücadele ile elde ettiği haklar, medeni haklarımız, nafaka hakkı, İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı kanun… Bunların hepsini tartışmalı hale getirmek isteyen bu iktidara biz kadınların en büyük cevabı Sevgili Gültan Kışanak’ın dediği gibi ‘En büyük kariyerimizi kadınlar olarak onların bu ceberut iktidarlarını yıkarak yapacağız’. Bütün yoldaşlarımıza da sözümüz olsun” şeklinde konuştu.
‘Analarımıza 31 Mart’ın zaferini hediye edeceğiz’
Tülay konuşmasını şu ifadeler ile sonlandırdı: “Bu savaş cenderesinde Şili’den Arjantin’e, Tahrir Meydanı’ndan Rojava’ya, Bağdat’tan Hewlêr’e dünyanın dört bir yanında ‘Biat etmiyoruz, itaat etmiyoruz, mücadele ediyoruz’ diyen bütün kadınlara selam olsun. Selam olsun Clara Zetkinlere Roza Lüksemburglara, Behice Boranlara, Şirin Tekelilere, Sakinelere, Sêvêlere, Hevrîn Xeleflere. Buradan onlara sözümüz olsun ki 31 Mart seçimlerinde başta kadın eşbaşkan adayları olmak üzere belediyeleri tek tek kazanarak, kayyımları tek tek göndererek, kayyımcı zihniyetle tek tek hesaplaşarak demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bir yerel yönetim anlayışı ile bizler yerelden demokrasiyi güçlendirmeye söz veriyoruz. Bizlerin 31 Mart akşamı bedel ödemiş, bu uğurda şehit olmuş bütün cezaevinde bulunan bütün kadınlara, açlık grevinde Adalet Nöbeti’nde bulunan analarımıza, çocuklarının cenazeleri PTT kargoyla teslim edildiği halde barış demekten vazgeçmeyen analarımıza 31 Mart’ın zaferini hediye edeceğimizin sözünü buradan veriyoruz. Hepinize başarılar diliyorum.”
Tülay’ın konuşması sonrası kadın eşbaşkan adayları kent kent sahneye çağrılarak tanıtıldı.