Suikast silahı ile işlenen katliama tepki: Fail nasıl bu kadar rahat ulaşabiliyor?
- 09:03 28 Ocak 2024
- Güncel
Elfazi Toral
İSTANBUL - Nazlı Elmas’ın suikast silahı ile katledilmesine tepki gösteren kadın, hukuk ve sivil toplum örgütü temsilcileri, “Fail bu kadar rahat nasıl bu silaha ulaşıyor” diye sorarak “Bunun araştırılması gerekiyor. Yetkililer sorumluluğunu yerine getirmiyor. Anayasayı ve hukuku tanımayan bir hükümet var. Bizlerin de bütün bunlar karşısında örgütlü gücümüz var. Kadın cinayetlerini durdurabilmek için elimizden geleni yapacağız, mücadelemiz sürecek” dedi.
Kadına yönelik erkek-devlet şiddeti her geçen gün artarak devam ederken, henüz Ocak ayı bitmeden 20’den fazla kadın erkekler tarafından katledildi. İstanbul da çok sayıda kadın katliamı ve erkek-devlet şiddetinin yaşandığı kentlerin başında geliyor. Bayrampaşa Altıntepsi Mahallesi’nde, 18 Ocak’ta fail Eniz Kurtuluş tarafından suikast silahı olarak bilinen “uzi” ile vurulan ve ağır yaralanan Nazlı Elmas, ambulansla kaldırıldığı hastanede, iki gün sonra yaşamını yitirdi. Polislerin evinde yaptığı aramada, olay esnasında kullandığı suikast silahının bulunduğu aktarılan fail, gözaltına alındı.
‘Yanlışlıkla vurmuş!’
Emniyetteki işlemleri tamamlanan Eniz Kurtuluş, ifadesinde Nazlı’yı “yanlışlıkla vurduğunu” iddia etti. Fail tutuklanarak cezaevine gönderilirken, olaya ilişkin her kesimden tepki yağdı. Nazlı Elmas, Bayrampaşa Altıntepsi Yeni Camii’deki dini vecibelerin yerine getirilmesi sonrası Beşyüzevler Mezarlığı’nda defnedildi.
Kadın, hukuk ve sivil toplum örgütü temsilcileri, Nazlı’nın katledilmesi ve iktidar politikalarına ilişkin konuştu.
Failin öne sürdüğü bahaneye tepki gösteren Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) Genel Sekreteri Fidan Ataselim, “Kadın cinayetleri artmaya devam ediyor. Kadın cinayetleri durdurulmadığı ve İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiği gibi 6284 sayılı kanun da hedefte. Kadın cinayetleri durdurulmadığı, kamu kurumları ve yetkililer hiçbir şey yapmadığı için şüpheli kadın ölümleri artarak devam ediyor. Yani katiller kadınları öldürüp ‘intihar ve kaza süsü’ vermeye başladı. Şüpheli kadın ölümlerinin bir başka boyutu olarak artık ‘şakalaşıyorduk’ demeye başladılar” dedi. Fidan, “Yağmur Önük de sevgilisi tarafından bir odada pompalı tüfekle öldürülmüştü. Ve katil, ‘şakalaşıyorduk’ dedi. Bu söylemler birbirinden öğreniliyor ve katillerin kadın cinayeti değil, bundan ‘indirim’ alabilmek için uyguladıkları yöntemler. 2023 yılı ve diğer tüm yıllarda kadın cinayetleri raporumuzda görüyoruz ki kadınlar en çok evlerde ve yakınlarındaki erkekler tarafından ve en çok ateşli silahla öldürülüyor” şeklinde konuştu.
Yasalara karşı kadınların örgütlü gücü…
Bireysel silahlanmanın önüne geçilmesi gerektiğini vurgulayan Fidan, “Katiller cezasız kalacaklarını ve birbirlerinden bin bir türlü yöntemler öğrenerek, artık indirimlerin yolunu adım adım döşemiş durumdalar. Bunun karşısında gözü açık olması gereken soruşturma bakanı maalesef her zaman olduğu gibi üzerine düşeni yerine getirmiyor. Bu elbette ki mevcut hukuk sisteminin içerisine girdiği hukuk ve anayasa tanımazlık adımlarıyla, saldırılarıyla doğrudan bağlantılı. Anayasa Mahkemesi’nin yasasını tanımayan devlet, hükümet var. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği hayatın her alanına yayıldığı gibi yargıya da yansıdığını görüyoruz. Fakat bütün bunların karşısında bizim mücadelemiz var. Bizim örgütlü gücümüz var. Kadın cinayetlerini durdurabilmek için elimizden geleni yapacağız” vurgusunu yaptı.
Kadın katliamlarında faillerin çoğunlukla ateşli silah kullandığını söyleyen İstanbul Barosu İnsan Hakları Sözcüsü ve Kadın Hakları Merkezi üyesi avukat Birsen Baştopaloğlu, “Kadınlar genelde ruhsatsız silahlarla katlediliyor. Bu silahlara da kolay ulaşılıyor. Bunlar ciddi sıkıntılar yaratıyor. Bu suikast silahına nasıl ve ne kadar kolaylıkla ulaşılmış, bunun özellikle araştırılması gerekiyor. Herkes kolaylıkla ulaşabiliyorsa bu nasıl oluyor? Bunun araştırılması gerekiyor. Bu durumda farklı faktörler de olabilir. Bu ciddi bir vaka. Bu silahlar bakkalda veya markette satılmıyor. Nereden ulaşıyorlar buna. Ve acil olarak bunu önleyecek yasaların çıkarılması lazım. Bu yöndeki gerek mevzuat gerekse cezaların düşüklüğünün ortadan kaldırılması gerekiyor” sözlerini kullandı.
Temel sorun şiddeti önlemek
Şiddetin önlenmesi için toplumsal bir mücadele olması gerektiğini dile getiren Birsen, cezaların artırılmasının yeterli olmadığını belirtti. Birsen, “Bu cezaların infazı da gerekecektir. Affedip dışarı çıkartmak çözüm değil. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği için çalışmaların da yapılması lazım. Kadın-erkek eşitliğinin yaygın hale gelmesi lazım. Kadına yönelik cinayetler, şiddet hala devam ediyor. Bizim temel sorunumuzun şiddetin önlenmesi olması lazım. Bizim ve iktidarın bütün çabası buna yönelik olması lazım” dedi.
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) üyesi gazeteci ve Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) üyesi Saliha Yayla da, yaşamın her alanında kadınların baskı altında “ikinci sınıf muamelesi” gördüğünü dile getirdi. Her gün en az üç kadının katledildiğini kaydeden Saliha, tüm kadın katliamlarına karşı kadınların her zaman mücadele ettiğini söyledi. İktidarın sürdürdüğü politikalara karşı ses çıkaran herkesin tutuklandığını aktaran Saliha, “Bugün gazeteciler, siyasiler ve kadınlar ses çıkarttıkları gibi tutuklanıyor. Buna karşı da mücadele yürüten herkesi selamlıyorum. Bütün kadın örgütlerinin sürdürdüğü mücadeleyi çok değerli buluyorum. Bu anlamda bizlerin de mücadelesi sürecek” mesajı verdi.