‘Yerel seçimlerde kadınların söz sahibi olması önemli’

  • 09:02 24 Ocak 2024
  • Siyaset
 
Nazlıcan Nujin Yıldız 
 
İZMİR - Yerel seçimlere doğru giderken yerel yönetimlerin nasıl olması gerektiği hakkında değerlendirmelerde bulunan kadınlar, kadın temsiliyetinin çok önemli olduğunu söyledi. Kadınlar, “Bu sürecin takipçisi ve öznesiyiz” dedi.
 
31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere yaklaşık üç ay kalırken siyasi partiler de seçim çalışmalarını hızla sürdürüyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) geçtiğimiz hafta Kurdistan’da ön seçim gerçekleştirdi. Halkın delege olarak gidip oy kullandığı birçok ilde adaylar belirlenmeye başladı. Yerel seçimler yaklaşırken yerel yönetimlerin nasıl olması gerektiği hakkında değerlendirmelerde bulunan kadınlar, kadın temsiliyeti, kent uzlaşısı ve toplumun ihtiyaçlarına dair konuştu.
 
Kadın özgürlüğünü yaratmanın imkânı eşbaşkanlıkta
 
DEM Parti İzmir İl yöneticisi Ayfer Yıldırım, yerel yönetimlerin halkın en kolay ulaşabileceği yerler olduğunu ifade ederek mevcut sistemin kadınları dar alanlara hapsetmek istediğini söyledi. Ayfer, bu durumdan kaynaklı kadınların siyasete dâhil olamadığını dile getirerek, “Bunu yaratmanın imkânı da eşbaşkanlık sisteminde, eşit temsiliyette. Bunu ne kadar arttırırsak ne kadar çoğulcu katılım sağlarsak siyaseti de özgürleştireceğiz. Eşbaşkanlık sisteminin kadınlar için önemi çok büyük çünkü kadınlar kurumlara gittikleri zaman erk sistemle karşılaştıklarında kendilerini iyi ifade edemiyorlar. Ama orada bir kadın arkadaş olduğunda kadın kendisini çok daha iyi ifade edebiliyor. Oradan aldığı cesaretle özgürleşebiliyor, kendisini de daha sonra sürece katabiliyor” dedi.
 
Tecrit vurgusu
 
Yerel seçimlerin genel seçimlerden daha önemli olduğunu vurgulayan Ayfer, “Çünkü direkt halkla iç içe olduğumuz, direkt sorunları görebildiğimiz noktada oluyoruz. İlk kadınları tecrit altına alarak sistem bu şekilde yoğuruyor ve bugüne kadar tecrit, bütün toplumu kapsayacak şekle dönüşüyor. Bugün Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit aslında kadınlara uygulanan tecrittir. Çünkü kadınların önünü açan, kadınların kendini geliştirmesini, özgürleştirmesini sağlayan fikirleri vardır. Bu yüzden bu tecrit uygulanıyor ve toplumu korkunç bir şekilde sarmış durumda. Kadınların barışçıl, anacıl, etik, estetik, ahlaki her yönden siyasete katılacağı güzelliği tahmin ediyoruz” diye konuştu.
 
‘Kent uzlaşısının hedefinde barış ve özgürlük var’
 
DEM Parti’nin yerel seçimlerde işaret ettiği kent uzlaşısına değinen Ayfer, kent uzlaşısının hedefinde barış ve özgürlük olduğunu ifade etti. Ayfer, “Halklar adına bu durumu iyi değerlendirmek gerekiyor. Bu savaş politikalarının, savaş ekonomisinin halklara verdiği zarar ortada. Her geçen gün daha da kötüye giden bir süreçteyiz. Kent uzlaşısı halklar adına mucize bir fikir bence. Halkların tekrar kucaklaşması, birbirini anlaması topyekûn hepsini içerisine kattığımızda bu uzlaşıya evet diyecek insanlar, kurumlar, kuruluşlar, siyasi partiler topluma barışı, refahı, huzuru hediye edecekler aslında” diye belirtti.
 
Ön seçimler başarılı ve nitelikli
 
DEM Parti’nin Kurdistan’da hem eşbaşkanlık sistemiyle hem de yerel politikalarda kadın daire başkanlıklarıyla Kürt kadınları kapsayan bir sürecinin olduğunu kaydeden Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) üyesi Berfin Büyükertaş, DEM Parti’nin Kurdistan’da gerçekleştirdiği ön seçimleri başarılı ve nitelikli bulduklarını söyledi. Berfin, “Faşizmin kurumsallaştığı bu süreçte halkı siyasallaştırmak için ve halkı doğrudan siyasetin öznesi haline getirmek için bu hamleyi çok kıymetli buluyoruz. Bunun bazı gerçeklikleri var. İlk gerçeklik şu, halkın bazı toplumsal kodları var. Zaman zaman feodalizme ulaşan, orada ön plana çıkan erkeklerin temsiliyetinin yüksek olduğu durumlar oluyor. Ancak bu sistemle beraber sokakta mücadelenin öznesi olan, zaten siyaseti yazan, tüm siyasal, toplumsal muhalefetlere ders veren kadınların, özel olarak da genç kadınların bu süreçte aday adaylık sürecinin çok ön plana çıktığını gördük Kurdistan’da” dedi.
 
‘Kayyım doğrudan kadın hareketinin sorunu’
 
Kayyımların ilk olarak tasfiye ettiği daire başkanlıklarının kadın politikaları daire başkanlıkları olduğunu hatırlatan Berfin, “Burada bir iddia var. Bu iddia şu, bakanlığın bile ismi değişirken kadını aile kıskacına sıkıştırmak isteyen, kadının kendi özneliğini silikleştiren bu politikaya rağmen Kürt siyasal hareketinin Kurdistan’da, gücünü inşa ettiği her ilde bu gerçekliği çıkardı. Bunu genellememiz gerekiyor. Bir eşbaşkanlık sistemi var. Eşit ilişkilenme, eşit koşullarda halka hitap ettiği bir resmi başkan ve belediye meclis üyesi olarak yazılan ilk kişinin eşit bir şekilde eşbaşkanlık yürüttüğü bir süreç var. İktidar buraya dair de kayyım atama sebebi olarak bunları göstermişti önceki süreçlerde. Biz bunun yalnızca Kürt siyasal hareketine yapılmış bir saldırı hamlesi olmadığının farkındayız. Bu doğrudan kadın hareketinin sorunudur” şeklinde konuştu.
 
‘Kent uzlaşısı kaba oy hesabı anlamına gelmemeli’
 
Kent uzlaşısının kaba oy hesabı anlamına gelmemesi gerektiğine dikkat çeken Berfin, “Bizim devrimci olmayan ancak muhalefette olan partilerle oy hesabından başka hesaplar görmemiz gerekiyor. Kent uzlaşısı diyorsak bunları da kapsamamız gerekiyor. Halkçı bir belediyeyi nasıl inşa edeceğiz, bizler bunların nasıl bileşeni olacağız, kadınlar, işçiler, Kürt halkının temsilcileri nasıl bileşeni olacak? Bunları tartışmamız gerekiyor. Kadınlar olarak bu sürecin takipçisi ve öznesiyiz. Bu süreçte de hem kayyım politikalarına karşı hem Kurdistan’da özel uygulanan savaş politikalarına karşı sokakta siyaset üretmeye devam edeceğiz, iktidara meydan okumaya devam edeceğiz” diye ifade etti.
 
‘Çözüm yollarını içeren programlar çıkarılmalı’
 
İnsan hakları savunucusu Günseli Suna Kaya ise yerel seçimler yaklaşırken sadece tek bir hedefe yönelik, asgari bir programda güç birliği yaratmadan yaratılacak oluşumların sağlıklı bir şekilde yürümeyeceğini dile getirdi. Günseli, ”Şimdi herkeste ‘AKP’yi devirmek için ne yapmalıyız’ sorusu var. Oysa kitlelerde umut yaratmak için bizim somut taleplerle, onların hayatını doğrudan etkileyen konulardaki alternatif programlarla gitmemiz gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla hamaset ve genel söylemlerin dışında, yerel anlamda ihtiyaçların ve o ihtiyaçların çözüm yollarını içeren bir programın çıkarılmasını ve bunun Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından çıkarılmasını önemsiyorum” dedi.
 
‘Kadınlar, yerelde sorunun ne olduğunun çok farkında’
 
Yerel seçimlerde temsiliyet açısından da her gün yeniden üreten kadınların söz sahibi olmasının değerli olacağını ifade eden Günseli, kadınların yerelde sorunun ne olduğunun çok farkında olduklarına dikkat çekerek şu ifadelere yer verdi: “Bu farkındalıklardan hareketle gerek ulaşımdan tutunuz, sabahın erken saatinde hava kararırken işe ve okula giden çocukların zamanlarının programlanması dâhil olmak üzere kadının yaşamın her alanındaki farkındalığının örgütlenerek, çözüm yollarında da buna uygun bir programatik zeminin hazırlanması gerektiğini düşünüyorum. O nedenle de kadının yerel seçimlerde gerek meclis üyeliği düzeyinde gerek belediye başkanlıkları düzeyinde temsiliyetini çok önemsiyorum.”
 
Yerel seçim çalışmaları birleşik mücadeleyle yapılmalı
 
iktidardan ve yerel yöneticilerden hesap sorulabilmesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Günseli, “22 yıldır yerelde sorunlar yaşanıyor. Öncesinde yaşanmıyor muydu? Yaşanıyordu. Neden? Çünkü vaat edilenler çözümlenmedi, çünkü hamaset siyaseti var. İki, üç parti arasında sıkıştırılmış halk seçeneksiz bırakılıyor. Bunun tek bir çözüm yolu var. Bana göre sosyalistlerin, devrimcilerin alternatif programlar oluşturarak somut ve öncelikler sırasına göre talepleri sıralamaları ve bu talepler etrafında asgari programda birleşik bir mücadele, birleşik bir örgütlenmeyle yerel seçim çalışmaları yapmaları gerekiyor” diye konuştu.