Bursalılar değişim istiyor!
- 09:01 20 Ocak 2024
- Siyaset
Habibe Eren
BURSA - Kenti 20 yıldır AKP’nin yönettiği Bursa’da yurttaşlar rant politikalarına tepkili ve “öncelikle düzen değişmeli” diyor.
Türkiye'nin 4’üncü büyük kenti olan aynı zamanda sanayi ve tekstil kenti Bursa’da, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana Büyükşehir Belediyesi iktidar partisinin elinde. Göç alan bir kent olduğu için seçmenlerin eğilimleri birçok veriyi aynı anda sunarken, kentin AKP ile dönüşümü; kimliğinden kopmasına ve tüm alanların ranta açılmasını beraberinde getirdi. 2018 yılında İller Bankası'nın verilerine göre Bursa, 1 milyar 73 milyon TL borcu ile Türkiye'nin en borçlu belediyesi oldu.
AKP’nin Türkiye geneline göre daha güçlü olduğu illerden biri olan Bursa’da, iktidar 2018 seçimlerinde önemli bir kayıp yaşadı. Cumhur ittifakı yüzde 57 olan oy oranından yüzde 45’e gerilerken, CHP ise yüzde 30 bandına yaklaştı. Bursa’da göç alınan kentlerin başında Kürt illerinin oranı yüksek bu nedenle Kürt seçmenin oy ağırlığı da bir hayli fazla.
31 Mart'ta gerçekleşecek olan yerel seçim yaklaşırken, Nilüfer ilçesinde yaşayan yurttaşlara kentin durumu, talepleri, nasıl bir belediyecilik istediklerini ve bu noktadaki düşüncelerini sorduk.
‘Bursa 20 yılda bitti’
Süreyya Bayındırlı isimli yurttaş iyi bir belediyecilikte ilk önce “çalıp çırpmayan” bir anlayışın hâkim olması gerektiğine dikkat çekerek, “Rüşvetin dönmediği, insanların dürüstçe yönettiği bir belediyecilik istiyoruz. İktidara gelenlerin hepsi çalıp çırpıyor, halkı düşünen yok. İkincisi, şehrin güzelliğine güzellik katacak projeler istiyoruz. Ben Bursa’ya ilk geldiğimde şeftali kokan bir şehirdi. Şimdi sadece beton yığını. Bursa 20 yılda bitti. Burada yaşamak bile istemiyorum, psikolojim bozuluyor. Ama eskiden Bursa'ya gelebilmek, buradan ev alabilmek için can atıyorduk. Üçüncüsü depreme karşı ne gibi bir önlem alınıyor? Deprem konusunda belediyelerin çok duyarlı olmasını istiyoruz. Zaten 6 Şubat’ta yaşanılan depremde görüldü ki belediye başkanları, yardımcıları çalıp çırpmış. Kontrol etmeden belge vermiş, binalara ruhsat vermiş. Bu tür şeyler istemiyoruz. Ayıptır, günahtır, Allah’a değil paraya inanıyoruz bunun önlenmesi lazım” ifadelerini kullandı.
‘Nasıl öleceğimizin korkusunu yaşıyoruz’
Öncelikle düzenin ve iktidarın değişmesi gerektiğine işaret eden Süreyya, “İnsanlar neden bunu fark etmiyor ki? 10 gün önce Almanya'dan geldim, binalar o kadar sağlam ki insanlar güvenle yatıyor. Biz ise gece uyuduğumuzda acaba betonun altında mı kalacağız, nasıl öleceğiz diye hep bir korku içindeyiz. Kader diye geçiştirip kandırmaya çalışıyorlar. Biz kanmıyoruz ama çoğunluk kanıyor” dedi.
‘Duyarlı olmadıktan sonra bir zalim gider binlercesi türer’
“Tabi bu hükümete sürekli oy verilirse, ‘nasılsa seçilirim’ deyip hiçbir şey yapılmıyor. 20 yıldır belediye değişmedi, gelenler çaldı çırptı hatta başkanları onları görevden aldı” diyen Süreyya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Halk duyarlı olmadıktan sonra hiçbir şeyin önemi yok. Yaşar Kemal'in İnce Memed romanında dediği gibi bir zalim gider binlercesi türer. Önce insanların değişmesi lazım. İnsanlar değişmeli. Halkımız asıl efendinin ve yönetenlerin kendileri olduğunu bilsin, ona göre seçim yapsınlar.”
‘İyi yöneten bir belediye istiyoruz’
Sevim Ün isimli yurttaş, iyi yöneten, gençlere daha faydalı olan bir belediye istediklerini belirtti. Hayat pahalılığından yakınan Sevim, emekli maaşının kendilerine yetmediğini ve zorlandıklarını kaydetti. “Harcadığımız para yüksek ama bir şeye yetmiyor” diyen Sevim, yaşlılara yönelik bir adım atılmadığını ve genellikle pazar ve market alışverişi dışında dışarı çıkamadıklarını kaydetti. Sevim, son olarak mevcut koşulların düzeltilmesi gerektiğini dile getirdi.
‘Mesele sandalyeye oturana kadar’
Naciye Gördeli de yurttaşlar için çalışan ve her sorunu çözebilen bir belediyecilik istediğini ifade etti. Naciye, “Yerelde halkın katılımının olduğunu, kararlarımızın dikkate alındığını düşünmüyorum. Mesele sandalyeye oturana kadar. Ondan sonra herkes kendi bildiğini okuyor” ifadelerini kullandı.
‘Çocukların oynayacağı, arabaların park edileceği yer kalmadı’
“Aksak olmayan durum yok, her şey aksak kentte” diye sözlerine başlayan Selime Biricik de şöyle konuştu: “Bunun parti olayı yok. AKP’si de CHP’si de aynı. Yaptıkları tek şey rant. Rattan başka hiçbir şey yok. Her tarafı bitirdiler. Her yeri bina yaptılar, betona sığdırdılar bizi. Yeşil alanımız yok. Çocukların oyun oynayacağı, arabaların park edecekleri yer kalmadı. Nerede yaşayacağız biz? Mezarlıkta yaşayacağız sanırım. Dağları bitirdiler, artık Uludağ’a kadar çıkıyor binalar. Köy möy kalmadı; çamlıklar gitti, zeytinlikler, incirlikler gitti. Kimse kimseye çamur atmaya kalkmasın ikisi de birbirinden beter. Ataevler’de 400 dairelik siteyi bin 250 daire yaptılar, okul yok, yol yok, alt yapı yok. Trafosu dahi yok! Ne şehir planlamasından ne de insanların yaşamlarından haberdarlar. Anca parkların içine hemen bir bina konduralım, orada bir lokanta olsun, rant olsun… Herkes bunun çabasında. Birisi de bu insanlar için biz ne yapabiliriz diye düşünmüyor” şeklinde konuştu.
‘Hizmet yok yollar delik deşik’
Belediyelerin rant değil hizmet yapması gerektiğini vurgulayan Selime, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çalmayacaklar, hırsızlık yapmayacaklar, hırsızlığa göz yummayacaklar, usulsüz işlere göz yummayacaklar. Benim yaşadığım binanın yanındaki binanın altı sığınaktı burayı komple daire yaptılar. Bu imar affı ile yapıldı. Nasıl yapılabilir? Ben belediyeye şikâyet ettim ancak hiçbir şey yapılmadı. Yaşım 57, ben artık yoruldum. Artık bundan sonra ne ona, ne de buna oy yok! Çünkü bizi dinleyen yok. Nerede açılış var belediye başkanları koşuyor, nerede bir nikâh var belediye başkanları koşuyor; ancak hizmet yok yollar delik deşik.”
‘Halkın sorunlarını dinleyecek bir belediye istiyoruz’
Nesrin Yılmaz isimli yurttaş da her konuda zorluk çektiklerini ve belediyenin iyi çalışmadığını kaydetti. Yolların asfaltlanması ve ışıklandırılması gerektiğine işaret eden Nesrin, “Burada büyük sorunlar yaşıyoruz hangi birini anlatayım? Halkın sorunlarını dinleyecek bir belediye istiyoruz” dedi.
‘İsteklerimiz yerine getirilmiyor’
Halkın isteklerinin yerine getirilmediğini dile getiren Semra Güven, şöyle dedi: “Halkımız hayat pahalılığından muzdarip. Biz üreticiyiz, koşullar bizi de çok zorluyor. Yoksulluğu yıllardır yaşıyoruz. Ödemeleri yapamıyoruz; ilaç gübre derken işimiz daha da zorlaşıyor. Üreticilere destek olunmasını istiyorum. Mazot ve gübre desteği istiyoruz.”
‘Geleceğimiz adına karamsarlık içindeyiz’
Ayşegül Alkaf isimli yurttaş ise gençlerinin durumunun genele göre daha kötü olduğunu kaydetti. Ayşegül, sözlerine şöyle devam etti: “Kendimizi gerçekleştirebilmek için gerekli olan ihtiyaçları karşılayamıyoruz. Bu nedenle de geleceğimiz adına karamsarlık içindeyiz. Ben Osmangazi Belediyesi’nde yaşıyorum Nilüfer Belediyesi’ne göre çok daha pasif. Hiçbir sosyal kültürel aktivite yok, festivaller genel olarak yasaklanıyor, engelleniyor halbuki devletin desteklemesi gerekiyor. En temel ihtiyaçlarımızı dahi karşılayamayacak durumdayız. Yaşadığımız ilden dışarı çıkmayı geçtim il içerisinde dahi bir yerlere gitmek çok zor. O yüzden geleceğimiz karanlık. Özellikle kadınlara ve gençlere yönelik hiçbir pozitif ayrımcılık, ayrıcalık yok. Gerçekten Bursa ile ilgili gördüğüm pozitif bir şey yok. Yemin etmişler gibi tek bir yeşil alan bırakmayana kadar her yeri betona boğuyorlar. Korkunç bir şehre dönüştü Bursa.”