‘21’inci yüzyılın Nemrut’una karşı mücadele edeceğiz’
- 11:54 30 Aralık 2023
- Siyaset
BEDLÎS - Partisinin Bedlîs Kongresi’nde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Zalimliğin hükümdarlığını kuran Nemrut’a karşı nasıl İsmail’in ruhu bu topraklarda mücadele ettiyse, bizler de o ruhla 21’inci yüzyılın Nemrut’una karşı mücadele edeceğiz. İbrahim’in ruhuyla zalimlere karşı mücadele edeceğiz. Zalim Dehaq’a karşı demirci Kawaların sesi ve soluğu olacağız” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin Bedlîs 2’nci Olağan Kongresi’ne katıldı. Kent merkezindeki bir düğün salonunda gerçekleşen kongreye çok sayıda kişi katıldı. Kongrede ilk olarak konuşan DEM Parti Mêrdîn Milletvekili Saliha Aydeniz, Türkiye’de yaşanan tüm krizlerin en temel nedeninin Kürt sorunun çözülmemesi olduğunu söyleyerek, “Tüm bu yaşananların temeli de Sayın Abdullah Öcalan’a yönelik derinleştirilen tecrittir. Bu sorunların aşılmasının tek yolu tecridi kırmak ve Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü sağlamaktır. Bunun için her alanda buna karşı direniş geliştirmemiz gerekiyor. Herkes bilsin ki Kürt sorunun tek muhatabı Sayın Öcalan’dır. Şuan cezaevlerinde bir açlık grevi sürüyor. Demokrasi isteyen herkesin bu açlık grevlerine sahip çıkması ve destek olması gerekiyor” dedi.
Bedlîs geri adım atmadı
Ardından konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Bedlîs’in tüm bedellere rağmen geri adım atmadığını söyleyerek, halkın kongrede bir kez daha iradesini ortaya koyduğunu ifade etti. Mücadeleden asla vazgeçmeyeceklerinin altını çizen Tülay, “Önceki gün Roboskî’deydik onların selamlarını getirdik. Biz, 34 canımızı orada TSK’nin uçaklarının bombalaması sonucu kaybettik. Aradan 12 yıl geçmesine rağmen acılar hala taptaze iken, bir akademisyen o fotoğrafın altına ‘Daim olsun’ diye yazmış. Bunların vicdanı ve adaleti bu kadar kurumuş. Biz parti olarak bu kişi hakkında gerekli işlemleri yaptık. Bununla da sınırlı kalmadılar partimizi kurduk ama HEDEP ismine bile tahammül etmediler. Şuan DEM parti olduk ve iyi ki DEM Parti olduk. DEM’lene DEM’lene onların sonunu getireceğiz. Yine geçen gün genel merkezimin önüne sarı torba attılar. Sarı torbanın ne demek olduğunu biz biliyoruz. Bizler, bu konudaki irademizi ortaya koyduk ve buna pabuç bırakmayacağız. Yetkilileri derhal bunlar hakkında işlem yapmaya çağırıyoruz” dedi.
Tecrit kalkmalı
AKP’nin demokratik siyasete tahammülünün olmadığını söyleyen Tülay, “Demokratik siyasette bizi yenemedikleri, faşist, otoriter, tekçi, ırkçı zihniyetlerine halkı biat ettiremedikleri için bizim demokratik zeminde yürüttüğümüz çalışmalarımızın üzerine örtmeye kalkışıp, halkın gözünde sözde etkisiz kılmaya çalışıyorlar. Hangi partimizi kapattılarsa onun yerine açılan partimiz çok daha güçlü bir şekilde yoluna devam etti. Demek ki bu yol ve yöntemlerle bizi yenemeyeceklerini biliyorlar. Bizim tarihimiz bunu zaten defalarca kez göstermiştir. Kürt sorunun demokratik bir şekilde çözülmesinin kapılarının açılması gerekiyor. Bunun için 3 yılı aşkın süredir İmralı’da Sayın Öcalan üzerinde ağırlaştırmış tecridin derhal kalkması gerekiyor. Bunun için devleti derhal diyaloğa davet ediyoruz. Hem Sayın Öcalan’ın üzerindeki tecridin kalkması hem de Kürt sorunun barışçıl ve demokratik çözülmesi için 106 cezaevinde açlık grevi başladı. Demokratik talepleri için açlık grevinde bulunan tüm mahpuslara selamlarımızı iletiyoruz” diye konuştu.
Gençler işsiz ırakılıyor
İki gün önce bir AVM’de intihar eden yurttaşı hatırlatan Tülay, “15 bin TL borcu olduğu için intihar etti. Ama saraydakiler asgari ücreti 17 bin TL yaparak zannettiler ki insanları kurtardılar. Oysa o verdikleri 17 bin gelecek ay hiçbir şey alınamayacak bir paraya dönüşecek. Çünkü hayat pahalılığı ve zam durmuyor. Bakın bu kentte bir fabrika bile yapmadılar ama Erdoğan Ahlat’ta Beştepe’deki gibi aynı otoriter krallık kültürünü Anadolu ve Mezopotamya topraklarına yaygınlaştırmak için 100 milyonluk saray yaptı. Ahlat’ın ihtiyacı bu Saray değil ki hatta belki yılda bir kere yada hiç gelmeyecek. Ama 100 milyonu lüks ve şatafat için o saraya gömdüler. Oysa Ahlat’ta fabrika yapsaydılar ve Kürt gençleri göç etmeyip burada çalışsaydılar. Ama Kürde bunu hak olarak görmüyorlar bu nedenle fabrika yapmıyorlar. Gençlerin korucu olması için onları işsiz bırakmak istiyorlar. Ama Kürt gençleri onurlu duruşlarını sergilemeye devam ediyor ve onlara pabuç bırakmıyor” dedi.
Kaynaklar savaşa aktarılıyor
Başarılı bir bütçe görüşme süreci geçirdiklerini belirten Tülay, “Çünkü bütçe demek; sadece para değil, bütçe demek barış, hukuk ve Türkiye ve Kürdistan’da bir tane insanın aç kalamamasının planlanması demektir. Oysa bunlar ülkenin tüm varlıklarını yandaşlarına peşkeş çekmeye, savaşa, silaha, bombalara, mermilere para ayıran bir bütçe açığa çıkardılar. Sadece bu hafta Rojava’da bombalamadıkları fabrika, tekstil atölyesi, hastane kalmadı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bütçe görüşmelerinde tek bir sivili katletmediklerini söylemişti. Biz buradan gösteriyoruz, o tekstil atölyelerinde siviller çalışmıyor mu, o hastanelerde insanlar tedavi olmuyor mu? Doktorlar, hemşireler, çalışanlar sivil değil miydi? Tek suçları Rojava’da yaşıyor olmaları ve Kürt olmalarıydı. Zan ediyorlar ki İHA’lara, SİHA’lara para ayırarak, zan ediyorlar ki Kürdistan’da özel harp politikalarına para ayırarak Kürt sorununun üzerini örtecekler. Oysa buraya yatırım yaptıkça Kürt sorunun çözülmediğini ve daha da derinleştirildiğini biliyoruz. Türkiye’nin sınırlarının daha güvensiz bir hale geldiğini, IŞID’e, El-Nusra’ya nasıl açıldığını hepimiz görüyoruz. Sınırlar hallaç pamuğuna dönmüş durumda” diye konuştu.
Dini istismar ediyorlar
İktidarın her alanda olduğu gibi zalimliğini İslam’ı kullanarak da yaptığına dikkat çeken Tülay, “Peygamber ‘Komşusu açken tok yatan bizden değildir’ diyor. O saraylarda kalanlar, Ahlat Sarayı yaptıranlar bizden değildir. Çünkü bunlar sadece komşularını değil Türkiye’de 50 milyon insan açken onlar, tok yatıyorlar. Savaşa verdikleri paraları insanların ekmeğine vermedikleri için bunlar çok daha haramzadedirler. AKP, küçük ortağı ile birlikte dini istismar ederek, bu bölgede siyaset yapıyorlar. Oysa bu ülkede dini değerleri savunan, gerçekten yüreğinin ve bilincinin en derinliklerinde İslam’ı idrak edenler, bu iktidarın ne mal olduğunu biliyorlar” dedi.
‘Halkımız mesaj verecek’
Yerel seçimlere ilişkin de konuşan Tülay, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu seçim belirlediğimiz strateji ortadadır. Kayyım atanmış tüm belediyelerimizi tek tek geri alacağız ve az farkla kaybettiğimiz tüm belediyelerimizin hepsini yeniden alacağız. Kayyımlar, Türkiye tarihinde görülmemiş kadar yolsuzluk, hırsızlıkları bunların eliyle yaptılar. Kürtçe tabelaları kaldırıp, ‘biz Kürdün kardeşiyiz’ diyebilir misiniz? 2014’te nasıl o belediyeleri kazandıysak o ruhu tekrar yakalayacağız ve 2024’te tekrar o belediyelerimizi kazanacağız. Biz 2 aydır seçim çalışmalarına başladık ve devam ediyoruz. Halkımız, gitmedik ev, çalmadık kapı bırakmamalı, gece gündüz çalışması gerekiyor. Halkımızın Bitlis’ten çok önemli bir mesaj vereceğine inanıyorum.”
İbrahimi ruhla mücadele
AKP’nin vicdan ve adalet yoksunu bir iktidar olduğunu belirten Tülay, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bu iktidar, Garzan Mezarlığı’nda 282 cenazeyi plastik kutulara koyarak, Kilyos Mezarlığı’nın kaldırımlarına gömdüler. İnsan üzerinden yürüsün geçsin diye yaptılar. Biz buradan ölüye saygı göstermeyen, dini ve kültürel vecibelere saygı duymayan anlayışı kınıyoruz. Bizim inancımızda ölüye saygısızlık olamaz. Bizim inancımızda cenazeye saldırmak, mezarlıkları yıkmak, gömülmelerini engellemek, ambulans verememek yoktur. İşte bunların vicdanları bu kadar kurumuş ve çürümüştür. Barışın tesis edilmediği, adaletin insanlar arasında eşit bir şekilde uygulanmadığı bir yerde İslam ve insanlıktan bahsetmek mümkün değil. İşte bu iktidarın İslam’ından da vicdanından da söz edemeyiz. Çünkü vicdansızlar, acımasızlar ve ölümüze bile saygıları yok. Zalimliğin hükümdarlığını kuran Nemrut’a karşı nasıl İsmail’in ruhu bu topraklarda mücadele ettiyse, bizler de o ruhla 21’inci yüzyılın Nemrut’una karşı mücadele edeceğiz. İbrahim’in ruhuyla zalimlere karşı mücadele edeceğiz. Zalim Dehaq’a karşı demirci Kawa’ların sesi ve soluğu olacağız.”