Hasta tutsağı uzman doktorun görmesine gerek yokmuş!
- 09:03 30 Aralık 2023
- Güncel
Rozerin Gültekin
AMED - İnfazı “iyi halli olmadığı” gerekçesiyle 3 defa yakılan ve meme kanseri şüphesi bulunan tutsak Sudan Güven’in ailesi, babasının, yeğeninin ve ablasının cenazesine katılmasına izin verilmemesinin Sudan’ın hastalığını tetiklediğini ifade ederek, hastalığına ilişkin hazırlanan raporda “Uzman bir doktorun görmesine gerek yoktur” ibaresinin bulunduğunu kaydetti.
Amed’in Bismil ilçesinde 2009 yılında yapılan ev baskınında gözaltına alınan Sudan Güven, o dönem Barış ve Demokrasi Partisi’nde (BDP) yürüttüğü faaliyetleri gerekçe gösterilerek tutuklandı. Erzurum 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Sudan’a “örgüt üyesi olmak” başta olmak üzere birçok iddiadan 15 yıl 3 ay hapis cezası aldı. Sudan, cezanın 11 yıl 5 ay 23 gün olan infaz süresini 4 Mayıs 2023’te tamamladı. Ancak tahliyesine sayılı günler kala tutulduğu Alanya L Tipi Kapalı Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu'nun “iyi halli olmadığı” yönündeki kararı gerekçe gösterilerek tahliyesi engellendi. Sudan’ın İdare ve Gözlem Kurulu tarafından tahliyesi toplam 3 kez engellendi. Tahliyesi 3 defa engellenen Sudan’ın doktor muayenesinde kanser şüphesi bulunduğu tespit edildi. Cezaevinde kortizon ilaç tedavisi gören Sudan’ın durumunun her geçen gün kritik bir hal almasına dair kardeşi Fatma Güven ve Annesi Gülistan Güven konuştu.
9 yıldır ablasıyla fotoğraf çektirmesine dahi izin verilmedi
Sudan’ın tutuklandıktan sonra önce Ağrı Cezaevi’nde, ardından 4 yıl da Erzurum Cezaevi’nde kaldığını söyleyen Sudan’ın kardeşi Fatma, buradan Elazığ T Tipi Cezaevi’ne sürgün edilen Sudan’ın gardiyanlar tarafından şiddet gördüğünü ve merdivenlerden atıldığını paylaştı. Elazığ’da 3 ay kalan Sudan’ın daha sonra Alanya L Tipi Kapalı Cezaevi’ne sürgün edildiğini ve 9 yıldır orada tutsak olduğunu dile getiren Fatma, “Alanya L Tipi çok berbat bir cezaevi. Şartları diğer cezaevlerine göre daha kısıtlayıcı. Oraya istediğimiz şeyleri gönderemiyoruz, 9 yıldır bir kere bile cezaevinde fotoğraf çektiremedik. Fotoğraf çekilmek istediğimizde ‘Siz buraya tatile mi geldiniz’ diyorlar ya da cezaları var diye bahane gösteriyorlar. Şimdi cezaevinde 9 kişiyle beraber aynı koğuşta kalıyor. Sudan ile beraber koğuşta 3 kişinin infazı yakılmış durumda. Cezaevi yönetimini arıyoruz, cevap vermiyor. Yüzleri olmadığı için telefona çıkmıyorlar” şeklinde konuştu.
Göğsünden ayaklarına kadar irin akıyor
Cezaevine girmeden önce hastalığı bulunmayan Sudan’da 2019 yılında girdiği 3 aylık açlık grevi sonrası gastrit başladığını ve Alanya’da da meme rahatsızlığının baş gösterdiğini kaydeden Fatma, “Son 9 ayda ailemizdeki ölüm haberlerinden sonra stres ve sıkıntıdan hastalıkları tetiklenmişti. Çünkü bize yazdığı mektuba göre 7-8 aydır sürekli doktora gidiyor. Mamografiye giriyor ve sonuç olarak ‘kanser şüphesi’ deniliyor, tam olarak kanser denilmiyor. Ablamın sol göğsünde 4 tane aynı hizada yara oluşuyor. Bir tanesinden irin akıyor. İrin ayağına kadar akıyor bunun pansumanını kendisi yapıyor. Hastalığın hangi aşamada olduğunun öğrenilmesi için ikinci bir biyopsi yapılması gerekiyor ama yapamıyorlar. Yara geniş alana yayıldığı için biyopsi yapılacak yer olmadığını söylüyorlar” dedi. Fatma, 2 hafta önce yaptıkları telefon görüşmesinde Sudan’ın 6 haftalık kortizonlu iğne tedavisine başladığını ve günde 2 doz aldığını söylediğini, bu hafta yaptıkları görüşmede ise doktorun ilacın dozunu arttırdığını, bunun da hastalığının kötüye gittiği anlamına geldiğini aktardığının altını çizdi.
Yakınlarının cenazesine katılmasına izin verilmedi
9 ay içerisinde hem babasının, hem yeğenin hem de ablasının yaşamını yitirmesine rağmen Sudan’ın cenazelere katılmasına izin verilmediğini ve bu durumun da sağlığını etkilediğini vurgulayan Fatma, “Güvenlik nedeniyle babamın ve yeğenimin cenazesine katılmasına izin verilmedi. Son olarak ablam yaşamını yitirdiğinde tekrardan başvuruda bulunduk ama savcı, direk hayır diye cevap vererek ‘Ben cezayı vermişim, cezayı bozamam’ dedi” ifadelerini kullandı. Sudan’ın e-nabız sisteminden sonuçlarına baktıklarında raporlarında hastalığının yer aldığı ancak “Uzman bir doktorun görmesine gerek yoktur” ibaresinin başvurduklarını söyledi.
‘Karanlığın en yoğun olduğu an şafağın en yakın olduğu andır’
Fatma, tutsakların ailelerinden uzak cezaevlerinde tutulmasına ve yıllarca tutsak olan kişilere pişmanlığın dayatılmasına tepki gösterirken, şunları ekledi: “Abime de pişmanlık dayatıldı, 3 defa infazı yakıldı. ‘İyi halli değil’ diyorlar, neye göre iyi halli değil. En son Ağustos ayında Sudan’la görüş gerçekleştirdik. Aileler gidip görmesin diye uzak yerlere sürgün ediyorlar. Hem o hem biz yakın bir yere getirilmesi için kaç defa dilekçe verdik ama hepsi reddedildi. Bu şekilde ailelerin onlardan vazgeçmesini amaçlıyorlar. Başarılı olamayacaklar. Sonuna kadar gideceğiz. Ne olursa olsun bütün yolları deneyeceğiz. Asla pişman olmayacağız ve onları yarı yolda bırakmayarak direneceğiz. Onlar içeride o şartlarda pişmanlığı kabul etmiyorsa biz dışarıda mı yenilgiyi kabul ederek, onları bırakacağız? Halka çağrım hem cezaevindekileri hem Sayın Abdullah Öcalan'ı bırakmamaları, daha güçlü sahiplenmeleri. Karanlığın en yoğun olduğu an şafağın en yakın olduğu andır.”
‘Ceza üstüne ceza veriyorlar’
“Sudan benim için her şey” diyen annesi Gülistan Güven de cezaevine girmeden önce kızının hastalığının bulunmadığı ifade etti. Gülistan, “Ben kızımın bırakılmasını istiyorum. 10 yıldır kızımı görmüyorum. Ceza üstüne ceza veriyorlar. Kızım serbest bırakılsın tedavisini dışarıda yapalım. Allah bizim hakkımızı onlara bırakmasın” dedi.