'Yargının cezasızlık politikasından cesaret alıyorlar'
- 10:03 4 Ekim 2023
- Güncel
Zelal Tunç
WAN - Wan’da üniformalı erkek şiddetinin ilk kez yaşanmadığına işaret eden Star Kadın Derneği üyesi Rojbin Bor, yargının cezasızlık politikalarına dikkat çekerek, “Musa Orhan’a, Talip Korhan’a, Alparslan Akbudağ’a yönelik gereken yaptırım uygulanmış olsaydı bugün bu manzara ile karşılaşmayacaktık” dedi.
Wan’da 1 Ekim tarihinde kent merkezinde bulunan Maraş Caddesi’nde 6 uzman çavuşun kadınlara yönelik tacizine karşı yüzlerce yurttaş tepkisini dile getirdi. Üniformalı erkek şiddeti ve tacizinin ilk kez yaşanmadığı Wan’da, halk yaşananlara sessiz kalmadı. Çıkan arbede nedeniyle olay yerine gelen çok sayıda polis ise, önce halka yönelse de gördükleri tepkiye karşı uzman çavuşları kelepçeleyerek gözaltına almak zorunda kaldı. Uzman çavuşlar hakkında resmi herhangi bir işlemin yapılmadığı öğrenilirken, kentin valisi ve emniyet tarafından da konuya ilişkin bir açıklama yapılmadı.
Öte yandan yaşananları protesto etmek amacıyla dernek binası önünde açıklama yapmak isteyen STAR Kadın Derneği’nin açıklaması ise pankartta yer alan “üniformalı” kelimesi nedeniyle polislerce engellendi. Buna karşı kadınlar geri adım atmayarak açıklamayı tüm engelleme girişimlerine rağmen gerçekleştirdi.
Kurdistan’da yaşanan üniformalı erkek şiddeti, tacizi ve tecavüzünü, halka yönelik baskıyı, özel savaş politikalarının kentlerde yansıma biçimini ve açığa çıkan halkın öfkesini STAR Kadın Derneği üyesi Rojbin Bor ajansımıza değerlendirdi.
‘Yoldan geçen herhangi bir kadına yansımış durumda’
Uzun yıllardır kadına yönelik şiddetle mücadele alanında bulunduğunu kaydeden Rojbin, “Ülkede kadına yönelik şiddet sandığımızın çok çok ötesine gitmiş boyutta. Çok fazla form değiştirdi. Çok fazla şekil değiştirdi. Çok fazla biçim aldı” diyerek özel savaş politikalarına dikkat çekti. Özel savaş politikalarının yaşamın her alanında hissedildiğini belirten Rojbin, son olarak ise sokakta halkın içinde bile “kadınları taciz etme” boyutuna eriştiğini, bunun da cezasızlık politikalarından alınan cesaretten kaynaklandığını vurguladı. Rojbin, “Uzman çavuşların pratiğini bugün öğrenmiş değiliz, bugün görmüş değiliz, ilk defa tanıklık etmiş değiliz. Bununla ilgili sayısız örnek verebiliriz. Çoğumuzun bildiği, belki çoğumuzun ilk kez öğrendiği ve çocuğumuza yansımayan, belki kadın kurumu olarak bizlerin de hiç şahit olmadığı onlarca, yüzlerce olay bu şekilde yaşanıyor” dedi.
‘Kürt kadınlara ‘ganimet’ olarak bakıyorlar’
Kentte yaşanan tacizi ve halkın tepkisini değerlendiren Rojbin, “Yaşanan durumun yanlarına kar kalması ve son noktada bir cüret olarak yansıma biçimiydi. 2015 yılından bu yana kadına yönelik her türlü şiddet Kurdistan’da ‘üniformalı’ şiddet biçiminde yansıyor. Bir uzman çavuş ve korucu başının kızının evlenmesini kentin valisi ‘bizim terörle mücadelemiz artık budur’ şeklindeki açıklaması bu durumu özetleyen bir şey aslında. Yapılan şeyin hangi maksatla yapıldığını gösteren bir durumdur bu. Kürt kadınları dağıtılacak ‘mevzi’, çökertilecek ‘cephe’ yaklaşımıyla bir ‘savaş ganimeti, bir işgal ganimeti’ olarak görüyorlar” şeklinde konuştu.
‘Yargının cezasızlık politikaları…’
1 Ekim’de Wan’da yaşanan olayda 6 uzman çavuşun girdikleri bir lokantada kendilerini uzman çavuş olarak tanıttıklarını, lokantada huzursuzluk çıkardıklarını ve bu nedenle iş yeri sahibi ile çalışanları tarafından lokantadan kovulduklarını anlatan Rojbin, uzman çavuşların lokantadan çıktıktan sonra ise yoldan geçen kadınları sözlü ve fiziki tacize maruz bıraktığını kaydetti. Rojbin, devamında şu ifadelere yer verdi: “ ‘Biz uzman çavuşuz, silahımız var, üniformamız var’ diyerek korkutmaya çalışıyorlar ve ırkçı hakaretlerde bulunuyorlar. Bunun üzerine halk linç etmeye başlıyor. Tabi ki bizler toplumsal linci destekliyor değiliz ama faillerin korunmasından/aklanmasından dolayı açığa çıkan ve halkın kendi adaletini sağlama şeklinin yansımasıdır. Musa Orhan’a, Talip Korhan’a, Alparslan Akbudağa (Şirnex’te çocuğa istismarda bulunan ve suçüstü yakalanan uzman çavuş) ve daha onlarcasına yönelik gereken ceza yaptırımı uygulansaydı, bugün bu manzara ile karşılaşmayacaktık.”
‘Suç işlemekten çekinmiyorlar’
Kentte yaşanan durumu dernek önünde yapmak istedikleri bir açıklamayla protesto etmek istediklerini ancak bu kez de polislerce, “Üniformalı” ifadesinin yer alması nedeniyle pankartlarına el konulduğunu söyleyen Rojbin, “6-7 yıldır yapmak istediğimiz tüm açıklamalar vali tarafından keyfi bir şekilde engelleniyordu. Yıllardır ilk kez bir açıklamamıza valilik yasağı gelmedi ve ‘açıklama yapabilirsiniz’ dendi. Açıklamamızın bildirimine izin veren valinin ardından bu kez de o gün açıklamamızın etrafında abluka oluşturarak bekleyen polis tarafından engellenmeye çalışıldık. Pankarttaki üniformalı şiddeti bahane ederek engellenmeye çalışıldık. Bunun altında aslında hala faili koruyan bir durumun söz konusu olduğunu söyleyebiliriz. Tepkilerimiz üzerine bir buçuk saat sonra açıklamamızı yapabildik. Pankartımıza el konuldu. Yapılan hiçbir şiddet münferit değil aksine çok örgütlü bir biçimde gelişiyor. Çünkü cezasızlık zırhıyla kuşandılar. Gelinen aşamada her yerde çok rahat suç işleme pozisyonundalar ve bundan çekinmiyorlar” ifadelerini kullandı.
Kadınlara çağrı
Son olarak Rojbin, kadınlara özel savaş politikalarına karşı örgütlü mücadeleyi büyütme çağrısında bulunarak, “Öncelikle Kurdistan’da genç kadınlara seslenmek istiyorum. Üniformanın ‘romantizm’ tuzağına düşmeyelim. Üniformalıların bizlere karşı yaklaşımının Musa Orhan, Talip Korhan ve daha nicelerinde olduğu gibi bunların hepsinden ders çıkarmamız gerekiyor. Buna karşı bilinçli olmamız gerekir. Tüm bu saldırı, taciz, tecavüz ve şiddete karşı mücadelemizi yükselteceğiz” mesajını verdi.