Dokunduğu her kadında iz bıraktı...
- 09:21 3 Ekim 2023
- Güncel
Rojda Aydın
WAN - Nagihan Akarsel’in arkadaşı Akademisyen ve Jineoloji Akademisi üyesi Necibe Qeredaxi, “Dokunduğu her kadında iz bıraktı” diyerek anlatmaya başladığı Nagihan’ın çok bilgili olduğunu ve gün doğmadan uyandığını yazmaya başladığını söyledi.
Jineoloji Araştırma Merkezi üyesi akademisyen ve gazeteci Nagihan Akarsel, Güney Kurdistan’ın Silêmanî (Süleymaniye) kentinde evinin önünde uğradığı suikast sonucu 4 Ekim 2022’de katledildi. Katledilmesinin üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen katillerinin kim oldukları ve yargılanmalarıyla ilgili bir gelişme sağlanmadı. KDP ve MİT’in Sîlêmanî’de Kürt siyasetçilerin ve kişilerin katledilmesinde rol oynadığı birçok kez ortaya çıktı. Nagihan’ın katledilmesinde de KDP’nin failleri yakalamak için hiçbir çaba göstermemesi ve sessiz kalması, MİT’le ortak hareket ettiğini gözler önüne seriyor.
Güçlü bir kişiliğe sahip olan Nagihan, özellikle tarih, doğa, kadın doğası, geçmişi, kadınların kültür sanattaki yeri, Kürdistan’da ki destansı hikayeler üzerine araştırmalar yaparak, hayallerini gerçekleştirmek istiyordu. Kadın haberciliği ve Jineoloji üzerine önemli araştırmalar yapan Nagihan, uzun yıllardır Jineoloji çalışmaları kapsamında Sîlêmanî’de kalıyordu. Nagihan aynı zamanda bir süredir Sîlêmanî’de Jineoloji Akademisi’nin ve Kürdistan Kadın Kütüphanesi’nin kuruluşu için çalışmalar yürütüyordu. Bu çalışmalarıyla Kürdistan’da kadınlar üzerinde önemli etkiler bırakan Nagihan, kadınlara tarihi bir öncülüğü miras bıraktı.
Nagihan, kadın mücadelesine dair verdiği bir röportajda ise, “Bir kadın özgür düşünceye sahipse kendisi ve toplumun geleceği hakkında karar verebilir. Bir kadın kendini eğitirse kendini yönetebilir, toplumu yönetebilir ve toplumsal sorunları çözebilir. Bunun için kadının aklı özgür olsa bile iş alanında bir yönteminin olması gerekir” sözleriyle kadın özgürlüğüne dikkat çekiyor.
Nagihan’ın çalışma arkadaşlarından Akademisyen ve Jineoloji Akademisi üyesi Necibe Qeredaxi, Nagihan’ı ajansımıza anlattı.
"Nasıl ki bir çeşmeden su sürekli akıyorsa, Nagihan arkadaş da bilgi ve birikimleri açısından bir çeşme gibiydi. Her zaman dolu bir arkadaştı. Çevresindeki her şeye anlam verirdi."
* Nagihan ile çalışan herkes Nagihan’ın kişiliğinden söz ediyor. Size göre Nagihan nasıl biriydi? Yaşamı, çalışmaları ve ilişkileri nasıldı? Nagihan’ı nasıl anımsıyorsunuz?
Nagihan’ı yani Zilan’ı 2018 yılında bir program sebebiyle telefonda yaptığım görüşmeyle tanıdım. Hamburg’da bir müze projemiz vardı ve bu projede tarihsel ve ekolojik bir perspektife ihtiyacımız vardı. O dönem biz bu arayıştayken birçok kişi Nagihan’dan bahsetti ve onu önerdiler. Kadın tarihi ve Kürt tarihi yine Kürdistan ekolojisi üzerine derin bilgilere sahip olduğunu ve yaptığı araştırmaların olduğunu öğrendik. O dönem bir ziyaret için Güney’e gelmişti. Bir süre de Rojava’da kalmıştı. Efrîn, Şengal ve Êzidîlik üzerine de araştırmaları olmuştu. Bu nedenle de onun projeye katkıları olabileceği noktasında çok öneri geldi. Daha sonra bir kez telefonla bir kez de yüz yüze görüşmüştük proje için. O dönem çok yardımcı oldu ve görüşmeye cevap oldu. Daha sonra Avrupa’dan Kurdistan’a geldiğimde Güney’de birbirimizi yine gördük. Görüşmemiz çok güzel geçmişti. Bir kez daha Jineoloji çalışmalarının geliştirilmesi ve sosyolojik bir analiz çalışmasının yapılması üzerine görüşmelerimiz oldu. O dönem Güney’de bir çalışma başlamıştı ve birbirimizi tanımamız da Jineoloji alanında gelişti. Nagihan’ın yazılarını okuduğumda tarih, var olma ve her şeyi anlamlandırma fikrinin derinliğini görüyordum. Yazıları özellikle çok dikkatimi çekiyordu. Güney’de Jineoloji için önemli çalışmaların başladığını anlamıştım. Bu düşünce de çalışmalarda Nagihan arkadaşın olmasından kaynaklanıyordu.
Gün doğmadan uyanırdı
Bir diğer çalışması ve hedefi de kütüphaneydi. Kütüphane çalışması sürecinde Nagihan arkadaşın şehit düştüğü 4 Ekim 2022 tarihine kadar da beraber kaldık. Bu da bir buçuk seneyi buldu. Bu çalışmayı beraber yürüttük. Nagihan’ın kişiliği açısından onun bir kaynak, bir çeşme olduğunu söyleyebiliriz. Nasıl ki bir çeşmeden su sürekli akıyorsa, Nagihan arkadaş da bilgi ve birikimleri açısından bir çeşme gibiydi. Her zaman dolu bir arkadaştı. Çevresindeki her şeye anlam verirdi. Bir çiçeğe, kuru bir ota, insanlara ve bunun gibi her şeye bir anlam biçerdi. Yeni bir çalışmaya büyük bir ciddiyetle başlardı. O çalışmaya başlamak onun için her gün yeni bir güne başlamak gibiydi. Bu özellikleriyle de benim çok dikkatimi çekerdi. Her gün sabah erkenden uyanırdı. Daha gün doğmadan o uyanırdı. Toplumumuz ve özellikle Êzidî halkının çokça söz ettiği ‘güneşten önce doğmak’ söylemi Nagihan için bir felsefe gibiydi ve bunu her gün yapardı. Sabah uyanınca mutlaka yazı yazardı ve her zaman kitap ya da önemli yazılar varsa açıp okurdu. Değerlendirme, araştırma kitaplarını çok okurdu. Çevresine de kitap önerilerinde bulunurdu. Mesela Güney’de halk bazı inançlara çok uzak ve bunlardan biri de Yarsani inancı ve kültürüydü. Nagihan, büyük bir merakla bu kültüre yaklaşıyordu ve çok araştırıyordu. Üzerine tartışmalar yürütüyordu. Yarsani kültüründen kadınlarla görüşmeler yapıyordu, köylerini ziyaret ediyordu. Öykülerini ve inançlarını dinliyordu. Biz de Nagihan sayesinde Yarsani inancını ve kültürünü tanıdık. Bunun gibi bize tanıttığı çok inanç ve kültür oldu.
Nagihan’ın dut sevgisi…
Nagihan yaşamın içindeki her canlıya büyük bir ilgi gösterirdi. Her dala, yaprağa bir ilgisi vardı. Sabahları kütüphaneye gittiğimizde bahçemizde bulunan dut ağacına dokunur, yapraklarını okşardı. Dutu çok severdi. Çevresine karşı o kadar pozitif bir duygusu vardı ki negatifliğe yer kalmıyordu. Bazen onu bu nedenden dolayı eleştirirdik. ‘Her şeye karşı bu kadar pozitif olma, negatif şeyleri de gör ve karşısında savunmada ol’ derdik. Ama onun tüm yaşamı hayatındaki her şeye pozitif ve ilgiyle yaklaşmak üzerineydi. Bir gün kütüphanedeki perdenin rengi üzerine bile uzun uzun düşündü. Özel ve güzel bir kişiliği olan, yaşamda her şeye karşı açık olan ve eleştiriyi de açık yapan biriydi. Üstü kapalı eleştiri asla yapmazdı. Eleştiri yapsa da karşısındaki kişiye karşı sevgisini de göstermeyi ihmal etmezdi. Jineoloji’ye dair yayınlanan yazılarının ‘Hakikat Yolcusu Nagihan Akarsel’ kitabında toplanması ve bunu da Kürtçe’ye çevirmek benim için büyük bir şeref oldu. Çevirdiğim her satırda Nagihan’ın derinliğini biraz daha keşfettim. Her şeyin derin anlamını bu kitapta görebiliyordum.
"Annesiyle olan anılarından çok bahsederdi. Annesi onun yanında tutmayı çok istemiş ve o kadar herkesle iletişimi güçlüymüş ki o köyden çıkınca arkasından resmen bütün köy yas kurmuş. Nagihan arkadaşın köyü çok kuru ve ağaçsızmış. Nagihan yeşilliği ve doğayı çok sevdiği için annesi bütün gücüyle köyü yeşillendirmeye çalışmış."
* Beraberken en çok size nelerden bahsederdi? İçinde kalan bir şey var mıydı? En çok neyi özlerdi ya da en çok ne yapmayı severdi? Onu en çok güldüren, mutlu eden ya da en çok üzen konular nelerdi?
Beraber kolektif yaptığımız çalışmalardan ve bu çalışmaların karşılığını alabilmekten çok keyif alırdı. O gülünce herkes keyif alırdı. Bir çalışma yaptığımızda ‘Böyle bir çalışma yapmışız gidelim bir yemek yiyelim, bir çay içelim. Attığımız adımı kutlayalım üzerine tartışalım’ diyordu. Kolektif çalışmaktan çok keyif alırdı. Bir kadın bir hikaye anlattığında bunu anlamlandırabildiğinde bundan çok keyif alıyordu. Birilerinin yaşam hikayelerini dinlemek Nagihan arkadaş için yeni bir yazmak için ilham kaynağı oluyordu. O hikayeye yoğunlaşır, düşünür, anlamlandırır ve değerlendirirdi. Bir yazısında yaşça büyük bir erkeğin yaşamından söz ediyordu ve bu çok dikkatimi çekmişti.
Birbirimizle çok anımızı paylaştık. Cezaevi anılarından çok söz ederdi. Bunları anlattığında şakayla anlatır ve gülerdi. Annesiyle olan anılarından çok bahsederdi. Annesi onun yanında tutmayı çok istemiş ve o kadar herkesle iletişimi güçlüymüş ki o köyden çıkınca arkasından resmen bütün köy yas kurmuş. Nagihan arkadaşın köyü çok kuru ve ağaçsızmış. Nagihan yeşilliği ve doğayı çok sevdiği için annesi bütün gücüyle köyü yeşillendirmeye çalışmış. Bunun için büyük bir çaba göstermiş. Nagihan ‘cezaevinden çıkınca köye gittiğimde bir de baktım ki köy yemyeşil olmuş, her yerde ağaçlar’ diye anlatmıştı. Annesinin bu çabasına çok büyük bir anlam ve kıymet biçiyordu. Her zaman bahsederdi. Annesine yardım edenlerden de hep bahsederdi. Her bir gencin katılımı, her bir gencin öğrenmesi ve gelişmesi Nagihan arkadaşta büyük bir anı bırakmıştı. Özellikle Efrîn’e gidişi onu çok etkilemişti ve sürekli sanki daha önce hiç anlatmamış gibi hep baştan Efrîn anılarını anlatırdı. Bu deneyimi onu çok mutlu etmişti. Efrîn arkeolojisi ve coğrafyası onu çok etkilemişti. Şengal’e gidişi ve Jineoloji Akademisi’nden arkadaşlarla yürüttüğü tartışmalar, görüş alışverişi onda etki bırakan ve mutlu eden süreçlerden biriydi. Efrîn’de kadınların özel çalışmaları, dillerini konuşma şekilleri, kültürleri de etkilemişti Nagihan’ı. Hatta bir video kaydetmişti. Bir anne erkeklerin onları anlamaması için kadınlarla aralarında özel bir konuşma dili geliştirdiklerinden söz ediyordu. Bunun üzerine tartışmalar yürütmüştük ve dünyanın birçok yerinde kadınların böyle yöntemler kullandığını belirtmiştik. Güneyde çok daha fazla anıları vardı.
Destansı hikayeleri araştırıyordu
Jineoloji Akademisi’nde Kurdistan’da destansı aşk hikayelerinin arşivleri bulunuyor. Üzerine yapılmış tartışma yazıları da var. Yine Mitolojik hikayeler de yer alıyor. Yine Kurdistan tarihindeki savaşlarını bir arşivi var. Bunların hepsinde destansı aşk hikayelerinin trajik sonlanmasına ilişkin araştırma yapıyordu. Hewreman’a giderek orada bu hikayeleri araştırmıştı. Bir anneyle konuşarak Hewreman’da ‘nasıl hikayeler var’ diyor. Anne de ‘burada aşk hikayesi yok çünkü burada yaşamın kendisi zaten bir aşk ve sevgidir’ diye yanıtlıyor. Nagihan arkadaş her zaman bundan bahsederdi. Bir yazısında da bu hikayesine yer vermişti. Bunun kuşkusuz anlamlandırmaktan geldiğini söylemişti.
Nagihan arkadaşın en sevdiği şeylerden biri de duttu. Her pazara gittiğimizde dut isterdi. Bir yerden bir yere giderken de arabayı durdurur yoldan mutlaka dut alırdı. Evde her zaman dut bulunurdu çünkü çok severdi.
"Söylerler ki Bilge insanların çok fazla konuşmaya ihtiyacı yoktur. Daha çok ihtiyaçlara göre adım atarlar. Hayatın bize açıkladığı bu nokta çok önemli. Nagihan en çok sorunları derinliğine tespit etmesiyle etrafına etki ediyordu. Sorunları tespit ederken beraberinde çözüm yolunu da sunuyordu."
*Kişiliği hayata ve çalışmalara nasıl bir etkide bulunuyordu? Bilgilerini hayatın bir parçası haline getirirken nasıl pratize ediyordu?
Önder Apo’nun düşünce, söylem ve eylem üzerine bir sözü var. Nagihan arkadaş ise düşündüklerini söyler, aynı zamanda söylediklerini pratiğe dökerdi. Örneğin bulunduğu ortamda bir şey paylaşacaksa, o ortamın gereksinimlerine göre hareket ederdi. Daha çok dinlerdi. Nagihan arkadaşın dinleyebilme özelliği çok güçlüydü. Beraber başka bir yere gittiğimizde ona az konuştuğunu söylerdim. O da ‘Güney Kürdistan’da daha çok dinleyebilmeliyiz. Çünkü insanlarımız çok kırılmış, Güney’de birçok umut bitirilmiş. Bu yüzden de daha çok onları ve hikayelerini dinlemeliyiz’ derdi. Bu özelliği çok dikkat çekiciydi. Bu yanı etrafını da çok etkiliyordu. Söylerler ki Bilge insanların çok fazla konuşmaya ihtiyacı yoktur. Daha çok ihtiyaçlara göre adım atarlar. Hayatın bize açıkladığı bu nokta çok önemli. Nagihan en çok sorunları derinliğine tespit etmesiyle etrafına etki ediyordu. Sorunları tespit ederken beraberinde çözüm yolunu da sunuyordu. Yani insanlara sorunlara yaklaşım düzeyini ve çözüm perspektifi oluşturmanın önemini kavratıyordu. Düşünün bir insan sadece diğer insanların çantasının gözlerine bakarak bir şeyler anlayabilsin. Sadece dinleyerek insanların özelliklerini, sorunlarını ve ihtiyaçlarını tespit edip ona göre yaklaşabilsin. Nagihan’ın şehadetinden sonra bu oradaki insanları çok etkiledi. Nagihan arkadaş bazen konuşmazdı, sadece bir gülüşle veya derin bir bakışla bir çalışma üzerinde etkisini gösterebilirdi. Buradan bir sanatçı onun açtığı sergiye katılıp röportaj vermişti. Sanatçı arkadaşla dil olarak yeterince anlaşamamışlarsa da Nagihan’ın bir kaç cümlesi, samimi gülümseyişi yetmişti etkilemeye. Röportajda gördük ki o sanatçı büyük bir istek ve sevgiyle onun eserlerine yaklaşmış.
Bu fikir, söylem ve eylem birlikteliği insanlarda azalmış. Ama bu özellik Nagihan şahsında çok güçlüydü.
"İkinci proje ise ‘Xwebun’du. Özellikle Kürt kadın sanatçılar varlıklarına nasıl bakıyorlar, varlıkları açısından nasıl bir arayıştalar üzerineydi. Bu proje 2021 yılı kış mevsiminde başladı ve 2022 baharına kadar devam etti. Bu projenin devamını getiriyoruz. Diğer projemiz de Güney’de Jineoloji Akademisi çalışmalarıydı."
* Yarım kalan ve ya yapmayı planladığınız farklı projeleriniz var mıydı?
Güneyde jineoloji perspektifiyle sanatçıların yaşamlarına bakışları ve ya yaşam arayışlarına ilişkin bir projeye başlamıştık. Nagihan arkadaş büyük bir heyecanla başlamıştı ancak sonucunu göremedi. Şu an bu proje halen devam ediyor. İkinci projemiz ise şu an tartışma aşamasında. Jineoloji perspektifini Nagihan’dan dinlediğimizde ezber konuşmadığını anlayabiliyorduk. Aklına koyduğu şeye inanırdı ve onu yapmak için büyük çaba gösterirdi. Ben bir buçuk sene onun kadın, kültür sanat, doğa ve topluma yaklaşımına yakından tanık olmuştum. Şu an Güney’de 3 önemli çalışmamız var ve bu çalışmalar dünyada da ses getirdi. Bunlardan biri dört parça Kurdistan’da ve Kurdistan’ın dışında yaşayan Kürt kadınlar için bir kütüphane oluşturmaktı. Nagihan’ın projesi olan ‘Kürt Kadınları Kütüphane, Arşiv ve Araştırma Merkezi’, Sîlêmanî’de açıldı. Proje kapsamında Kürt kadınların tarihten bu yana yazılı, sözlü, mitolojik, şiirsel, dengbeji ile çizimsel olan eserlerin yanı sıra dünyada kadınların oluşturduğu eserlerin gelecek nesillere aktarılması için çalışmalar yürütülüyor. Kürt kadınların sadece yazılı değil, görsel, işitsel eserlerin toplanıp, korunacağı bir arşiv ve hafıza merkezi olmayı hedefliyor. Proje için yürütülen tartışmalarda Nagihan arkadaşın söylemleri projenin daha çok derinleşmesine ve somut bir şekilde ortaya çıkmasına vesile oluyordu. İkinci proje ise ‘Xwebun’du. Özellikle Kürt kadın sanatçılar varlıklarına nasıl bakıyorlar, varlıkları açısından nasıl bir arayıştalar üzerineydi. Bu proje 2021 yılı kış mevsiminde başladı ve 2022 baharına kadar devam etti. Bu çok önemli bir çalışmaydı ve Güney'den 7, Kurdistan’dan bir kadın sanatçı projeye dahil oldu. Xwebun projesi kadın sanatı ve arayışları açısından ikinci projemizdi. Bu projenin devamını getiriyoruz. Diğer projemiz de Güney’de Jineoloji Akademisi çalışmalarıydı. Bu üç proje ve çalışma devam ediyor. Xwebun projesi Kürt kadın sanatçıları içindi. Sadece Güney'deki kadın sanatçılar üzerinden gitmemesi gerektiğine dair bir tartışma da var. Dört parçadan ve dışarıdan kadın sanatçıların dahil olması gereken bir proje olduğu konusunda fikir alışverişindeyiz. Bu çok kapsamlı ve geniş bir proje. Bu proje konusunda fazla bilgi veremiyorum. Çünkü tartışmalarımız hala devam ediyor. Ancak önemli olduğunu söylemek gerekiyor. Belki önümüzdeki süreçte konuyla ilgili daha detaylı ve kapsamlı bilgiler paylaşabiliriz.
* Nagihan Akarsel, yaşamı ve yaklaşımlarıyla Güney’de kadınlar üzerinde nasıl bir etki yarattı? Güneyli kadınlar onunla ilgili ne düşünüyorlar, duyguları neler?
Güney’de akademi çalışmaları başladığında kısa bir sürede ses getirdi. Uzun bir süredir Güney’de kadın çalışmaları yürütülüyor. Siyaset, ekonomi, kültür sanat ve gazetecilik alanından tutun aklınıza gelebilecek her alanda kadınların örgütlülüğü ve kadın inisiyatifleri var. Yine ayrı ve farklı farklı kadın kurumları var. Kadınların farklı alanlardan bu çalışmalara ve alanlara katılımı var. Nagihan arkadaşımızın ilmek ilmek çalışmalarını ördüğü ve uğrunda canını verdiği bu proje adım adım oluşturulmaya devam ediyor. Bu da kadınlar açısından büyük başarıların önünü açtı. Projede yer alan kadınlar umudu oluşturma kültürü, kendi gerçekliğine varma konusunda çok büyük değişimler yaşadı. Kütüphane kadınlara büyük bir umut oldu. Elbette şunu unutmamak gerekiyor, kütüphane Jineoloji ve ‘jin jiyan azadi’ felsefesi üzerine inşa edildi. Nagihan arkadaşın bu çalışmadaki rolü oldukça büyüktü. Bu çalışma kadınlarda umut yarattı. Bugüne kadar çok çalışma yürütülmüştü ancak siyasete, erkek zihniyetine bu denli stratejik bir etki yaratan bir çalışma daha önce yürütülmemişti. Elbette çok fazla çalışma vardı ama kadın gücüne daha çok yedek yaklaşımı söz konusuydu. Kadının statüsü, gücü ve potansiyeli, Jineoloji çalışmaları sayesinde açığa çıktı ve toplumu nasıl değiştirebileceği görüldü. Demokratik ve toplumsal devrimin inşasında bu çalışmanın önemi görüldü. Nagihan arkadaşın hedef alınmasının temelinde de bu vardı. Bu öncülüğü ortadan kaldırmak istediler. Toplumun değişmesini istemediler. Düşman direkt Nagihan arkadaşın toplumdaki rolünü, çalışmalarını, projelerini hedef aldı. Çünkü projeler ve çalışmalar, kadın örgütlülüğünde stratejik hamlelerimiz kadınların potansiyeline kavuşmasının önünü açmıştı. Bu çalışmanın kolektif yürütülmesi için büyük çabamız olmuştu.
Nagihan her kadında etki bırakıyordu
Birlikte çalıştık ve özellikle Lozan’ın yüzüncü yılı için kadınlarla birçok görüşmeler sağlamıştık. Bu çalışmalarla kadınların da birbiriyle temas etmesini sağlamıştık. Birçok ülkeden birçok kadınla görüşmeler yapılmıştı. Bu çalışma sadece kütüphane için kitap ve arşiv toplamakla sınırlı değildi. Projede yer alan kadınlar umudu oluşturma kültürü, kendi gerçekliğine varma konusunda çok büyük değişimler yaşadı. Sadece Kürtçe’nin lehçelerinde olan eserleri ya da Ortadoğu’da konuşulan diğer dillerde ki eserleri değil tüm dünyada kadınların oluşturduğu eserleri toplamayı hedefledik. Öte yandan Kürt kadınların felsefe, şiir, roman, öykü, araştırma, analiz alanında farklı dillerde yazdığı kitaplara ulaşarak onları bir araya getirmek en büyük hedefimizdi. Toplumun demokratik değişimi, hafızanın ve ya arşivin oluşturulması, Kurdistan için tarihsel ve toplumsal bir öneme sahipti. Bu nedenle atılan adımlar ruhlarına, inançlarına etkide bulundu. Birçok kadında ‘biz de bu çalışmayı yapabiliriz’ inancı büyüdü. Kanada, Avrupa, Amerika, Avustralya gibi birçok ülkeden kadınlar tarih, fotoğraf, kitap, resim gibi arşivlerini bizimle paylaştı. Nagihan’ın kurduğu iletişimler, çalışmaları, temasları her kadında iz bırakıyordu, her kadında etki yaratıyordu ve bu etki kadınların bu çalışmaları sahiplenmesine yol açıyordu.
‘Jin, jiyan, azadi’ devrimi
Güney ve Rojava’da zihniyet değişim ve dönüşümü için büyük adımlar atıldı. Bu adımlar dünyada etki yaratan adımlar oldu. Son süreçte Rojhilat’ta ‘jin, jiyan, azadî’ devrimi ve felsefesi büyük bir etkileşim yarattı. Kurdistan işgalcileri kadınların öncülük potansiyelinden ve hafızasından her zaman korkmuştur ve saldırmıştır. Bu nedenle de erkek egemen zihniyet, işgalci devletler kadının öncülüğünden ve hafızasından korkuyor. Bu nedenle bu kütüphane çalışmasının, projesinin kadınlar üzerinde çok daha büyük etkiler yarattığını söyleyebiliriz. Ve bu daha başlangıç.
Nagihan için kampanya
Uluslararası alanda da çalışmaların hazırlıkları ve devam etmesi için önemli adımlar atılıyor ve güzel bir sahiplenme var. Nagihan arkadaşın şehadet yıldönümüne doğru gidiyoruz. Entelektüel, milletvekili, siyasetçi, akademisyen ve yazar hem Kürt hem Kürt olmayan uluslararası alandan yüzlerce kadın bir kampanya başlattı. Çok önemli ve güzel bir kampanya oldu. Nagihan arkadaşın davası için adalet talep eden birçok kadın uluslararası alanda bu kampanyayı imzaladı ve ses verdi. Katillerinin yargılanmasını ve adaletin sağlanmasını bekleyen binlerce kadın davanın takipçisi. Toplanan imzaların etki yaratacağına inanıyoruz.
* Nagihan’ın kütüphane hayaline Güneyli kadınlar nasıl sahip çıktı, çıkıyor?
Güneyli kadınlar Nagihan arkadaşın şehadetinin ardından tepkilerini de duygularını da çok net gösterdiler. Büyük bir sahiplenme oldu ama bunun yeterli olmadığının da farkındayız. Bunun özeleştirisini de vermek gerekiyor. Tabi bunu da unutmamalıyız, Güney’de tüm işgallere rağmen kadınlar alanlara inerek, Nagihan için tek ses oldu ve ilk defa kadınlar Güney’de bir cenazeyi omuzlarına aldı. Bu Güney’de tüm kadınlarda büyük etki yarattı. Erkek egemen zihniyete sahip olan bu sistem kadınların cenazeleri taşımasına bile karşı çıkıyordu. Aslında baktığımız zaman Nagihan arkadaş yaşarken de şehit düştükten sonra da erkek egemen sistemin koymuş olduğu kodları ortadan kaldırmayı başardı. Çünkü şu an bize dayatılan tarih biz kadınların tarihi değildir. Bundan kaynaklı kadınlar her yerde Nagihan’ın oluşturduğu tarihe bakarak, kendilerine yeni bir yol çizmeyi hedefliyor. Güney’de o zihniyet kalıbı yıkıldı ve bu kadınlarla büyük bir güç kattı. Kadınlar hem kendi hayallerine hem de Nagihan’ın hayallerine sahip çıktılar. Jineoloji Akademisi Nagihan’ın bir kitabını çevirdi. Bu kitap okunduğunda ve yayıldığında Güney’de çok daha büyük bir kitle Nagihan’ı tanıyacak ve fikirlerine sahip çıkacak.
* Nagihan’ı katledenlerle ilgili ve davaya dair bir gelişme var mı?
Aslında bu konuyla ilgili bir bilgi veremem. Çünkü yetkili kişiler bununla ilgili bize hiçbir bilgi vermediler ve vermemeye devam ediyorlar. Uluslararası alanda toplanan bu imzalarla belki hukuksal açıdan bir gelişme olmasının önü açılır. Katillerinin yargılanmasının ve arkasındaki güçlerin açığa çıkması önemlidir. Adalet yerini bulmalıdır. Nagihan’ın davası için adalet istiyoruz. Adalet ve özgürlük yoksa yaşam da yoktur. İşgal altında her gün saldırılarla yüz yüze, karşı karşıya kalıyoruz. Bu nedenle Nagihan’ın davasına sahip çıkmak tüm kadınların haklarına sahip çıkmaktır. Saldırı sadece Nagihan’a değildi, Nagihan şahsında tüm kadınlara ve yaymaya çalıştığımız özgürlük perspektifineydi. Adalet yerini bulana ve katiller yargılanana kadar mücadelemiz sürecek. Nagihan arkadaşın hayallerine sahip çıkacağız ve hayata geçireceğiz. Hem Nagihan’ın hem de tüm özgürlük şehitlerimizin hayalleri için mücadele edeceğiz. Bu bizim için bir sözdür.