Yeşil Sol Parti Eşsözcüleri: Deprem bölgesinde verilen sözler yerine getirilmedi
- 11:05 27 Eylül 2023
- Güncel
ANKARA - Deprem bölgesine yaptıkları ziyaretlere dair gözlemlerini paylaşan Yeşil Sol Parti Eşsözcüleri Çiğdem Kılıçgün Uçar ve İbrahim Akın, depremin üzerinden 7 ay geçmesine rağmen yurttaşların, insanlık dışı bir yaşam ile karşı karşıya kaldıklarına dikkat çekti. Eşsözcüler, iktidarın seçim sürecinde deprem bölgesine dair verdiği sözlerini de yerine getirmediğini ekledi.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Eşsözcüleri Çiğdem Kılıçgün Uçar ve İbrahim Akın 18-21 Eylül tarihlerinde deprem bölgesine yaptıkları ziyaretlere ilişkin Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genel Merkezinde basın toplantısı düzenledi.
‘Olanaklar seçim malzemesine dönüştürüldü’
18-21 Eylül tarihlerinde Semsûr, Meletî, Mereş ve Hatay’ı milletvekilleriyle ziyaret ettiklerini söyleyen Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Aslında Türkiye'de mevcut iktidarlar ve önceki iktidarların her birisi ne yazık ki depremle ilgili gereken hassasiyeti önemi ve tedbiri alan pozisyonda hiçbir zaman olmadı. İktidarların genel olarak aklı deprem öncesine dönük değil de depremden sonra yani, afetten sonra yapılacaklar üzerine daha çok akıl yürüten bir pozisyonda. Ama bizim deprem bölgesinde gördüğümüz tabloda deprem sonrasında da aslında iktidarın devlet olanaklarının oraya götürmek yerine bir seçim malzemesine dönüştürdüğünü gördük” dedi.
‘Hak sahipliği belirsizliği devam ediyor’
Genel seçimlerde iktidarın deprem üzerinden vaatlerde bulunduğunu, ancak depremin üzerinden 7 ay geçmesine ve seçimin bitmesine rağmen iktidarın verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmediğini kaydeden Çiğdem, “Deprem bölgesinde acılar halen çok taze ve yapılması gereken en asgari şeylerin bile yapılmadığına tanıklık ettik. Kısaca tabloya dair birkaç şey söylemek isterim; halkımız halen konteynerde, bazı köylerde konteyner de yok. Çadırlarda yaşıyorlar. AFAD konteynerleri adil bir şekilde dağıtmadığı gibi kendisinden konteyner almayanlara da banyo, tuvalet gibi ihtiyaçları ne yazık ki vermekten imtina etmiş durumda. Biliyorsunuz bir hak sahipliği başvurusu vardı. Özellikle evi ağır hasarlı olanlara ilgili başvurular bitti ama hak sahipliği başvurusu yapan insanların ne zaman evlerine kavuşacağı konusunda da belirsizlik devam ediyor. İnsanlar çok sıcak bir yazı ne yazık ki kalabalık aileler biçiminde o küçücük konteynerlerde geçirmek zorunda kaldı. Yaza gösterdikleri tahammülü kış için göstermeleri çok mümkün gözükmüyor” diye belirtti.
‘Enkazların çoğu hala kaldırılmamış’
Deprem bölgesindeki elektrik faturalarına da dikkat çeken Çiğdem şöyle konuştu: “Deprem bölgesinde yaşayan insanlar 200-300 liralık elektrik faturalarının bin liraya vurduğu bir durumla karşı karşıyalar ki deprem bölgesinde yaşayan birçok insanımız da geçim sıkıntısıyla baş başa bırakıldı. Özellikle çiftçiler, ürünlerini hem satış hem de paraya dönüştürme konusunda çok ciddi zorluklar çekti. Enkazlar kaldırılmamış. İhalenin verildiği şirketler paraya dönüştürdükleri demirleri almakla birlikte geri kalan malzemelerine ne yazık ki şehir ortasında, mahalle ortasında bırakarak şehri terk etmiş durumdalar. Bizim açımızdan önemli olan aslında depremle ilgili olarak kalıcı bir önlem ve tedbir hatta bir deprem yönetmeliğinin acilen oluşturulması. Geçtiğimiz haftalarda grup başkan vekillerimiz aracılığıyla kamuoyuna bir açıklama yapıp depremle ilgili olarak Meclis'i toplantıya çağırdık, ancak toplantı gerçekleşmedi. Hem Meclis'te bir komisyonun kurulması önümüzde acil bir görev olarak duruyor hem de unutturulmaya çalışılan depremle ilgili nasıl ilk gün deprem bölgesinde dayanışmayı kurduysak bundan sonra da aslında bu dayanışmanın büyümesi ve gelişmesi için elimizden geleni yapmakla birlikte iktidarı ve devletin bütün mekanizmalarına bir lütuf olarak sunduğu deprem sonrası yaralarının sarılması meselesinde zorlayacak pozisyonda olmaya devam edeceğiz.”
‘Yapılan inşaatlar risk altında’
Ardından söz alan Yeşil Sol Parti Eşsözcüsü İbrahim Akın ise, genel seçimlerden sonra deprem bölgesinde durumun hiç değişmediğine vurgu yaptı. İnsanların insanlık dışı bir yaşamla karşı karşıya kaldıklarını dile getiren İbrahim, “Bizim gördüğümüz en temel sorun, deprem yönetmeliği eskisi gibi devam ediyor. 99 sonrası yapılan yönetmenliğe göre inşaat yapılmaya devam ediliyor. Bu şu demek; örneğin iki yıl önce bir yıl önce yapılan inşaatlar sonrası yapılan binaların aynı yönetmeliğe göre yapılmış olması yeniden yıkılacak ve insanlarımızın altında kalması anlamına geliyor. Hatay’da bilim insanlarına sorduk, neden böyle yapılıyor diye? Verilen cevap şu: ‘Deprem sonrası bu bölgede yaşanan bütün sorunları sorumluluğunu hükümet almak istiyor.’ Yönetmenlik değiştiği zaman zaman yeraltı etütleri yapılan inşaatlarda hayatını kaybeden insanların sorumluluğunu alacaklar. O yüzden yönetmeliği değiştirmiyorlar. Şu anda TOKİ ve AFAD’ın bu yönetmenlikle yaptığı inşaatlar risk altındadır. Deprem yönetmenliği değiştirilmeden yapılacak her inşaat problemlidir ve insanlarımızın yeniden mezarı haline gelebilir” ifadelerini kullandı.
İktidara görevini yerine getirme çağrısı
Yurttaşların elektrik, su gibi zorunlu giderlerinin karşılanması gerektiğini vurgulayan İbrahim konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: "Bu konu, devletin kamusal olarak görevidir ve yapması gerekiyor. Oranın desteklenmesi gerekiyor. Orada çalışan memurların, doktorların orada kalmasının koşulları yaratılmalıdır, acilen binaların yapılması gerekiyor. Sağlık hizmetlerinin sürdürülmesi lazım. Asbest meselesi ortak bir mesele ve oradaki herkes için ortak bir risk haline gelmiş durumda. Sağlık Bakanlığı acil bir şekilde bu meseleye çözüm üretmeli. Bu bakımdan Sağlık Bakanlığı'nı göreve çağırıyoruz. İnsanlar hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. Bu mücadeleye özellikle tarım alanında Tarım ve Orman Bakanlığı'nın destek vermesi gerekiyor. Aksine oradaki insanların yaşamını devam ettirme olanakları kalmamıştır. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz. OHAL gereklerini yerine getirmeyen iktidar oraya destek vermesi gerekiyor. Bunun çalışmalarının yapılması gerekiyor.
Toplanan paralar nereye gidiyor?
Depremle ilgili bütün toplumun ödediği vergilerden toplanan para nereye gidiyor. Ulusal ve uluslararası alanda yoğun destek alındığı biliniyor bunlar depremle ilgili nasıl kullanılıyor bu kadar insanlarımız destek alamadığı halde bu desteklerin nereye gittiğini bir kez daha soruyoruz. Bunu halkımız da soruyor. Bu vesileyle deprem meselesinin takipçisi olacağımızı birlikte mücadele edeceğimizi belirtiyoruz. Orada hayata tutunmaya çalışan insanlarımızın desteklenmesi gerekiyor. Eğer bu insanlarımız desteklenmezse insanlarımızın ölüme terk edildiğini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bütün yurttaşlarımızı bu konuda duyarlı olmaya, yetkilileri sorumlu olmaya davet ediyoruz. Yeşil Sol Parti olarak meselenin takipçisi olacağımızı belirtmek isterim.”