Cizîr’de özel savaş politikalarının çoklu boyutu
- 09:01 21 Eylül 2023
- Güncel
ŞIRNEX - Cizîr’de özel savaş politikalarının boyutları üzerine mikrofon uzattığımız kadınlar, özel savaş politikalarının her boyutuna dair değerlendirmelerde bulundu. Kadınlardan Zeynep Yıldırım, “Sahipsiziz. Önderimiz hapiste. O yüzden bunları yaşıyoruz. Kürt olarak bizi hedef gösteriyorlar, yok etmeye çalışıyorlar. Dilimizi yok etmeye çalışıyorlar. Hiçbir hakkımızı tanımıyorlar. Aramızda ihanetçiler olduğu sürece öyle olmaya devam edecek” dedi.
Kapsamı giderek derinleşen “özel savaş”, yurttaşları birçok boyutuyla etkilemeye devam ediyor. Özel savaş politikalarının her haliyle yaşandığı Kurdistan’da ise durum çok daha derin. Şirnex’in (Şırnak) Cizîr (Cizre) ilçesi de özel savaş uygulamalarını birçok haliyle yaşayan yerlerden biri. 14 Aralık 2015'te ilan edilen ve 2 Mart 2016'da sona eren 79 günlük sokağa çıkma yasakları sırasında 177'si üç ayrı binanın bodrum katında olmak üzere toplam 288 kişi katledilmişti. Bu tarihin ardından çok sayıda saldırının hedefi haline gelen Cizîr’de demografik yapının değiştirilmesinden, kültürel değişime kadar çok sayıda politika uygulandı. Yasağın sona ermesinin ardından kent merkezinde birçok karakol inşa edilirken, şehrin herhangi bir sokağında polis, asker veya korucu ile karşılaşmak mümkün.
Özel savaş politikalarının sokakta yürüyen herhangi bir insan üzerindeki etkilerini gözlemlemek için mikrofon uzattığımız her bir insanın farklı ama aynı zamanda ortak bir hikayesinin olması, bu politikaların kapsamını gözler önüne seriyor.
Mikrofon uzattığımız orta yaşlı bir kadının kameraya konuşmak istemese de, “Eşim tezkeresini almasına birkaç gün kala askerde öldü. Bize intihar ettiğini söylediler ama inanmadık, öldürdüler” sözleri ile başka bir kadının “Henüz 18 yaşına gelmemiş oğlumu askerler işkence ile gözaltına aldılar. Bize her gün zulmediyorlar” ifadeleri Kurdistan’da Kürtler üzerinden yürütülen özel savaş politikalarını özetliyor. Mikrofon uzattığımız her 3 kadından birinin devlet ve yürüttüğü politikalar sonucunda bir yakınını kaybetmesi, baskıya maruz kalması özel savaş politikalarının çoklu boyutlarını açığa çıkarıyor.
Tacizden tecavüze, çocuk istismarından kadın katliamına, ajanlaştırmadan devşirilmeye, katliamdan baskıya kadar özel savaş politikalarının tüm yönleriyle yaşandığı Cizîr’de mikrofonumuza konuşan kadınlar ve yanıtları şu şekilde:
‘Asker ve polisler buradaki kadınların cahil olduklarını zannediyor’
İşçi olan Şilan Aybi: En çok rahatsızlık duyduğum şey kız çocuklarının baskı altında olması. Özgür yetiştirilmiyoruz. Kürt olmak, Kürt ailede yaşamak çok güzel. Tek sorun kısıtlanıyoruz. Burası küçük bir yer olduğu için insanları daha çabuk etkilemeye çalışıyorlar. Kızları daha çabuk kandırıyorlar. Onlar asker ve polis oldukları için buradaki kadınların cahil olduklarını zannediyor. Bu nedenle tecavüz ve istismar yaşanabiliyor. Bunları çok duyuyorum. Kadınlar bunlara karşı birlik olmalı. Kadınlar özgüvenli olmalı ve güçlü olmalılar. Bazen dışarı çıktığımda korkuyorum. Özellikle geceleri araba içinde serseriler sokaklarda geziyor. Ve kadınları arabaya almak istiyorlar. Her kadın kendini savunmasını bilmeli ve bilinçlenmeli.
‘Her gün barış olsun diye dua ediyoruz’
Fehime Tapu: Her gün barış olsun diye dua ediyoruz. Cezaevindeki tutsakların çıkması için dua ediyoruz. Yoksul olduğumuz için yardım edemiyoruz. Bir yakınımız 35 yıldır cezaevinde ve tahliyesini sürekli erteliyorlar. Hiçbir şey yapmamasına rağmen yıllardır cezaevinde. Üzülüyoruz ama elimizden bir şey gelmiyor.
‘Cezaevinde yaşananlar kanıksanmamalı’
Öğrenci Fatma Okuşluk: Yoldan geçerken yol kenarlarında bulunan kahvehanelerden çok rahatsız oluyorum. Oradan geçerken iki defa düşünmek zorunda kalıyorum ve yolumu değiştirmek durumunda kalıyorum bazen. Erkeklerin rahatsız edici bakışlarıyla karşılaşıyorum. Bizim burada, yaşanan olaylardan olsa gerek sürekli bir örtbas durumu var. Yaşanan durumları saklamak veya örtbas etmek doğru değil. Kadınların taciz, tecavüz durumunda sessiz kalmaması ve mutlaka şikayet etmeleri gerekiyor. Kadınlar susmamalı. Burada ‘ayıp’ gözüyle bakıyorlar ama öyle değil, öyle bakılmamalı. Cezaevlerinde gerçekleşen durumlardan haberimiz olmuyor. Oradaki her şey devlet tarafından gerçekleştirildiği için haberdar olamıyoruz. Şiddet bir çözüm getirmiyor. Cezaevinde herhangi bir akrabanız olmadığı müddetçe içerde yaşananlardan haberdar olmuyorsunuz. Cezaevinde yaşananlar kanıksanmamalı. İnsanlar da bu konuda çok bilgi sahibi değil.
‘Tecavüz olayları normalleştirilmeye çalışılıyor’
Ev emekçisi Sibel Kuçkun: Hakkari’de de böyle tecavüzler yaşandı. Artık aileler çocuklarını üniversiteye bile göndermeye korkuyor. Başka yere gittiğimizde Kürt olduğumuzu söylemeye korkuyoruz. Çünkü katledilebiliriz. Çocuklarımızı sokağa göndermeye korkuyoruz, güvenmiyoruz. Bunlar artık normal görünüyor. Ama normal görülmemeli. Tecavüz olayları normalleştirilmeye çalışılıyor. Bunlara karşı durmak gerek. Polisler tarafından gerçekleştirilen tecavüz vakaları çok fazla. Ya da baskı ile biber gazları ve saldırılarla insanları korkutmaya çalışıyorlar. Örneğin cezaevlerinde tutsaklar işkence altında tutuluyor. Bölgemizde yaşanan işkencelerin kabul edilmemesi lazım ve tepki gösterilmesi lazım.
‘Türk askeri sürekli saldırıyor bize’
Ev emekçisi Emine Karatay: Bize karşı büyük haksızlıklar yapılıyor. İşkence altındayız. Çocuklarım çalışmak için Irak’a gidiyor. Önceki gece Silopya’ya askeri noktada rehin tutmuşlar arabasıyla onu Irak’a gittiği için. Kaçakçılıktan gözaltına aldılar, tutukladılar. Oğlum daha 18 yaşında değil. Bize karşı çok haksızlık yapılıyor. Çok sayıda rahatsızlığımız var. Bizi evlerimizde bile barındırmıyorlar, rahat bırakmıyorlar. Türk askeri sürekli saldırıyor bize, bizi rahat bırakmıyorlar. Başka bir oğlum askere gitti elinden ameliyat olduğu için iki aylığına eve gönderdiler ve ‘Git kolunu iyileştir ve yine gel. Askerliğinden tek bir gün düşmeyecek’ dediler. Antalya’da 450 bin TL’ye ameliyat olabileceğini söylediler ama buna verecek paramız da yok. Eşimin iki kardeşi şehit düştü. Biri Cizîr sokağa çıkma yasakları sırasında cenazeleri almak için mahalleye girdiği sırada katledilen Hamdin Poçal, diğeri de 25 yıllık gerillaydı. Ailemizden kaynaklı bize ayrıca zulmediyorlar. Yasak sırasında 3 ay boyunca tanklar altındaydık ve insanlar bizi ihbar ediyordu.
‘Cizre’miz sahipsizlikten bu hale geldi’
Emine Dalmış: Cizîr’de her şey var. Ölüm, katliam, tecavüz her şey var. Cizre’miz sahipsizlikten bu hale geldi. Herkes boyun eğiyor ve kendi kafasına göre takılıyor. Polisler bizi rahatsız ediyor. Biber gazı atıyorlar. Sahipsiz bırakıldığımız için bu haldeyiz. Artık her şey yaşanıyor burada. Çobansız kalmış sürü gibiyiz. Herkesin bunlara karşı ses çıkarması gerekiyor. Başka türlü bunlar son bulamaz.
‘Önderimiz hapiste o yüzden bunları yaşıyoruz’
Ev emekçisi Zeynep Yıldırım: Sahipsiziz. Önderimiz hapiste. O yüzden bunları yaşıyoruz. Haksızlığa maruz kalıyoruz. Önderimiz irademizdir. Kürt olarak bizi hedef gösteriyorlar, yok etmeye çalışıyorlar. Dilimizi yok etmeye çalışıyorlar. Hiçbir hakkımızı tanımıyorlar. Bizi, varlığımızı inkar ediyorlar. Aramızda ihanetçiler olduğu sürece öyle olmaya devam edecek. Birlik olunmalı.
‘Barzani’yi lanetliyorum’
Esmer Tunç: İki gün önce Jîna Emînî’nin katledilişinin yıldönümüydü. Kadınlar ve Kürtler üzerindeki baskı çok yoğun. Bizler Jîna’nın, Beritanların, Zilanların kardeşiyiz. Bizler de yüreği yanan anneleriz. Nereye kadar üzerimizdeki bu zulüm böyle devam edecek. Bizler de insan gibi muamele görmek istiyoruz. Annelerin yüreği yanmasın istiyoruz. 4 bin annenin yüreği yanıyor. Çocuklarımız ne yapmış? Hırsızlık yapmamışlar, kötü bir şey yapmamışlar. Zaten bunları yapanlara ceza verilmiyor ama siyasi tutsaklara müebbet veriliyor. Bu kanunları lanetliyorum. Biz gördük, yaşadık başka kimse yaşamasın istiyoruz. Barzani’yi lanetliyorum. Ben Kürdüm demesin. Erdoğan’a Kurdistan toprağını teslim ediyor. Barzani rüşvet yiyor ve Erdoğan’ın arkadaşıdır. Ona yönelik kinim devletten daha fazla. Yaşadıklarımı kimse yaşamasın istiyorum.