Kürt kadınlar yıllardır ‘hesap vereceksiniz’ diyor

  • 09:02 14 Eylül 2023
  • Güncel
 
Nazlıcan Nujin Yıldız 
 
WAN - DTK Eşbaşkanı Leyla Güven hakkında “AKP-MHP hesap verecek” ve “Hesap vermeleri için direneceğiz” ifadeleri nedeniyle “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” iddiasıyla dava açılmasına tepki gösteren siyasetçiler, Leyla Güven şahsında kadınlardan intikam alınmak istendiğini vurguladı. 
 
Elazığ Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven hakkında “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” iddiasıyla dava açıldı. Şirnex’in Silopiya (Silopi) ilçesinde 18 Aralık 2020’de yaptığı konuşma nedeniyle Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı iddianame hazırladı. “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” iddiasıyla hazırlanan iddianame, Silopi 3’üncü Asliye Ceza Mahkemesince kabul edildi. Bu durumu ajansımıza değerlendiren siyasetçi kadınlar, Leyla Güven’e açılan davanın, kadınlara yönelik baskı ve sindirme politikalarından kaynaklı olduğunu belirterek Kürt kadın siyasetçilerin duruşunun AKP-MHP iktidarına korku saldığını vurguladı.
 
‘Açılan soruşturma kadına yönelik baskı politikasından kaynaklı’
 
Leyla’ya açılan soruşturmanın tamamıyla Kürt kadın özgürlük mücadelesine yapılan baskı politikasından kaynaklı olduğunu belirten Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Wan İl Eşbaşkanı Şengül Polat, Türkiye’deki tüm kadınların şahsında bir mücadele yürütüldüğünü ifade ederek, “Kadınların mevcut durumda özgürlüğünden tutalım, yaşadığı şiddet ortamından tutalım, baskısından hiçleştirilmesine kadar Leyla Güven şahsında verilen ceza bir bütünen Kürt kadınların tamamına verilen bir cezadır. Aslında kadın özgürlük mücadelesinin temsili olan bir isim Leyla Güven. Mevcut yargıyı görüyoruz. Taciz, tecavüzlerle yargılanan isimlerin birkaç ay yatıp çıkmasından tutalım, kadın katillerinin ceza almadığı politikalardan tutalım birebir hepsi birbiriyle bağlantılı” dedi. 
 
‘Devam eden tecride karşı ilk adımı Kürt kadınlar atıyor’
 
Tecride karşı sesini yükseltenlerin, alanlara çıkanların Kürt kadınlar olduğunu söyleyen Şengül, tecrit politikalarını kabul etmeyen ve tecride karşı eylemsellikler açığa çıkaran bir kadın özgürlük mücadelesi olduğunu sözlerine ekledi. Şengül, Leyla’nın 2019 yılında başlattığı açlık grevi sonrası daha çok hedef haline geldiğini kaydederek, “Öncülük misyonunu açığa çıkardı. Kürt kadınların şahsında boyun eğmeyen, yapılan tüm haksızlıklara, hukuksuzluklara rağmen sesini yükselten bir Kürt kadın gerçekliği açığa çıktı. Açlık grevleri sürecinde onlarca insan canından oldu. Bugün hala devam eden tecrit politikalarına karşı yine ilk adımı atan Kürt kadınlardır. Çünkü tecrit politikası sadece Sayın Abdullah Öcalan üzerinden yürütülen bir politika değildir. Bir bütünen Kürt halkının tamamına, cezaevlerinden, siyasi alanlara ve tüm alana yayılmış bir tecrit gerçekliği var. Tecridin İmralı’dan başlayıp bütün halklar üzerine yayılmış bir hakikati var” ifadelerini kullandı. 
 
‘Siyasetçiler cezalandırılmak isteniyor’
 
Kadınların açığa çıkardığı mücadelenin, toplumun tamamına yayılan bir mücadele halini aldığını vurgulayan Şengül, bu mücadelede öncülüğü kadınların yürüttüğünü ve böylelikle toplumun tamamını kendi içine çeken bir mücadele hattının açığa çıktığını söyledi. Şengül, “Bunun üzerinden Leyla Güven şahsında Kürt kadın siyasal hareketinde yer alan kadınların cezalandırılması diye adlandırabiliriz. Mücadelesini her zaman kaldığı yerden devam ettiren bir Kürt kadın gerçeği var. Bugün de alanlarda öncü misyonunu yürüten Kürt kadınlardır. Hiçbir zaman boyun eğme, sinme gibi bir şey açığa çıkmamıştır, bundan sonra da çıkmayacak. Baskılar arttıkça kadınların mücadelesi daha da güçleniyor.  Bu yüzyılın kadın yüzyılı olduğunu iddia eden bir mücadele var. Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganıyla başkaldıran kadınlar açığa çıktı” diye belirtti.
 
Kürt kadın hareketinden güç alan kadın isyanı
 
Kürt kadın hareketinden güç alan bir kadın isyanı gerçekliğinin olduğuna dikkat çeken Şengül, son olarak şu ifadelere yer verdi: “Rojava’dan, Rojhilat’a, Batı ülkelerinden her alana yayılmış bir kadın mücadelesi var. Bastırma ve sindirme politikaları zayıflatmıyor, daha çok güçlendirerek, daha yeni yöntemler açığa çıkararak eril zihniyete karşı kendisini örgütleyen, sahalarda olan bir kadın gerçekliği açığa çıkıyor. Yaşamı var eden kadınlar, yaşam alanının dışına itilemez.”
 
‘Kürt kadınların duruşu AKP-MHP iktidarına korku salıyor’
 
Kürt halkının siyasetteki mücadelesinin çok büyük ve eşsiz bir mücadele olduğunu dile getiren Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Wan İl Eşsözcüsü Gönül Uzunay ise, özelde bu mücadele içerisinde, Kürt kadın mücadelesinin ilk sıralarda yerini aldığını belirtti. Gönül, “Son süreçte Sayın Leyla Güven’in duruşu tüm Kürt siyasetçi kadınların duruşu ve sembolü oldu. Demokrasi ve barış isteyen herkesi savundu. Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecride karşı Leyla Güven’in başlattığı yaklaşık 200 gün süren açlık grevi, Rojava, Kurdistan ve Türkiye’de yankı buldu. Bu mücadeleyle Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit az da olsa kalktı ve bir diyalog gerçekleşti. Leyla Güven’in duruşunun şahsında, Kürt kadınların duruşu, kadını yok ederek kendilerini var eden AKP-MHP iktidarına bir korku saldı. Bu sefer de yargıyı kullanarak Kürt siyasetçiler üzerinde ve özelde Kürt kadınlar üzerinde baskı uyguluyorlar” sözlerini kullandı. 
 
‘Kürt siyasetçilerin açıklamaları suç sayılıyor’
 
Kürt siyasetçilerin her açıklamasının suç olarak görüldüğüne işaret eden Gönül, açıklamalarda söylenen bazı kelimelerin mahkeme kararlarıyla suç olmadığı söylenmesine rağmen bu kararın tanınmadığını ve açıklamalarda yer alan kimi sözlerin, yeni dosyalar açmak için kullanıldığını ifade etti. Gönül, “Önceki süreçte de Leyla Güven’e bir soruşturma açılmıştı. Bu soruşturma Sayın Abdullah Öcalan’a, ‘Sayın’ dediği için açılmıştı. Ama herkes de biliyor ki Yargıtay bunu söylemenin suç olmadığına karar vermişti. Yine Leyla Güven’in önceki süreçlerde yaptığı bir konuşmasında halkı kin ve düşmanlığa teşvik ettiği söyleniyor. Leyla Güven konuşmasında ‘Hesap verecekler’ diyor. Zaten Kürt halkı ve Kürt kadınlar olarak biz yıllardır bu iktidarın hesap vereceğini söylüyoruz. Çünkü insana karşı işlenilen suçlar, kadınlara, çocuklara karşı işlenilen suçlar, şehirlerimizde yürütülen özel savaş politikaları elbette hesapsız kalmayacak” dedi.
 
‘Kürtlerin örgütlülüğü kriminalize ediliyor’
 
Faşizmin ölüm ve tutuklamalarla ayakta durduğunu dile getiren Gönül, her gün Kürt siyasetçilerin tutuklandığını, demokrasinin ve Kürtlerin örgütlülüğünün kriminalize edilmek istendiğinin altını çizdi. Gönül şöyle devam etti: “Hiçbir zaman başaramadılar çünkü siyasetçilerin, Kürt kadınların ve Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesinde rol almak isteyen kadınların duruşundan kaynaklı başaramadılar. Bu faşizme büyük korku saldı. Sayın Leyla Güven’in milletvekilliği düşürüldü ve cezaevine girdi yine de ‘ben buradayım’ dedi. Bu duruş çok kutsal bir duruştu. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Leyla Güven, 21’inci yüzyılda siyasetçiler arasında önemli bir noktada yer alıyor.”
 
‘Amaç Leyla Güven şahsında kadınlardan intikam almak’
 
Açılan soruşturmalarla Leyla şahsında kadınlardan ve barış isteyen halklardan intikam alınmak istendiğinin söyleyen Gönül son olarak, “Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit belki de son yıllarda daha da ağırlaştı ama 25 yıldır sürüyor ve komplonun da yıldönümüne yaklaşıyoruz. Yine de başaramadılar. Bu saldırılarla sistem başarıya ulaşmak istiyor ama Leyla Güven’in duruşu bunu bozuyor. Biz Kürt kadın siyasetçiler olarak yerimizi aldık. Elbette bu duruş bizde de bir inanç ortaya çıkarıyor. Ne yaparlarsa yapsınlar bu duruşumuz hiçbir zaman bozulmayacak” diye konuştu.