700'üncü haftada Cumartesi Anneleri'ne destek eylemleri

  • 14:53 25 Ağustos 2018
  • Güncel
HABER MERKEZİ - Cumartesi Anneleri'nin Galatasaray Meydanı'nda yaptıkları eylemin 700'üncü haftaya girmesi nedeniyle birçok merkezde açıklamalar yapılarak, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" denildi. 
 
Kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı'nda toplanan Cumartesi Anneleri'nin 700'üncü haftası dolayısıyla birçok merkezde açıklamalar düzenlendi. Başta İstanbul olmak üzere, Ankara, Van, Diyarbakır, Batman, Adana, Malatya, İzmir ve daha bir çok kentte yapılan açıklamalarla Cumartesi Anneleri'nin 700'üncü eyleminde talepler yinelendi. 
 
Van
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi Feqîye Teyran Parkı'nda basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya İHD Van Şube yöneticilerinin yanı sıra Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van milletvekilleri Bedia Özgökçe, Tayip Temel, Murat Sarısaç, HDP ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) il, ilçe örgütleri de katıldı. 
 
İlk olarak söz alan İHD Van Şube Yönetim Kurulu üyesi Servet Ertak, 1992 yılında gözaltında kaybedilen Mehmet Ali Ertak'ın akıbetini sordu. Mehmet Ali'nin eşi Emine Ertak da, 90'lardan bu yana arayışlarının sürdüğünü belirterek, sonuna kadar mücadelelerini sürdüreceklerini kaydetti. Emine'nin konuşmasının ardından oturma eylemine geçildi.
 
'Vazgeçmeyeceğiz'
 
Daha sonra İHD Van Şube Yönetim Kurulu üyesi Özlem Altun basın açıklamasını okudu. Özlem, devletin bugüne kadar gözaltında kaybedilenlerin akıbetini açığa çıkaracak ve onları kaybedenlerin yargı önünde hesap vermesini sağlayacak bir adalet sistemini devreye sokmadığını belirtti. Özlem devamında şunları kaydetti: "İnsanlık onurunu hedef alan bu suçun cezasız bırakılmaması için herkesi sorumluluğunu yerine getirmeye çağırıyoruz. Gözaltında kayıplara karşı mücadele eden bizler hakikat adına adalet adına vicdan ve insanlık onuru adına mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Kayıplarımızı unutmayacağız. Gözaltında kaybedilen insanlarımızı aramaktan vazgeçmeyeceğiz. Umudun direncin inancın ve haklılığın gücüyle sürdürdüğümüz bu mücadelenin kazananı biz olacağız. 700 hafta önceki talebimizi tekrarlıyoruz: Kayıplar bulunsun failler yargılansın!"
 
Ankara
 
Cumartesi Anneleri'nin 700'üncü hafta eylemine destek vermek amacıyla İnsan Hakları Derneği Ankara Şube önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamaya HDP milletvekilleri Kemal Bülbül ve Kemal Peköz, İHD Ankara Şube yöneticileri, demokratik kurum temsilcileri,  gazeteci Hüseyin Aykol, hasta tutsak yakınları ve çok sayıda yurttaş katıldı.
 
'Direniş 700'üncü haftasında'
 
Açıklamada  "700 haftadır adalet arıyorum" pankartı açılırken, çeşitli tarihlerde gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. Açıklamayı İHD Ankara Şube yöneticisi avukat Saliha Şahin okudu. 700. haftadır devam eden Cumartesi Anneleri (insanları) eylemi vesilesiyle zorla kaybedilen kişileri unutmadıklarını belirten Saliha, "Türkiye'de güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındıktan sonra varlığı inkar edilen ve kendilerinden bir daha haber alınamayan insanların aileleri ve insan hakları savunucuları olarak, 'kayıpların bulunması ve adaletin sağlanması' talebiyle başlattığımız barışçıl direniş bugün 700. haftasında" diye konuştu. 
 
'Kaybedenlerin cezalandırılmasını istiyoruz'
 
Aileler ve insan hakları savunucuları olarak 700 haftadır, her Cumartesi saat 12.00'de Galatasaray Meydanı'nda gözaltında kaybedilen yüzlerce insanın fotoğraflarının taşındığı eylemin, Türkiye'nin en uzun eylemi olduğuna dikkat çeken Saliha, "Yıllar içerisinde Cumartesi Anneleri/İnsanları etkinliği Diyarbakır, Batman, Urfa, Cizre vb. yerlerde de düzenlenmiştir.700 haftadır, gözaltına alındıktan sonra varlığı inkar edilen insanlarımıza ne olduğunu soruyor, onları kaybedenlerin adil bir yargılama faaliyeti sonucunda cezalandırılmasını istiyoruz" diye belirtti.
 
Saliha, şöyle devam etti: "Umutsuzluğa, korkuya, yılgınlığa yer yok; bunlar kaybetmenin ilk basamaklarıdır diye haykırdık sessizliğimizle.700. haftamız vesilesiyle bir kez daha ilan ediyoruz: Gözaltında kayıplara karşı mücadele yürüten bizler, hakikat adına, adalet adına, vicdan ve insanlık onuru adına mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Kayıplarımızı unutmayacağız. Gözaltında kaybedilen insanlarımızı aramaktan vazgeçmeyeceğiz."
 
Saliha, son olarak zorla kaybedilenlere ilişkin taleplerini ise şu şekilde sıraladı: 
 
"* Zorla kaybedilenlerin akıbeti ortaya çıkarılmalı
 
* Fail ve sorumlular yargı önünde hesap vermeli,
 
* Devlet gözaltında kaybetme suçundaki sorumluluğunu kabul etmeli,
 
* Gözaltında kaybetme suçunun fail ve sorumlularını koruyan cezasızlığa son verilmeli; adalet sağlanmalı,
 
* Gözaltında kaybetme fiilinin insanlığa karşı işlenen suç olarak düzenlenmesine, önlenmesine ve cezalandırılmasına yönelik yasal düzenlemeler yapılmalı ki bir daha asla hiç kimse gözaltında kaybedilmesin,
 
* Türkiye Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme'yi imzalamalı, onaylamalı ve uygulamalı.
 
* Türkiye Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni Kuran Roma Statüsü'ne taraf olmalı."
 
Diyarbakır
 
Diyarbakır'da ise İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde eylem gerçekleştirildi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun ve dernek üyeleri, HDP Diyarbakır milletvekilleri Remziye Tosun, Semra Güzel, Saliha Aydeniz, Selçuk Mızraklı, Dersim Dağ, HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, HDP Mardin Milletvekili Pero Dündar, HDP Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş'ın yanı sıra DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk ve kayıp yakınları katıldı.
 
Eylemde ilk olarak Cumartesi Anneleri'nin eylemlerinin 700'üncü haftası nedeniyle açıklama yapıldı. İHD Şube Başkanı Abdullah Zeytun tarafından kısa bir açıklama yapıldı. Abdullah, hakikatlerin ortaya çıkarılması için Galatasaray Meydan'ında 700'üncü haftada bir araya gelmek isteyen Cumartesi Anneleri'ne yönelik saldırıda bir çok kişinin gözaltına alındığını belirtti. Abdullah, "Bizler bu durumu protesto ediyoruz ve buradaki herkesi bir dakikalık alkış eylemine davet ediyoruz" dedi.  
 
Alkışlarla Cumartesi Anneleri'ne destek mesajlarının gönderildiği eylemin devamında söz alan DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk ise, "Kayıp yakınlarına ve ailelerine söyleyin, kayıp yakınlarına cevap verin! Neden cevap vermiyorsunuz. Çünkü biz Kürt halkıyız. Devlet biz Kürtlere hesap vermeyiz diyor "diye kaydetti. 
 
Eylemde ayrıca bu hafta 1994 yılında Şırnak'ın Güçlükonak beldesinde kaybedilen Ahmet Şen'in hikayesine yer verildi. Ahmet'in kaybedilişini anlatan Abdullah, Ahmet ve ailesinin havan topu saldırıları nedeniyle bir mağaraya taşındığını bir gün sonrasında ise eşyalarının yakıldığını söyledi. Abdullah, "Bu olaydan 7-8 gün sonra M.K ve G.K  isimli şahıslarla Ahmet camiden alınıp karakola götürülüyor. Daha sonra gözaltına alınan M.K. ve G.K. serbest bırakılırken, Ahmet'in Diyarbakır'dan istendiği söylenerek bulunduğu Bulmuşlar köyü karakoluna götürülüyor ve bir daha kendisinden haber alınamıyor" 
 
Batman
 
İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınlarının, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" eylemine, OHAL ve Batman Valiliği'nin "güvenlik" gerekçesiyle iki yıldır ara verilmişti. Aranın ardından kayıp yakınları ve İHD yöneticileri, eylemin 404'üncü haftası için bugün Gülistan Caddesi'ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. Eyleme, kayıp yakınları, insan hakkı savunucuları, İHD Batman Şube Eşbaşkanı Devran Yıldız, HDP Milletvekilleri Feleknas Uca, Mehmet Rüştü Tiryaki ve çok sayıda kişi katıldı. Eylemde, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" yazısı ile kayıpların fotoğraflarının yer aldığı pankart açıldı. Eylemde, Diyarbakır'ın Sur ilçesi tarihi Dört Ayaklı Minare önünde katledilen ve bugüne kadar failleri bulunmayan Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin fotoğrafı da taşındı. 
 
'Taleplerimizden vazgeçmiyoruz'
 
Eylemde konuşan İHD Batman Şubesi Eşbaşkanı Devran Yıldız, 2 yıl sonra kayıpların akıbetini sormak amacıyla yeniden alanlarda olduklarına ifade ederek, kayıpların akıbetini ve faillerin yargılanması taleplerinden hiçbir zaman vazgeçmediklerini söyledi. İki yıl sonra sokakta olmalarının, Cumartesi Anneleri'nin Galatasaray Lisesi önündeki eylemin 700'üncü haftasına denk gelmesinin özel bir anlamı olduğunu kaydeden Devran, "Cumartesi Anneleri her hafta sokakta ve çocuklarının akıbetini soruyor. Bugün ise anti demokratik bir uygulama ile çocuklarının akıbetinin sorulmasına izin verilmedi. Bu anti demokratik uygulamayı kınıyoruz" diye konuştu. 
 
'Cezasızlığa son verilmeli' 
 
İHD yöneticilerinden Zeki Tangüner de haftanın basın açıklamasını okudu. Cumartesi Anneleri eyleminin Diyarbakır, Batman, Cizre, Urfa'ya ilham olduğunu söyleyen Zeki, şunları kaydetti: "700 haftadır, gözaltına alındıktan sonra varlığı inkar edilen insanlarımıza ne olduğunu soruyor, onları kaybedenlerin adil bir yargılama faaliyeti sonucunda cezalandırılmasını istiyoruz. Fail ve sorumlular yargı önünde hesap verilmeli. Devlet gözaltında kaybetme suçundaki sorumluluğunu kabul etmeli. Gözaltında kaybetme suçunun fail ve sorumlularını koruyan cezasızlığa son verilmeli; adalet sağlanmalı. Türkiye Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşmeyi imzalamalı, onaylamalı ve uygulamalı."
 
Konuşmaların ardından kayıp yakınları, 5 dakikalık oturma eylemi yaptı.
 
Adana
 
İHD Adana Şubesi de Cumartesi Anneleri'nin eylemine destek olmak amacıyla Abidin Dino Parkı'nda bir araya geldi.  "Zaman aşımı katille çalışıyor", "Failler belli kayıp nerede" ve "Cezasızlığa adalet son verir" dövizlerinin taşındığı eyleme, siyasi parti temsilcilerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı.
 
Eylemde konuşan İHD Adana Şube Yöneticisi Zelal Demiray, 27 Mayıs 1995'te başlayan ve 700 haftadır devam eden Cumartesi Anneleri vesilesiyle zorla kaybedilen kişileri andı. 700 haftadır gözaltına alındıktan sonra varlığı inkar edilen insanlara ne olduğunu sorduklarını söyleyen Zelal, onları kaybedenlerin adil bir yargılama faaliyeti sonucunda cezalandırılmasını istedi.
 
Ardından kitle oturma eyleminde geçti. Burada söz alan Adana'da katledilen Azadiya Welat gazetesinin dağıtımcısı Kadri Bağdu'nun eşi Şemse Bağdu, eşinin faillerinin bulunarak yargı önüne çıkartılmasını talep etti. Artık kimsenin ölmesini istemediklerini söyleyen Şemse, "Bu zulümden vazgeçin. Bizler kimsenin ölmesini istemiyoruz. Artık barış olmasını istiyorum. Gözaltında kaybedilenlerin ve eşimi öldürenlerin ceza almasını istiyorum" dedi. 
 
Malatya
 
İHD Malatya Şubesi de Cumartesi Anneleri'nin 700'üncü haftasındaki eylemlerine ilişkin basın açıklaması düzenledi. Yapılan açıklamayı hak savunucuları adına İHD Malatya Şube Başkanı Gönül Öztüroğlu okudu. Cumartesi İnsanlarının 700 haftadır Galatasaray Meydanı'nda bir araya gelerek yakınlarının akıbetini sorduğunu hatırlatan Gönül, "Taleplerimiz açık ve net: Zorla kaybedilenlerin akıbeti ortaya çıkarılmalı, fail ve sorumlular yargı önünde hesap verilmeli, devlet gözaltında kaybetme suçundaki sorumluluğunu kabul etmeli,Türkiye Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme'yi imzalamalı, onaylamalı ve uygulamalı. Türkiye Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni Kuran Roma Statüsü'ne taraf olmalı" ifadelerine yer verdi.
 
Gönül son olarak da "Umudun, direncin, inancın ve haklılığın gücüyle mücadelenin kazananı biz olacağız!700 hafta önceki talebimizi tekrarlıyoruz: Kayıplar Bulunsun, Failler Yargı Önünde Hesap Versin! Adalet arayışımız sonuç alıncaya kadar devam edecektir" dedi.
 
İzmir
 
İHD İzmir Şubesi de "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" şiarı ile 27 Mayıs 1995'te başlattığı eyleminin 700'üncü haftasında yine Eski Sümerbank önünde oturma eylemi düzenledi. Açıklamaya demokratik kitle örgütleri, HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, HDP yönetimi ve bileşenleri ve çok sayıda yurttaş katıldı.
 
Galatasaray'da yapılan gözaltıları kınayarak konuşmasına başlayan İHD İzmir yönetiminden Ahmet Çiçek, 27 Mayıs 1995'te Galatasaray Meydanında başlayan ve 13 yıldır süren eylemin bu gün neredeyse bütün şubelere yayıldığını söyledi. Yargı başta olmak üzere devletin bütün kurumlarının yurttaşın değil iktidarın hizmetinde olduğunu hukuksuzluğu ve adaletsizliği keyfiliği beraberinde getirdiğini ifade eden Ahmet, bu durumun faillerin ortaya çıkarılıp yargılanmasındaki en büyük engel olduğunu belirtti. 
 
Ardından İzmir Barış Anneleri adına söz alan Perihan Kortak, Kürtçe yaptığı konuşmasında annelerin yasını tutacakları bir mezar istediklerini belirterek, "Biz ne gerillanın, ne askerlerin annelerinin yüreğinin yanmasını istiyoruz. Biz barış için her cumartesi bir araya geliyoruz. Bu yapılanlar ne İslamiyet'e ne de insanlığa yakışır. Bu nasıl Müslümanlıktır. Biz sadece çocuklarımızın kemiklerini istiyoruz. Yasını tutacak bir mezar istiyoruz" dedi. 
 
Daha sonra THİV yönetiminden Coşkun Üsteci, HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın yakını Hüsniye Ocak da söz alarak birer konuşma yaptı. 
 
Eylem Konak Pier'den denize karanfil atma ile son buldu.
 
Balıkesir
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Balıkesir Şubesi Altınoluk Meydanında 700. haftadır devam eden Cumartesi Anneleri eylemi için bir araya geldi. Birçok demokratik kitle örgütü, parti ve yurttaşın gerçekleştirdiği eylemde açıklamayı İHD İzmir Şube Üyesi Ayşe Yılmaz okudu. Gözaltına alındıktan sonra varlığı inkar edilen insanlara ne olduğunu soran Ayşe, kaybedenlerin adil bir yargılama faaliyeti sonucunda cezalandırılmasını istediklerini söyledi.
 
Devletin kaybedilmelerde sorumluluğu olanların yargı önünde hesap vermesini sağlayacak bir adalet sistemini devreye sokmadığını söyleyen Ayşe, “Devletin gücünü sınırlayacak, yurttaşın hak ve özgürlüklerini koruyacak hukuk kurumlarının yokluğu taleplerimizin karşılıksız kalmasına, hakikati bilme ve adalete ulaşma hakkımızın ihlal edilmesine neden oldu” dedi.
 
Ayşe, İHD olarak kaybedilenlere ilişkin taleplerini şu şekilde sıraladı:
 
* Zorla kaybedilenlerin akıbeti ortaya çıkarılmalı,
 
* Fail ve sorumlular yargı önünde hesap vermeli,
 
* Devlet gözaltında kaybetme suçundaki sorumluluğunu kabul etmeli,
 
* Gözaltında kaybetme suçunun fail ve sorumlularını koruyan cezasızlığa son verilmeli; adalet sağlanmalı,
 
* Gözaltında kaybetme fiilinin insanlığa karşı işlenen suç olarak düzenlenmesine, önlenmesine ve cezalandırılmasına yönelik yasal düzenlemeler yapılmalı ki bir daha asla hiç kimse gözaltında kaybedilmesin,
 
* Türkiye Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme’yi imzalamalı, onaylamalı ve uygulamalı.
 
* Türkiye Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni Kuran Roma Statüsü'ne taraf olmalı.
 
İktidarların, inkar, baskı ve şiddet politikaları ile toplumu duyarsızlığa, suskunluğa sürüklemek istediğini söyleyen Ayşe, “700. haftamız vesilesiyle hatırlatmak isteriz ki, güvenlik güçlerinin işlediği suçlarda gerçeğin gizli tutulması, bu suçların faillerinin cezasızlık zırhıyla korunması yalnız mağdurların sorunu değil, temel bir hukuk, demokrasi ve insan hakları sorunudur. Hakikati inkar eden, failleri hukukun üstünde tutarak cezasız bırakan devlet politikası, ülkenin demokrasiye, hukukun üstünlüğüne ve barışa gidecek yolu üzerinde barikat kuruyor. Bu barikatı aşmak için mücadele etmek yurttaşlık görevidir” dedi.