1 Eylül Dünya Barış Günü mitingine katılım çağrısı
- 13:22 16 Ağustos 2018
- Güncel
İSTANBUL - 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle 2 Eylül Pazar günü Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda yapılacak miting öncesi tertip komitesi yaptığı açıklamada, katılım çağrısında bulundu.
1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle 2 Eylül Pazar günü saat 15.00'de Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda gerçekleşecek miting öncesi tertip komitesi tarafından basın açıklaması gerçekleştirildi. Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Beyoğlu Şubesi'nde gerçekleşen açıklamaya, Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Kamu Emekçileri Sendikalar Konfederasyonu (KESK), İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Emek Partisi (EMEP), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ile Yeşil Sol ve daha birçok demokratik kitle örgütü katıldı. Açıklama, tertip komitesi adına KESK üyesi Erdal Üzer tarafından yapıldı.
'Tüm iktidarlar kriz sarmalının bir parçası'
Açıklamada, giderek çoğalan savaşın iç savaş sarmalına girmiş devletsel ve bölgesel sıcak çatışma alanlarına dikkat çekilerek, halkların birbirine düşmanlaştırıldığı kaydedildi. Sivil katliamcılık, linç kültürü ve işkencenin yaygınlaştığının ifade edildiği açıklamada, kentlerin tarihi dokusunun yapılan saldırılar sonucunda yok edildiğini, ormanların, akarsuların ve tüm canlı unsurların yerle bir edildiği belirtildi. Açıklamada, doğanın ve tarihi dokuya yönelik talanın nedeni ise şu sözlerle aktarıldı: "Küresel Düzen denilen yapılanma ve ilişkiler, ekonomik-mali, siyasal, toplumsal ve ideolojik boyutları olan sistemsel ve yaşamsal bir kriz tehdidi ya da süreci içinden geçiyor. Emperyalist/kapitalist dünya ve ekonomik-mali ilişkiler düzeni ve bu düzenin çarkına dişli olmuş tüm iktidarlar kriz sarmalının bir parçası."
Savaş tablosunun getireceği sonuçlar
Türkiye'nin 21'nci yüzyılın ilk çeyreğinde toplum ve devlet olarak komşularıyla savaş halinde olan bir ülke olduğuna işaret edilen açıklamada, Türkiye'nin bu yılın en büyük bütçesini 40,4 Milyar TL olarak savaşa ayırdığının bilgisi verildi.
Açıklamada, savaş hali ve savaş bütçesine dair tablonun yol açacağı sonuçlar şu şekilde sıralandı:
*Ekonomik darboğaz her geçen gün derinleşecek.
*Dövizin önlenemez yükselişi zengin azınlığın servetine servet katarken, yoksul çoğunluğun yaşamında açlık ve sefalet büyüyecek.
*Ekonomik ve siyasi rant düzeninin sürmesi için doğanın, yeşilin, çevrenin yakılıp yıkılması, talanı daha da hızlanacak.
*Halkın eğitim ve sağlık hakkının gasp edilmesi derinleşecek, paralar bombalara, kurşunlara yatırılacak.
*Yoksul hanelere gelen cenazeler çoğalacak.
*Erkek egemenliğini ayakta tutan eril zihniyetin kadın katliamı, tecavüzü ve tacizi suçları savaş sürdükçe büyüyecek.
*Kürt halkına yönelik sosyal, siyasal asimilasyon ve yok etme politikası savaşın dolaysız amacı olarak ağırlaştırılacak, Kürt şehirlerinin yakılıp yıkılması sürdürülecek.
*İnsanlık dışı uygulamaların, işkencenin adresi olan hapishanelerde, başta İmralı olmak üzere siyasi tutsakların tecrit içinde tecrit edilmesine ve siyasal soykırıma devam edilecek.
*Demokrasi, özgürlük ve barış adına sözünü söyleyen, sokağa çıkan toplumsal muhalefet güçlerinin sesini kısmak, korkutmak ve sindirmek için baskı ve zulüm ağırlaştırılacak
Peki bu bir kader mi?
Sömürünün olmadığı bir toplumun hayal olmadığının vurgulandığı açıklamada, son olarak demokrasiyi ve adaleti halkın iradesiyle ve işçi-emekçi kardeşliğiyle, yaşatmanın mümkün olacağı kaydedilerek şu sözlere yer verildi:
"Özgür ve insani bir dünya kurmak bizim elimizde. Böyle bir dünya istemek bizim hakkımız. Çünkü biz milyonlar ve milyarlarız, dünyanın her yerindeyiz. Çalışanlar, üretenler, yeryüzü zenginliklerini yaratanlarız. Dünya bizim ortak evimiz, ama onu biz yönetmiyoruz. Bir avuç asalak sömürücü ve onların iktidarları yönetiyor.
'Savaşları biz istemedik'
Savaşları biz istemedik, biz yaratmıyoruz, onlar dayatıyor ve yürütüyor. Ama savaşlarda milyon milyon ölenler biziz. İşçiler, emekçiler, kadınlar, dünyanın tüm sömürülenleri ve ezilen halkları, kardeşleşme ve dayanışma içinde, savaşlara karşı barışı kazanmak için seslerini, güçlerini ve eylemlerini birleştirirse mümkün olan gerçeğe dönüşecektir mutlaka."