Deniz’in düşleri şimdi yaşamını yitirdiği yerde yeşeriyor!

  • 10:21 7 Ağustos 2018
  • Güncel
MAXMUR - DAİŞ tarafından katledilen Deniz Fırat'ı, yaşamını yitirişinin 4'üncü yılında ailesi anlattı. Deniz’in yaşamını yitirdiği yere zeytin ağacı diken anne Sultan Yıldıztan, "Deniz gibiler olduğu sürece onun kamerası ve kalemi yerde kalmayacak" dedi.     
 
Gazeteci Deniz Fırat (Leyla Yıldıztan), 8 Ağustos 2014 tarihinde DAİŞ’in Erbil’in 40 kilometre uzağındaki Mahmur Kampı’na yönelik saldırısında vücuduna isabet şarapnel parçaları sonucu yaşamını yitirdi. Haber takibi yaptığı esnada DAİŞ’in hedefi olan Deniz, özgür basın ve kadın gazeteciliği bayrağını arkadaşlarına devretti.   
 
Yaşamını yitirişinin 4'üncü yılında anne Sultan Yıldıztan, kızı Deniz'i şu sözlerle "27 yıllık göçebelik yaşantımızda 4 çocuğumuzu şehit verdik. Fakat DAİŞ eli ile şehadete ulaşan Deniz'inki bizlere çok daha ağır geldi. Biliyoruz ki daha ağır bedeller vererek ancak amacımıza ulaşabileceğiz. Şehit Deniz, evin en büyük ikinci çocuğuydu. Küçük yaşlarda Kürt özgürlük mücadelesine gönül verdi. 22 yıl boyunca halkı için mücadele etti. Gazeteciydi. Hiçbir zaman şehadet haberini alacağımızı düşünmemiştik." 
 
'Olan gücümle bağırmak istedim'  
 
Sultan, aynı zamanda kendilerinin de yaşadığı Mahmur Kapı’na yönelik saldırı gününü, "Bizlere kampı boşaltmamız söylendi. Toparlanmaya başladık. O esnada gözüm bir an Deniz'i gördü. Elinde fotoğraf makinası kampta yaşayan halkı çekiyordu. Başında mavi kefisi, üzerinde yeşil elbisesi vardı. Arabaların önünde büyük bir hızla gidip geliyordu. Ona ulaşmak istedim fakat olmadı. Çetelerin kampa girmesi an meselesiydi. Ve herkes çok telaşlı idi. Ertesi gün bize Deniz'in ağır yaralandığı bilgisi verildi. Çok geçmeden de Deniz'in şehit düştüğünü öğrendik. Deniz'in şehadet haberini duyduğumda kendimi dışarı atıp olan gücümle bağırmak istedim. Evet bu kampta 4 çocuğumuzu yitirdik. Fakat Deniz'in ki hepsinden ağır geldi bize” diye anlattı. 
 
'Deniz gibiler olduğu sürece…’
 
Küçük kardeşi Beritan’ın Van’a gideceğini öğrenen Deniz’in “Van Gölü’ne git. Ve orada 3 çay iç. Her ne kadar ben çay sevmesem de benim yerime de bir tane iç” dediğini kaydeden anne Sultan, “Onun o sözünden çok etkilendim ve duygulandım. Deniz hep memleket hasreti yaşadı ve kendi köklerine oldukça bağlıydı. Şehit Deniz şimdi Maxmur'un sembolü oldu. Deniz'in yaşamını yitirdiği ve kanının döküldüğü Karacadağ hiçbir zaman bırakılmayacak. Deniz gibiler olduğu sürece onun kamerası ve kalemi yerde kalmayacak” diye konuştu.   
 
'Deniz için bir ağaç diktim'
 
Deniz'i son gördüğü günü unutamayan Sultan, Deniz’in yolundan giden arkadaşı Rizgar Deniz’in “Cizre Fırtınası” operasyonunda haber takibi yaptığı sırada yaşamını yitirdiğini söyledi. Kızı Deniz’in yaşamını yitirdiği yere bir zeytin ağacı diken Sultan, “Oraya gidip o ağacın kokusunu içime çekiyorum. Orada kızımın Deniz'imin kanı aktı. Onun kokusu geliyor" diye belirtti. 
 
'Acısı ilk günkü gibi taze'
 
Deniz'in Mahmur Kampı’nda çok sevildiğini kaydeden Sultan, Deniz'in her yaştan insan ile anlaşabildiğini kaydetti. Sultan, şöyle devam etti: "Bu sene de Şehit Deniz için anma töreni yapacağız. İçimde halen acısı ilk günkü gibi taze duruyor. Ama bize emanet ettiklerine sahip çıkacağım. Gözü arkada kalmayacak. Onun gittiği yoldan gideceğim ona sözüm bu. Direnerek şehitlerimizin isteklerini yerine getireceğiz."
 
'Halk onu yalnız bırakmadı'
 
Baba Narif Yıldıztan ise, DAİŞ’in kampa yönelik saldırısını anımsattı. Deniz'in cenazesini vasiyeti üzerine memleketleri Van'ın Çaldıran ilçesine bağlı köylerine götürdüklerini söyleyen Narif, halkının cenaze töreninde Deniz'e sahip çıkıp kendilerini yalnız bırakmadıklarını ifade etti.