OHAL şeklen kaldırıldı: Kadınlar için daha çetrefilli bir süreç başlıyor

  • 09:01 29 Temmuz 2018
  • Güncel
ANKARA - Şeklen kaldırılan OHAL’in yasayla kalıcı hale getirildiğini belirten KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy, “Yürüttüğümüz fiili ve meşru mücadeleyi bundan sonra da devam ettireceğiz. Kadınlar için çok daha çetrefilli ve zorlu bir sürecin başladığını söylemek zorundayız” dedi. 
 
Türkiye’de 20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) üzerinden yaklaşık 2 yıl geçti. Darbe girişiminden sonra ilan edilen ve bugüne kadar 7 kez uzatıldıktan sonra 18 Temmuz’da kaldırılan OHAL’in yerine hazırlanan 25 maddelik kanun teklifinin tümü Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda kabul edildi. Muhalefet tarafından “OHAL’i kalıcılaştırma”ya yönelik olarak görülen, AKP’nin hazırladığı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, tüm tepkilere rağmen Meclis’te kabul edilerek yasalaştı. Böylece OHAL uygulamaları 3 yıl süreyle kalıcı hale getirildi. 
 
Kamu Emekçileri Konfederasyonu (KESK) Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy, kadın emekçilerin OHAL boyunca maruz bırakıldığı baskı ve hak ihlallerine ilişkin konuştu.
 
‘Kadınlar için daha çetrefilli bir süreç başlayacak’
 
2 yıl süren OHAL uygulamalarının yasa tasarısıyla kalıcı hale getirildiğini vurgulayan Gülistan, iktidarın bu durumu ise “OHAL kalktı” diyerek manipüle ettiğini belirtti. Gerçeklerin anlatılmaya devam edilmesi gerektiğini kaydeden Gülistan, “OHAL şeklen kaldırıldı ancak fiilen ve yasal olarak da kalıcı hale getirildi. Bundan sonraki süreci göz önünde bulundurursak kadınlar için çok daha çetrefilli ve zorlu bir sürecin başladığını söylemek zorundayız” diye konuştu.  
 
‘Kendilerine düşman olarak gördükleri kesim kadınlar’
 
OHAL boyunca kazanımlara saldırılarak, cinsiyetçi uygulamaların tavan yaptığını ifade eden Gülistan, kadının her alanda ikincileştirilmeye çalışıldığını söyledi. Gülistan, “Kadınların her yerde daha fazla tacize, şiddete ve tecavüze maruz bırakıldığı yine emekçi kadınların iş güvencelerinin tamamen ortadan kaldırıldığı bir süreci yaşadık. Bu nedenle de aslında OHAL’in kalıcılaştırılması cinsiyetçi uygulamaların tamamen kalıcı hale gelmesi demek. Hükümet çıkardığı KHK’lerle 2 yılın sonunda 24 Haziran seçimleri ile birlikte yeni bir rejimi hayata geçirdi. Kendilerine düşman olarak gördükleri kesimin başında kadınlar geldi” dedi. 
 
‘Bin 67 kadın üyemiz ihraç edildi’
 
OHAL boyunca çok sayıda kadın derneğinin kapatıldığını anımsatan Gülistan, ihraç edilenler arasında 20 binin üzerinde kadın emekçi olduğunu aktardı. Gülistan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “İş güvencesi tamamen ortadan kaldırıldı. Fiili ve keyfi olarak kadınlar istihdamın dışına itilerek hükümete ve sisteme daha bağımlı hale getirilmeye çalışıldı. Muhalif örgütlenmenin içinde bulunan KESK’li kadınlarda özel olarak nasiplendiler. Şu ana kadar toplamda bin 67 kadın üyemiz KHK ile ihraç edildi. Aynı zamanda yaptıkları bütün etkinlikler, sendikal çalışmalar, örgütlenme çalışmaları da fiilen OHAL bahane edilerek engellenmeye çalışıldı.”
 
‘50’den fazla emekçi intihara sürüklendi’
 
50'den fazla emekçinin OHAL süresince intihara sürüklenerek yaşamına son verdiğine işaret eden Gülistan, "Örgütlü olmak yaşama tutunmanın nedenlerini de artıran bir şey aslında. Bu süreç bize 'neden daha fazla örgütlenmemiz' gerektiğini de göstermiş oldu. Bunu da topluma KESK'li yoldaşlarımız gösterdi" ifadelerini kullandı.  
 
‘KHK’ler emek mücadelesini kriminalize etme aracına dönüştü’
 
İhracın bir anlamıyla kriminalizasyon işlevi gördüğüne dikkat çeken Gülistan, AKP'li olmayan tüm emekçilerin bu süreçte yalnızlaştırılarak “suçlu” olarak gösterilmeye çalışıldığını ifade etti. KHK’lerle uygulanan ihraçların emek mücadelesini kriminalize etme aracına dönüştüğünü kaydeden Gülistan, “İhraç edilenlere  yönelik sosyal izolasyon, yalnızlaştırma süreci işletilmeye  çalışılarak korku hegemonyası yaygınlaştırılmaya çalışıldı. Üyeler bu politikaları, örgütlü olmanın farkını yansıttıkları dayanışmayla aştılar. Ama genel anlamda toplumdan izole edilen emekçiler bunun sosyal tahribatını çok fazla yaşadı" diye konuştu.
 
‘Emek örgütlerinin sorumluluğu arttı’
 
OHAL boyunca cinsel taciz ve saldırılara karşı önlem almayan ve güvenliği sağlamayan valiliklerin KESK’in eylemlerini “güvenliği zafiyete uğratacağı” gerekçesiyle engellediğini belirten Gülistan, “Şiddeti önlemesi gerekenler doğal hak ve talepleri engellemeye çalışarak işlerini yerine getirdiler” dedi. Rejim değişikliğiyle birlikte emekçilerin üzerine daha fazla sorumluluk bindiğini kaydeden Gülistan, “KESK olarak kadın özgürlüğü eşitliği ve mücadelesi veren kesimlerle daha fazla bir arada durmaya, işyerlerinde kadın emekçilerle daha fazla bir araya gelmeye ihtiyaç duyuyoruz” ifadelerini kullandı. 
 
‘Meşru mücadeleyi bundan sonra da devam ettireceğiz’
 
Toplumun yarısını oluşturan kadınların önümüzdeki süreçte daha fazla mücadele edeceğini vurgulayan Gülistan, şöyle dedi: “Bu sistemden gerçek anlamda rahatsızlık duyan tüm muhalif kesimlerle daha fazla bir araya gelecek. Ülkedeki kutuplaşmayı emek alanından doğru kadın örgütleri ile birlikte bugüne kadar yürüttüğümüz fiili ve meşru mücadeleyi bundan sonra da devam ettireceğiz.”