
‘Valilik düzenlemesi ile kadınlar daha fazla risk altında'
- 09:27 26 Temmuz 2018
- Güncel
İSTANBUL - Valilere geniş yetki veren düzenlemenin asıl amacının iktidarın kendi varlığını her alanda garanti altına alma istemi olarak değerlendiren İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, yasa ile gece yürüyüşlerinin izne bağlı olacağına ve kadınların bu süreçte daha fazla risk altında olacağını vurguladı.
Olağanüstü Hal (OHAL) sonrası hazırlanan ilk kanun teklifi, Adalet Komisyonu'nda görüşülmeye başlanmasının hemen ardından kabul edildi. Düzenleme, “Valilere geniş yetki” veren düzenleme olarak kamuoyunda geniş yer tuttu. Düzenlemeyi değerlendiren İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Av. Gülseren Yoleri, düzenleme ile OHAL’in yasal zemine oturtulduğuna dikkat çekerek, OHAL döneminde valilere verilen yetkilerin kullanılmaya başlandığını hatta pek çok toplumsal olayın valilik yasakları ile engellendiğini hatırlattı.
OHAL sürecinde de kullanılan yetkilerin yasal zemine yerleştirildiğine dikkat çeken Gülseren, seyahat özgürlüğünün engellenmesi, gösteri ve toplantı özgürlüğünün kısıtlanması gibi pek çok hak gaspının da yaşandığına dikkat çekti.
‘Yargısal denetimden olmayacak’
Gösterilerin yapılacağı saatlerin de kısıtlandığını, havanın karardığı saatlerdeki toplantıların engellendiğini belirten Gülseren, “Bunlar pek çok hakkın engellendiği anlamına geliyor. Bunun valilik yasakları ile yapılıyor olması da yargısal denetimin de olmayacağı anlamına geliyor. Valiliğin bu tür kararları anında sonuç doğuracağı için bu kararlara karşı idari karşı çıkışlar olmayacak. Valilik kararı ile olması siyasi iradenin tüm hali ile gündelik hayatımıza yansıyacağı anlamına geliyor” dedi.
‘Anayasa Mahkemesi iptal etmişti’
Yasa ile getirilen akşam saatlerindeki gösteri ve yürüyüşlerin izne tabi olması meselesini de değerlendiren Gülseren, “Geceleyin izne tabi olacak. Bu şekilde valiliğin geniş yetkileri ile noktalarda şu önemli. 2017’nin 9’uncu ayındaki anayasa mahkemesinde bu konuda, anayasaya aykırılık kararı var. İptal kararı var. İptal kararının yürürlüğe girmesi için 9 aylık bir süre koydu. Bu nedenle 9 aylık süre dolmak üzereyken bu yasa geldi. Dolayısı ile bu kararlar OHAL gibi devam edecek anlamına geliyor” diye konuştu.
‘Kadınlar baskı altına alınacak’
Gülseren, ilgili kanunun kadınları doğrudan hedef alan bir söylem ve düzenleme olmadığını ancak toplumun baskı altına alınmasına neden olan kanunların öncelikle kadınları baskıladığını belirtti. Gülseren, “Hayatımızın karanlık saatlerinin akşam saatlerinin baskı altına alınması toplumun da kadınları baskı altına alması anlamına geliyor. Belli yasakları vali koyuyor, muhtar koyuyor, koca koyuyor, ağabey koyuyor. Kadınlar da böyle etkiliyor. Akşam yürüyüşleri izinsiz hale gelince, babalar, kocalar daha fazla baskı yapacak, o saatte dışarıda kalmalarını istemeyecekler. Kadınlar dışarda olmak istemeyecek belki de. Sırf toplumda korku yaratmak için yoldan geçen birilerini alıp dahi tutuklayabilirler” ifadelerini kullandı.
Valiliğin direkt olarak devletin temsilcisi olduğu anlamına geldiğini ve bu nedenle bu tür uygulamalarla iktidarın kendisini garanti altına aldığını söyleyen Gülseren, bu tür yetkilendirmelerin her zaman iktidarın işine yaradığını ve iktidara yeni bir alan açtığını aktardı.
‘Kendi iç değerlerimizi ortaya çıkarıp mücadele etmeliyiz’
Sürecin 90’lara tam olarak benzeyip benzemeyeceğine dair bir yorum yapamayacağını belirten Gülseren, yakın dönemde 90’ların çok daha ötesinde bir süreç yaşandığını söyledi. “Bugün çok daha fazla boyutlarda sorunlar yaşanabilir” uyarısında bulunan Gülseren, “Buradan geri dönüş elbette olacak. 80’lerden nasıl döndük? 90’lardan nasıl döndük. Bu da ancak kendi öz gücümüzle olur. Dışardan etki olursa olmaz. AB dönemindeki gibi olursa demokrasiyi yine şimdi olduğu gibi elimizden alırlar. Kendi iç dinamiğimizi iç enerjimizi kendi iç değerlerimizi ortaya çıkarıp mücadele edebiliriz. Ne kadar erken ortaya çıkarırsak o kadar hızlı süreçten çıkmış oluruz” dedi.
‘Bu tür baskılardan çıkmanın yolu mücadeledir’
Bu ve benzer düzenlemelerin geçmiş dönemlerde de çıkarıldığını hatırlatan Gülseren, son olarak şunları söyledi: “Bu her zamanın bir gerçeği sadece bu zamanın gerçeği değil. Makro iktidarın mikro olarak belirmesi her zaman vardı. Bu tür uygulamalardan ve baskılardan çıkmanın yolu mücadeledir. Kendi öz gücümüzle dışarıdan bir şey beklemeden kendi muhalif kimliğimizi ortaya koyarak mücadele etmektir.”