
Hüda Kaya: İnsanlığını unutanlara hatırlatmamız gerekiyor
- 09:04 26 Temmuz 2018
- Güncel
VAN - Hükümet yetkililerinin her fırsatta dile getirdiği, "Biz yaradılanı hoş gördük yaratandan ötürü" söyleminin cenazelere dönük işkence ve uygulamalarla tuzla buz olduğunu belirten HDP’li vekil ve DİK Sözcüsü Hüda Kaya, "İnsanlığını unutanlara insanlığını hatırlatmamız gerekiyor" dedi.
İktidarda olduğu 16 yıl boyunca dilinden dini ve değerlerini düşürmeyen AKP Hükümeti yetkilileri, son dönemde PKK, HPG, YPG ve YJA Star'lıların cenazelerine ve mezarlarına yönelik saldırılara, cenazelerin ailelere verilmemesi, taziyelerin engellenmesi gibi uygulamalara ise sessiz kalmayı tercih etti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun haftalar önce CHP'lilere dönük şu sözleri aslında cenazelere yapılan işkenceyi itiraf maiyetindeydi: "Valilere müsteşarım üzerinden talimat gönderdim; 'CHP İl başkanlarını bundan sonra şehit cenazelerinde protokole kabul etmeyin' diye. Bu kadar basit. Onların gideceği bir adres var. O adresi de göstereceğiz. PKK mensuplarının cenazeleri var. Biz onları çok kısıtlı kaldırtıyoruz. Onlara bir kişilik kontenjan ayıracağız. Sandıkta beraberlerse cenazede de olacaklar."
Her şey söylemde kaldı!
Süleyman Soylu'nun "Biz onları çok kısıtlı kaldırtıyoruz" cümlesi yapılan uygulamaların da özeti oldu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ise hemen hemen her mitingde kullandığı "Benim için Kürtlük, Lazlık, Çerkezlik diye bir şey yok. Biz yaradılanı yaradandan ötürü sevdik bu kadar basit" söylemi ise sadece "söylemde" kaldı. Çatışmada yaşamını yitirenlerin cenazeleri aylarca ailelerine verilmeyerek morglarda bekletiliyor, cenazelerin gömülmesi abluka altında gerçekleştiriliyor ve ailelerin taziye kurmasına dahi izin verilmiyor.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili ve Demokratik İslam Kongresi (DİK) Sözcüsü Hüda Kaya, gömme ve yas hakkının toplumun yazılı olmayan bir kuralı ve geleneği olduğunu hatırlatarak, toplumsal hafızanın yok edilmek istendiğine vurgu yaptı.
'İnsan olma temel referanstır'
Kuran’daki İsra Suresi’ni hatırlatan Hüda, “Şöyle der; 'Biz insanı en şerefli bir şekilde yarattık.' Dikkat çeken nokta insan olarak, varlık olarak yaratılan cana vurgudur. Hangi inançtan hangi mezhepten olduğunun bir önemi yoktur. İnsan olması inançların temelinde referans alınması gereken kırmızı çizgidir. Yaşama karşı bakış açımız da böyle olmalıdır" dedi.
'İnsanın bedenine saygı kalmamıştır'
İnsanın yeryüzü içerisindeki konumunun tacizkar olduğunu belirten Hüda, insanın insana tacizinin, saygısızlık ve itibarsızlık olduğunu aktardı. Hüda, "Ne kadar savaşılırsa savaşılsın, düşmanın olsun, çatışma içerisinde olun, yaşam bittikten sonra ölüm baki olduktan sonra o beden, o insanın şerefli olması durumu bizim kırmızı çizgimiz olmalıdır. Onun bedeni artık emanettir. Orada da kırmızı çizgiler başlamaktadır. İnsanın düşmanı bile olsa o bedene karşı ortaya koyacağı tutum ve davranış o zihniyetin ne kadar vicdan sahibi, ne kadar insan olup olmadığını gösterir. Dolayısıyla bugün ülkemizde yaşadığımız bu tutumlar, davranışlar ve pratikler vahim evrelere gelmiştir. İnsanın ölümünden sonra bile bedenine, defnedildiği mekâna bir saygı kalmamıştır" diye konuştu.
'Ekin Wan'a yapılan Türkiye'nin utancıdır'
Ölülerin defnedilme problemiyle defalarca karşı karşıya kaldıklarını hatırlatan Hüda, cenaze sahiplerinin ölülerini defnederken devlet güçlerinin sert müdahalesiyle karşılaştıklarını söyledi. Hüda, şöyle devam etti: "Cenazelerini defnetmeye çalışan insanlar ve halk büyük bir saldırı ve zulümle karşı karşıya kalabiliyor. Bir insan olarak, bir kadın olarak, bir Müslüman olarak yüreğimi hala sızlatan, Türkiye'nin utanç sayfalarında bir tanesi Aysel Tuğluk'un annesi Hatun Tuğluk'un cenazesine yapılan saldırıdır. Bunun izahı ve tarifi yoktur. Aynı şekilde Ekin Wan'ın bir kadın olarak bedeninin teşhir edilmesi bu zihniyetin nasıl bir tutum ve referansa sahip olduğunu bize gösteriyor."
'İktidar sahte bir iddiadan ibaret'
İktidarın dilinden düşürmediği “Biz yaradılanı hoş gördük yaradandan ötürü” söylemini anımsatan Hüda, “Bugün yaşadığımız o politik, sosyal müdahaleler, çirkin saldırılar karşısında tuzla buz olmuştur. Sahte bir iddiadan ibarettir. O söze samimiyetle sahip çıkmak demek inancından, düşüncenden, politikandan aykırı da olsa insan olanın yaşamına da bedenine de cenazesine de mezarlığına da saygı duyabilmektir" ifadelerini kullandı.
'İnsan kalabilmede toplumumuz sınıfta kaldı'
Hüda, toplumun en büyük probleminin "insanlığın çürümesi" olduğunun altını çizerek, "İnsan kalabilme mücadelesinde toplumumuz sınıfta kaldı. Bunu yeniden güçlendirmemiz gerekiyor. İnsanlığını unutanlara insanlığını hatırlatmamız gerekiyor" dedi.