
‘AKP’nin ‘terör’ tanımlamasına DAİŞ değil mağdurlar giriyor’
- 09:07 19 Temmuz 2018
- Güncel
İZMİR - Suruç Katliamı’nın Kobâne’deki kazanımlara ve yükselen sosyalist hareketlere karşı yapıldığını belirten SGDF İzmir Sözcüsü Alev Özkiraz, AKP’nin “terör” tanımlamasına DAİŞ’in değil mağdurların girdiğini kaydetti.
Kobanê'nin yeniden inşa çalışmalarına katılmak ve çocuklara yeni yaşam alanları yaratmak için yola çıkan 33 kişinin yaşamını yitirdiği Suruç Katliamı 3. yılında. Türkiye’nin dört bir yanından Sosyalist Gençlik Federasyonu Derneği’nin (SGDF) çağrısıyla Kobanê’ye oyuncak ve insani yardım malzemeleri götürmek için bir araya gelen gençler, 20 Temmuz 2015’te Urfa’nın Suruç ilçesinde toplandı.
Konakladıkları Amara Kültür Merkezi’nde basın açıklaması yaptıkları sırasında canlı bomba saldırısı gerçekleşti ve 33 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı. 3 yıldır devam eden davada hak arama mücadelesi bir an olsun durmazken, Suruç Aileleri İnisiyatifi her ayın 20'sinde yaşamını yitiren 33 kişi için Kadıköy Khalkedon Meydanı'nda sessiz oturma eylemi gerçekleştiriyor.
‘AKP’nin ‘terör’ tanımlamasına DAİŞ değil mağdurlar giriyor’
Ortaya çıkan delil ve görüntülere rağmen faillerin ya tutuksuz yargılandığı ya da hiç yargılanmadığı Suruç dosyasına ve katliama dikkat çekmek için eylemlerin gerçekleştirileceği merkezlerden biri de İzmir olacak. SGDF İzmir Sözcüsü Alev Özkiraz, 20 Temmuz günü saat 19.30’da Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde düzenleyecekleri anmaya çağırdı. Üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen hala bir yol kat edilmediğini belirten Alev, Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etmekte olan davada kayda değer bir ilerleme söz konusu olmadığını vurguladı.
Tanık ve video kayıtlarında katliam esnasında ambulansın gelmediğinin açıkça görüldüğünü kaydeden Alev, Ankara, Reyna ve Havalimanı katliamlarında da devletin benzer bir tavır sergilediğini söyledi. AKP’nin “terör” tanımlamasına DAİŞ’in değil mağdurların girdiğini ifade eden Alev, “’Kobane düştü düşecek’ dendi. Ama düşmedi. Oradaki tutum da sadece SGDF’ye ya da genç sosyalistlere olan bir mesaj değildi. Yükselen sosyalist hareketi geri püskürtmek isteniliyor. Rojava ayakları yere basan bir devrim. Orada sosyalist bir ülkenin kurulmasından rahatsızlar. Özellikle gençliğe dönük çok büyük bir baskı var ama baskılara her şekilde direnmeye çalışıyoruz” dedi.
‘Yıldırma politikaları devam ediyor’
Suruç’ta gerçekleştirilen katliamın ardından tutuklamaların başlandığını, yaralıların ve avukatların dahi tutuklandığını belirten Alev, bu yıldırma politikalarının devam ettiğini söyledi. Başarılı olamadıkça daha kinli bir şekilde saldırıldığını kaydeden Alev, “Üçüncü yılındayız hala ‘adalet’ diyoruz. Unutmamak adına her yıl kentlerde basın açıklamaları, anmalar yapılıyor. Faşizm bu kadar saldırganlığına karşı gençliğin ortak bir paydada buluşması farklı bir yerde duruyor. SGDF olarak özgürlüğü eşitliği, ezilen halkları savunan bir gençlik örgütüyüz. Suruç’tan önce de böyleydi. Değişen durum yok” diye konuştu.
‘Devletin de IŞİD’in de en büyük pratiği kadın öldürme pratiğidir’
Kadınları savaş ganimeti olarak gören, cinsel saldırı, yağma ve talan eden DAİŞ’ten temizlenen Rojava’da bir kadın devriminin gerçekleştiğinin altını çizen Alev, devletlerin Rojava’daki kazanımlara karşı çıkmasının da açıklanabilir olduğunu ifade etti. Kadın cinayetleri ve çocuk istismarları politik olduğu gibi Suruç’ta saldıranların da aynı politik altyapıya sahip olduğunu dile getiren Alev, “Kazanılmış bir devrimden bahsediyoruz. Bunun ön ayağını da kadınlar oluşturuyor. O süreçte kadın görünürlüğünü arttırmak ve kadın görünürlüğünü öne koymak istedik. Kadınların her yerde olabileceğini vurgulamak istedik. Devletin ve IŞİD çetelerinin en büyük pratiği kadın öldürme pratiğidir” ifadelerini kullandı.