Ankara'da mekanın cinsiyetçiliği tartışıldı
- 15:55 14 Temmuz 2018
- Güncel
ANKARA - "Mekânın Cinsiyeti" konulu atölyede sunum yapan ihraç edilen akademisyen Funda Şenol Cantek, "Mekânsal zorunluluklarımız ve tercihlerimizi belirleyen zorunlu, içsel etkenler gördük. Bizim kendi dünyamızın, yaşam çevremizin dışında bir yere çeken, yönlendiren, politiktir, sınıfsal ve bağlamsaldır" dedi.
Dünya Kadın Yürüyüşü (DKY), Türkiye'nin 7'inci atölyesi olan "Mekânın Cinsiyeti" konulu atölye çalışmasını Mülkiyeliler Birliği'nde yaptı. Atölye, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden ihraç edilen akademisyen Funda Şenol Cantek'in sunumuyla gerçekleştirildi. "Mekânın cinsiyeti" konusunun gündelik hayatta çok yeri olduğu için herkesin ilgisini çeken bir konu olduğunu kaydeden Funda, "Mekan kavramının kişide nasıl karşılık bulduğu, gündelik hayatlarımızda ve kişisel gelişimimizden nasıl etkili olduğunu kavrayabilmek için mekanın bizim için neden önemli olduğunu sorgulamak gerekir" dedi.
'Mekanlar politik, sınıfsal ve bağlamsaldır'
Mekânsal zorunlulukları ve tercihleri belirleyen zorunlu, içsel etkenler gördüklerini dile getiren Funda, "İçsel olduğunu düşündüğümüz birçok şey de aslında dışsal olduğunu aklımızda tutmalıyız. Bizim kendi dünyamızın, yaşam çevremizin dışında bir yere çeken, yönlendiren, politiktir, sınıfsal ve bağlamsaldır" diye kaydetti.
'İçinde yaşadığımız mekan bizimle anılır'
"Türkiye'de Batı'ya yönlendirilen özentiler ulus devletin çocuklarının son 20-30 yılda düşünsel sistemdeki farklılaşma, modernitenin eleştirisiyle birlikte mekansal tercihlerde değişiklik yaşandı" diyen Funda, Ortadoğu ülkelerini, İran'ı, Halep'i ve Şam'ı görmek isteyen bir neslin var olduğunun altını çizdi. Funda, "Bir yanda Osmanlı reddi miras üzerine kurulu, Cumhuriyet rejiminin aşınmaya başladığı, son seçimle birlikte rejim değişikliğiyle böyle bir empoze ile karşı karşıyayız. Meraklarımızı, tercihlerimizi şekillendiren bir süreç başladı. Mekân bizi biçimlendirir, bizde mekânı biçimlendiririz. İçinde yaşadığımız mekân bizimle bizde mekânla anılırız" ifadelerini kullandı.
'Vatan kavramı kadın bedeni üzerinden tasvir edilir'
"İnsan yaşadığı yere benzer ne demek?" sorusuyla devam eden Funda, herkesin kendi hayatını dönüştüremediği noktada toplumda, sistemde de farklı dönüşümleri yaratmasının zor olduğunu söyledi. Vatan kavramı üzerinden mekansal cinsiyetçiliği anlatan Funda, şöyle konuştu: "Milliyetçi, cinsiyetçi ve militarizm üçlüsünü değerlendirelim. Vatan kavramsallaştırılması kadın bedeni üzerinden tasvir edilirken, onu koruyan, namus anlayışı da erkek üzerinden tanımlanır. Mikro ölçekteki uygulama makro ölçüde de geçerlidir. Mazlum milletler kadın bedeni ile tasvir ediliyor. Ortadoğu ülkelerinde koruyucu erkek baba olarak görülür. Atatürk'ten sonra Tayyip Erdoğan geniş bir kitlenin kurtarıcı 'baba' figürü oldu."
"Fetihlerde hep ganimet toplanırken en çok fethetmeye gittiğiniz yerde imparatora ya da lidere yakın kadınlar tercih ediliyor" diyen Funda, "Sistematik tecavüz bir savaş suçu, nefret suçu ve aynı zaman milliyetçi ve ırkçı saiklerle yapılmış bir durumda" dedi.
Atölye soru cevap bölümü ile devam etti.