Anmaya 'katliam' ve 'soykırım' yasağı: 3 gözaltı
- 16:02 24 Nisan 2018
- Güncel
İSTANBUL / MALATYA - İHD İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon tarafından, Ermeni Soykırımı'nın 103'üncü yıldönümünde yapılmak istenen anma polis tarafından pankartta yazılı olan, "katliam" ve "soykırım" kelimeleri gerekçe gösterilerek engellendi, 3 İHD üyesi ise gözaltına alındı. Anma için Türkiye'ye gelen yabancı heyet yaşananları, "Endişe verici" olarak tanımladı. Malatya'da da soykırımla yüzleşme çağrısı yapıldı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyonu’nun, Ermeni Soykırımı’nın 103’üncü yıldönümü nedeniyle Sultanahmet Türk İslam Eserleri Müzesi önünde gerçekleştirmek istediği anma polis tarafından engellendi. İHD üyelerine ait, “Soykırım tanı af dile tazmin et” pankartı ile “Burası suç mahalli” içerikli dövizler ve Ermeni soykırımda yaşamını yitirenlerin fotoğraflarının bulunduğu dövizlere polis tarafından el konuldu. Döviz ve pankartları taşıyan İHD İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Leman Yurtsever ile İHD’liler Jiyan Tosun ve Gamze Yaman ise bu gerekçeyle gözaltına alındı.
'Soykırım' ve 'katliam' yasak!
Yaşanan gerginliğin ardından polis basın metninde yer alan “katliam” ve “soykırım” kelimelerinin kullanılmaması yönünde İHD’lileri tehdit etti. İHD üyeleri ise polise, söz konusu kelimeleri kullanmadan açıklama yapmanın bir anlamı olmayacağını belirtti.İHD üyeleri, yaşanan engelleme nedeniyle İHD İstanbul Şubesi’ne geçerek burada bir basın toplantısı gerçekleştirdi.
Gözaltına alınanlar savcılığa çıkarılacak
Toplantıda konuşan İHD İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyonu Üyesi Meral Çıldır, 2005 yıllından beri her yıl 24 Nisan’da Ermeni soykırımında katledilenleri andıklarını belirterek, “İlk defa böyle bir yasaklamayla karşılaşıyoruz. 3 arkadaşımız kelepçelenerek gözaltına alındı. Emniyet ifadeleri alınıp bırakılacağı söylenmesine rağmen savcılığa çıkarılacakları bilgisi geldi bize. İnsan hakları savunucuları ilk defa kelepçelenerek gözaltına alındı. Yıllardır bu açıklamayı aynı pankartlarla yapıyorduk. Geçen yılda OHAL vardı ama hiç bir engelleme ile karşılaşmadık" dedi.
'Bu kelimeleri kullanmaya devam edeceğiz'
Armenian General Benevolent Union (AGBU) Avrupa Direktörü Nicolas Tavitian da, Ermeni soykırımında yaşamını yitirenleri anmak için Türkiye’ye geldiklerini ifade etti. Nicolas, “Uzun zamandan sonra İHD’nin materyallerinde katliam ve soykırım kelimeleri olduğu için yasaklandı. 6 yıldır biz AGBU olarak buraya ziyaretimizi gerçekleştiriyoruz. Bu ziyaretlerimizde Türkiye’den de arkadaşlar katılıyor. Buraya gelmemizin nedeni atalarımız buralıydılar ve burada öldürüldüler. Şimdi müze olan daha önce hapishane olan Sultanahmet Türk İslam Eserleri Müzesi Ermenilerin götürülüp hapis edildikleri yerdir. Bu nedenle hem bizim için hem Türkiye’deki arkadaşlar için burada açıklama yapılması önemlidir. Buraya gelemeden önce endişeliydik. Endişemiz polislerin anmaya izin vermemesiyle teyit edildi. Kelimeleri yasaklıyorsanız, bundan sonraki adım ne olabilir ki. Kelimeler bir arada olmamızı sağlayan ve gereken şeylerdir. Kelimeler aradaki diyalog için önemlidir. Şayet kelimeleri kullanamıyorsanız aramızdaki diyalogda tehlikeye girecektir. Bizler bu kelimeleri kullanmaya ve buraya gelmeye devam edeceğiz” diye belirtti.
'Buraya katledilen 1 buçuk milyon insanı anmak için geldik'
Avrupa Irkçılık Karşıtı Taban Hareketi (EGAM) Başkanı Benjamin Abtan ise, İHD’lilerin gözaltına alınmasına değinerek, “Sultanahmet’te gerçekleşenler tamamen skandal bir durumdur. İHD aktivistleri gözaltına alındı. Ama asıl hapis edilmesi gerekenler Ermeni Soykırımını ananlar değil, inkar edenler olmalıdır. Hapiste olması gerekenler demokrasi karşıtı olanlardır. Buna karşı mücadele edenler değil. Biz buraya katledilen 1 buçuk milyon insan anmak için geldik. Onlar sadece Ermeni oldukları için katledildiler. Bugün polis tarafından gerçekleşenler barışçıl bir etkinliğe müdahaledir. Bu sabah gerçekleşenler demokrasi ve insan haklarına yapılan müdahalenin net bir görüntüsünü oluşturdu. Bu yıl ilk defa bir anma etkinliği yasaklandı. Bugün yine devletin stratejisi net bir şekilde ortaya çıktı. Anmaya karşı bir tutum içinde oldular” dedi.
'Demokrasi için mücadele edenler bir araya gelmeli'
Dünyanın her tarafından tarihçilerin 1915’te gerçekleşen olayı Ermeni Soykırımı olarak tanımladıklarını sözlerine ekleyen Benjamin, “Soykırım Türkiye’nin kuruluş temelini oluşturan şeydir. Dolayısıyla yüz yıldan bu yana Türkiye’nin kilit ideolojini oluşturan olaylardır” dedi. Benjamin, “Türkiye’de demokrasi insan hakları için mücadele edenler bir araya gelmeli” çağrısında da bulundu.
'Yaşananlar endişe verici'
Fransa Parlementosu Milletvekili ve Dışişleri Komisyon Üyesi Mireille Clapot ise, “Benim yaşadığım kentte her yıl 24 Nisan soykırım anma günü yapılıyor. Fransa’nın birçok kentinde Ermeni Soykırımı çok iyi biliniyor. Çünkü çoğunun atası burada katledildiler. Soykırım kelimesini bu konu in konuşmak hatırlamak anmak son derece kilit şeyler. Bu sabah olanlar endişe verici bir durumdur. Fakat gözlemlerimize devam edeceğim. Fransa’da son derece doğal olarak kullandığımız anmanın burada olmaması endişe vericidir” diye konuştu.
Basın toplantısı soru cevap şeklindeki tartışmaların ardından sona erdi.
HDK: Yüzleşilerek, özür dilenmeli
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) de gün dolayısıyla yazılı açıklama yayımladı. HDK’nin açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “24 Nisan 1915’te İstanbul’da Ermeni aydınların tutuklanmasıyla başlatılan soykırım süreci iki yıl içerisinde Trakya’dan Deyr-ül Zor’a, Halep’e kadar bütün Osmanlı topraklarını kat ederek sonlandığında Anadolu’nun kadim halklarından Ermeniler ve Süryaniler bin yıldır yaşadıkları öz yurtlarından kazınmıştı.
Sermayenin Türkleştirilmesi ve farklılıkların tekleştirilmesi politikaları, soykırımdan kaçarak kurtulan Ermenilerin yurtlarına dönüşünün yasaklanması, 1936 Beyannamesi, Varlık Vergisi, Vakıflar Kanunu, 6-7 Eylül Pogromu ile varlığını sürdürdü. Bu topraklarda Ermeni ve Süryanilerin yaşadığını unutturmayı hedefleyen devlet; Ermeni ve Süryanilere ait mezarlıkların, okulların, kiliselerin büyük bir kısmını yok etti, yok edemediğini gasp etti, yer adlarını değiştirdi. Devletin her kademesinde yapılan fişlemeler, ders kitaplarındaki hakaret ve nefret söylemleri, okulların, inanç merkezlerinin ve inanç önderlerinin üzerindeki tahakküm, tekçi ve baskıcı devlet anlayışının en açık göstergeleri olarak hayata geçirildi. Bu insanlık suçu karşısında yapılması gerekenlerin başında Osmanlı Devleti ve Cumhuriyet’in kuruluşunda gerçekleştirilen soykırım, tehcir, mübadeleleri lanetlemek, hakikatlerle yüzleşmek ve özür dilemek geliyor. Bu aynı zamanda toplumsal barışın inşası, vicdan ve adalet duygularının gelişmesi için doğru bir başlangıç olacaktır. Acıları paylaşarak demokratik bir geleceği birlikte kurabilmek Türkiye halklarının barış ve eşit yurttaşlık ilişkisi içinde bir arada yaşayabilmesinin de yoludur.
Öte yandan soykırım yalnızca bir Osmanlı mirası değil, Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte oluşan ulus-devletin tekçi anlayışının gerçeğidir de. Ulus-devletin tekçi anlayışından kaynaklı farklı hakların ve inançları maruz kaldığı inkar ve kırımdır. Bunun günümüzdeki yansıması Kürt halkına reva görülen soykırım uygulamasıdır. İttihat ve terakki cemiyetinden başlayarak Türleştirme adı altında gerçekleştirilen tek devlet, tek millet, tek dil oluşturma politikalarının sonuç olarak tüm Anadolu ve Mezopotamya Hakları büyük soykırım ve asimilasyon politikalarına tabi tutuldu, hala da tabi tutulmaktadır. Bu inkar anlayışının sonucunda da Ermeni halkına uygulanan soykırım politikaları günümüzde de Kürt halkı başta olmak üzere, bütün ötekileştirilen halklara karşı uygulanmaktadır. Bugün Efrin’de, Efrin halkının anayurtlarından göçertmek ve başka grupları getirip oraya yerleştirmek soykırım zihniyetinin günümüzdeki devamıdır. Halkların Demokratik Kongresi, bu topraklarda katliama uğrayan tüm halkların acılarını paylaşıyor, 103. yılında Ermeni ve Süryani Soykırımının insanlık suçu olduğunu bir kez daha haykırıyoruz. Bu trajedi sırasında yaşamını yitirenlerin hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz. Bu topraklarda halklarımıza dayatılan tüm katliam girişimlerine karşı halklarımızı bir araya gelmeye, birbirini anlamaya ve acılarına ortak olmaya çağırıyoruz.
‘Türkiye soykırımla yüzleşmeli’
İnsan Hakları Derneği (İHD) Malatya Şubesi de, Ermeni Soykırımı'nın 103.yıl dönümü dolayısıyla dernek binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan İHD Malatya Şube Başkanı Gönül Öztür, "Hakikatin ortaya çıkmasını sağlayalım. İyileşelim" çağrısında bulundu. Gönül, Türkiye'ye kalıcı bir barış gelmesi için geçmişle yüzleşilmesi, Ermeni ve Kürt halkının taleplerine kulak verilmesi gerektiği belirtti.
‘Kültür, kimlik ve inanç kıyımı yaşandı’
Gönül, "Bugün Ermeni'lerin yoğun olarak yaşadığı yerlerde onlardan iz bulamazsınız. Kiliseler doğa koşullarının tahribine bırakılmakla kalmadı; topa tutularak, dinamitlenerek yıkıldı. Anadolu'daki okulların hiçbiri artık yok. Soykırımda sadece insanlar kitleler halinde katledilmedi; okulları kiliseleri, mezarlıkları, manastırları, işyerleri ile tüm bir toplumsal yapı yok edildi" dedi.