
Gülistan Kılıç Koçyiğit: Yeni bir Türkiye ittifakı doğuyor
- 09:10 20 Nisan 2018
- Siyaset
Beritan Canözer
İSTANBUL - 24 Haziran’ın yeni bir başlangıcı da getireceğini belirten HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Büyük bir halk ittifakı, çok ciddi bir muhalefet ittifakı, yeni bir Türkiye ittifakı doğuyor. Ülkenin işçileri, kadınları, öğretmenleri, doktorları, Alevileri, Kürtleri, Ermenileri ve gençleri olarak örgütlenerek ve örgütlülüğümüzü güçlendirerek çıkalım" çağrısında bulundu.
AKP ve MHP ittifakının erken seçim kararı kamuoyunun birinci gündemi olurken, birçok kesim tarafından tartışmalara yol açtı. Erken seçim kararı ülkede yaşanan sorunların üzerinin kapatılmaya yönelik olduğu yönünde değerlendirilirken, hükümetin ülkeyi yönetemediğinin de resmi açıklaması olarak görüldü. Kararı değerlendiren Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri arasında yaşanan katliamları, 15 Temmuz’un ardından ilan edilen Olağanüstü Hâl (OHAL) süreci ve 16 Nisan referandumuna değinerek, 24 Haziran'ın hükümet için başarısızlığın ilanı olduğunu söyledi.
Hükümetin her dönem "ülkenin başında büyük oyunlar oynanıyor ve biz bu oyunları bozmak için seçim kararı aldık" diyerek propaganda yürüttüğünü kaydeden Gülistan, muhalifler olarak hükümetin amacının ne olduğunu çok iyi bildiklerini söyledi. Çöktürülmeye çalışılan topluma daha fazla katliam ve savaş dışında bir şey veremeyeceklerini ifade eden Gülistan, "Biz AKP ve MHP ittifakı ile amaçlanan savaşı, katliamı da teşhir ediyoruz. Aslında şunu da söylemek gerekiyor ki AKP ve MHP 7 Haziran seçimlerinde de bir ittifak kurmuştu. Bu ittifakın temelini MHP oluşturuyordu ama biliyoruzki Vatan Partisi'nden tutalım Ergenekon'a kadar çok daha derin bir ittifak kurulmuştu" dedi.
‘İttifakın temel sebebi Kürt düşmanlığı’
Kurulan ittifakın 7 Haziran'dan bugüne kadarki tüm süreci kapsadığını söyleyen Gülistan, "Bu ittifakın 15 Temmuz'da daha da derinleştiğini ifade etmek gerekiyor. Bu ittifakı kurmanın temel sebebi ise Kürt düşmanlığıydı, Kürtlerin kazandığı bütün mevzileri boşa düşürmeydi. Büyük bir oranla bölgelerde belediyeleri kazanan DBP'nin eşbaşkanlarını tutuklayıp yerlerine kayyım atayarak bu ittifakı gerçekleştirdiler. Bu ittifak çatısı altında sivil yerleşim alanlarına çok büyük saldırılar gerçekleştirdiler. 16 Nisan ve sonrasında da yeni bir süreç başladı. AKP'nin tüm şiddetine, baskısına rağmen toplumun yarısı AKP'ye itiraz etti ve biz biliyoruz ki aslında sandıklardan 'hayır' çıktı ama YSK'nin yardımıyla o oylar 'evet'e dönüştürüldü" diye konuştu.
‘OHAL yaşamın her yerine sirayet etmiş durumda’
Seçim sürecinin açıklanmasıyla birlikte son birkaç yılda gerçekleşen seçimlerde yaşananları gözden geçirmeleri gerektiğini söyleyen Gülistan, "7 Haziran ve 1 Kasım arasında patlayan bombaları sorgulamak zorundayız. 16 Nisan'da 'hayır' çıktığını ama 'evet'e dönüştürüldüğünü bilmek zorundayız. AKP ve MHP bize seçimle ilgili tavırlarını şimdiden açıklamak zorundadırlar. Seçimde çıkacak kendilerine göre olumsuz bir sonuç karşısında 'kabullenecekler mi yoksa yine kendi yöntemlerini mi uygulayacaklar' bunu bize açıklamalılar. Bu süreçte patlayacak herhangi bir bomba, herhangi bir saldırı hükümetin sorumluluğundadır. OHAL koşullarında bir süreç başlatılmış durumda, her tarafımız güvenlik güçlerinin denetimi altına alınmış durumda. Olağanüstü Hal yaşamın her yerine sirayet etmiş durumda. Bu koşullarda seçime giderken bombalar patlarsa tabiki bunun sorumlusu hükümettir" diyerek, hükümetin toplumun güvenliğini sağlamak ve toplumu korumakla görevli olduğunu kaydetti.
'Doğru muhalefetiz'
Hükümetin 3 ay sonra seçim yapmaya takati kalmayacağı için erkene aldığını vurgulayan Gülistan, hükümetin ülkeyi yönetememe krizi içerisine girdiğine işaret etti. Gülistan, ülkede doğru siyaset yürütülmesi ve sürecin düzelmesi açısından doğru muhalefet olduklarının altını çizerek, "Bu yönde de çalışmalar yürütecek ve seçim sürecini bu güçle yürüteceğiz" diye konuştu.
İyi Parti'nin seçime katılamama durumunu da değinen Gülistan, "İyi Parti 28 Haziran'dan sonra seçime katılabileceklerini açıkladıktan sonra MHP ve AKP'nin danışıklı dövüş yaparak seçim tarihini açıklamaları aslında İyi Parti'nin seçime katılmasını engellemeye dönük de bir politikaydı. YSK'nin çıkıp 'bilgim yok' demesi de aslında önce oturup konuşacakları ve hükümetin buna karar vereceğinin resmi açıklaması oldu" ifadelerini kullandı.
‘AKP bu seçimden zafer alamayacak’
İyi Parti'nin de süreç açısından hükümete muhalif olduğunu kaydeden Gülistan, şöyle dedi: "AKP ve MHP'nin oyları aslında bölündü ve hükümet bunun farkında. Erken seçim biraz da oylarının daha fazla düşmeden aldıkları bir tedbir ama şunu da bilmek gerekiyor ki İyi Parti alternatifsiz değil. Adaylarını zaten açıkladılar ve İyi Parti çatısı altında olmazsa da kendi ittifak oldukları bir partinin çatısı altında seçime gidebilirler. AKP son 2-3 aydır kendi seçim çalışmasını yürütüyordu ve muhalefeti ayazda yakalama hamlesi oldu bu. Kongreler yaptı, mitingler gerçekleştirdi, açılış konuşmaları adı altında seçim kampanyası yürüttü. Hükümet bütün devlet imkanlarını kullanarak seçim çalışması yürütüyor ama bir yandan da muhalefeti köşeye sıkıştırarak, engellemelerle seçime çağırıyor. Biz her şekilde halkımızla beraber seçime hazırız. AKP zaten bu seçimden her halükarda zafer almadan çıkacaktır."
‘Yeni bir Türkiye ittifakı doğuyor’
"Tüm ülkeyi uçuruma sürüklemeye çalışan ittifak gücüne karşı çok büyük bir halk ittifakı, çok ciddi bir muhalefet ittifakı, çok ciddi bir yeni Türkiye ittifakı doğuyor” diyen Gülistan, “Bu ittifakın değirmenine su taşımak hepimizin boynunun borcu olduğunu düşünüyorum. Seçimi elbette kutsamıyoruz ama bunun son seçim olmaması için de elimizden geleni yapmalıyız. Sandığa giderek bütün gücümüzü ve kararlılığımızı göstermek zorundayız. 24 Haziran aslında yeni bir başlangıcı da getirecek. Bu nedenle bu AKP ve MHP ittifakından, bu faşizmden kurtulmak isteyen herkesi elinden geleni ortaya koymaya çağırıyoruz. OHAL'in karşısına, AKP ve MHP ittifakının karşısına bu ülkenin Şeker Fabrikası işçileri olarak, hakları tanınmayan kadınları olarak, ihraç edilmiş öğretmenleri, doktorları, belediye işçileri olarak, ezilen ve yok sayılan Alevileri, Kürtleri, Ermenileri olarak, dinamik gücü tükenmeyen gençleri olarak örgütlenerek ve örgütlülüğümüzü güçlendirerek çıkalım" çağrısında bulundu.