OHAL’le var edilen erkekliğe mesaj net: Sokakları terk etmiyoruz

  • 12:04 19 Nisan 2018
  • Güncel
HABER MERKEZİ - Sokaklardaki erkeklik halini tırmandıran OHAL bir kez daha uzatıldı. 21 aydır OHAL koşulları altında olan ülkede sokaklar kanla, militarizmle ve erkeklikle kuşatılırken, kadınların mesajı net oldu: “Sokakları terk etmiyoruz. Hayatın içinde olmaya devam edeceğiz.”
 
Darbe girişiminin ardından 20 Temmuz 2016 tarihinde 3 aylık ilan edilen ve 19 Nisan’da süresi dolan Olağanüstü Hal (OHAL), 7’nci kez uzatıldı. Hukukun devre dışı bırakılarak, Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) yönetilen OHAL sürecinde, kadın katliamları iki katına çıktı, kadınlar ve çocuklar çeşitli hak gaspına, şiddete ve cinsel saldırıya uğradı ve uğramaya devam ediyor. Şiddet ve şiddet dilinin iki kat artarken, OHAL'in sokaklarda arttırdığı "erkeklik" yaşamın her alanında kadınlar için güvensiz bir ortam yarattı. Sokaklar kanla, militarizmle ve erkeklikle kuşatılırken, “bireysel olarak silahlanın” çağrıları, linç görüntüleri, cinsiyetçi küfürler, “idam isteriz” sloganı ile karşısındakini yok etmek üzerine kurulu erkek şiddeti her yere yayıldı. 
 
Milli irade’ ilk kadınlara saldırdı
 
15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından devlet yetkilileri, “Milli İrade” çerçevesinde halkı sokaklara çağırdı. Bir yandan meydanlarda darbeye karşı çıkan kadınların görüntüleri yayınlanırken diğer yandan ise “Hanım kardeşlerimiz evde oturup dua etsinler” denildi. Yine darbe kapsamında gözaltına alınanların eşleri için  “Darbecilerin eşi ganimetimizdir” şeklinde cinsel suça teşvik edici söylemlerde bulunuldu.
 
Sokağa çıkan gerici, militarist ve cinsiyetçi kesim ile hükümet yetkililerinin cinsiyetçi söylemleri; sokakta, evde, iş yerinde, otobüs ve meydanlarda artan şiddet, cinsel saldırı ve kadın katliamı olarak kadınlara döndü. Açık giyinen kadınlar  “darbeci, FETÖ’cü olarak yaftalandı, sözde “Demokrasi Mitingleri”ne katılmayan kadınlar cinsiyetçi küfürlere maruz kaldı.
 
17 aylık bilanço 
 
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Kadın Komisyonu tarafından OHAL’de kadınların durumuna işaret eden 17 aylık raporda, 531 kadının erkekler tarafından katledildiği, 25 bin 523 kadının kamudan ihraç edildiği, 11 kadın derneği ile bir çocuk hakları derneğinin kapatıldığı, 16 kadın gazeteci, 35 kadın belediye başkanı ve 5 kadın milletvekilinin tutuklandığı belirtildi. 
 
Erkeklik suçları OHAL gölgesinde 
 
OHAL sürecinde erkek devlet şiddeti hızla sürerken, erkeklik suçları da OHAL gölgesinde devam etti. Gözaltında ve cezaevlerinde baskı, kötü muamele, hak ihlalleri ve işkenceler gün geçtikçe tırmandırılırken,  devlet nezdinde üretilerek yaşamın her alanına yayılan toplumsal erkeklik, “gece bekçiliği” uygulamasıyla somutlaştırıldı. 
 
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başta olmak üzere tüm yetkililerin toplumda yükselttiği milliyetçi muhafazakâr söylemler ile birlikte kadına yönelik baskı ve uygulamalar kendini açığa vurdu ve erkek için birer savunmaya dönüşen “bahaneler” bu milliyetçiliği ve muhafazakârlaşmayı tetikleyerek daha da meşrulaştırdı. İktidarın söylemlerinin toplumda uygulanır hale gelmesiyle bu anlayış, erkekliğin bilinçli ideolojik saldırılarıyla yaygınlaştı.
 
Kadınların yaşam tarzına yönelik saldırılar artarken, kıyafeti bahanesiyle sokak ortasında hakaret edilerek darp edilen kadınlardan bazıları şöyle:  
 
*İstanbul Maslak’ta bindiği otobüste  Ayşegül Terzi şort giydiği gerekçesiyle Abdullah Çakıroğlu tarafından darp edildi. 
 
*İstanbul Eminönü’nde, bir dolmuş şoförü aracına bir Arap yolcu kafilesinin gelmesiyle, araçta bulunan bir kadını araçtan indirmek istedi. Araçtan inmek istemeyen kadın, dolmuş şoförü tarafından kıyafeti gerekçe gösterilerek küfür ve hakaretlerle cinsel tacize maruz kaldı. 
 
*Manisa’nın Turgutlu ilçesinde 4 aylık hamile olan Ebru Tireli, evinin yakınında bulunan parkta spor yaparken Davut Kahraman’ın tekmeli saldırısına uğradı. 
 
*Çağla Köse, İstanbul'daki Maçka Parkı'nda kıyafeti bahanesiyle özel güvenliğine cinsel tacizine maruz kaldı. 
 
*İstanbul Yenikapı-Hacıosman metro hattında iki kadın polis tarafından arama noktasına götürülen 28 yaşındaki Ş.P.'ye sözlü tacizde bulunularak,  üstünde iç çamaşırları kalacak şekilde soyup arama yapıldı.
 
*İstanbul’da Sultan Taşar, ekmek aldığı fırından çıkarken taksici tarafından “O şortla ekmek almaya gelmişsin. O ekmek sana haram. Boğazından geçen her şey sana haram, O babana söyle sana nasıl giyineceğini anlatsın” şeklinde sözlü saldırıya uğradı.
 
*İstanbul’da Melisa Sağlam “Ramazan'da böyle giyinmeye utanmıyor musun” diyen Ercan Kızılateş tarafından minibüste saldırıya uğradı. 
 
*Yine İstanbul Eminönü’nde bir adam “üstüne başına dikkat et, milleti azdırıyorsun” diyerek Canan Kaymakçı isimli kadına sözlü saldırıda bulundu.
 
*Ankara'da yaşayan 20 yaşındaki bir üniversite öğrencisi evine gitmek için indiği otobüsten takip edilip evinin önünde tacize uğradı. Saldırgan sosyal medyadaki dayanışma sayesinde bulundu. Saldırgan ifadesinde “Mini etek giymişti tahrik oldum” dedi.
 
* Ayşe Kemal İnanç Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde görevli Felsefe öğretmeni Ercan Harmancı, “Kız öğrencilerin giydiği eşofman onları çıplak yapar” şeklinde paylaşımlar yayınladı. Tepkiler üzerine başlatılan soruşturma sonucu görevden alındı.
 
*Ankara’nın Etimesgut ilçesinde Ş, bindiği özel halk otobüsünün şoförü tarafından aracın içinde cinsel saldırıya uğradı. Şoförün, 3 ayrı cinsel istismar suçundan yargılandığı ve hakkında “hakaret, tehdit, şantaj, mala zarar verme” gibi 48 ayrı suç dosyasının olduğu ortaya çıktı.
 
OHAL ile kadın katliamlarında karakter değişti 
 
OHAL ile kadın katliamlarında nitelik ve karakterin değiştiğini belirten Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, “Kadınlar, hukukun ‘canavarca his’ diye tarif ettiği biçimde öldürülmeye başlandı. Kadın cinayetlerinde ‘faili meçhul’ oranında da artış var” dedi. 
 
Erkekler cezasızlıkla ödüllendirildi
 
Kadın katliamları davalarında, katillerin “erkekliğime hakaret etti” savunmaları ve bunun paralelinde uygulanan “tahrik indirimleri” katiller ve katilleri koruyanlar tarafından hem mahkemelerde hem de toplumun gözünde meşrulaştırmak için sık kullanılan birer “bahane” oldu. Şiddet ve cinsel saldırılar karşısında karakollara başvuruda bulunan kadınlar, göz göre göre evine gönderilerek celladına teslim edildi. 
 
Çocuk, cinsel istismarda bulunan erkekle evlendirilmek istendi
 
20 Temmuz’da ilan edilen OHAL, çocukların, istismar eden erkeklerle evlendirilmelerini zorlayan yasanın Meclis’e gönderilmesine neden oldu. Bu durum, cinsel istismarı ve cezasızlığı arttırdı. Cinsel şiddet ve cinsel istismara karşı mücadele eden kadınlar ise sokağa inerek yasaları protesto etti.
 
Çocuk yaşta evlendirilmelerin önü açıldı 
 
Çocuk yaşta evlendirilmelerin önünü açacak yasa gündeme getirildi.  Bu yıl Meclis’ten apar topar geçirilen Nüfus Hizmetleri Kanun Tasarısı ile Resmi nikâhın müftülüklerce kıyılabilmesinin önü açıldı. Medeni Kanunlara aykırı olan bu yasa ile zaten ülkede büyük bir problem olan çocuk yaşta evlendirmelerin artmasına, çocukların yaşarken hayatlarının ellerinden alınmasına neden olacak.
 
Cinsel istismar düzenlemesi 
 
Daha önce infaz kanununa “tıbbi tedavi” ibaresiyle üstü kapalı olarak eklenen ve kamuoyu tarafından ise “hadım” olarak adlandırılan bir yönetmelik OHAL döneminde hızla yürürlüğe girdi. Oysa, cinsel saldırı ve şiddet suçlarında toplumsal koşulları yok sayan, erkek egemenliğiyle mücadeleyi esas almayan bu tarz bir yöntem çözümden uzak kalmakta. 
 
Artık yeter!
 
Boşanma komisyonu ile gündeme getirilen, kadınlar için boşanmayı zorlaştıran yasa önerileri, arabuluculuk, tecavüz edenle evlendirme, müftüye resmi nikah yetkisi verilmesi ve var olan haklarının gasp edilmesi gibi uygulamaların hayata geçirilmesine izin vermeyeceklerin belirten kadınlar, “Artık yeter” diyerek alanları terk etmemekteki ısrarını ortaya koydu. 
 
Tüm saldırılar karşısında ise kadınların mesajı netti: “Erkeklikle silahlanmış iktidar savaşı en çıplak hali ile televizyonlarımızı, sokaklarımızı, meydanlarımızı, kulaklarımızı doldurdu. Oysa, darbenin ardından meydanları ve yıllardır sokakları demokrasi, özgürlük, eşitlik, adalet için dolduran birçok kadın var. Erkekler ne kadar bu alanları elimizden almaya çalışsalar ya da bizi istedikleri zaman sokaklarda öne sürüp istedikleri zaman evlere hapsedeceklerini sansalar da, biz kadınlar erkek şiddetine ve onların üzerimizden yürüttüğü iktidar savaşlarına karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Kadın dayanışmasından aldığımız güçle hayatta kalmaya kararlıyız. Sokakları terk etmiyoruz.”
 
‘Şortların boyunu değil mücadeleyi büyütüyoruz’
 
“Şort giydiği için”, “sigara içtiği için”, “beni tahrik ettiği için” gibi bahanelerle sokak ortasında şiddete maruz kalan kadınlar,  “Şortların boyunu değil, mücadeleyi büyütüyoruz” diyerek bir kez daha erkek egemen sisteme meydan okudu. Kadınların sloganı ise “Hayatın içinde olmaya devam edeceğiz. Ne zaman ne giyeceğimize, nereye gideceğimize biz karar veririz” oldu.