BM Cizre'de yaşanan hak ihlallerini belgeledi

  • 14:59 10 Nisan 2018
  • Güncel
ŞIRNAK - Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, 2015 yılında ilan edilen sokağa çıkma yasakları döneminde Türkiye'nin Kürt illerine yönelik gerçekleştirdiği operasyonları hakkındaki raporunda, BM'nin Türkiye'yi yüzlerce Kürt'ün ölümü dahil olmak üzere işkence ve kaybetme gibi çeşitli insan hakları ihlalleriyle suçladığını duyurdu. 
 
Birleşmiş Milletler (BM), geçen Cuma yayınladığı raporunda Türkiye'nin Kürt illerine yönelik gerçekleştirdiği operasyonlar sırasında yüzlerce kişiyi katlettiğine dikkat çekti. Raporda cinayet, işkence, cinsel saldırı ve mülklere yönelik yaygın imhalar da bir dizi insan hakları ihlalinin arasında yer aldı. BM İnsan Hakları Yüksek Konseyi'nin yayınladığı raporda, Türk piyadeleri, topçuları, tankları ve muhtemel uçakları tarafından yapılan operasyonların, Temmuz 2015'ten 2016 yılının sonuna kadar olan 17 aylık sürede yarım milyon kişiyi evlerinden göç ettirildiği belirtiliyor. 
 
Türkiye'nin Kürdistan'da güvenlik güçlerinin tutumuna odaklansa da 25 sayfalık raporda, BM'nin, Temmuz ayındaki darbe girişiminden beri Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın uyguladığı tedbirlere yönelik derin endişesinin altını çizildi. 
 
'Terörizmi değil eleştiriyi hedef aldı'
 
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın darbe girişiminin ardından ilan ettiği Olağanüstü Hal'i, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeid Ra'ad al-Hussein "terörizmi değil eleştiriyi hedef aldı" diye kaydetti.
 
Hükümet raporla ilgili yorum yapmayı reddetti
 
Raporda, hükümetin verilerine göre Kürt illerindeki"güvenlik" operasyonlarında 2 bin kişinin katledildiği bilgisi yer aldı. Bunların 800'ü güvenlik güçleri, bin 200'ü ise hükümete karşı şiddet eylemine karışıp karışmadığı belli olmayan kişilerdi.
 
 'En kötü istismarlar yasak sırasında  yaşandı'
 
BM müfettişlerinin yaşamını yitirenlerin yakınlarıyla yaptığı görüşmelerden edindikleri bilgiler ve uydu görüntülerini değerlendirdiğinin yer aldığı raporda, güvenlik güçlerinin bunların arasında yargısız infaz, kaybetme, işkence, kadına yönelik şiddet, tıbbi yardım, yiyecek ve suya erişimin engellenmesi gibi çeşitli istismarlarda bulunduğunu doğruladığı vurgulandı. Raporda ayrıca, müfettişlerin, en kötü istismarların genellikle sokağa çıkma yasakları sırasında yaşandığının altını çizdiğine dikkat çekildi. 
 
Kurtarılabilecek insanların hayatını kaybetmesine izin verildi
 
Raporda, Cizre'de görüşülen tanıklar bodrumlarda yakılanların görüntüsünü  "kıyamet gibi" tanımladığı kaydedilirken,  müfettişlerin en az 189 kişinin, güvenlik güçlerinin bombardımanı sırasında yemek, su, tıbbi yardım ya da elektrik olmaksızın haftalarca bodrumlara mahsur kaldığını belgelediği vurgulandı.  Raporda, ambulansların bölgeye girişinin engellenmesi nedeniyle kurtarılabilecek kişilerin bile hayatını kaybetmesine sebep olunduğunu ifade edildi.
 
Müfettişlerin ayrıca yetkililerin bölgede yaşayanları "terörizmi desteklemekle" suçlayarak sivil ölümleri soruşturmayı reddettiğini de bildirdiğinin belirtildiği raporda, müfettişlerin Cizre'de kaybolan bir kadının ailesine DNA testi için kömürleşmiş üç küçük et parçası verildiğini aktardığı bilgisi ye aldı. Raporda aynı zamanda, müfettişlerin kayıp kadınlardan birinin kız kardeşinin yasal süreci başlatmayı denediğini ancak "terör" suçuyla suçlandığına dikkat çektiğine yer verildi.
 
Birleşmiş Milletler'in Cuma günü açıkladığı raporun, insan hakları ofisinin, müfettişlere erişim verilse de verilmese de, hazırlayacağı bir seri raporun ilki olduğunu vurgulandı.  
 
Raporda, hükümetin, darbe girişiminden bu yana alınan tedbirlerin daha çok ülkenin Kürt illerinde ve genel olarak muhalefet üzerinde baskı kurmayı amaçladığına dikkat çekildi. 
 
Rapora ilişkin konuşan Zeid Ra'ad al-Hussein, "Aralarında kadın ve çocukların da olduğu yüzlerce kişinin hukuksuzca öldürülmesiyle ilgili meşru bir soruşturma yürütülmediğine dair haberler özellikle endişe verici" dedi.  Zeid, araştırmacıların Kürt bölgesine girişinin engellendiğini vurgulayarak, kısıtlama olmadan bağımsız bir soruşturma yürütülmesi çağrısında bulundu.