Êlih’te binlerden tek mesaj: Önder Apo’ya özgürlük
- 12:27 12 Ekim 2025
- Güncel
ÊLIH –“Demokratik Toplum ve Özgürlük” mitinginde konuşan DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Arkasına saklandığınız toplumsal hassasiyetin sebebi sizsiniz. Yüzyıldır bu coğrafyanın dili olan Kürtçeyi yasaklayan sizlerdiniz. Kürtlerin haklarını yargı eliyle mezarlığa dönüştüren sizlersiniz. O hassasiyeti sizler düzelteceksiniz. Az cesaret; Kürt halk önderi kadar cesaret, cezaevindeki arkadaşlarımız kadar cesaret” dedi.
Êlih’te, Demokratik Kurumlar Platformu tarafından, “Demokratik Toplum ve Özgürlük” şiarıyla miting gerçekleşti. 7’den 70’e binlerce kişi mitingin gerçekleştiği, Dörtyol Kavşağı’na geldi. Miting alanına, “Me hebûna xwe bidest xist em ê ji bo azadiyê têbikoşin” pankartı asıldı. Gençler alana, “Ciwanen welat parêz ber bi rojêve” ve “Özgür önderlik özgür toplum” pankartıyla giriş yaptı. Batman Öğrenci Birliği (BATÖB) de, miting alanına, “Azadiya jinan û gelen azadiya fizîkî a Rebertîye” pankartıyla girdi. Mitingde, “Pewistiya me bi aşitiye heye”, “Demokratik siyasetin önü açılsın”, “Bijî ezdye gelen” ve “Statûya nasnameya Kurdî” dövizleri taşındı.
Coşkuyla girişlerin gerçekleştiği mitinge, yurttaşlar sarı-kırmızı-yeşil flama ile ulusal kıyafetleriyle katıldı. Halaylarla başlayan mitingde kitle zılgıtlarla sık sık, “Bijî serok Apo” sloganı attı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fotoğrafının açıldığı mitingde, gençler ve kadınların yoğunluğu dikkat çekti.
‘Zaman Sayın Öcalan’ın özgürlüğünün zamanı’
Mitingde ilk önce tertip komitesi sahneye çıkarak halkı selamladı. Halk bu sırada, “Batman sizinle gurur duyuyor” sloganı attı. Miting Tertip Komitesi adına konuşan Semra Güneş, halkı selamlayarak, “Zaman barış zamanı, zaman Sayın Öcalan’ın özgürlüğünün zamanı. Bu süreci mimarı Sayın Öcalan özgür olmadıkça barış olmaz, barış Sayın Öcalan’ın özgürlüğüne bağlı. Sayın Öcalan’ın özgürlüğü, halkın özgürlüğüdür” diye kaydetti.
‘Demokratik siyaseti büyüteceğiz’
Ardından kitle kemençeyle uzun süre halaya durdu.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Meral Danış Beştaş konuşma gerçekleştirdi. Kürt halkı yıllardır ayakta olduğunu ve gençlerin, Kürtlerin, kadınların hakkını savunduğunu dile getiren Meral Danış Beştaş, bu nedenle Kürt halkına teşekkür etti. Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne dikkat çeken Meral Danış Beştaş, “Bu açıdan çok zulüm, zahmet gördük. Son 40 yılda öldürme, işkence, göçertme ve her açıdan halkımıza karşı, bize karşı zulüm gerçekleştirildi. Ama her zaman halkımız kalıcı bir barış için direnişine devam etti. Direniş ve mücadele hiçbir zaman bitmedi. Bu sürece kadar geldik. Sayın Öcalan 1990’lardan bu yana barış için duruşunu gösteriyor, isteğini gösteriyor. İmralı’da tarihi bir duruş gösteriyor. Biliyoruz ki o duruşu, talepleri, ideolojisi, konuşmaları bütün Ortadoğu’ya büyük, güçlü bir perspektif oluyor. Sayın Öcalan 27 Şubat’ta tarihi bir duruş sergiledi. Bundan sonra yürüyüşümüzü barış ve demokratik toplum yürüyüşü olacak. Demokratik siyaseti büyüteceğiz’ sözlerini kullandı.
‘İmralı adasının kapılarının açılması gerekiyor’
Mecliste kurulan komisyona dikkat çeken Meral Danış Beştaş, komisyonun Abdullah Öcalan’la görüşmesi gerektiğini belirtti. Meral Danış Beştaş, komisyon olarak birçok kurum ile görüşmelerinin olduğunu söyledi. Meral Danış Baştaş, “Biliyoruz ki barışın temeli Sayın Öcalan’a bağlı. Çünkü o birinci aktör, muhatap. Dünyada bugüne kadar öndersiz bu çalışmaların yürütüldüğü görünmedi. Bu sürecin temeli sağlanmalı. Hukuk lazım. Hukuksuz, iradesiz bu süreç doğru yürümez. Onun içinde 2 hafta içinde yargısal çalışmalara başlamalıyız. Bu açıdan çalışmalarımız çok güçlü. Bu süreci başarıya ulaştırmak bizlerin elinde. Biz barıştan, kardeşlikten, eşitlikten, özgürlükten yana olduk. Şu an cezaevlerinde binlerce tutsaklarımız var, yüzlerce siyasetçi sadece siyaset yaptıkları için cezaevlerinde tutuluyor. Kayyımlar hala var. Belediye eşbaşkanlarımız cezaevinde. Sevgili Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş cezaevinde. Neden? Çünkü Sayın Öcalan’ın cezaevinde yürütmüş olduğu çalışmaları, direnişi destekliyorlar. Çünkü Kürt halkının haklı mücadelesini destekliyorlar. Bu nedenle bu süreçte dilimizin tanınmasından, Kürt meselesinin hak ve özgürlüklerinin yasal olarak güvenceye alınması hayati önemdedir. Mücadelemiz buna yöneliktir. Kürt meselesi aynı zamanda bir hukuk meselesidir. En önemli boyutu hukuktur. Hukuk tanıyacak, başka yolu yok. Bu meselenin baş aktörünü hala cezaevinde tutarak, hala sınırlı görüşmelerle, ziyaretlerle siz konuşursanız, bu meselenin çözümünü böyle yıllara sarkıtırsınız. Bu nedenle İmralı adasının kapılarının açılması gerekiyor” dedi.
Halkın kaygıları diye konuşanlar Êlih’e baksınlar
Sayın Öcalan’ın özgürlüğü, milyonlarca insanın talebidir sözlerini kullanan Meral Danış Beştaş konuşmasına şöyle devam etti: “Kürt halkıyla Türk halkının kardeş olduğunu söyleyenlere açıkça Êlih’ten şu çağrıyı yapıyoruz: Kürtlerle Türkleri siz ayrıştırıyorsunuz. Kürtlerin değerlerine hakaret ederek, yok sayarak Kürtlerle kardeşliği sağlayamazsınız. Kardeşlik eşitlikle sağlanır. Halkın hassasiyeti, kaygıları diye konuşanlar bugün Êlih’e baksınlar. Kürt ilinin hassasiyetini kim dinleyecek? Bu halkı barıştırmanın yolu kimsenin onuruna, gururuna pas geçmemektir. Bu halk tanınmak için büyük bedellerle mücadele yürütüyor, direnişi ortaya koyuyor.
Çözüm demokratik entegrasyonda
Bu sayın Öcalan’a özgürlük mitingidir. Onun özgürlüğünü istiyoruz. Onun özgür yaşayacağı, özgürce çalışacağı bir mekan istiyoruz. Çünkü bizler bu sorunu artık gelecek on yıllara bırakılmasını istemiyoruz. Bunun için gayet kararlıyız. Biz onların hassasiyetini dikkate alıyoruz. Bir arada yaşamanın kodları burada. Bütün ırkçılığa, faşizan yaklaşımlara rağmen bu halkı bir birine düşman edemediler. Bundan sonra da düşman edemeyeceklerini gayet iyi anlasınlar. Çözüm demokratik entegrasyondadır, Kürtlerin diliyle kültürüyle tanınmasıdır. Başka çözüm yolu yok. olsaydı zaten bugüne kadar olurdu. Sizleri bu süreci daha çok sahiplenmesi gerekiyor. Yeter ki bu iradeyle yürüyüşümüze devam edelim. 11 Temmuz’da silah bırakan militanların toplumsal ve siyasal yaşama katılımı gerekiyor. Besê Hozat bu açıklamayı yaptığında bir düzenleme olmadığı için geri gitmek zorunda kaldı. Onların iradesinin hukuki zemini yaratacağız, yaratmak zorundayız. Bu konuda hep birlikte çalışırsak, bunu başaracağız.”
‘Kürdistan’daki hiçbir kadının ölümü tesadüf değildir’
Konuşmasına sokağa çıkma yasaklarında Sûr’da katledilen Helin Şen’i ve 2 erkeğe ait DNA örnekleri çıkan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’e dikkat çekerek başlayan Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Kürdistan’da çocuklar, gençler, aynı tehlikelerle yüz yüze bırakıldı. Kürdistan’daki hiçbir kadının ölümü tesadüf değildir ve kadın katliamları politiktir. Adalet yerini buluncaya kadar sesiniz sözünüz olmaya devam edeceğiz” dedi.
Terazideki bu dengesizliği düzeltmek zorundayız
Barış ve Demokratik Toplum Sürecine işaret eden Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Bu yeni döneme karakterini verecek olan şey Kürt halkının hafızası olmalı, bizim mücadelemiz olmalı. Cumhur İttifakı’ndan diğer siyasi partilerden yeni döneme dair sözler kuruluyor. Devlet Bahçeli, ‘Kuş tek kanatlı uçmaz’ diyor. Numan Kurtulmuş, ‘Bisiklet tek tekerle sürülmez’ diyor. Terazinin bir tarafına birlikte bakalım. 27 Şubat’ta Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan çağrıda bulundu. Çağrının ardından bir fesih gerçekleşti, Temmuz ayında 30 PKK’li silahlarını bıraktı. Yetmedi Sayın Öcalan komisyonun önünü açacak yol sundu. Bu Kürtlerin terazisi. Diğer tarafa bakıyoruz ne var? Hiçbir şey yok. Terazideki bu dengesizliği düzeltmek zorundayız. Komisyon var komisyonu da herkes biliyor” diye belirtti.
‘Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, neden dinlemiyorsunuz?’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ısrarı ve iradesiyle kurulan komisyona dikkat çeken Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Peki komisyonda ne eksik? Komisyonda cesaret eksik. Cesaret için Kürdistan’daki Kürt halkına bakın. Komisyonda çözüm rotası eksik. Gelip bakın bunca acıya , zulme rağmen Kürtler barış için ayakta. Komisyonun en büyük eksikliği haftalardır her kesim dinlenildi. Dinlenilmeyen tek kişi Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan. Neden dinlemiyorsunuz? ‘Toplumsal hassasiyetler’ deniliyor. Türk halkının da Kürt halkının da toplumsal hassasiyetlerini yaklaştırmakla ve bir birine karşı saygılı hale getirmekle sorumlusunuz. Arkasına saklandığınız toplumsal hassasiyetin sebebi sizsiniz. Yüz yıldır bu coğrafyanın dili olan Kürtçeyi yasaklayan sizlerdiniz. Kürtlerin haklarını yargı eliyle mezarlığa dönüştüren sizlersiniz. O hassasiyeti sizler düzelteceksiniz. Az cesaret; Kürt halk önderi kadar cesaret, cezaevindeki arkadaşlarımız kadar cesaret” ifadelerini kullandı.
‘Türkün yaşadığı yerde Kürde yer olmadığını kim söylüyor?’
Süreç bağlamında karşı karşıya kalınan asıl meselenin, sürecin çözüme, barışa yorumlanıp yorulamayacağı olduğunu dile getiren Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Kürt halkı, Sayın Öcalan çok net. Kürt halkı kendi iradesiyle kendi kendini yönetebileceğini gösterdi. Anadiliyle eğitim görmesi gerekiyor. Mücadelesiyle kazandığı bütün değerleriyle birlikte yaşaması gerekiyor. Ama hala daha korku iklimiyle Türkiye halklarının barış, çözüm etrafında bir araya gelmesi engelleniyor. Bu ülkede Kürtlere hakaret ederek para kazananlar var. Kurulacak söz barış, çözüm olmalı. Bu ülkede Türkün yaşadığı yerde Kürde yer olmadığını kim söylüyor? Türkçenin konuşulduğu yerde Kürtçenin konuşulamayacağını kim söylüyor? Türk halkı Kürt halkına düşman hale getirildi. Dillerimiz, kültürlerimiz bu kardeşliği başarmışken hiç kimsenin iktidarına heba etmeyeceğimiz geleceğimiz var. Bu geleceği birlikte kuralım. Kürt halkının siyasetçileri karşı karşıya getirilmeye çalışılıyor. Kürtlerle, diğer halklarla bu ülkede ortak yaşamı istemeyenler bizim rotamızı belirleyemezler” dedi.
‘Barışa ve özgürlüğe kimin sahip çıkacağı aşamasındayız’
Barış ve Demokratik sürecinin baş muhatabının Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan olduğunu dikkat çeken Çiğdem Kılıçgün Uçar, konuşmasına şöyle devam etti: “İmralı’da tecrit kalkmadan, umut hakkı uygulanmadan hukukla mücadele etmemiz zayıf kalacak. Kürtler Sayın Öcalan’ın paradigması etrafında kenetleniyor. Selam olsun İmralı’ya, selam olsun Êlih’e. Demokrasi olmaz diyenlere, kadın mücadelesi karşısında bütün kolluk güçlerini yıkanlara, gençleri uyuşturucuyla kendi geleceğinden alıkoymak isteyenlere çok güçlü cevap verdik, başardık. Kadınlar olarak ‘umutla özgürlüğe yürüyoruz’ dedik. Çünkü biliyoruz ki İmralı’nın kapıları açılmadıkça, bu tarihi sürecin kesin bir çözümle yaşam bulması mümkün değil. İmralı adasını savaş adası yapmak istediler, Kürt sorunun çözümsüzlüğünün merkezi yapmak istediler. Ama ne oldu? İmralı’dan devletin cesaret edemediği barış çıktı, devletin ağzına alamadığı özgürlükler çıktı. Şimdi bu barışa ve özgürlüğe kimin sahip çıkacağı aşamasındayız. Var mıyız sahip çıkmaya. Kadınıyla, genciyle, Êlih’iyle Amediyle, Kobanêsiyle, Rojavasıyla Kürtler bir bütündür parçalayamazsınız. Bugün Kürtler demokrasiyi, özgürlüğü temsil ediyor. Demokratik cumhuriyeti, ulusu temsil ediyor. Ne mutlu bize”.
Çiğdem Kılıçgün Uçar’ın konuşmasının ardından halk sık sık, “Bijî serok Apo” slogan attı.
Miting, sanatçı Xêro Abbas’ın söylediği şarkılarla sona erdi.