‘Türkiye’de oluşacak demokratik süreç Orta Doğu'yu etkileyecek’

  • 09:07 3 Ağustos 2025
  • Güncel
 
MERSİN - Suriye'de Alevi ve Dürzilere yönelik katliamları değerlendiren Aynur Şahin Özdemir, sorunların çözümüne de işaret ederek “Barış ve Demokratik Toplum” sürecinin tüm Orta Doğu’yu etkileyeceğini vurguladı. 
 
Suriye'de HTŞ eliyle Aleviler ve Dürziler inançları ve kimliklerinden dolayı katliamdan geçiriliyor. Demokratik Alevi Derneği Mersin Şubesi Yürütme Kurulu Üyesi Aynur Şahin Özdemir, Orta Doğu’da yaşanan gelişmeler ile “Barış ve Demokratik Toplum” sürecini değerlendirdi. 
 
‘Suriye’nin yeni dizaynında İŞİD zihniyetinin taşıyıcı olarak HTŞ ‘yi görüyoruz’
 
Geçmişte DAİŞ’in yaptığı katliamlara değinen Aynur Şahin Özdemir, “İslam adına yapılan bir soykırım vardı aslında bölgede. Uzunca süren bir savaş dönemi oldu ve sular duruldu gibi tabiri caizse. Uluslararası güçlerin müdahalesiyle, onların çıkarlarına uygun bir şekilde savaşı belli ölçüde sonlandırdılar. Ama şuan baktığımız zaman Suriye'nin yeniden dizayn edilmeye çalışıldığını görüyoruz. Bu yeni dizayn içerisinde İŞİD zihniyetinin taşıyıcı olarak HTŞ ‘yi görüyoruz. Suriye devletinin kurulma çabaları var ve bu devlet kuruluşunun başına da Colani’yi getirdiler. Değiştiklerini söylüyorlar, dünyaya bunu ispat etmeye çalışıyorlar, takım elbise kravat takarak imajı düzelterek bunu yapmaya çalışıyorlar. Ama ideolojilerini çokta terk etmediklerini görüyoruz. Bunu nasıl görüyoruz? İşte önce kıyı bölgesindeki Arap Alevilerine yönelik soykırımda görüyoruz. Bunu ne sahiplendiler ne de durdurdular. Yapılan soykırımın bireysel olduğu, aşiretsel bağlara, farklı unsurlara bağlayarak kendi sorumluluklarını ne üstlendiler ne de engellediler. Arap Alevilerinin yaşadığı bölge insansızlaştırılmış vaziyette. Yani oranın yerli halkalarının orada öldürüldüğü katledildiği ya da sürüldüğüne, sürgüne göçe zorlandıklarını biliyoruz” ifadelerini kullandı.
 
‘Ezilen halklarla bir olmazsanız var olamazsınız’
 
Suriye'de Alevilere yönelik yürütülen saldırıların Dürzilere yönelik devam ettiğini belirten Aynur Şahin Özdemir, “Belki şöyle bir farkı vardır. Dürzi halkı Osmanlı döneminden beri kendi içinde örgütlü, bir çeşit içe kapanık bir topluluk. Ancak Orta Doğu’daki denkleme baktığımızda veya Suriye’nin başından beri sürüp gelen savaş denklemin geldiği noktaya baktığımızda Dürzilerin de orada kendi başına kendini var edemeyeceklerini gördük. Ne kadar örgütlü olsanız dahi eğer bulunduğunuz yerdeki diğer ezilen halklarla, yok edilmeye çalışılan haklarla ortak bir dayanışma içerisinde olmazsanız uluslararası güçlerin orada sizi var etmeyeceklerinin bir yansıması diyebiliriz” şeklinde konuştu.
 
Bütün dünyanın gözü önünde Êzidî, Alevi, Dürzi kadınlar katledildi
 
Suriye’deki savaşı kadın boyutuyla değerlendiren Aynur Şahin Özdemir, bütün savaşlarda ezilen ve zarar gören kesimin kadınlar ve çocuklar olduğunu söyledi ve şöyle devam etti: “Bunu Suriye iç savaşında da bölgedeki bütün savaşlarda da gördük. Savaşın teknik boyutunu silah ve kan boyutunu erkeklerin yürüttüğünü ama işgal edilen bir toprak parçasında eğer bir yenilgi söz konusuysa ya da bir çeşit işgal söz konusuysa orayı işgal eden veya savaşın kazananı olan tarafın, o bölgenin kadınlarına çocuklarına ciddi bir saldırı yaptığını her zaman gördük, görmeye de devam ediyoruz. İşte tecavüzden tacize öldürmeye kadar bu erkek egemen aklın bir yerde de işgalini tamamlama mantığına denk düşüyor. O ülkenin kadınlarını bu şekilde bir şiddete maruz bırakmak gibi bir durum söz konusu. Tabi Orta Doğu’da veya Suriye’de süren savaşın tek boyutunun bu olmadığını da gördük. Êzidî kadınların, Alevi kadınların yaşadıkları ve bugün Dürzi kadınların yaşadıklarına kadar gelen süreçte dünyada ortadan kalktığını düşündüğümüz kölelik sistemini de kadınların pazarda alınıp satılmasını da gördük. Bunlar bütün dünyanın gözü önünde oldu. Dünyada ve Türkiye’de birçok buna karşı kadın örgütleri tepki gösterdi. Ortak dayanışma sesi yükseltti. Birleşmiş Milletler, uluslararası güçlere bunların durdurulması için çağrı yaptı.” 
 
Türkiye'deki demokratikleşme Orta Doğu’yu da etkileyecek
 
Ekim ayından bu yana Türkiye’de gündemde olan “Barış ve Demokratik Toplum” sürecine işaret eden Aynur Şahin Özdemir, bunun Orta Doğu’yu etkileyecek bir süreç olduğuna değindi. Aynur Şahin Özdemir, ”Çünkü Kürtlerin Orta Doğu’da yayılımına baktığımızda Suriye’de, Irak’ta, İran’da ve Türkiye’de dört parçaya bölünmüş farklı ülkelerde diasporası olan güçlü ve karşılığı olan bir halk. Türkiye için de özellikle Suriye savaşının başından beri öznesi, tarafı olmuş savaşın içinde yer almış konumda. Dolayısıyla da iki taraf arasındaki bu barış süreci Türkiye’deki demokratikleştirmeyi, demokratik toplumun inşasını getireceği gibi Orta Doğu’daki denklemi de değiştireceğini düşünüyorum. Suriye’deki denkleme baktığımızda hala devam eden bir çeşit savaş, hala düzen kurulabilmiş değil. Halkların ortak iradesiyle oluşturulabilmiş, halkların ve özgürlüklerin korunduğu bir anayasanın olduğu bir yapı henüz oluşturulabilmiş değil. Yer yer savaş ve çatışmaları görüyoruz. Daha önce İran’a da İsrail tarafından bir saldırı olmuştu. Irak’ın da çok istikrarlı yürümediğini biliyoruz uzun zamandır. Bu sürecin Türkiye halklarına katkı sunacağı gibi tüm bölge halklarına da etki edeceğini, oradaki demokratikleşme süreçlerine de katkı sağlayacağını düşünüyorum” dedi.
 
‘Kadınlar barış fırsatını  değerlendirmeli’
 
Barışın öncelikle kadınlar önemli olduğunun altını çizen Aynur Şahin Özdemir, şunları belirtti: “Barışın öncülüğünü yaparak demokratik toplumun inşasında bütün eşitsizliklerin ortadan kaldırılması hak ve özgürlüklerin yerli yerine konduğu bir toplumun inşasında kadınların söz söylemesi gerekiyor. Yeni bir anayasa, bu anayasanın da tüm toplumsal kesimleri kapsayan, farklılıkları, inançları gören bir yerden hakları doğru bir temelde yeniden inşa eden bir yapıda olması gerekiyor. Kadınların özne olması şöyle bir avantajı ve zorunluluğu var. Kadınlar baktığımızda en eski sömürge olarak tabir edilen ilk sınıf. Bu kadar tarihsel bir ezilme pozisyonunda olan kadınların Türkiye ve Orta Doğu koşullarında ortaya çıkan fırsatı iyi değerlendirmesi gerekiyor. Mesele sadece silahların bırakılması değil, toplumun kadınların lehine değiştirilip, dönüştürüleceği önemli.” 
 
Ortak yol haritası vurgusu
 
Barışın erkeklere bırakılmayacak kadar önemli olduğunun vurgusu yapan Aynur Şahin Özdemir, kadınların tarafından bu durumun iyi kavranıp gereğinin yapılmasını söyledi. Aynur Şahin Özdemir, “Bunun gereği bir yerde şudur; Türkiye’de çok farklı kadın örgütleri, kurumları var. Karma örgütler içerisinde mücadele eden kadınlar var. Birçok yerelde kadın dayanışmasını güçlendirmek üzerine kurulan kadın platformları var. Bir şekilde bu kadınların ortak bir dil, ortak bir yol haritası oluşturmak için bir araya gelmesi gerekir. Bir demokratik toplum inşa edilecekse bunun içerisinde kadının yeri neresidir? Kadınların buradaki sözü nedir? Ne olmalıdır? Bunun üzerinden bu sürece bire bir katılması gerekiyor. Yer verilmediğinde ise buna müdahale edecek bir güçle itiraz etmesi de gerekiyor. Bu iş belki Meclis’te yürüyecek belki erkek siyasetin merkezinde şekillenecek bu sürecin içerisinde özellikle duyarlı kadınların gereğini yapacağını düşünüyorum. Ama parlamentonun dışında kalan kadınların mutlaka söz ve eylem birliği yaparak, örgütlenerek bu süreçte taraf olmayı oluşturmalılar” şeklinde konuştu.
 
Bu dönem bir şans
 
Suriye'de bir yandan Alevi ve Dürzilerin soykırımla karşı karşıya kaldığını belirten Aynur Şahin Özdemir, çok uzağa gidilmemesi gerektiğinin altını çizerek şunları dile getirdi: “Aslında Alevilerin de Dürzilerin akrabaları Türkiye’de. Türkiye’de de önemli bir Alevi kitle var. Alevi örgütleri, dernekleri, cem evleri birçok kurumsal yapıya kavuşmuş. Kent yaşamı içerisinde oluşturulmuş birçok kurum var. Aleviler de bu barış sürecinin bir tarafı olmak zorunda. Çok uzağa gitmeye de gerek yok, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda da tekçi devlet anlayışı içerisinde, ulus devlet anlayışı ve Türk-İslam sentezi anlayışıyla Alevilerin de yok edilmeye, asimile edilmeye çalışıldığını biliyoruz. Bu tartışmalarda son dönemlerde çok fazla yapılıyor. Kadınlar gibi Alevilerin de bu sürecin bir öznesi olması gerekiyor. Alevilerin ortak taleplerinin eşit yurttaşlık ve hak ve özgürlükler temelinde neye ihtiyacı varsa bunun ortak platformlarda belirlenerek hem kamuoyuyla paylaşılması hem bu süreci yürütülenlerle paylaşılması, bu sürecin bir parçası da olması gerekiyor. Bu dönem onlar için de bir şans, onlar da bu sürecin öznesi olma konusunda elinden geleni yapmak durumunda.”