‘İşkence mutlak suçtur’

  • 09:08 26 Haziran 2025
  • Güncel
Elfazi Toral
 
İSTANBUL - 26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü’ne dair konuşan kayıp yakını İkbal Eren ile TİHV’li Ümit Efe, “İşkence mutlak suçtur. İşkencecilerden hesap sorulması ve cezasızlıkla korunmaması için mücadelemiz sonuna kadar sürecek” dedi.
 
26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü, Birleşmiş Milletler (BM) İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşme, 1984 yılında BM Genel Kurulu tarafından kabul edilmiş ve 1987 yılında da yürürlüğe girmiştir. BM, sözleşmeye 1988 yılında taraf olmuştur. Sözleşme aynı zamanda Türkiye tarafından 21 Nisan 1988 tarihli ve 3441 sayılı kanunla onaylanmış ve 29 Nisan 1988 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
 
Türkiye’de “işkence” mekânlarından biri de 1970, 1980 ve 1990’lı yıllarda “Birinci Şube” olarak da tanımlanan, 1994 yılı sonlarına kadar kullanılan ve 2023 yılında yıkılan Gayrettepe’deki İl Emniyet Müdürlüğü binasıdır. Yüzlerce kişi bu şubede işkenceye maruz kalırken, çok sayıda kişi ise gözaltında kaybettirildi. Yapılan bazı çalışmalar sonucunda bu ve benzeri “işkence” merkezlerinde aylarca tutulan 650 bin kişiye tam 45 farklı işkence yöntemi uygulandığı, belgelenen 171 işkencede ise ölüm olaylarının önemli bir bölümünün Gayrettepe’de gerçekleştiği belirtiliyor. Gayrettepe’deki İl Emniyet Müdürlüğü Şubesi’nde gözaltına alınan, işkenceye maruz kalan ve daha sonra kendisinden bir daha haber alınamayan kişilerden biri de Hayrettin Eren.
 
Kayıp Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren, “Abimi Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’nde kaybettim. Abimin arabası Emniyet Müdürlüğü’nün bahçesinde olduğu halde burada olduğu inkâr edildi” sözleriyle, sorumlu kişilerden hesap sorulması için mücadele edeceklerinin mesajını verirken, TİHV İstanbul Şubesi temsilcisi Ümit Efe ise, “İşkence mutlak yasak hükmündedir. Ama her sokak adeta işkence yerlerine dönüşmüş durumda” dedi.
 
‘Sokakta işkenceler yapılmaktadır’
 
Ümit Efe, yıllardır Türkiye’de uygulanan “işkence” yöntemlerine karşı mücadele ettiklerini söyleyerek, her yıl olduğu gibi bu yıl da İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü kapsamında bir dizi etkinlik düzenlediklerini belirtti. Gayrettepe Eski İl Emniyet Müdürlüğü’nde onlarca gencin sistematik bir şekilde işkencelere maruz kaldığını ifade eden Ümit Efe, “12 Eylül Darbesi’nde birçok genç insan Gayrettepe Emniyeti’nde işkenceye uğradı. Birçok insan burada kaybettirildi. Resmî ve gayriresmî birçok mekânda ve sokakta işkenceler yapılmaktadır. Geri Gönderme Merkezleri'nde mültecilere yönelik de işkence yapılmaktadır.
 
İşkence mutlak yasak hükmündedir. Hem ulusal hem de uluslararası mevzuatta böyle kabul edilmesine rağmen, işkence sistematik olarak uygulanmaktadır. İşkencenin yüzü ve araçları değişmektedir ama sürekli devam etmektedir. Her sokak adeta bir işkence yerine dönüşmüş durumda. Yakın tarihte de bunların tanıklığını yaptık. Bizler, bütün mücadele azmimizle ve kararlılığımızla işkencenin önlenmesi, işkence yapanların yargılanması için mücadele ediyoruz” dedi.
 
‘İşkence mutlak suçtur’
 
Türkiye cezaevlerinde tutsakların ciddi hak ihlalleriyle karşı karşıya bırakıldığını dile getiren Ümit Efe, “Özellikle hasta mahpuslar hâlâ serbest bırakılmamaktadır. F Tipi Cezaevleri’nde uygulanan tecrit işkencedir. F Tipi Cezaevleri, kişinin duygusal ve algısal motivasyonunun iyice daraltıldığı ve sürekli baskı altında tutulduğu mekânlardır. Cezaevlerinde keyfî hak ihlalleri uygulanıyor. Sadece mahpuslara değil, mahpus yakınlarına yönelik baskıcı uygulamalar devam etmektedir.
 
Cezaevlerinde insanlığa aykırı biçimde uygulanan işkence suçlarından vazgeçilmesi gerekiyor. Hasta mahpusların bırakılması gerekiyor. Bunlar en elzem sorunlardan biridir. Ve tecrit uygulamalarından derhal vazgeçilmelidir. İşkence mutlak suçtur. Devlet politikası olarak uygulanmamalıdır. Devlet, pozitif ve negatif yükümlülükleri gereği, işkence yapanları yargılamakla yükümlüdür. Bu cezasızlık politikalarından derhal vazgeçilmelidir. İşkence mekânları, kültürel alanlara dönüştürülmelidir. Bu mekânlarda uygulanan gerçekler göz önüne serilmelidir” şeklinde konuştu.
 
Hayrettin Eren’in gözaltında olduğu inkâr edildi
 
Türkiye’de binlerce kişinin sistematik işkenceyle hem kaybettirildiğini hem de katledildiğini aktaran, faili meçhul Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren, işkence merkezlerinin hafızalardan silinmemesi gerektiğini söyledi. 20 Kasım 1980 tarihinde abisi Hayrettin Eren’in gözaltına alındıktan sonra kaybettirildiğini anımsatan İkbal Eren, “Abimi Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’nde kaybettim. Abimin arabası Emniyet Müdürlüğü’nün bahçesinde olduğu halde burada olduğu inkâr edildi. Tanıkları olmasına rağmen burada olduğu ve gözaltında olduğu inkâr edildi.
 
Tıpkı abim gibi Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’nde Nurettin Yedigöl ve Süleyman Cihan ile birlikte dört kişi gözaltında kaybedildi. Biz bunların tanığıyız. Şu an burada bulunma nedenimiz bu tanıklıkları kamuoyuna duyurmak ve bu işkence merkezlerinin hafızalardan silinmesine izin vermemek. Biz biliyoruz ama bizden sonraki kuşakların da bunu bilmesi gerekiyor. Herkesin bunları bilmesi gerekiyor” sözlerine yer verdi.
 
‘Çığlıklar buralarda yükseliyor’
 
İkbal Eren sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada bir işkence merkezi vardı. Ve yıkıldığında bu hafızalardan silinmeyecek. O çığlıklar buralarda yükseliyor. İstediğiniz kadar yıkın, toprağa karıştırın ama o sesler durmuyor. Biz bunu duyuyoruz ve herkesin de duymasını istiyoruz. Bunun bilinmesini istiyorum. İşkencesiz bir dünya mümkün. Çabalarımız ve mücadelemiz bu doğrultudadır.
 
İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü kapsamında, bizler de işkencecilerden hesap sorulmasını ve işkence yapanların cezasızlıkla korunmaması için mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.”