Kongra Star: Kürt kadını devrimci ruhun canlı gücüdür

  • 11:14 21 Haziran 2025
  • Güncel
 
AMED- Kürt Kadın Birliği Platformu Konferansı’na mesaj gönderen Kongra Star, kadınların öncülüğünde ulusal birliğin inşa edilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Kürt kadını bugün devrimci ruhun canlı gücüdür. Bu konferans, kadınların tarihsel sorumluluğunu yerine getirme zemini olmalıdır” mesajını gönderdi.
 
Kürt Kadın Birliği Platformu 21 ve 22 Haziran tarihlerinde Amed’de, “Bi yekitiya jinên Kurd, ber bi yekitiya neteweyî ve” şiarıyla 3’üncü konferansını Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) salonunda gerçekleşiyor. Konferansa birçok kadın katılırken salona, Kürtçe, Dımilki, Sorani ve Türkçe dillerinde, “Jin jiyan azadi” ve “Cınîye cuye azadî” flamaları asıldı.
 
Konferansta Sincan Cezaevi’nde tutulan Tevgera Jinên Azad (TJA) eski dönem sözcüsü ve aktivisti Ayşe Gökkan’ın gönderdiği mektup okundu. 
 
Ayşe Gökkan’ın mektubunda şu ifadeler yer aldı: 
 
 “Değerli katılımcılar, hepiniz hoş geldiniz. Varlığınız ve katılımımız güzel olsun. Öncelikle bizi bu günlere, bu düzeye getiren kadınları minnetle anıyoruz.
 
Değerli katılımcılar, Demokratik Kürt Ulusal Birliği toplumumuzun tüm sorun ve acılarının çözümü ve dermanıdır.
 
Tarihi süreçlerden geçiyoruz
 
Sizlerin de bildiği gibi tarihi bir süreçteyiz. Bu tarihi günlere gelinceye kadar Orta Doğu ve dünyada ne kadar katil, kirli güç varsa bize saldırdı ve hala saldırmaya devam ediyor. Ancak hiçbir saldırı bizi kıramadı, bizler saldırılar karşında giderek güçlendik. Bu çok yönlü saldırılar bizi kuşatmış durumda. Ancak biz ne kadar duyarlı, uyanık olursak bu saldırılar bizi yok edemez. Şimdi zaman Kürt kadınların birlik zamanı. Aynı zamanda da kadınların Demokratik Kürt Ulusal Birliği’ne öncü olma zamanı. Bin bir emek ve zorlukla ele geçirdiğimiz bu fırsatın elimizden gitmesine izin vermeyeceğiz. Bugün ‘Jin jiyan azadî’ felsefesi ile Toros-Zagros’ta Anadolu ve Mezopotamya’da gerçekleşen neoloitik kadın devrimini bir kez daha çağın devrimi haline gerebiliriz.  Bu destanın yaratıcısı kadınlardı.
 
Bugün de kendimize inanalım. Çünkü cinsiyetçilik, dincilik, merkeziyetçilik, milliyetçilik, militarizim, bilimcilik, oryantalizm ve sermayeye karşı çok yönlü direndik. Bu sekiz yönlü eril saldırılar tüm yarattığımız tüm düşünce ve ürünleri bizden çaldı ve  tecavüz silahı olarak bize yönelttiler.
 
Her farklılığımız çeşitli saldırıların gerekçesi oldu
 
Kadın, Kürt, Kürdistanlı, Asuri, Süryani, Mehelmi, Ermeni, Roman, Dürzi, Karaçi, Laz, Çerkes, Alevi, Sünni ol; devrimci, demokratik, sosyalist, ekolojik, feminist olmak gibi bizi birbirimizden farklı kılan her şey engel gibi gösterildi. Ancak bu sekiz farklı kimliğe dayalı ittifak, [bize karşı] saldırıları 20-30 kat artırdı. Yani, her farklılığımız, çeşitli saldırıların gerekçesi haline getirildi. Bu nedenle biz, demokratik bir ulus aşamasına geldik; farklılıklarımızla kendi toplumumuz içinde eşit ve demokratik şekilde örgütlenmek üzere yola çıktık. Aynı zamanda ortak örgütlenmeler aracılığıyla birlikte demokratik bir ulus inşa etmeliyiz. Bu duygu ve düşüncelerle, katılımcıların her birini tek tek selamlıyor ve kucaklıyorum. Mezopotamya’da, Anadolu’da, beş kriz ülkesi ve dünyada kadın özgürlüğü yolunda yaşamlarını feda eden tüm kadınlara selam gönderiyorum; onların onuruyla başımı eğiyorum.”
 
Ardından Kongra Star’ın gönderdiği mesaj okundu. Mesajda şu ifadelere dikkat çekildi:
 
“Kongra Star olarak, Rojava Kürdistanı’ndan, direniş kalesinden ve kadın devrimi alanından, devrimci bir ruhla konferansınıza en içten selamlarımızı iletiyoruz. 
 
Tüm konferans delegelerine sıcak selamlarımızı sunuyor, sizlere başarılar ve sürekli ilerleme diliyoruz. Bu vesileyle Kürt ve Kürdistan şehitlerini minnetle anıyoruz. Umuyoruz ki bu konferansta önemli kararlar alınır ve bu kararlar, kadınların ulusal konferansının toplanması ve Kürt ulusal birliğinin inşası için bir araç olur. 
 
Örgütsel çerçevede gerçekleşen bu konferans çağrısı, Kürt mücadelesinin seyrinde önemli bir anlam taşıyor. Bu çağrı, dönemin karanlığını yırtan bir ses olarak gösteriyor ki, Kürt kadını tarihte hiç olmadığı kadar bugün devrimci ruhun özü ve canlı gücü olmuştur.
 
Konferans tarihi bir zamanda gerçekleşiyor
 
Konferansınız tarihi bir süreçte gerçekleşiyor. Çünkü Kürt halkı öyle bir tarihsel dönemeçten geçiyor ki artık tereddüde ve geri çekilmeye yer yoktur. Lozan Antlaşması ile dört parçaya bölünen Kürdistan’ın ardından gelişen büyük değişimler bir kez daha bölgesel hegemon güçlerin Kürt coğrafyası üzerinde yeni planlar yapmasına neden oluyor. Bu nedenle yeniden şekillenecek gelecekte yer almak ve katkı sunmak hepimizin, özellikle kadınların, tarihsel sorumluluğudur. Mevcut süreç, sadece kadının sembolik varlığıyla açıklanamaz. Artık gerçek bir öncülük, örgütlülük, strateji ve birlik gerekiyor. Bu da ortak bir kaderin inşasına zemin hazırlayabilir. Faşizme ve işgale karşı en büyük direnişi gösteren, DAİŞ terörüne karşı duran Kürt kadınları, artık yalnızca fedakârlıkta değil; karar alma, öncülük yapma ve geleceği belirlemede de rol oynamalıdır. Ulusal birlik projesinde öncü olmalıdırlar.
 
Rojava için gösterdiğini onurlu tutunlar çok değerlidir
 
Rojava için gösterdiğiniz onurlu tutumlar, Kürt birliğinin temel direklerini oluşturan yaklaşımlar olarak bizim için çok değerlidir. Ve şunu gösteriyor ki, Kürt halkının mücadelesi sadece coğrafi bir sınırla tanımlanamaz; değerlerle ve ortak bir kaderle bağlıdır. Konferansımızdan beklentimiz; Başur’dan Rojava’ya, Bakur’dan Rojhilat’a kadar tüm kadınların katılımıyla bir ulusal kadın konferansının yolunu açmasıdır. Bu konferans, mevcut kazanımların korunması, daha da ileriye taşınması ve tüm tehlikelere karşı ortak duruşun oluşturulması için bir zemin olabilir.
 
Kadın bu değişimin kıvılcımıdır
 
Bugün her zamankinden fazla Kürt kadınlarına çağrı yapılıyor: Özgür irade ve özgürlük vizyonuyla öncülük yapmalı, değişim sürecine yön vermelidir. Çünkü değişimin başlangıcı kadındır, kadın bu değişimin kıvılcımıdır. İçinde kadının özgür olmadığı bir halkın özgürlüğünden söz edilemez. Kadın mücadelesi aslında özgürlük, demokrasi ve birlik mücadelesidir. Kadınların ortak öncülüğü bu ülkeyi özgürlük ve barış haklarının cenneti haline getirebilir. “Barış ve demokratik toplum” çağrısı, kadın özgürlüğünün gelişmesi için en çok bu dönemde anlam kazanmaktadır. Bu yüzden biz kadınlar barışın ve demokrasinin öncüsü ve kurucusu olmalıyız. Büyük bedeller ödeyerek ulaştığımız bu günleri, Kürdistan şehitlerinin hayallerine yanıt olacak bir konferansa dönüştürmeliyiz.
 
Kararlılığımızla bu birliği kurabilir
 
Büyük Kürdistan hafızası, ulusal birliğin inşasıyla tamamlanır. Yüzyıllık acının ilacı, ulusal birliktir. Kadınlar olarak sözümüzle, emeğimizle, çabamızla, hareketimizle, bağlılığımız ve kararlılığımızla bu birliği kurabiliriz. Böylece bu tehlikeli dönemde kadın statüsünü koruyabiliriz. Bu tarihi buluşma ile zamanın ruhuna güçlü bir yanıt vereceğinize inanıyoruz. Halkın özgürlüğünün inşası ve kadın mücadelesinin kazanımlarının güvence altına alınmasında bu konferansın sağlam bir duruş sergileyeceğine inanıyoruz.
 
Kadın devriminin sıcaklığıyla sizleri selamlıyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz. Yaşasın Kürt Ulusal Birliği. Yaşasın Kürt Kadın Birliği.”
 
Sonrasında Kürt Kadın Birliği Platformu’ndan gelen mesaj okundu. Gönderilen mesajda şunlar kaydedildi:
 
“Öncelikle, Bakurê Kurdistan (Kuzey Kürdistan) Kadın Birliği Konferansı’nı selamlıyor, başarılar diliyoruz. Tüm delegasyonlara saygı ve selamlarımızı sunuyoruz. Dünyanın yeniden şekillendirildiği bir süreçten geçiyoruz. Birinci Dünya Savaşı sırasında dünya sisteminin yeniden inşası, Ortadoğu’da ulus-devletlerin kurulması ve Kürdistan’ın parçalanmasıyla sonuçlandı. Yüz yıl sonra şimdi, ulus-devletlerin çözülmeye başladığı yeni bir yeniden dizayn sürecine girmiş bulunuyoruz. Bu değişimin temelinde, halkımızın yüz yıldır işgal ve soykırım altında, dört parçada da büyük acılarla sürdürdüğü özgürlük mücadelesi yer alıyor. Kürt halkının kararlı ve yılmaz özgürlük arayışı, bu işgalci ve yıkıcı sistemi iflas ettirmiştir. Ancak bu tarihsel süreç aynı zamanda büyük tehlikelerle birlikte, büyük özgürlük fırsatlarını da barındırmaktadır.
 
Halkımızın inkarına yol açmıştır
 
Birinci Dünya Savaşı sırasında birçok halk gibi Kürtlere de ulus-devlet sözü verilmiş ve haritalar çizilmişti. Ancak Kürt halkının önderliği sadece kendi bölgeleriyle sınırlı kalmış, birlik sağlanamamış ve bu da Lozan Antlaşması ile Kürdistan’ın dört parçaya bölünmesine ve halkımızın inkârına yol açmıştır. Bu nedenle bugün halkımızın çıkarları doğrultusunda bu süreci başarıyla tamamlamak için yapılması gereken en önemli şey, ulusal birliği sağlamaktır. Aksi halde halkımızın siyasi iradesi kabul görmeyecektir.
 
Kürt kadınları için ulusal birlik özgürlük ve onur demektir
 
Biz Kürt kadınları için ulusal birlik, özgürlük ve onur demektir. Kürdistan işgal altındaysa, bu aynı zamanda kadının bedeni üzerindeki işgal anlamına gelir. Kürt kadınları yüzyıldır eril sömürgeciliğin, yok saymanın, soykırımın ve sürgünün gölgesinde yaşamaktadır. Sömürgecilik, kadın sorununun da temelidir. Bu nedenle kadın özgürlüğü ancak işgalin sona erdirilmesiyle mümkün olabilir. Ulusal parçalanmışlık, işgalin devamlılığını beslemekte; kadınlar için onursuz bir yaşam anlamına gelmektedir. Kürdistan’da kadınlara yönelik şiddet ve zulmün temellerini ortadan kaldırmanın tek yolu, ulusal birlik içinde ortak mücadele ve örgütlülüktür. Bu bağlamda ulusal birlik, biz Kürt kadınları için özgürlük ve özgürlük mücadelesinin ta kendisidir.
 
Diliyoruz ki her alanda siyasi, kültürel, sanatsal, belediyecilik, eğitim ve hukuki düzeyde birlikler kurulabilsin. Kürt kadınları birleşik bir ülke kurma gücüne sahiptir. Bu umutla, konferansınızı kutluyor, sizlerden güç alıyoruz. Alacağınız kararlar ve başarınız kutlu olsun.”
 
Okunan mektupların ve mesajların ardından konferansta divan seçimine geçildi. 
 
Konferans, basına kapalı olarak devam ediyor.