Tarihi geçmiş malzemeleri belgelediği için hedef alındı

  • 09:02 10 Haziran 2025
  • Güncel
Elfazi Toral
 
İSTANBUL - İstanbul Okmeydanı Ağız ve Diş Hastanesi’nde anestezi teknisyeni olarak görev yapan Fatma Akaltun, tarihi geçmiş ilaç ve malzemelerin kullanıldığını belgeleyip yönetime bildirdi. Şikayetlerinin ardından başka hastaneye sürgün edilen Fatma Akaltun, "İhlalleri ortaya çıkardığım için cezalandırıldım" diyerek hukuki mücadele başlattı.
 
İstanbul Okmeydanı Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi’nde Sağlık Teknisyeni (Anestezi) olarak görev yapan Fatma Akaltun, 2018 yılında yargılandığı bir davadan beraat etmesine rağmen, söz konusu davayla ilgili Danıştay’ın 25 Haziran 2024 tarihli kararı doğrultusunda görevinden uzaklaştırıldı. Ancak yapılan itirazlar sonucu, Ocak 2025’te yeniden görevine dönen Fatma Akaltun’un, bu kez de çalıştığı hastanede yaşandığını iddia ettiği ihmal ve ihlalleri dile getirmesi üzerine hakkında yeniden işlem başlatıldı. “Devlet memuruna yakışmayan tutum ve davranışlarda bulunmak” gerekçesiyle hakkında disiplin süreci başlatılan Fatma Akaltun, noktai tayin yoluyla Okmeydanı Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi’ne atandı.
 
Fatma Akaltun’un uğradığı hak ihlalleri 2018 yılına dayanıyor. Aynı yıl, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) tarafından düzenlenen bir basın açıklamasına katıldığı gerekçesiyle gözaltına alınmış, tutuklanmış ve dört buçuk ay cezaevinde kaldıktan sonra beraat etmişti.  Ancak aradan geçen yıllara rağmen Danıştay’ın bozma kararıyla birlikte kamu görevinden tekrar uzaklaştırıldı ve süreç, idari baskılarla devam etti. Bu baskıların bir sonraki adımı ise, Fatma Akaltun'un görev yaptığı kurumda yaşadığı yeni ihlalleri dile getirdiği için uğradığı sürgün oldu.
 
Fatma Akaltun’un iddialarına göre, görev yaptığı hastanede tarihi geçmiş ilaç, bone, eldiven, maske ve enjektör gibi tıbbi malzemeler kullanılıyordu. Bu durumu defalarca dilekçeyle başhekimliğe bildirdiğini belirten Fatma Akaltun, aynı zamanda elinde bu ihlalleri belgeleyen fotoğraflar da bulunduğunu ifade etti. Hem resmi belgeler hem de görsel deliller, olayın sadece bireysel bir şikâyet değil, hastane yönetimini ilgilendiren ciddi bir kamu sağlığı sorunu olabileceğini ortaya koyuyor. Buna rağmen, dilekçeleri dikkate alınmayan Fatma Akaltun’un başka bir hastaneye sürgün edilmesi, sürecin bir cezalandırma mekanizması şeklinde işletildiği yönündeki şüpheleri artırdı.
 
'Yeni tarihli ilaçlar nerede?’
 
Fatma Akaltun, görev yaptığı hastanede kronik hale gelen ihmal ve denetim eksikliklerine sessiz kalmadığını vurgularken, bu nedenle kurum içinde mobbinge maruz kaldığını ve dışlandığını ifade ediyor. Tarihi geçmiş ilaçların kullanımıyla ilgili olarak defalarca dilekçe vermesine rağmen idare tarafından hiçbir dönüş yapılmadığını, hatta bu şikayetlerin ardından baskıların daha da arttığını söylüyor. Paslı akan musluk suyu, tarihi geçmiş maskeler, etiketi değiştirilmiş ilaç kutuları gibi delilleri belgeleyen Fatma Akaltun, bu durumu insan sağlığına yönelik ciddi bir tehdit olarak nitelendiriyor.
 
Ayrıca, kendi ifadesine göre, kutulardan çıkarılmış maskeler ve tıbbi malzemelerin poşetler içinde ameliyathanelere dağıtıldığı, hatta bazı ürünlerin üzerine yeni tarihli etiketler yapıştırılarak yeniden servis edildiği görüntülendi. Tüm bu uygulamalar, yalnızca hastaların değil, sağlık çalışanlarının da güvenliğini riske atarken; yeni tarihli ilaç ve malzemelerin neden kullanılmadığı, hâlâ cevap bekleyen kritik sorular arasında yer alıyor.
 
Fatma Akaltun, hastanedeki ihmal ve ihlallere dair JINNEWS’e konuştu. 
 
‘Sürgün edildim’
 
Fatma Akaltun’un iddiaları bununla da sınırlı değil. 2009 yılında Okmeydanı Ağız ve Diş Hastanesi’nde göreve başladığını belirten Fatma Akaltun, o günden bu yana hastane yönetimi tarafından sistematik şekilde mobbinge maruz bırakıldığını ifade etti. Özellikle sendikal faaliyetleri nedeniyle hedef alındığını vurgulayan Fatma Akaltun, geçmişte de benzer gerekçelerle farklı hastanelere gönderildiğini anlattı.  Fatma Akaltun, “Hastanede sendikal faaliyetler nedeniyle hastane çalışanları tarafından ‘terörist’, ‘PKK’ diye lanse edilerek ciddi anlamda mobbinge maruz kaldım. Daha önce de sendikal faaliyetlerden dolayı sürgün edildim. Ayrıca, ‘göreve gelmediğim’, ‘işi aksattığım’ gibi iddialarla birçok inceleme ve soruşturma geçirdim. Daha önce de Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne keyfi şekilde tayinim çıkarıldı. Yasal haklarımı kullanarak bir yıl içinde tekrar Okmeydanı Ağız ve Diş Hastanesi’ne döndüm. Döndükten sonra idarecilerle tutum ve davranışları nedeniyle sorunlar yaşadım. Aralık 2024’te mahkeme kararıyla görevden alındım, ancak o davadan beraat etmiştim. Ocak ayında tekrar göreve başladım” dedi. 
 
‘Tarihi geçmiş ilaçlarla ilgili dilekçem cevapsız kaldı’
 
Hastanedeki ihmallerin yalnızca ilaçlarla sınırlı olmadığını söyleyen Fatma Akaltun, temizlik ve hijyen konularında da ciddi sorunlar yaşandığını dile getirdi. Başhekimliğe verdiği dilekçeler aracılığıyla hastanede yıllardır süren bu sorunlara dikkat çekmeye çalıştığını kaydeden Fatma Akaltun, “Hastanede yıllardır yaşanan ihmallere karşı başhekimliğe yaklaşık 40 dilekçe verdim. Tarihi geçmiş ilaçlar, maske, bone, eldiven gibi malzemelerin kullanılmasıyla ilgili dilekçelerim cevapsız kaldı. Ayrıca paslı ve kirli sularla ilgili de dilekçeler verdim. Bu ihmallerin hem çalışanların hem de hastaların sağlığına ciddi zararları var” diye belirtti. 
 
‘Hukuka ve adalete aykırıdır’
 
Tüm bu uyarıların ardından Fatma Akaltun hakkında, meslektaşları tarafından “iş akışını bozmak”, “uygunsuz tutum sergilemek” ve “huzursuzluk çıkarmak” gibi iddialarla karşı dilekçeler verildi. Ardından Okmeydanı Cemil Taşçıoğlu Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne noktai tayin yöntemiyle atandı. Bu sürecin hukuksuz olduğunu belirten Fatma Akaltun, tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Yasalarla korunması gereken haklarım ihlal edildi. Yasal haklarımı sonuna kadar kullanacağım. Doğru dürüst bir inceleme yapılmış olsaydı, haklılığım ortaya çıkardı. Üç ay boyunca tarihi geçmiş ilaçlar kullanıldı. Ben bunlara dair dilekçeler ve somut deliller sundum. Tarihi geçmiş ilaçları kullanmayı reddettiğimde, yeni ilaçların var olduğunu gördüm. Malzemelerin kullanıldığı alanlarda çektiğim fotoğraflar var. Ocak, Şubat ve Mart aylarında tarihi geçmiş ilaçlar kullanıldıysa, yeni tarihli ilaçlar nerede?” 
 
Mesleki ahlak ve etik kurallar!
 
Fatma Akaltun, tüm bu yaşananlara rağmen mesleki etik kurallardan sapmadığını ve kamu sağlığını koruma bilinciyle hareket ettiğini belirtti. Yetkililerin, yaptığı uyarıları dikkate almak yerine cezalandırıcı yöntemlere başvurmasını ise mesleki ve vicdani değerlerle bağdaştıramadığını dile getirdi. Fatma Akaltun şöyle devam etti: “Ben yemin ettiğim, eğitim aldığım mesleğin etik kuralları doğrultusunda hareket ettim. Herkesin yasa karşısında eşit olması gerekir. Hastane çalışanlarının da mesleki etik kurallara uyması beklenir. Ben bu doğrultuda dilekçeler verdim, ama idareciler bunu kişiselleştirdiler. ‘Devlet memuruna yakışmayan tutum ve davranışlar’ olarak tanımladıkları şey, aslında tarihi geçmiş ilaç, maske, bone, eldiven, enjektör gibi malzemelerin kullanılmasına, paslı suya, yemeklerde çıkan böcek ve kıl gibi hijyen sorunlarına dikkat çekmemdi.” 
 
'Mücadelemi sürdüreceğim'
 
Son olarak, yaşadığı süreci “kamu yararına uyarıda bulunan bir sağlık çalışanının cezalandırılması” olarak nitelendiren Fatma Akaltun, hukuk mücadelesini sürdüreceğini şu sözlerle ifade etti: “Bu mu memura yakışmayan davranış? Yoksa halkın ve çalışanların sağlığını korumaya çalışmam mı? Bütün bu ihlalleri ortaya çıkardığım için birimimde mobbinge maruz kaldım. Ancak yasal süreci sürdüreceğim. Kim ihmalkâr ya da suçluysa, yasal yollardan mücadelemi vereceğim.”