Pelin Zozan: Direnişin, bilgeliğin ve kadın yüreğinin adıydı

  • 09:04 2 Mayıs 2025
  • Kadının Kaleminden
“Kadın özgürlük mücadelesinin, Kürt halkının direnişinin en ön saflarında yer alan, onurlu, güçlü, güneş gibi parlayan, güzel gülüşüyle karanlık zindanlarımızı bile aydınlatan bir kadındı Pelin Zozan.”
 
Hamdiye Çiftçi Öksüz                                                     
 
Pelin, herkesin tanıdığı çok eski bir siyasetçiydi. Lise yıllarında başlayan gençlik çalışmaları, sonrasında da kesintisiz bir mücadeleyle devam etti. Zaten yurtsever ve bilinçli bir ailenin ferdi olarak büyümüştü. Beş kardeşin tek kız kardeşiydi. Abisi daha önce cezaevine girmişti; aile, sürekli mücadele içinde yoğrulmuş, güçlü ve bilinçli bir yapıdaydı.
 
Pelin’le tanışmam 2010 yılında, Bitlis Cezaevi’nde oldu. Yaşamımın en zor anlarından birinde tanımıştım onu. O dönemde cezaevinde bizi karşılayan güçlü kadınlardan biriydi. Avluda volta atıyordu; net, düzgün, bilgili ve etkileyiciydi. Adeta yürüyen bir ansiklopedi gibiydi. Her konuda bilgisi vardı. Kültürlüydü, entelektüeldi, Kürt özgürlük hareketini tarihsel boyutlarıyla çok iyi bilir ve müthiş bir dille anlatırdı. Hangi görev verilmişse en iyisini yapardı. Eğitimi, asaleti ve duruşu insanda hayranlık uyandırırdı.
 
Felsefeye ve tarihe özel bir ilgisi vardı. Kitapları birlikte okur, üzerine saatlerce konuşurduk. Kimseye haksızlık yapılmasına izin vermezdi. Adalet onun diğer adıydı. Bitlis’in tarihini araştırır, geçmişi bugüne taşırdı. Akşamları gelen gazeteleri onun sesinden dinlerdik; öyle güzel bir diksiyonu vardı ki, sanki haber bülteni izlerdik.
 
Cezaevinde siyasi kadınlarla birlikte kalırsanız her gün iki kişi nöbetçi olur. Ben ve Pelin hep birlikte nöbetçi olurduk. Çok sorumluluk sahibiydi. Biz 36 kadındık ve Pelin herkesin eli, kolu, yüreğiydi. Herkese yetişirdi. İnanılmaz yetenekliydi; yoktan var ederdi. Zeytin çekirdeklerini biriktirip yağlı kavanozda saklar, sonra iğneyle içini çıkarıp inanılmaz güzellikte bir tespih yapmıştı.
 
Ailesi sık sık ziyaretine gelirdi. Ama onun ailesi sadece kan bağıyla bağlı oldukları değil, bizim ailelerimizdi. Görüş günlerinde önce kendi ailesini değil, bizim 36 tutsak arkadaşın görüşçülerini karşılar, sohbet ederdi. Annelerimize babalarımıza kendi ailesi gibi sarılırdı.Bir insan bu kadar bilgili, kültürlü, zarif ve iyi olabilir mi? Pelin gerçekten kelimelerle anlatılamayacak kadar mükemmel bir kadındı. Cezaevinden çıktıktan sonra da mücadelesine siyasette aktif olarak devam etti.
 
Tatlı gülüşü kadar tatlı anıları da kaldı bizde… Tıpkı yılbaşında bize semaverde yaptığı o sarmaların tadı gibi… Cezaevi koşullarında yaptığı incir tatlısı, mum ışığında hep birlikte söylediğimiz şarkılar… Bunların hiçbirini ama hiçbirini unutmayacağız.
 
Ama bugün, bir arkadaşımın beni aramasıyla Pelin’in şahadet haberini aldım. Bu acı benim de, ailemin de, arkadaşlarımın da kalbine bir bıçak gibi saplandı. Bu kadar aydınlık bir insana ölüm ne kadar da yakışmıyor… Birçok arkadaşımızla birlikte saatlerce anılarını anlattık. Bu, çok büyük bir acı.
 
Kadın özgürlük mücadelesinin, Kürt halkının direnişinin en ön saflarında yer alan, onurlu, güçlü, güneş gibi parlayan, güzel gülüşüyle karanlık zindanlarımızı bile aydınlatan bir kadındı Pelin Zozan.
 
Bazı insanlar ölmez. Pelin Zozan da ölmeyecek. Yıldızlar kervanına katıldı. Sen her zaman bize ışık oldun. Yokluğun çok büyük bir acı. Kabul edilmesi zor. Ama biz biliyoruz ki, sen her zaman yolumuzu aydınlatmaya devam edeceksin.
 
Nur içinde uyu, melek yoldaşım. Tüm Kürt halkının başı sağ olsun.