İzmir’de ‘Militarizm’ konulu panel

  • 18:31 9 Mart 2025
  • Güncel
 
İZMİR- Militarizmin bir erkeklik ve devlet sistemi olduğu, toplumları nesneleştirdiği ifade edilen militarizm konulu panelde barış ve özgürlüğü, insanın eşitliğini herkesin savunması gerektiği mesajı verildi.
 
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İzmir Temsilciliği, İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi ve Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği (ADAM-DER) ortaklığı ile Mustafa Necati Kültür Merkezinde ‘Militarizm, darbeler, toplumsal cinsiyet ve insan hakları’ konulu panel düzenlendi. Panelde akademisyenler Melek Göregenli, Nilgün Toker ve ADAM DEDR’den Bahadır Altan sunum gerçekleştirdi. Panel öncesi ADAM DER’in organize ettiği “Militarizmden arındırılmış bir dünya ütopyası” başlığı ile “Militarizm ve milliyetçilik”, “Militarizm patriarkal ve toplumsal cinsiyet” ve “Militarizm ve 21’nci yüzyılda sermayeni yıkımları” konu başlıklı karikatürler sergilendi. Panelde Türkiye’de darbeleri ve militarizmi konu eden kısa film gösterimi yapıldı.
 
‘Militarizm bir ordudan ibaret değil, bir sistem’
 
İlk olarak akademisyen Nilgün Toker söz aldı. Militarizmin ve milliyetçiliğin özü itibariyle cinsiyetçi olduğunu ifade eden Nilgün Toker, modern devletlerin de esas itibariyle militarist olduğunu ve bunu anayasal olarak tariflendiğini dile getirdi. Nilgün Toker, “Militarizm denen şey teknik ve araçsal alanın egemenliğinde tesis edilmiş düzendir. Sadece askeri alana ait yapılardan bahsetmiyoruz, bir devlet tarzından bahsediyoruz. Bir düzen ideolojisidir. Tümüyle kontrol etme, tümüyle toplumun üyelerini devletin egemenliği aracı haline getirme, insanı araçsallaştırarak nesne konumuna indirgeyen bir düzenden bahsediyoruz. Toplumun egemenin nesnesi haline getirme. Bu da ancak iki kavramla çalışır; güç ve zor. Bunun temel işleyişi de uyum içinde yapıya biçimlendirme. Ordu bu kurumlardan biri örneğin eğitim de öyledir” şeklinde dile ifade etti.
 
‘Modern devlet toplumsallığı egemenliğin nesnesine dönüştürüyor’
 
Modern devletin toplumsallığı, toplumsal cinsiyeti egemenliğin bir işlev biçimi olarak gördüğünü ifade eden Nilgün Toker, insanı işleyişin aracı haline getirme işlevini de vatandaşlık tanımıyla sağladığını dile getirdi. Vatandaşlığı da itaat ile nitelendirerek “ödevlerini yerine getirmekle” tarif ettiğini belirten Nilgün Toker, “İtaatte eksiklik olduğunda ‘eksik vatandaş’, ‘vatandaşlıktan çıkma’ gibi tarifleri vardır. Ayrımcılık da bu devletin yapısına içkindir. Haliyle militarizm özü itibariyle sağ ve milliyetçilikle birlikte çalışır” şeklinde dile getirdi.
 
‘Yeni modern devlet militarizmi topluma yayıyor’
 
Kapitalizmin yeni hallerinde eski modern devlette değişimler gerçekleştiğini dile getiren Nilgün Toker, ancak militarizmin ise güçlenerek ve yayılarak devam etiğini ifade etti. Kapitalizmin akışkanlığına paralel olarak devletlerin kontrolü sağlamak için militarizmi de kontrol etmesi gerektiğini dile getirdi. Nilgün Toker, “Özellik de şiddet tekeli olarak devlet, gerçekten şiddeti kendisinde tutma arzusundaydı. Oysa yeni görünümünde devlet toplumsal saldırganlığı, linçi güçlendirerek paramiliterliği yedekleyerek kontrol dışı alanı -aslında hep kontrol altında oldu- kendi gücü olarak kullanan yapı olarak daha tehlikeli hale geliyor” şeklinde dile getirdi.
 
‘Modern devletin gerisindeyiz’
 
Devletsiz bir toplum savunulmasa bile insan haklarını savunmanın mecburen militarizme karşı olmayı gerektirdiğini dile getiren Nilgün Toker, insan haklarının en çok karşı çıktığı şeyin insanın araçsallaşması olduğunu kaydetti. 19’ncu yüzyıldan  itibaren yurttaşı bir hak taşıyıcısı olarak tanımlayan modern devletin toplum karşısında geri adım atsa da bugünün koşullarında ise bu durumun tersine dönmekte olduğunu ifade eden Nilgün Toker barış ve özgürlüğü, insanın eşitliğini herkesin savunması gerektiğini dile getirdi.
 
 
‘Militarizm savaşı meşrulaştırmak için gerekli’
 
Hakkında sadece seyretmek konumunda kalınan savaş gündemlerinin aslında kitlenin sadece görmesi istenen bir görüntülere döndüğünü ifade eden Melek Göregenli, buna yapılan tepkilerin de en fazla trend topik olmaktan ibaret kaldığını dile getirdi. Kapitalizmin artık işleyişi için demokratlara da ihtiyaç duyduğunu dile getiren Melek Göregenli, “Uzun süredir bu politikaların çözülmediğini görüyoruz. Bu yeni siyaset biçimi yayılıyor. Ama gittikçe daha uzun süre hayatta kalan siyasetler görüyoruz. Modern ordunun örgütlenmesi de bu militer ilkelerle oluşuyor. Militarizm ordulara ait olanın askeri olmayana uyarlanmasıdır. Kapitalizmin olmazsa olmazı savaşları meşrulaştırmasıdır. O savaşta savaşacakları görev altına alabilmeleri için sadece savaşlar sırasında o insanların ordu içinde tutarak sağlayamazsınız. Onları asker olmadan önceki hayatlarında orada olan biteni meşrulaştıracakları, kutsallaştırabilecekleri bir zihniyet yapısına getirmek gerekiyor. Bütün bir toplumu askeri olanı militer olanı hayatın doğal parçası olduğu yönünde dönüştürmek demek” sözlerini kullandı.
 
‘Devlet meşruiyetini korumak için sürekli düşmana ihtiyaç duyuyor’
 
Militarizmin erkeklikle ilişkili olduğunu oysa erkeklerin bu toplumsal cinsiyet kodlarıyla doğmadığını ifade eden Melek Göregenli, ancak bunun toplumsal cinsiyet rejiminin erkekler ve kadınlar tarafından içselleştirilmesiyle ilgili olduğunu dile getirdi. Bütün ulus devletlerin aynı oranda militerleşmediğini dile getiren Melek Göregenli, militarizmin sistem kuran ve gündelik hayatı şekillendiren bir ideoloji olduğunu kaydetti Melek Göregenli, “Sıradan kapitalist baskıcı rejimler patriarka olmadan hayatta kalmaz. Devletin anladığı anlamda bir ailelerden oluşmuş olmasa içinden çıkamazdı. Çekirdek yapı, aile dağıldıkça ayakta duramaz bu sistem. Çünkü hiyerarşiye dayanıyor, şiddet devletin doğasında var. Örneğin işkence ortadan kaldırdık dedi ama 15 Temmuzda birden ortaya çıktı. Devletin yaptıklarını meşrulaştırmak için işkenceler yaptı. Ayrıca işkencenin de formu değişti. Devletin şiddet repertuvarı çeşitli ve zamana göre değişiyor. 10 yılda bir darbe yapmak sitemi ayakta tutamaz artık, onun yerini görünür şiddette olmayan şekillere bırakıyor. Ancak sistemin meşruiyetini korumak için sürekli bir düşman üretmesi gerekiyor” şeklinde dile getirdi.
 
Militarizm erkeklik ideolojisine dayanıyor
 
Erkeklik ideolojisinin biyolojik erkeklikle ilgili olmadığını, kadın olarak doğanlar tarafından da üretilebildiğini, desteklenen ve yayılan bir şey olduğunu kaydeden Melek Göregenli, “Erkeklik ideolojisine dayanmayan bir militarizm yok. Dile bakın; mesela vatan namustur, sınır namustur, kadın namustur cümleleri iç içe kullanılır. Ama savaşlarda savaşçılara verilen en önemli ganimet kadın neden olur? Bu sadece savaşlarda mı böyle? Bütün küfürler kadınlara tecavüz etme üzerinden geliştiriliyor. Düşmanın kadını sana hak bir şey. Bu kadar sıradanlaşmış bir şey” dedi.
 
ADAM DER’den Bahadır Altan ise her cumartesi barışı konuşmak amacıyla forum düzenleneceğini ifade etti.
 
Panel soru ve cevaplarla devam etti.