Amed'de komplo yürüyüşle protesto edildi
- 16:08 15 Şubat 2025
- Güncel
AMED - 15 Şubat Uluslararası Komplo'nun yıldönümüne ilişkin yapılan basın açıklama konuşan Halide Türkoğlu PKK Lideri Abdullah Öcalan'ı Kürt sorunu ve Orta Doğu'daki sorunların çözümü için işaret ederek, "Vakit artık bu kara günü parçalayarak, bir özgürlük gününe çevirme vakti olmalıdır. Gelin hep beraber sokakları ve meydanları doldurarak Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü haykıralım. 26’ncı yıl dönümünde 15 Şubat günü artık Sayın Öcalan şahsında özgürlük günü olmalıdır" çağrısı yapıldı
PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik 15 Şubat Uluslararası Komplo'nun yıldönümüne ilişkin Tevgera Jinen Azad (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) öncülüğünde Amed’in Sûr ilçesinde bulunan Dağkapı Meydan’ında bir araya gelen yüzlerce kişi Ulu Camii önüne kadar yürüyüş gerçekleştirdi. "Barış ve Özgürlük için yürüyoruz", "Karanlık günleri aydınlığa çevireceğiz" pankartı açılan yürüyüşte sık sık, "Jin, jiyan azadî" , " Berxwedan jiyane" , "Wan, Colemerg, Sêrt, Merdin", "Bijî berxwedana gelê Kurd" sloganları atıldı.
Ardından Ulu Camii önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Burada yapılan açıklama öncesi, "Bijî Serok Apo" sloganı atıldı.
Burada ilk olarak konuşan DEM Parti İl Eşbaşkanı Abbas Şahin, yaşanan süreci “yargı kumpası” olarak değerlendirdi. Abbas Şahin, “Bunlar seçim meydanlarında kaybettikleri zaman, ta o gün bu kumpası hazırladı. Yıllarca bu ülkeyi sömürenlerden öğrendiler bu kumpası. Bu mirası devralanlar. Kürt sorununun demokratik çözümü muhataplarıyla çözülür. Ne zamna ki masaya oturuluyor, halk düşmanları masayı devirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Bunu hukuk kumpaslarıyla yapıyor. Gereksiz soruşturmalar açarak bu halkın iradseini gasp edenler, ‘Minafreyi çaldık, kılıfına uyduruyoruz’ diyorlar. Bu halk düşmanlarına kesinlikle izin verilmeyecektir. Halkın iradesini kelepçeyle gözaltına alacaksınız, ‘Ses çıkartmayın’ diyeceksiniz. Yok öyle bir şey” dedi.
‘Böyle süreç mi olur?'
"Kürt halkı demokratik siyasetten hiçbir zaman taviz vermeyecek. Sanmasaınlar ki Kürt halkı iradesini sokaklarda buldu. Kayyım atıyorlar, atamadan önce kayyımlar isimliklerle geziyorlar. Ülkeyi işgal eder gibi, halka ait olan belediyelere girerek, bir yanda isimlikleriniz koyuyorsunuz, bir yandan seçilmişleri yerinden alıyorsunuz. Sonra ‘süreç var’ diyorsunuz. Böyle süreç mi olur? Böyle bir ülke demokratik anlamda değişmiyorsa sonunu biliyoruz. Biz bunun için demokratik yaşamda ısrar ediyoruz. Biz bir arada yaşam istiyoruz, bunları istemiyoruz. Kürt sorununun demokratik çözümü istiyorsanız öncelikle tecridi kaldıracaksınız. Halkın iradesini gasp etmeyeceksiniz. Çözüm sürecinden bahsedildiği zaman Türk ve Kürt halkı birlikte hareket ediyorsa, siz kime rağmen bu halkın iradesini gasp ediyorsunuz, bu süreci bozmak istiyorsunuz. Sormazlar mı; Bu nasıl birlikte yaşamdır?” diye sordu.
Halide Türkoğlu, sözlerine uluslararası komployu kınayarak başladı. Halide Türkoğlu, “Bugünün aynı zamanda bir mücadele günü olduğunu da biliyoruz. Sayın Öcalan tecrit altında olmasına rağmen bu komployu boşa düşürmüştür. Bu komployla Sayın Öcalan’ı tecrit altında tutarak halkların mücadelesini yok etmek istiyorlardı. Ama Sayın Öcalan İmralı’da mücadele ediyor, direniyor. Yıllarca Kürt sorunu için çözüm üretti, müzakereler yaptı. Bugün bu aşamaya geldiğimizde çözümün olabileceğinin her birimizde yeşermeye başladığı, halkların hedef haline geldiği bir dönemde onurlu barışın oluşması, komplonun boşa çıkarılması için 15 Şubat’ın Kürtlerin özgürlüğüne giden bir yol olarak anmak isteriz” diye belirtti.
'Bu ülke demokratik olamıyor'
Wan’a Büyükşehir Beledşyesi’ne yapılan polis baskını, işkenceyle gerçekleştirilen gözaltılara ve atanan kayyıma dikkat çeken Halide Türkoğlu, “Düşmanlık hukukuydu. Biz bir yandan komployu kınarken aynı zamanda kayyımda ısrar eden iktidarı kınıyoruz, kabul etmiyoruz. Yüz yıldır inkar ettiniz. Kürt halkı öyle iktidarlar gördü ki kültürel soykırım kıskacında gördü bunu. Kürdü kabul etmeyip, inkar politikalarıyla günlük hayatımızı bile engelleyen iktidarlar gördü. Öyle iktidarlar gördü ki savaşta ısrar ederek Kürt sorununu çözeceklerini sanırken, yok oldular. Aynı yöntemlerle Kürt sorununu çözebileceğinizi sanıyorsanız büyük bir gaflet içerisindesiniz. Çözülmüş olsaydı kayyım atamaya gerek duymazdınız. Kürtler biat etmiyor, kabul etmiyor. Demokratik siyasetten, yerel yönetimlere kadar kendi iradesini korumaya devam ediyor. Siz defalarca atadınız, halk size gösterdi. Bu kayyım politikalarıyla iktidarınız çökecek. Ya bundan vazgeçersiniz ya da kaybedersiniz. Bu iktidar çözüm deyip aynı zamanda her türlü inkar ve baskı politikalarıyla devam ediyor. Her gün gözaltı, tutuklamalar var. Bu ülkede demokratikleşmeden Kürt sorunu çözülemiyor, bu ülke demokratik olamıyor. Demokratikleşmenin önündeki en büyük engel bu zihniyettir” ifadelerini kullandı.
'Asla biat etmeyeceğiz'
Halide Türkoğlu, konuşmasını şöyle tamamladı: “Tecridin tamamıyla kalkmasında ısrarcıyız. Çözümde ciddiyet varsa tecrit kalkmalı, kayyım siyasetine son verilmelidir. Kürt sorunun çözümünü hukuku ve siyasi yollarla sağlayabileceğini söylüyor. Meclise görevler veriyor, toplumsal barışın inşa edilmesi gerektiğini söylüyor. Bu barış nasıl olacak. Baskıyla, kayyım atamalarıyla barış mı olur? Bizler Kürt sorununun Ortadoğu’nun en temel meselesi olduğunu biliyoruz. Bu sorunun çözümü için Sayın Öcalan modelini ifade ediyor. Bu sorun tekçilikle, inkarcılıkla, düşmanlıkla, savaşla çözülemez. Bu şekilde devam etmiyor. bu sorun bütün halkları ilgilendiren bir sorundur. Eğer kayyımla yönetiliyorsak, inkarla yönetiliyorsak bu sorun böyle çözülemez. Bütün kimlikler kendi kendimizi yönetmek istiyoruz. Ama bizim temsilcilerimiz siyasi soykırımlarla baskı altına alınıyorsa, Amed Eşbaşkanı Doğan Hatun işkenceyle gözaltına alınıyorsa biz bunu kabul etmiyoruz. Ne kadar üstümüze gelirse gelsinler, eşitlik, demokrasi, barış, özgürlük terörize edilemez. Hiç kimse bunun karşısında bize saldıramaz. Bunun adına da hukuk diyemezler. Olsa olsa düşmanlık hukuku denir buna. Hiçbir halk bu şekilde yaşamaya razı olmaz. Onun için onurluca yaşamak istiyoruz. Her şekilde irademizi savunmaya, Kürt sorununun demokratik çözüm için, Sayın Öcalan’ın üzerindeki tecridin kalkması için, özgürlük koşullarında müzakere yürütebilmesi için her gün direneceğiz, asla biat etmeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun, biz kazanacağız.”
'Demokratik toplum arayışı hedef alındı'
Ardından DBP Amed İl Eşbaşkanı Mehmet Şirin Gürbüz basın metnini okudu. Açıklamada ilk olarak 15 Şubat 1999'da gerçekleştirilen komplonun etkilerinin devam ettiği belirtilerek, "Halklara savaşı ve çözümsüzlüğü dayatan akıl, bundan 26 yıl önce hayata geçirdiği komplo ile Sayın Öcalan şahsında başta Kürt halkı olmak üzere halkların demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelesini tasfiye etmeyi amaçladı. Komployu hayata geçiren kapitalist modernite, bir yandan 3’üncü Dünya Savaşı’nı yeni bir boyuta taşırken, diğer yandan Ortadoğu’ya kalıcı çözümü getirecek olan demokratik toplum arayışını da hedef aldı" ifadelerine yer verildi.
'Öcalan'ın fikriyati krizlerin çıkış pusulası oldu'
Komploda hedefe ulaşılmadığı vurgusu yapılan açıklamada, PKK Lideri'nin tecrit koşullarına rağmen mücadelesini büyüttüğü ifade edildi. Açıklama, "Bugün Kurdistan ve Türkiye merkezli Ortadoğu’nun yaşadığı tüm önemli siyasi ve sosyal krizlerin temelinde Kürt sorununda çözümsüzlük politikaları yer almaktadır. Buna karşın, halklara özgür ve demokratik bir gelecek sunan Rojava Modeli’nde de açığa çıktığı gibi, Sayın Öcalan’ın çözüm fikriyatı yaşanan krizlerden çıkışın pusulası oldu. Bu gerçekliği görmezden gelen hiçbir siyasi anlayışın geleceğinin olmadığını vurgulamak istiyoruz" diye kaydedildi.
'Rojava halkaları Öcalan'ın fikriyatını toplumsallaştırdı'
"Sayın Öcalan, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bir paradigma ile halklara yeni ve özgür bir yaşamın nasıl inşa edileceğini gösterdi. Sayın Öcalan’ın çağrısına kulak veren Rojava halkları, destansı direnişleriyle Sayın Öcalan’ın fikriyatını yaşamsallaştırdı ve Rojava Kadın Devrimi’ni halkların ortak özgürlük modeli olarak dünyaya armağan etti” denilen açıklamanın devamında şunlar söylendi: “Bugün çölde bir vaha olan Rojava Modeli kadınların öncülüğünde erkek egemen sisteme karşı verilen tüm mücadele deneyimlerine de ışık oluyor. Kadınlar, özellikle Rojava Kadın Devrimi’nden aldığı güçle 'Jin, Jiyan, Azadî' felsefesini Rojhilat’tan Hindistan’a, dünyanın dört bir yanına taşıdı ve evrensel bir mücadele hattı haline getirdi. Sayın Öcalan, Kürt sorununu karşılıklı diyalog ve müzakereyle çözmek isteyen; bu sorunu Türkiye’nin demokratikleşmesi sorunu olarak değerlendiren; halkların, kadınların ve inançların eşit, özgür ve barış içinde yaşamasının önündeki engellerin kaldırılması için çabalayan bir çözüm iradesidir.”
'15 Şubat Öcalan şahsında özgürlük günü olmalıdır
Abdullah Öcalan için pratik adımlar atılması gerektiği ifade edilen açıklamada, "Bir kez daha vurguluyoruz, Sayın Öcalan’ın fikriyatı ve çözüm iradesi demokratik ve özgür bir geleceğin inşası için bir fırsattır. Bu iradeye sahip çıkmak tarihi bir sorumluluk ve görevdir. Bu görevi yerine getirmek siyasetin ve toplumun asli gündemi olmalıdır. Aynı şekilde, Kürt halkı başta olmak üzere özgürlük ve demokrasi arayışında olan tüm halklara da çağrımız şudur: Komplocu güçler bundan 26 yıl önce 15 Şubat’ı ‘Kara bir güne’’ dönüştürdüler. Ancak vakit artık bu kara günü parçalayarak, bir özgürlük gününe çevirme vakti olmalıdır. Gelin hep beraber sokakları ve meydanları doldurarak Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü haykıralım. 26’ıncı yıl dönümünde 15 Şubat günü artık Sayın Öcalan şahsında özgürlük günü olmalıdır" çağrısı yapıldı
Açıklama komploya karşı yapılan oturma eylemi ve atılan sloganları ile son buldu.