Asrın komplosuna karşı asrın direnişi (6)
- 09:01 6 Şubat 2025
- Dosya
Komploda rolü olan Kenya’da ‘jin jiyan azadî’ etkisi
Melek Avcı
ANKARA- PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik komplonun duraklarından olan Kenya’ya Afrika kültürünü araştırmak için giden Rubar Qedri Yosif, 26 yıl sonra “Jin jiyan azadî” felsefesinin yaygınlaşmaya başladığını gördüğünü belirterek aktivist Anne Sara’nın ise komploda ülkesinin sorumluluğundan dolayı Kürt halkından özür dilediğini paylaştı.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik uluslararası komplo 9 Ekim 1998’de başlayıp 15 Şubat 1999’da İmralı tecridi ile sonuçlandı. Suriye’nin başkenti Şam’dan çıktıktan sonra Yunanistan’ın başkenti Atina’ya, buradan da Rusya’a giden Abdullah Öcalan, 12 Kasım 1998 günü İtalya’nın başkenti Roma’ya indi. Başta ABD olmak üzere batılı güçlerin baskısı sonucu 17 Ocak 1999 günü Roma’dan çıkmak zorunda kalan Abdullah Öcalan, Moskova-Minsk-Atina arasında gidip geldikten sonra, NATO-CIA tarafından ayarlanan uçak ile 2 Şubat 1999’da gizli bir biçimde Kenya’nın başkenti Nairobi’ye götürüldü.
Başkentlerde gizli görüşmeler
Abdullah Öcalan, Kenya’ya gelir gelmez, yoğun görüşmeler başladı. Sabah saatlerinde Kenya Dışişleri Bakanlığı Daimi Sekreteri Kathourima ile Yunan Büyükelçisi George Kostoulas arasında gizli bir görüşme yapıldı. Aynı saatlerde İsrail İstihbarat Şefi David Ivry başkanlığındaki bir heyet de Ankara’da Türkiye Dışişleri Bakanlığı, MİT ve Genelkurmay Harekât Dairesi’nden yetkililerle bir toplantı gerçekleştirdi.
4 Şubat en kritik gün
4 Şubat 1999, komplonun Kenya durağının en kritik günü olarak tarihe geçti. Yunan Büyükelçi Kostoulas, Kenya Dışişleri Bakanlığı’na giderek Daimi Sekreter Kathourima ile görüştü. Kenyalılar, Yunan büyükelçiye Abdullah Öcalan’ı kast ederek, “Onu bize verin, gerisine karışmayın” direktifini verdi. Aynı gün akşam saatlerinde bir CIA elemanı, Türkiye’nin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’la evinde bir araya geldi. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit bu görüşmeye dair daha sonra “4 Şubat’ta bize Öcalan’ın Afrika’dan alınabileceği haberi geldi. Onun üzerine bu mekanizma harekete geçirildi. ABD Abdullah Öcalan’ı bize niye verdi, anlamadım” sözlerini kullandı.
Nairobi ve Atina’ya talimat
ABD Senatosu'nda konuşan Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, “Öcalan'ı barındıran her ülke, yargı önüne çıkarılması için işbirliği yapmalı” dedi. Madeleine Albright’in bu sözleri Nairobi ve Atina yönetimlerine dönük açıktan bir talimat niteliğindeydi. Yunanistan’ın Kenya Büyükelçiliği’ne ait konukevinde zor şartlar altında direnen Abdullah Öcalan ise, aynı gün Yunanistan’a resmi olarak sığınma başvurusu yaptı.
Tehditler yoğunlaştı
9 gün Kenya’nın başkenti Nairobi’de bulunan Yunanistan Büyükelçiliği’nin binasında tutulan Abdullah Öcalan’a baskı ve tehditler, 11 Şubat 1999 günü itibarıyla had safhaya ulaştı. ABD yönetimiyle hareket eden Kenya hükümeti, Abdullah Öcalan'ın elçilik binasından derhal çıkartılarak ülkeyi terk etmesini istedi.
15 Şubat komplo günü
Abdullah Öcalan, her türlü şantaj ve tehdide rağmen büyükelçilik binasından çıkmayı kabul etmeyince Atina yönetimi baskının dozajını artırdı. Abdullah Öcalan’ın Yunanistan Büyükelçiliği’ne ait binadan çıkmaması üzerine bu kez Atina’dan yola çıkan dört üst düzey Yunan istihbaratı EYP görevlisi, öğlen saatlerinde Kenya’nın başkenti Nairobi’ye ulaştı. 15 Şubat 1999 günü, artık bizzat Yunanistan’ın Dışişleri Bakanı Pangalos ve Kenya İstihbarat Şefi Noan Arap Ta devredeydi. Abdullah Öcalan’ın bir gün daha elçilikte kalma talebi kabul edilmezken, baskının dozunu artıran istihbarat şefi Noan Arap Ta “Uçak hazır, bir an önce çıkın. Gece yaklaşıyor, geceleyin neler olabileceğini garanti edemem” diyerek tehditler savurdu. Abdullah Öcalan akşam saatlerine doğru baskı ve tehditler karşısında Yunanistan Büyükelçiliği binasından çıkmak zorunda kaldı. Elçilik binasından çıktığında Kenyalı polisler, onu bindirdikleri Toyota Land Curiser tipi araçla havalimanına götürdüler. Akşam saat 20.00 civarında da Abdullah Öcalan komplo sonucu Türkiye’ye kaçırıldı.
Kenya halkı bugün komplonun çok ötesinde bir bağlılık sunuyor
Bugün 26 yıllık komplo sürerken ve Türkiye Abdullah Öcalan üzerinde tecridini sürdürürken, 1999’da Kenya hükümeti tarafından zorla çıkarılmaya çalışılan Abdullah Öcalan’ın fotoğrafları ve savunduğu felsefe Kenya’da yankılanıyor. Annelerin dükkanlarının duvarlarını süslüyor ve Kenya halkı ülkesinin mahcubiyetini bugün telafi etmek için Abdullah Öcalan’ın felsefesi ışığında ilerliyor.
Güney Kürdistanlı olan Rubar Qedri Yosif, Norveç’te bulunan NLA Üniversitesi ile birlikte Afrika kültürü üzerine araştırma yapmak üzere Kenya’da bulunuyor. Burada bir ay bilimsel çalışmalarını sürdürecek olan Rubar Qedri Yosif aynı zamanda kendi mücadelesini gittiği her yere taşıyarak Kenya halkının Abdullah Öcalan ve kurduğu bağa yönelik izlenimlerini aktardı.
Kenya’da Kürtler ile dayanışma
Özellikle 15 Şubat’taki komploda rolü olan Kenya’da Kürt bir kadın olarak direnişini dostlarla birleştiren Rubar Yosif burada kadınlarla bir araya geliyor. Rubar Yosif, buradaki izlenimlerini ve çalışmalarına ilişkin, “Birçok sivil toplum kuruluşunu ziyaret ettim ve burada Kürt halkının yaşadıklarına ilişkin çeşitli etkinlikler düzenledim. Bir kadın örgütüyle yaptığım görüşmede, İran’daki iki kadın aktivist, Zeynep Celaliyan ve Werîşe Muradî’nin idam edilmemesi için uluslararası dayanışma mesajları aldım. Bu talep üzerine, görüştüğüm kadın örgütü ‘kadınlara idam cezasının kaldırılması’ kampanyası kapsamında bir video yayınlayarak bu desteği kayıt altına aldı” sözlerini kullandı.
‘Önder Apo adına 26 fidan diktik’
26 yıllık tecride işaret eden bir eylem biçimi olarak Kenya’nın bir kasabasında 26 fidan diktiklerini söyleyen Rubar Yosif, bu bahçeye “Önder Apo” adını verdiklerini söyledi. Rubar Yosif, “Ayrıca, ‘Jin, jiyan azadî’ devrimi için bir etkinlik de düzenledim. Burada yaptığımız üçüncü etkinliğimiz ise Önder Apo’nun özgürlüğü içindi. Bu kapsamda, buradaki bir bahçeye 26 fidan diktik ve bu bahçeye Önder Apo’nun adını verdik. İlk etkinliğimizi küçük bir kapalı toplantı olarak gerçekleştirdik. Daha sonra kasabada tecride karşı bir yürüyüş organize ettik. Daha sonra, yoksul mahallelerde fidan dikme çalışmalarına gerçekleştirdik” diye konuştu.
Devrimciler için mücadele yürüten Anne Sara
Bu ziyaretler ve etkinlikler sırasında temas kurduğu ve tanıştığı Anne Sara’yı anlatan Rubar Yosif, Anne Sara’nın hem kendi ülkesi hem de sömürge halklar için devrim mücadelesi yürüttüğünü aktardı. Rubar Yosif şöyle konuştu: “Anne Sara, Kenya’nın en güçlü kadınlarından biri. Anne Sara, o kadar güçlü ki kendisi Kenya’daki güçlü kadınların hikayesinin yer aldığı bir kitapta yer alıyor. O, Kenya’daki iktidar ve sistemle mücadele eden cesur bir kadın. Aynı zamanda Afrika’nın en büyük gecekondu mahallelerinden birinde faaliyet gösteren MSJC adlı örgütün de kurucusudur. Oğlu Alex, bir protesto sırasında şehit düştükten sonra, Anne Sara devrimci olmaya karar verdi. Şimdi, mahallesini temizlemek ve şehitler için anıtlar dikmekle meşgul. Her kim ki mücadele uğrunda yaşamını yitirirse o kişi için bir anıt diker. Anne Sara, her zaman yolsuzluk içindeki Kenya hükümetine karşı protestoların da ön saflarında yer alıyor ve halkının özgürlüğünü savunuyor. Ülkesinin Avrupa ve sermaye sahipleri tarafından sömürülmesine karşı çıkan bir direniş sergiliyor ve Kürt kadın hareketini çok iyi tanıyor.”
‘Kenya halkı adına Kürt halkından özür diliyorum’
Anne Sara’nın Kürt kadın hareketi ile yakın ilişki içerisinde olduğunun altını çizen Rubar Yosif, “Anne Sara, Kürt kadın hareketini çok iyi tanıyor. Hatta birkaç kez şöyle dedi ve onun mesajını size iletmek istiyorum: ‘Kenya halkı adına Kürt halkından özür diliyorum, çünkü ülkemin başkanı sizin liderinizin tutuklanmasında rol aldı.’ Önder Apo’nun paradigmasını büyük bir ilgiyle takip ediyor ve inanıyor ki halkının sorunlarının çözümü de sistemin kendisinde yatıyor” dedi.
‘Gerçek devrimcileri görmemi istiyor’
Rubar Yosif, Anne Sara’nın hikayesine şöyle devam etti: “Sistemi o kadar iyi biliyor ki benden Qendîl’e gitmemi ve oradaki gerçek devrimcileri görmemi istedi. ‘Eğer elimde sadece bir oğlum kaldıysa, onu da vatanımın özgürlüğü için devrime adarım’ dedi. Anne Sara’nın yaşadığı gecekondu mahallesinde küçük bir dükkanı var. Burada yiyecek ve temel ihtiyaç malzemeleri satıyor.
‘Önder Apo’nun felsefesi Anne Sara’nın duvarında’
Dükkânın duvarlarını, gelen misafirlerin hatıra notları yazması için ayırmış. Şimdiye kadar pek çok ünlü isim onu ziyaret etti ve mesajlarını duvarlara yazdı. Biz de Kürt kadınlar olarak, Önder Apo’nun ‘jin jiyan azadî’ sloganını duvarına yazdık ve bu onu çok mutlu etti. Anne Sara, güçlü Kürt kadınlarla bağ kurmayı çok istiyor. Bizi daha yakından tanımak ve mücadelemizi daha iyi anlamak için bizimle iletişimde olacak.”