Deprem çalıştayı: Bebek ölümleri iki kat arttı

  • 18:15 2 Şubat 2025
  • Güncel
HABER MERKEZİ- EMEP Partisi, 6 Şubat depreminin ikinci yıl dönümüne ilişkin Dilok’ta çalıştay düzenledi. Çalıtşay’da deprem bölgelerinde bebek ölüm oranlarının iki kat arttığı kaydedilirken, depremzedelilere yönelik yalnızlaştırma politikası yürütüldüğü belirtildi.
 
Emek Partisi (EMEP), 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve büyük yıkıma yol açan depremlerin 2’nci yıldönümü dolayısıyla Dilok’ta bir çalıştay düzenledi. Adalet Peşinde Aileleri Platformu, deprem bölgesindeki barolar, sendikalar, yöre dernekleri, deprem davalarını takip eden hukukçular, rezerv alan mağdurları çalıştayda yan yana geldi.
 
Çalıştay’da ilk olarak konuşan Sevda Karaca, hesaplaşılmamış her suçun yeni suçlar doğurduğunu vurgulayarak, “Deprem suçlarıyla hesaplaşılmadığında, bir otelde çıkan yangında çocukları ve yurttaşlarımızı kaybediyoruz. TOKİ inşaatlarında iş cinayetleri yaşanmaya devam ediyor. Halkın başını soktuğu evi devlet kepçeleriyle yıkabiliyorlar. Gerçek suçlular yargılanmadıkça, halkın acılarına her gün bir yenisi ekleniyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Mücadele etmek zorundayız’
 
Çalıştayda, deprem suçlarına karşı verilen mücadelenin yalnızca bireysel çabalarla değil, topyekûn bir dayanışma ile sürdürülebileceği vurgulandı. Sevda Karaca, mücadelenin tek tek gruplar halinde değil, ortak bir çabayla yürütülmesi gerektiğini belirterek, “Bu iktidar, deprem bölgesinde insanların hayatını her geçen gün daha da zorlaştırıyor. Deprem suçlarına karşı eğitimden sağlığa, barınmadan adalet mücadelesine kadar çok yönlü bir mücadele yürütmek zorundayız. Bu mücadele sadece 11 kentteki yurttaşlar için değil, benzer risklerle karşı karşıya olan milyonlarca insanın da aynı acıları yaşamaması için önem taşıyor” dedi.
 
Yalnızlaştırma politikası
 
Sevda Karaca, deprem bölgesinde yaşayanların açık bir şekilde yalnızlaştırma politikası ile karşı karşıya kaldığını ifade etti. Sevda Karaca, "Bu büyük emek, büyük mücadele, dişle tırnakla verilen bu mücadele, deprem bölgesinde yaşayan milyonlarca insanın yalnızlaştırma politikası ile karşı karşıya olduğu gerçeğini değiştiremiyor. Canın hala en kıymetsiz addedildiği bu bölgede ortaya koyacağımız ortak mücadele kıvılcımlarının ülkenin dört bir tarafında yeşereceğini de çok iyi biliyoruz. Deprem suçlarının faili olan devleti yönetenler, her bir kamusal hizmeti rant alanı haline getirenler, bunun yasalarını yapanlar karşısında bizi bulacak" diye belirtti.
 
‘Helalleşmek yok’
 
Tek tek yürütülen mücadelelerin birbirinden öğrenmeme eksikliğini kapatacak bir adım olduğunu dile getiren Sevda Karaca, “Bu mücadelelerin her biri büyük bir birikim, önemli bir deneyim aynı zamanda bir güç. Ama bu gücün birleşik bir hatta oturması önemli” diyen Sevda Karaca, konuşmasını "Unutmak yok, affetmek yok, helalleşmek yok" sözleriyle tamamladı. "Bunun garantisi biziz, bunun garantisi bu halk" diyen Sevda Karaca, deprem bölgesindeki mücadelenin sürdürüleceğini ve hesap sorulacağını ifade etti.
 
‘200 yaşında asırlık ağaç kesildi’
 
Rezerv alan mağdurları adına konuşma yapan Çiğdem Arslan, Antakya Gazi Mahallesi'nde yürütmeyi durdurma kararlarına rağmen karot almaya gelen yetkilileri durdurmaya çalışan yurttaşları hatırlattı. Rezerv alanlar konusunda keyfi kararlar ve baskı yoluyla evlerin boşaltılmaya çalışıldığını ifade eden Çiğdem Arslan, “Mahkeme kararları yok hükmünde sayılıyor ve vatandaşı daha da mağdur ediliyor” dedi. Zeytin ağaçları için mücadelesini hatırlatan Çiğdem Arslan, “Ellerinde kamulaştırma kararları olmadığı halde 200 yaşında asırlık ağaçların kesilmesine kadar gittiler. Üstelik tebligat yapılmadan bir gece ansınız gerçekleştirdiler” sözlerini kullandı. 
 
‘Depremle hesaplaşma idare mahkemelerine bırakılmış durumda’
 
Avukat Ecevit Alkan, rezerv alan konusundaki hukuki mücadeleye dair deneyimlerini paylaştı. Depremden sonra tüm kurumsal yapıların çöktüğünü ifade eden Ecevit Alkan, “Barolar ses çıkaramıyorlar. Avukatlar müteahhitlerin de yargılandıkları takdirde kamu görevlilerinin de avukatlığını yapıyor.Halbuki deprem suçlarıyla ilgili ceza mahkemelerinin daha aktif olması gerekiyor. Ceza mahkemeleri şu anda çökmüş durumda. Neredeyse yargılama yapamaz durumdalar. Hatay'da altı tane idare mahkemesi, 2023 ve 2024 yılı toplamında 40 binden fazla dosyaya bakıyorlar. Tekrar altını çiziyorum depremle hesaplaşma alanında idare mahkemeleri olmuş durumda. Bu çok yanlış bir yöntem. İdarenin depremden kaynaklanan sorumluluğunu bir an önce vatandaşa şefkat eli uzatması gerekirken insanlar mahkeme kapılarında sürünmek zorunda kalıyorlar” ifadelerini kullandı.
 
‘Bebek ölümleri iki kat arttı’
 
Hatay Tabip Odası Başkanı Sevdar Yılmaz, deprem sonrası sağlık hizmetlerindeki sorunların devam ettiğini vurguladı. Yıkılan 56 aile sağlığı merkezinden sadece birinin yeniden yapıldığını belirten Sevdar Yılmaz, “Yetmiş bir aile hekimi kadrosu boş, yaklaşık yüz bin insan birinci basamak sağlık hizmetlerinden yoksun” sözlerini kullanan Sevdar Yılmaz, Deprem bölgesinde bebek ölüm oranlarının Türkiye ortalamasının iki katına çıktığını aktardı.
 
Hava kirliliği
 
Antakya Çevre Koruma Derneği Başkanı Nilgün Karasu, depremin ardından bölgedeki ekolojik tahribatın giderek arttığını belirtti. Enkaz kaldırma sürecindeki plansızlık, taş ocakları ve beton santrallerinin denetimsiz açılmasıyla doğaya ciddi zarar verildiğini ifade eden Nilgün Karasu, kırsal alanların hızla yok olduğunu vurguladı. Karasu, "Toz nedeniyle zeytin hasadı yapılamıyor, hayvanlarda hastalıklar arttı, süt fiyatları dibe vurdu. Meralar taş ocaklarına teslim edildi, nehir yatakları daraltıldı, ekosistem yok olma tehlikesiyle karşı karşıya" şeklinde konuştu.
 
Katılımcılar, devletin sorumluluğunu kabul etmesi ve depremzedelerin haklarının teslim edilmesi için mücadeleye devam edeceklerini vurguladı.