Acılarını sakladığı yüreği tutsak kızını bekliyor

  • 09:04 30 Aralık 2024
  • Güncel
 
 
Öznur Değer
 
MÊRDÎN - Midyad’da yaşayan 79 yaşındaki Alye Işık, Kürt kadınların Kürdistan’da yaşadıklarının kısa bir özeti. İki oğlunu özgürlük mücadelesinde kaybetmiş ve bir kızı tutsak olan Alye Işık, tek başına yaşadığı evinde cezaevindeki kızının yolunu gözlüyor.
 
Her kapı bir hikayeyi aralıyor Kürdistan sokaklarında. Her evde beliren bir acı, kurumuş gözyaşları. Acının ve direnişin sembolü Kürdistan’da her kadın, romanlara konu bir hikayenin öznesi. Mêrdîn de acı ve direnişle harmanlanan sayısız hikayenin olduğu kentlerden biri. 
 
Kuzey ve Doğu Suriye’de Türkiye’ye ait SİHA ile katledilen gazeteci Cihan Bilgin’in Midyad’daki (Midyat) taziyesinde bulunduğum sırada 80 yaşlarında tek başına yaşayan bir kadının evine konuk olup, geceyi orada geçiriyorum. Küçük ve epey eski olan evinde uzun yıllardır bir başına yaşayan kadının yaşına rağmen oldukça atik davranışları dikkatimi çekiyor. Hikayesini duyduktan sonra da pür dikkat dinlemeye başlıyor ve yazılması gereken bir hikaye olduğuna karar veriyorum.
 
Anlatacağım hikaye, iki oğlunu özgürlük mücadelesinde kaybetmiş, eşini işkencenin etkileri nedeniyle yitirmiş ve 5 yıldır da onunla yaşayan tek çocuğu olan kızının cezaevinden çıkmasını bekleyen Alye Işık’ın hikayesi. Evinde bulunan tüm ekmeği misafiriyle paylaşmak isteyen bir cömertliğe, genç bir kadının evine konuk olmasına sevinecek bir yüreğe sahip Alye Işık.
 
Yaşını sorduğumda bilmediğini söyleyen Alye Işık’ın kimliğine bakınca 2 Şubat 1945 tarihinde doğduğunu (tabi gerçeği bu ise) öğreniyorum. Kimliğe göre 79 yaşında olan, gözünde biriken yaşları ve elinden eksiltmediği sigarasıyla Alye Işık’ın hikayesini, çekindiği için röportaja zor ikna ettiğim kendisinden dinleyelim.
 
Çocukluğunu anlattı
 
2 Şubat 1945 tarihinde Mêrdîn’in Mîdyat ilçesine bağlı Kevseng (Dolunay) mahallesinde dört çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya gözlerini açar. Çocukluğunun yanı sıra 20 yılını geçirdiği köyde, güzel bir çocukluk geçirdiğini anlatıyor Alye Işık. Çocukken arkadaşlarıyla oyunlar oynadığını belirten Alye Işık, “Sopalardan evler yaparak odalar oluşturduklarını söylüyor. Sürekli sokaktaydık oyunlar oynuyorduk. Körebe oynardık. Kızlar ve erkekler birlikte sokaklardaydık. Erkekler misket oynar ama bizi oyunlarına dahil etmezdi. Biz de sürekli dışarda oynardık” sözlerine yer veriyor.
 
Tarımla iç içe
 
Tarım ve hayvancılıkla uğraştıklarını kaydeden Alye Işık, “Köy yaşamı emek isteyen bir yaşamdır ama şimdiki yaşamdan çok daha güzeldi. Babamın bostanları vardı. Onlarla çok ilgileniyorduk. O zamanlar güzeldi, korku yoktu. Biz de işimizi yapıyorduk. Çok iş yaptık çocukken. İneklerimiz vardı onlara bakıyorduk. Onlardan süt, yoğurt yapıyorduk” diyor.
 
16 yaşında evlendirilir
 
Çocukluğunu geçirdiği köyde ailesinin isteği ile henüz çocuk yaşta komşusu ile evlendirilir. 16 yaşında bir çocukken evlendirilen Alya Işık, etkisini taşıdığı toplumsal normları şöyle özetliyor: “Babamızın bir dediğini iki etmezdik. Oraya git dese gider, şunu yap dese yapardık. Babam komşum ile evlenmemi istedi ‘Seyit çocuğudur, iyidir’ dedi. Ben de ‘tamam’ dedim” diyor.
 
10 çocuk büyütür
 
Evlendikten bir süre sonra Mîdyat’a taşınan Alye Işık’ın 5 kız 5 erkek olmak üzere 10 çocuğu olur. 50 yılı aşkın süredir Mîdyat’ta yaşayan Alye Işık, eşinin ticaretle uğraştığını söylüyor. Ardından açtıkları bir dükkandan elde ettikleri gelirle geçindiklerini kaydeden Alye Işık, gördükleri baskılardan sonra dükkanı kapatmak zorunda kaldıklarını ifade ediyor.
 
Gördüğü işkenceleri anlatamadı
 
“Türkiye’de kimse bizim gibi zulüm görmedi” diyerek devlet baskılarına işaret eden Alye Işık, yaşadıklarını çekinerek anlatmaya başladı. Alye Işık, tüm ailenin gözaltına alınarak işkence gördüğünü anlatarak, “Evimizi bastılar ve beni, eşimi, çocuklarımı, gelinimi tüm ailemizi gözaltına aldılar. Bizi işkencehaneye götürdüler. Hepimize işkence ettiler. Eşimin tırnaklarını çekiyorlardı, kan su gibi akıyordu. Ardından eşim gördüğü işkencelere dayanamayarak kansere yakalandı ve vefat etti. diğerleri de dayanamadı gitti” diyerek özetliyor yaşadığı işkenceyi. Tecavüzle tehdit edildiğini ve ağır işkencelerden geçirildiğini söyleyen Alye Işık, daha fazlasını anlatamıyor.
 
5 yıldır kızının yolunu gözlüyor
 
Gördükleri baskı ve işkencenin ardından iki oğlu PKK’ye katılan Alye Işık’ın kızı da cezaevinde. Yanında kalan tek çocuğu, HDP’den eski ilçe eşbaşkanı olan kızı Filiz Işık ise 5 yıldır Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevinde tutuluyor. 5 yıldır kızı Filiz Işık’ın yolunu gözleyen Alye Işık, derin derin dalarak sigara yakıyor geçmişe.  
 
2 çocuğunu kaybetti ve ‘barış’ diyor
 
“Şehit verdik, hapis gördük” sözleriyle yaşadıklarını anlatan Alye Işık, yaşadıklarını özetliyor. İki oğlu Seyfettin Işık (Rubar) ve Erdal Işık çatışmalarda yaşamını yitiren Alye Işık’ın yaşı ve yaşadıklarına rağmen “barış” demekten vazgeçmeyerek savaşın son bulmasını istiyor. “Ne biz ölelim ne de Türkler ölsün. Artık barış olsun. Hepimiz bir gün öleceğiz. O yüzden nedendir bu zulüm? (Cihan Bilgin’in taziyesini anımsatarak) Bir taziyeye bile tahammül edemiyorlar. Defalarca gözaltına alındık, işkence gördük, cezaevi gördük. Mücadeleleriyle gurur duyuyorum. Hiçbir şey için pişman değiliz” ifadelerini kullanıyor.